Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Makale

Yayılmacı siyonist aşırılıkçılardansanız; ABD ve AB’den İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda gibi devletlerin kışkırtması ile istediğinizi yapmak size mümkün olur. Ancak, kirli işiniz bittiğinde iki önemli kaybınız olacağını biliniz....

Yayılmacı siyonist aşırılıkçılardansanız; ABD ve AB’den İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda gibi devletlerin kışkırtması ile istediğinizi yapmak size mümkün olur.

1967 sınırları içinde iki devletin kurulmasını öngören sayısız BM Güvenlik Konseyi kararını çiğnemeye devam edebilirsiniz.

Batı Şeria’da her hafta bir ev veya araziyi zorla müsadere etmeye ve buna karşı direnen Filistinli mülk sahiplerini öldürmeye devam edebilirsiniz.

Batı Şeria’da çeşitli bahanelerle her hafta 2 veya 3 Filistinliyi öldürmeye devam edebilirsiniz.

Batı Şeria’da demokratik gösterilerde fotoğrafları çekilen Filistinlilerin evlerini yıkmaya devam edebilirsiniz.

Fanatik Yahudilerin zor kullanarak Mescid-i Aksa avlusuna sızmalarına, bu mekânın kutsiyetine hakaret etmelerine ve İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa içinde botlarla halılar üstünde yürüyerek Cami’nin ruhaniyetini kirletmelerine devam edebilirsiniz.

58 seneden beri Filistin halkını sürekli boğucu bir işgalci baskısına, tamamen cezasız kalan korkunç zulüm eylemlerine ve her gün şiddete maruz bırakmaya devam edebilirsiniz.

Batı Şeria’yı bugün bir Filistin ülkesi olmaktan çıkaran, Filistinlilerin topraklarına el koyulması ile sonuçlanan etnik cinayetleriniz sonucunda olduğu gibi dünya kamuoyunda biriken öfkeyi boşaltmak veya sükunet dönemlerinde de “demokratik bir ülkeye sahip Yahudiler“ imajını parlatmak için Demokrat Yahudileri kullanmaya devam edebilirsiniz

Elde ettiğiniz uluslararası sessizlik sayesinde herhangi bir yaptırım endişesi duymadan Gazze Şeridi’ne abluka uygulayarak bir “apartheid“ (ırkçılık) rejimini uygulamaya devam edebilirsiniz.

Böylece seneler sürekli olarak Filistinlilerin topraklarını müsadere, haftada ortalama bir ev yıkımı ve birkaç Filistinli öldürme ile geçerken siz nasılsa “Filistinliler bölünmüş, benim gaddarlığıma olsa olsa sadece Hamas karşı koyabilir, o da nasılsa terörist organizasyon olarak bilinir“ demeye devam edebilirsiniz.

Yani insanların zihinlerini esir alarak; işlediğiniz bütün zulümleri rutine bağladığınıza, bunların normal karşılanacak eylemler olduğu algısı oluşturduğunuza inanmaya devam edebilirsiniz.

Filhakika, “nasılsa terörist örgüt damgası alnımda yazılı ve her gün Filistinliler de bir iki öldürülmeye devam ediyor, her gün öldürülmektense bir günde ölelim“ diyen Hamas aşırılıkçı ırkçı siyonist rejimin gaddarlığına ve haydutluğuna karşı ilk patlayan oldu.

Hamas’ın sadece 7 Ekim’de gerçekleştirdiği son akıl dışı saldırıyı değil Filistin halkının 56 seneden beri yürüttüğü bütün bağımsızlık mücadelesini de terörist eylemler olarak nitelendirmeye devam edebilirsiniz.

Batı ve Avrupa kamuoyunu, “her şeyin Hamas’ın 7 Ekim tarihli saldırısıyla başladığı“, “İsrail’in terörizme karşı kendini savunma hakkı bulunduğu“ gibi fikirlerle formatlamayı sürdürürken, esas konunun aslında 56 yıldan beri süren işgal ve bu süre içinde her hafta girişilen toprak müsadereleri ve haftalık cinayetlere karşı başkaldırı olduğu, yani bağımsızlık mücadelesi olduğunu unutturmaya devam edebilirsiniz.

Filistin davasının laik kanadı Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri Yaser Arafat’ı öldürmek suretiyle etkisizleştirdiğinizi, böylece meydanı terörist olarak etiketlediğiniz Hamas’a açtığınızı unutturmaya devam edebilirsiniz.

Böylece, topraklarını iade etmek yerine bu halkı soykırıma tabi tutmaya devam edebilir, bu toprakların işgalini sürdürebilirsiniz.

