1967 sınırları içinde iki devletin kurulmasını öngören sayısız BM Güvenlik Konseyi kararını çiğnemeye devam edebilirsiniz.
Batı Şeria’da her hafta bir ev veya araziyi zorla müsadere etmeye ve buna karşı direnen Filistinli mülk sahiplerini öldürmeye devam edebilirsiniz.
Batı Şeria’da çeşitli bahanelerle her hafta 2 veya 3 Filistinliyi öldürmeye devam edebilirsiniz.
Batı Şeria’da demokratik gösterilerde fotoğrafları çekilen Filistinlilerin evlerini yıkmaya devam edebilirsiniz.
Fanatik Yahudilerin zor kullanarak Mescid-i Aksa avlusuna sızmalarına, bu mekânın kutsiyetine hakaret etmelerine ve İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa içinde botlarla halılar üstünde yürüyerek Cami’nin ruhaniyetini kirletmelerine devam edebilirsiniz.
58 seneden beri Filistin halkını sürekli boğucu bir işgalci baskısına, tamamen cezasız kalan korkunç zulüm eylemlerine ve her gün şiddete maruz bırakmaya devam edebilirsiniz.
Batı Şeria’yı bugün bir Filistin ülkesi olmaktan çıkaran, Filistinlilerin topraklarına el koyulması ile sonuçlanan etnik cinayetleriniz sonucunda olduğu gibi dünya kamuoyunda biriken öfkeyi boşaltmak veya sükunet dönemlerinde de “demokratik bir ülkeye sahip Yahudiler“ imajını parlatmak için Demokrat Yahudileri kullanmaya devam edebilirsiniz
Elde ettiğiniz uluslararası sessizlik sayesinde herhangi bir yaptırım endişesi duymadan Gazze Şeridi’ne abluka uygulayarak bir “apartheid“ (ırkçılık) rejimini uygulamaya devam edebilirsiniz.
Böylece seneler sürekli olarak Filistinlilerin topraklarını müsadere, haftada ortalama bir ev yıkımı ve birkaç Filistinli öldürme ile geçerken siz nasılsa “Filistinliler bölünmüş, benim gaddarlığıma olsa olsa sadece Hamas karşı koyabilir, o da nasılsa terörist organizasyon olarak bilinir“ demeye devam edebilirsiniz.
Yani insanların zihinlerini esir alarak; işlediğiniz bütün zulümleri rutine bağladığınıza, bunların normal karşılanacak eylemler olduğu algısı oluşturduğunuza inanmaya devam edebilirsiniz.
Filhakika, “nasılsa terörist örgüt damgası alnımda yazılı ve her gün Filistinliler de bir iki öldürülmeye devam ediyor, her gün öldürülmektense bir günde ölelim“ diyen Hamas aşırılıkçı ırkçı siyonist rejimin gaddarlığına ve haydutluğuna karşı ilk patlayan oldu.
Hamas’ın sadece 7 Ekim’de gerçekleştirdiği son akıl dışı saldırıyı değil Filistin halkının 56 seneden beri yürüttüğü bütün bağımsızlık mücadelesini de terörist eylemler olarak nitelendirmeye devam edebilirsiniz.
Batı ve Avrupa kamuoyunu, “her şeyin Hamas’ın 7 Ekim tarihli saldırısıyla başladığı“, “İsrail’in terörizme karşı kendini savunma hakkı bulunduğu“ gibi fikirlerle formatlamayı sürdürürken, esas konunun aslında 56 yıldan beri süren işgal ve bu süre içinde her hafta girişilen toprak müsadereleri ve haftalık cinayetlere karşı başkaldırı olduğu, yani bağımsızlık mücadelesi olduğunu unutturmaya devam edebilirsiniz.
Filistin davasının laik kanadı Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri Yaser Arafat’ı öldürmek suretiyle etkisizleştirdiğinizi, böylece meydanı terörist olarak etiketlediğiniz Hamas’a açtığınızı unutturmaya devam edebilirsiniz.
Böylece, topraklarını iade etmek yerine bu halkı soykırıma tabi tutmaya devam edebilir, bu toprakların işgalini sürdürebilirsiniz.
