Kurtuluş ÖZTÜRK
Dr. Öğrencisi
Özet
İslam tarihi boyunca geliştirilmiş olan bir takım kurumlar, İslam coğrafyası içinde etkili bir sosyal, kültürel ve ekonomik hareketliliğin meydana gelmesine imkan sağlamıştır. Mesela dönemin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak geliştirilen ve han, ribat, kervansaray olarak adlandırılan müesseseler, güvenlik ve lojistik alandaki katkıları sebebiyle insani hareketliliği en üst seviyeye çıkarmıştır. Çeşitli alanlarda hareketlilik sağlayan bu kurumların yanında sadece eğitim alanını destekleyen kurumlar da geliştirilmiştir. İslam tarihinde bilinen ilk eğitim kurumu - aynı zamanda yatılılık hizmeti de sağlayan - Suffa okuludur. Hz. Peygamber Medine’ye hicretinden sonra kurulan bu eğitim ve öğretim merkezi, daha sonra tesis edilen eğitim kurumlarına model olmuştur. Zamanla eğitim kurumlarına yurt hizmetleri de eklenmiş, böylece eğitim kurumları yerellikten çıkıp ulusal ve uluslararası öğrenci kabul edebilir hale gelmiştir. Eğitimde küreselleşmenin iyice arttığı günümüzde ulusal ve uluslararası öğrenci hareketliliği oldukça artmıştır. OECD’nin hesaplamalarına göre 2025 yılında uluslararası öğrenci sayısının 8 milyona ulaşması beklenmektedir. Bu hareketlilik İslam dünyası için önemli fırsatlar sunmaktadır. İyi planlandığı taktirde İslam ülkeleri, öğrenci hareketliliğindeki payını artırabilir; uzun vadede kendi aralarında sosyal, kültürel, eğitim ve ekonomik işbirliği
imkanlarını daha ileri seviyelere taşıyabilir. Bu konuda öğrenci yurtları önemli bir rol oynayabilir.
Bu tebliğde, tarihsel tecrübe ve uluslararası eğitim verileri ışığında, öğrenci yurtlarının İslam ülkeleri arasındaki gençlik hareketliliğine yapabileceği katkılar tartışılacaktır.
Giriş
Birlikte iş yapabilmenin temel şartı muhatabı tanımak ve ona güvenmektir. Hz. Peygamberin “Önce selam sonra kelam“ mealindeki hadisi şerifi (Tirmizi, İsti’zan babı), sağlıklı ve uzun ömürlü ilişki kurmanın temel prensibini de bizlere vazetmiş olmaktadır. Muhataba güven telkin ederek geliştirilen ilişkiler, sonrasında derinlikli tanımaya doğru giden bir sürece yol açacaktır. Tanıma ve güven temeli oluştuktan sonra birlikte iş tutmak, gelecek inşa etmek zemini oluşabilecektir. Yine kelam-ı kibardan sayılan “Önce Refik Sonra Tarik“ sözü bu konuda güzel bir prensiptir. Önce yola yoldaş, sonra yol. Müslüman gençlerin birlikte iş yapabilmelerinin yolu, birbirlerinin kültürlerine, coğrafyalarına, birikimlerine, potansiyellerine olan nüfuzlarıyla yakından ilişkilidir. Bu birikimin elde edilmesi ise tanışıklıkla, güvenle ve güçlü bağlarla oluşturulacak birlikteliklerle mümkündür.
Bir taraftan tarihsel tecrübenin mirasından hakkıyla istifade edebilmenin yolları aranırken; diğer taraftan dünyadaki gelişmelerin gerçekçi bir analizi yapılmalıdır. Bu ikisinin üzerine tanışma, birlikte iş yapabilme çabalarını geliştirecek somut arayışlar hızlandırılmalıdır. Tüm bu gerekçelerle kendi tarihsel sürecimizi, ihtiyaçlarımızın çözümü için üretilmiş olan kurumsal ve düşünce düzeyindeki tecrübeler üzerinden yeniden yorumlamaya ihtiyaç duymaktayız. Kurumsal tecrübe olarak odaklanmamız gereken ilk örnek oluşum Mescid-i Nebevî’dir. İslam toplumunun ilk dönemlerinde pek çok çalışmanın yürütüldüğü merkez olması sebebiyle bu mescit, İslam tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Aslî fonksiyonu ibadet yeri olmasına rağmen, başta siyasî, askerî, ilmî olmak üzere birçok fonksiyonu da yerine getirmiştir. Mescit, Hz. Peygamberin devlet işlerini yürüttüğü bir merkezdir. İlk İslam toplumunun eğitimlerini gerçekleştirdiği bir okuldur. Uluslararası politikaların belirlendiği, elçiler kabul ettiği bir yönetim merkezidir. Burası aynı zamanda gerektiğinde hicret eden fakir Müslümanlar için barınacak bir yer, heyetler için bir misafirhane olarak kullanılmıştır.
İhtiyaçların çeşitlenmesi ve karmaşık hale gelmesi, burada sürdürülen hizmetlerin yürütüleceği müstakil yeni müesseselerin doğmasına sebep olmuştur. (Gündoğdu, 314) Burada tebliğin çerçevesi kapsamında Mescidi Nebevi’de ilk nüvelerini gördüğümüz, konaklama ve yatılı eğitim modelinin tarihi süreç içerisindeki seyrini takip ederek, günümüz ihtiyaçları için bu tecrübenin kullanımı üzerine odaklanılacaktır. Daha sonraki süreçte tam teşekküllü eğitim müesseselerinin ayrılmaz bir cüzü olan öğrenci yurtları ile ulusal ve uluslararası insan hareketliliğine imkan sağlayan kervansaraylar yazının odağını oluşturmaktadır.
1. Öğrenci Yurtlar
1. Öğrenci Yurtlar
İslam tarihinde bilinen ilk yatılı eğitim kurumu olan Suffa okulu, Mescidi Nebevinin bir parçasıdır. Hz. Peygamber mescidin bir bölümünü eğitim ve öğretim merkezi haline getirmiştir. Medine’de kurulan bu ilk eğitim ve öğretim merkezi, sonraki asırlarda kurulan okullara model olmuştur. Yine buradaki talebelerin yeme içme gibi ihtiyaçlarının zengin müslümanlarca karşılanması
da vakıf müesseselerinin doğmasına zemin hazırlamıştır.
İlgili E-Kitap Linki: "Youth Strategy Power And Justice Building"
İlgili E-Kitap Linki: "Youth Strategy Power And Justice Building"