Bilal Ersin ELİKOĞLU
Gelir Uzmanı, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, İstanbul Teknik
Üniversitesi Denizcilik Çalışmaları Programı Doktora Öğrencisi
GİRİŞ
Bu çalışma,
Türkiye’nin konumlandığı coğrafya dikkate alınarak, çevresini sarmalayan deniz alanlarının arz ettiği önem ve vaat ettiği avantajlara dikkat çekmek için kaleme alınmış olup, Anavatan’da güvende olmak için denizlere hâkim olmak fikri çerçevesinde “Mavi Vatan“ yaklaşımının önemine ışık tutulmakta ve
Türkiye’nin deniz güvenliği ile
enerji arzı güvenliği arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında,
Türkiye Cumhuriyeti’nin deniz yetki sahalarındaki hak ve menfaatleri, deniz dibi kaynaklarına erişim ve
enerji arz güvenliği konularında atması gereken
adımlar incelenmiştir.
Türkiye coğrafi açıdan denizlerle çevrili bir yarımada devletidir. Buradan hareketle, çalışmanın başlığında kullanılan Leviathan (1) sözcüğü de adeta topraktan gemi olan Anadolu coğrafyasını dev bir gemiye benzetmek maksadı ile seçilmiştir. Dolayısı ile denizlere kayıtsız kalması hayatın olağan akışına ters bir durum ihtiva etmektedir. Öte yandan,
Türkiye için sahildarı olduğu denizler sosyal ve
ekonomik anlamda fırsatlar sunmaktadır. Kıyı
turizmi, balıkçılık, yatçılık vb. olanaklara yüz çevirmek yahut bunlar ile alakadar olmamak hem iktisadi hem de mantıki açıdan rasyonel görünmemektedir.
Çalışmada, deniz gücünün sadece donanma platformları yahut askeri unsurlardan oluşmadığı, müreffeh bir
Türkiye için denizlerin öneminin anlaşılması gerekliliği Mavi Diplomasi, Mavi
Ekonomi gibi kavramlardan faydalanarak anlatılmıştır.
Türkiye’nin sağlam temellere oturtulmuş, kurumsallaşmış bir denizcileşme politikası ile bölgesel bir güç olabileceği vurgulanmış,
Türkiye’nin dış politikasının olumlu yönde gelişebilmesi için denizcileşmenin gerekliliğine ve deniz güvenliği konseptinin tartışmaya açılmasının önemine değinilmiştir.
Denizlerin de tıpkı karalar gibi vatanın bir parçası olduğu, üstü ve
altının barındırdığı imkân ve kaynakların kullanımının da yine bu vatana ait olduğu hususu bağlamında,
Karadeniz’de 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi ve BLACKSEAFOR ile temin edilen
güvenlik ortamı, Adalar Denizi (Ege Denizi) 2 ve
Akdeniz özelinde de gerçekleşmesi gerektiği vurgulanmıştır. Adalar
Denizi; fiziki şartları ve
stratejik önemi düşünüldüğünde donanmayı açık denizlere bağlayan jeo-
stratejik bir noktadır.
Akdeniz’in ise gerek deniz dibi kaynakları gerek jeopolitik önemi göz önüne alındığında bölgesel
güvenlik için kilit konumunda olduğu aşikardır.
Öte yandan,
Türkiye’nin fiziki şartları ele alındığında sahip olduğu uzunca sahilleri ve bu sahillerin egemenlik haklarının kullanımı manasında devamı niteliğindeki deniz yetki sahaları
ulusal güvenlik perspektifinden ciddi önem arz etmektedir. Gerek Adalar Denizi gerek Doğu
Akdeniz’de halihazırda ihtilaflı alanların varlığı da bu hususta denizlerin önemini ön plana çıkarmaktadır. Öte yandan, bir diğer perspektif ile
ulusal güvenliğe tehdit oluşturacak şartların varlığı söz konusu olduğunda da tarihsel tecrübelerden yola çıkarak deniz alanlarında güvenliğin tesisi edilmesi bir zarurettir. Zira, Birinci Dünya Savaşı’nda donanmasızlık sebepli olarak Girit, Kerpe, Kaşot ve Rodos hattında tutulamayan muhasım donanmaları sorunsuz bir seyirle Adalar Denizi’ne girip Çanakkale’ye güç ve ateş intikali sağlayabilmiştir. Gerekli Deniz Gücü ve Deniz Kuvveti mevcut bulunsa idi müdafaa daha ötelerden denizden dahi yapılabilir, belki de çarpışmalar
Türk Anakarası üzerine taşınmayabilirdi. Taşınsa
dahi muhasımın moral üstünlüğüne darbe vurulmuş olarak muhabereleri planlayacak vakit ve taktik avantaj sağlayacak imkanlar çoğaltılabilirdi.
Takip eden bölümde Denizcileşme ve Deniz Güvenliği kavramları ele alınacak olup,
Türkiye’nin ne sebeple denizlerde varlık göstermesi gerektiğine değinilecektir. Bu bağlamda, kavramların önemine ve
Türkiye açısından ne anlam ifade ettiğine değinilirken, Mavi Diplomasi ve Mavi
Ekonomi kavramlarından faydalanılacak olup denizlerin sadece askeri amaçlar ile değil bunun yanında sosyoekonomik ve jeopolitik önemine vurgu yapılacaktır.
-----------------------------------------------------------------------------------------
(1) Leviathan kelimesi sözlük anlamı olarak; “dev gemi“, “çok büyük bir deniz canavarı“, “çok büyük ve güçlü bir şey“ vb. farklı manalarda kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Bkz. https://www.oxfordlearnersdictionaries.com/definition/american_english/leviathan [erişim tarihi 13 Temmuz 2020].