Filistinlileri “insan görünümlü hayvanlar“ olarak tanımlayan Tevrat’ın (!) ruhuna uygun olarak bunları “yeryüzünde kökü kazınması gereken bir halk“ olarak görmeye devam edebilirsiniz.
Gazze’de 2,5 milyon Filistinliyi hiçbir rahatsızlık duymadan yakıttan, sudan, elektrikten, gıdadan mahrum bırakmaya devam edebilirsiniz, zira bunlar sizin gözünüzde vahşi hayvan değerindedir.
Böylece her on dakikada bir Gazze’de bir bebek öldürmeye de devam edebilirsiniz.
Savaş hukukunu ordunuz için “null and void“ (geçersiz) ilan ettiğinize göre hastaneleri, hatta çocuk hastaneleri ile Refah kapısından Gazze’yi terk eden yaralı dolu ambülans konvoyunu bile bombalaya devam edebilirsiniz.
Okulları ve öğrenci taşıyan otobüsleri Birleşmiş Milletler’e ait olsalar bile bombalamaya devam edebilirsiniz.
Yüzlerce insan arasında bir Hamas militanı var gerekçesiyle Gazze’deki pazar yerinde olduğu gibi her türlü insan topluluğunu bombalamaya devam edebilirsiniz.
56 yıldır köklerinden kopardığınız ve topraklarını ele geçirdiğiniz mültecilerin günümüzde Gazze’de barındıkları kampları bombalamaya devam edebilirsiniz (bu insanlara günümüzde bile barınaklarında rahat vermiyorsunuz).
Camileri ve kiliseleri de bombalamaya devam edebilirsiniz çünkü başka dinlere karşı hiçbir saygınız yoktur.
Uluslararası anlaşmalar ile yasaklanmış olsalar bile fosfor bombalarını, parça tesirli bombaları uçaklarınızdan sivil halkın üzerine fırlatmaya devam edebilirsiniz.
Hiçbir müeyyide görmeden; Gazze’de durumu nakleden gazetecileri aileleriyle birlikte bombalayarak öldürmeye devam edebilirsiniz (bombalarınız altında can veren basın mensuplarının sayısı 38’i bulmuştur).
Hristiyanlığı kökü kazınması gereken bir din olarak görmenize rağmen Hristiyan toplumları “medeniyetlerinin oluşumu sadece Hristiyanlık ve Yahudiliğin katkılarına indirgenmiştir“ iddiasıyla kandırmayı sürdürebilir, “Yahudi/Hristiyan kültürlü toplumlar“ diye tanımladığınız bu toplumları Yahudi/Hristiyan kültüründen olmayan toplumların akan kanına ve acılarına karşı duyarsızlaştırmaya devam edebilirsiniz.
Kana susamış ordunuzun iğrenç bir soykırımı sonuna kadar sürdürebilmesi için bütün ateşkes çağrılarını reddetmeye devam edebilirsiniz.
Soykırımınızı sürdürürken Türkiye’nin insanlık suçları işlediğinize ilişkin tespitlerine kulak asmamaya devam edebilirsiniz.
ABD ile AB, Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve İtalya’nın; Gazze’de açık destek verdikleri soykırımınıza ortak oldukları sürece, insanlığı görülmemiş ölçüde iflas ettiren ve utandıran vahşetinize devam edebilirsiniz.
Arap ülkeleri ürperten bir eylemsizlik içinde olduğu sürece Gazze’de insanlığı görülmemiş ölçüde iflas ettiren ve utandıran vahşetinizi sürdürebilirsiniz.
Ancak, kirli işiniz bittiğinde iki önemli kaybınız olacağını biliniz.
Hamas’ın bu defa kökünü kazısanız bile yüzlerce yeni çok sayıda Hamas’ı yeşertecek zehirli kin tohumlarını ektiniz.
İsrail devletinin(!) uluslararası düzende uğradığı kalıcı itibar kaybını nesiller boyunca telafi etmeniz mümkün olmayacaktır.
En önemlisi de “Shoah“ olarak adlandırılan Yahudilerin uğradığı soykırımı bundan böyle insanlığın uğradığı en büyük vahşet olarak sunmayacaksınız, zira Gazze’de uyguladığınız soykırım insanlığın uğradığı en büyük vahşetler sıralamasında artık en başa yerleşmiştir.