Filistinlileri “insan görünümlü hayvanlar“ olarak tanımlayan Tevrat’ın (!) ruhuna uygun olarak bunları “yeryüzünde kökü kazınması gereken bir halk“ olarak görmeye devam edebilirsiniz.

Gazze’de 2,5 milyon Filistinliyi hiçbir rahatsızlık duymadan yakıttan, sudan, elektrikten, gıdadan mahrum bırakmaya devam edebilirsiniz, zira bunlar sizin gözünüzde vahşi hayvan değerindedir.

Böylece her on dakikada bir Gazze’de bir bebek öldürmeye de devam edebilirsiniz.

Savaş hukukunu ordunuz için “null and void“ (geçersiz) ilan ettiğinize göre hastaneleri, hatta çocuk hastaneleri ile Refah kapısından Gazze’yi terk eden yaralı dolu ambülans konvoyunu bile bombalaya devam edebilirsiniz.

Okulları ve öğrenci taşıyan otobüsleri Birleşmiş Milletler’e ait olsalar bile bombalamaya devam edebilirsiniz.

Yüzlerce insan arasında bir Hamas militanı var gerekçesiyle Gazze’deki pazar yerinde olduğu gibi her türlü insan topluluğunu bombalamaya devam edebilirsiniz.

56 yıldır köklerinden kopardığınız ve topraklarını ele geçirdiğiniz mültecilerin günümüzde Gazze’de barındıkları kampları bombalamaya devam edebilirsiniz (bu insanlara günümüzde bile barınaklarında rahat vermiyorsunuz).

Camileri ve kiliseleri de bombalamaya devam edebilirsiniz çünkü başka dinlere karşı hiçbir saygınız yoktur.

Uluslararası anlaşmalar ile yasaklanmış olsalar bile fosfor bombalarını, parça tesirli bombaları uçaklarınızdan sivil halkın üzerine fırlatmaya devam edebilirsiniz.

Hiçbir müeyyide görmeden; Gazze’de durumu nakleden gazetecileri aileleriyle birlikte bombalayarak öldürmeye devam edebilirsiniz (bombalarınız altında can veren basın mensuplarının sayısı 38’i bulmuştur).

Hristiyanlığı kökü kazınması gereken bir din olarak görmenize rağmen Hristiyan toplumları “medeniyetlerinin oluşumu sadece Hristiyanlık ve Yahudiliğin katkılarına indirgenmiştir“ iddiasıyla kandırmayı sürdürebilir, “Yahudi/Hristiyan kültürlü toplumlar“ diye tanımladığınız bu toplumları Yahudi/Hristiyan kültüründen olmayan toplumların akan kanına ve acılarına karşı duyarsızlaştırmaya devam edebilirsiniz.

Kana susamış ordunuzun iğrenç bir soykırımı sonuna kadar sürdürebilmesi için bütün ateşkes çağrılarını reddetmeye devam edebilirsiniz.

Soykırımınızı sürdürürken Türkiye’nin insanlık suçları işlediğinize ilişkin tespitlerine kulak asmamaya devam edebilirsiniz.

ABD ile AB, Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve İtalya’nın; Gazze’de açık destek verdikleri soykırımınıza ortak oldukları sürece, insanlığı görülmemiş ölçüde iflas ettiren ve utandıran vahşetinize devam edebilirsiniz.

Arap ülkeleri ürperten bir eylemsizlik içinde olduğu sürece Gazze’de insanlığı görülmemiş ölçüde iflas ettiren ve utandıran vahşetinizi sürdürebilirsiniz.

Ancak, kirli işiniz bittiğinde iki önemli kaybınız olacağını biliniz.

Hamas’ın bu defa kökünü kazısanız bile yüzlerce yeni çok sayıda Hamas’ı yeşertecek zehirli kin tohumlarını ektiniz.

İsrail devletinin(!) uluslararası düzende uğradığı kalıcı itibar kaybını nesiller boyunca telafi etmeniz mümkün olmayacaktır.

En önemlisi de “Shoah“ olarak adlandırılan Yahudilerin uğradığı soykırımı bundan böyle insanlığın uğradığı en büyük vahşet olarak sunmayacaksınız, zira Gazze’de uyguladığınız soykırım insanlığın uğradığı en büyük vahşetler sıralamasında artık en başa yerleşmiştir.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terö...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

Bu rapor, Türk savunma sanayiinin gelişme sürecinin sürdürülebilirliginin ve ihracat potansiyelinin arttırılmasında, şekillendirilecek geleceğe uygun; insan sermayesi, yapı, süreç ve stratejilerin tasarlanmasına ışık tutmak, bu kapsamda alınabilecek tedbirleri saptamak maksadıyla hazırlanmıştır.