1 Ağustos 2022(Miloseviç’ten Vucic’e Değişmeyen Söylem: Kosova’da Büyüyen Gerilim ve Herkese Yakın Bir Savaşın Sesleri) ve 31 Mayıs 2023’te (Bitti Sanılan Savaş: Kosova - Sırbistan Gerilimine NATO Müdahalesi Mümkün mü?) burada iki yazı kaleme almış özellikle Vucic’in söylemleri üzerinden Kosova ile Sırbistan’ın savaşa doğru sürüklendiğini ifade etmiştik. Elbette bunu görmek kâhince bir yaklaşım ya da ben söylemiştim demenin ukalâlığından öte bir tarihçi olarak bölge dinamiklerine, geçmiş bugün bağlamında hâkim olmakla alâkalı. Tamamen geçmişin tarihsel ulusçu bağnazlığıyla bezenmiş bu gerilim günümüzde de bir kez daha savaşa evirilmiş durumda. Birkaç gün önce Banjska yaşanan ve hâlen devam eden olaylar bunun artık en net delili durumuna gelmiş bulunuyor.
Yukarıda ifade edilen iki yazıda Kosova bağımsızlığı sonrasında Sırbistan sınır geçişleri sorununun geçtiğimiz yılın kasım ayından beri iki ülke arasında sıcak çatışmalara varan bir bunalım yarattığını anlatmış idik. Elbette Vucic yönetiminin Kosova’nın uluslararası hukuka uygun şekilde talep ettiği haklarına gösterdiği sert ve kışkırtıcı tavır, özde Kosova bağımsızlığı sonrasında ortaya çıkan sert tutumla alâkalı. Zaten son hadise sonrasında yaptığı “Kosova bağımsızlığını hiçbir şekilde tanımayacağız“ açıklaması da bunun göstergesi.
Kosova tarafındaysa Kurti’nin Banjska’da yaşananlara dair kullandığı Sırp terörü söylemi çok ciddi bir iddia. Vucic’in önce Kurti tertibatı, akabindeyse yerel Sırpların baskılar karşısındaki isyanı olarak ifade ettiği olayların bu yazı yazılırken ortaya çıkan teçhizat ve resmî üniforma görüntüleriyle ciddi bir organize ve hazırlıkla gerçekleştiği görüntüsü çok düşündürücü. Kurti’nin en az 30-40 kişilik grubun saldırısı olarak tanımladığı “terör“ hadisesi hakkında Arnavut tarafının Sırp tarafını net şekilde suçlayan söylemlerinin mesnetsiz olması mümkün değil. Çünkü bölgeden gelen haberlerde telsiz dinlemeleri ve gözaltına alınanların ifadelerine dayalı olarak verilen bilgilerde Kurti’nin iddiaları büyük oranda destekleniyor. Yine bu satırlar kaleme alınırken ölü sayısı dörde yükselmiş bulunuyor. Ayrıca Sırp grup tarafından işgal edilen manastır çevresindeki çatışmaların da sürdüğü açıklamalar arasında. Neyse ki Kosova tarafının güvenliğin bölgenin çembere alınması vesilesiyle sağlandığına dair verdiği bilgiler şimdilik en azından bölge halkının can ve mal güvenliği açısından mutluluk verici.
Bu arada saldırının biçiminin de doğru okunması ve bize göre ciddi sembolik seçimler yapıldığı aşikâr. Köy girişine kurulan kamyonlu barikat, öldürülen saldırganlardan ikisinin keskin nişancı olması geçmişte yaşanan Bosna ve Kosova savaşlarına dair hatıraların canlanması açısından önemli. Ve açıkça bilinçli seçimler. Yani burada sadece sıcak temas değil oluşturulmak istenen atmosfer de iyi okunmalı.
Vucic açıklamalarının bir kısmında görece ve göstermelik itidal çağrısı yapsa da bunun arasına sıkıştırdığı çözümün bir “Sırp Belediyeler Birliği“ kurmak olduğuna dair söylemi bir seneyi aşkın süredir devam eden bunalıma dair çıkar devşirmekten başka bir şey değil gibi duruyor. Kaldı ki zaten burada yaşanan bunalım Kosova’nın kuzeyindeki Sırp nüfusun yoğun olduğu belediyelerle olan ilişkiye bağlı gelişmişti. Ayrıca Sırp halkı olarak tanımladıkları ama Kosova Sırpları’na yönelik geliştirdikleri “kendilerinden bunu rica ediyoruz. Devletlerine güvenmelerini istiyoruz“ çağrısı da Kosova devletini yok saydıklarının en açık göstergesi.
Bu arada Vucic tarafından Kurti’nin NATO ile Sırp devletini çatıştırmaya çalışıyor iddiası da daha evvel Bosna’da da yaşanan gerilimin başka bir boyutuna işaret ediyor. Soğuk Savaş söylemi olarak da okunabilecek bu köhne Doğu – Batı bloğu çatışma söylemi, Ukrayna Savaşı sırasında defalarca dile getirilmiş ve neredeyse Balkanlar’da bu savaşa dair yeni gerilim alanı; NATO-Rusya geriliminin devamı olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Vucic’in hemen her söyleminin bu havayı vermesi tesadüf değil gibi duruyor. İki ülke arasındaki bu bunalımı bir doğu batı savaşına dönüştürme çabası da bununla doğrudan ilintili elbette.
İngiliz The Guardian’a göre son iki günde yaşananlar iki ülke arasında geçen yıldan beri yaşanan en ciddi gerilim. Jarinje ve Brnjak sınır kapılarının kapatılması da bunun en önemli kanıtı. Buna rağmen NATO nezdinde yapılan açıklama, kınama ve endişe belirtmenin ötesine geçebilmiş değil. Dolayısıyla daha evvel yapılan çağrıyı tekrarlamakta fayda var. Kosova tarafının haklı tepkisine karşılık Sırp devletinin saldırgan ve kışkırtıcı tavrı yaşananları giderek tırmandıracak gibi gözüküyor.
Yukarıda ifade edilen iki yazıda Kosova bağımsızlığı sonrasında Sırbistan sınır geçişleri sorununun geçtiğimiz yılın kasım ayından beri iki ülke arasında sıcak çatışmalara varan bir bunalım yarattığını anlatmış idik. Elbette Vucic yönetiminin Kosova’nın uluslararası hukuka uygun şekilde talep ettiği haklarına gösterdiği sert ve kışkırtıcı tavır, özde Kosova bağımsızlığı sonrasında ortaya çıkan sert tutumla alâkalı. Zaten son hadise sonrasında yaptığı “Kosova bağımsızlığını hiçbir şekilde tanımayacağız“ açıklaması da bunun göstergesi.
Kosova tarafındaysa Kurti’nin Banjska’da yaşananlara dair kullandığı Sırp terörü söylemi çok ciddi bir iddia. Vucic’in önce Kurti tertibatı, akabindeyse yerel Sırpların baskılar karşısındaki isyanı olarak ifade ettiği olayların bu yazı yazılırken ortaya çıkan teçhizat ve resmî üniforma görüntüleriyle ciddi bir organize ve hazırlıkla gerçekleştiği görüntüsü çok düşündürücü. Kurti’nin en az 30-40 kişilik grubun saldırısı olarak tanımladığı “terör“ hadisesi hakkında Arnavut tarafının Sırp tarafını net şekilde suçlayan söylemlerinin mesnetsiz olması mümkün değil. Çünkü bölgeden gelen haberlerde telsiz dinlemeleri ve gözaltına alınanların ifadelerine dayalı olarak verilen bilgilerde Kurti’nin iddiaları büyük oranda destekleniyor. Yine bu satırlar kaleme alınırken ölü sayısı dörde yükselmiş bulunuyor. Ayrıca Sırp grup tarafından işgal edilen manastır çevresindeki çatışmaların da sürdüğü açıklamalar arasında. Neyse ki Kosova tarafının güvenliğin bölgenin çembere alınması vesilesiyle sağlandığına dair verdiği bilgiler şimdilik en azından bölge halkının can ve mal güvenliği açısından mutluluk verici.
Bu arada saldırının biçiminin de doğru okunması ve bize göre ciddi sembolik seçimler yapıldığı aşikâr. Köy girişine kurulan kamyonlu barikat, öldürülen saldırganlardan ikisinin keskin nişancı olması geçmişte yaşanan Bosna ve Kosova savaşlarına dair hatıraların canlanması açısından önemli. Ve açıkça bilinçli seçimler. Yani burada sadece sıcak temas değil oluşturulmak istenen atmosfer de iyi okunmalı.
Vucic açıklamalarının bir kısmında görece ve göstermelik itidal çağrısı yapsa da bunun arasına sıkıştırdığı çözümün bir “Sırp Belediyeler Birliği“ kurmak olduğuna dair söylemi bir seneyi aşkın süredir devam eden bunalıma dair çıkar devşirmekten başka bir şey değil gibi duruyor. Kaldı ki zaten burada yaşanan bunalım Kosova’nın kuzeyindeki Sırp nüfusun yoğun olduğu belediyelerle olan ilişkiye bağlı gelişmişti. Ayrıca Sırp halkı olarak tanımladıkları ama Kosova Sırpları’na yönelik geliştirdikleri “kendilerinden bunu rica ediyoruz. Devletlerine güvenmelerini istiyoruz“ çağrısı da Kosova devletini yok saydıklarının en açık göstergesi.
Bu arada Vucic tarafından Kurti’nin NATO ile Sırp devletini çatıştırmaya çalışıyor iddiası da daha evvel Bosna’da da yaşanan gerilimin başka bir boyutuna işaret ediyor. Soğuk Savaş söylemi olarak da okunabilecek bu köhne Doğu – Batı bloğu çatışma söylemi, Ukrayna Savaşı sırasında defalarca dile getirilmiş ve neredeyse Balkanlar’da bu savaşa dair yeni gerilim alanı; NATO-Rusya geriliminin devamı olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Vucic’in hemen her söyleminin bu havayı vermesi tesadüf değil gibi duruyor. İki ülke arasındaki bu bunalımı bir doğu batı savaşına dönüştürme çabası da bununla doğrudan ilintili elbette.
İngiliz The Guardian’a göre son iki günde yaşananlar iki ülke arasında geçen yıldan beri yaşanan en ciddi gerilim. Jarinje ve Brnjak sınır kapılarının kapatılması da bunun en önemli kanıtı. Buna rağmen NATO nezdinde yapılan açıklama, kınama ve endişe belirtmenin ötesine geçebilmiş değil. Dolayısıyla daha evvel yapılan çağrıyı tekrarlamakta fayda var. Kosova tarafının haklı tepkisine karşılık Sırp devletinin saldırgan ve kışkırtıcı tavrı yaşananları giderek tırmandıracak gibi gözüküyor.