Tüm boyutlarıyla herkesin ve herşeyin doğru yerde olduğu bir meritokrasiye dayanarak işlemesi mümkün olan ekosistemde doğru ölçü (kutsal referanslar vb) selefivari bir yorumla yanlış yerde uygulanmışsa; önce emanet, kaynak krizi derinleştikçe emanetin sahibi adeta ganimet olur. Teşbihen piyango bile çekilse çoğu zaman sahibi bellidir.
Bugüne kadar hiç aksamadan devam ettirdiğimiz İstanbul Güvenlik Konferansı’nın 9.’sunda ve eş etkinliklerinde birlikte olmaktan dolayı çok mutluyuz. Yurt içinden, yurt dışından bütün konuklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Bu açılış oturumunu müteakip, üç farklı salonda önümüzdeki 2 gün boyunca 127 konuşmacı, 30 moderatör ve yaklaşık 150 aktif katılımcı, müzakereci ile konferans çalışmaları ve diğer alt forum, etkinlik çalışmaları devam edecek.
İstanbul Güvenlik Konferansı’nın sekizincisi yapılıyor, çok şükür bugüne dek pandemi döneminde dâhi hiç aksamadı. İstanbul kendi tarihine ve Türkiye’ye yakışır şekilde hem bölgesel hem küresel güvenlik politikalarının konuşulmasında kendi rolünü oynuyor. İnanıyorum ki bu konferans ve alt çalışmaları çok daha yoğunlaşacak ve kurumsal hâle gelecek.
Öncelikle İstanbul İktisat Kongresi nereden doğdu, niye yapıyoruz bu programı, çok kısa bir özet yapmak istiyorum ki zaten ilk konuşma notu da “İstanbul İktisat Kongresi Proaktif Geçmiş ve Gelecek”. Bu, Prof. Dr. Sedat AYBAR Hocamızın liderliğinde başlattığımız bir inisiyatifti. İstanbul İktisat Konuşmaları olarak dört toplantı yapıldı ve raporları yayımlandı. Gelinen noktada ise daha geniş, iki günlük, kongre boyutuna yönelik bir çalışmayı çok uzun süre önce başlattık.
Sayın Bakanlar, Sayın Genelkurmay Başkanı, sayın bürokratlar, sayın misafirlerimiz, hepiniz TASAM tarafından düzenlenen 7. İstanbul Güvenlik Konferansı’na hoş geldiniz.
Öncelikle tüm katılımcılarımıza içtenlikle hoş geldiniz diyorum. Bu yıl pandemi nedeniyle 5 ayrı salonda büyük ölçüde çevrimiçi yapmak zorunda kaldığımız 6. İstanbul Güvenlik Konferansı ve alt etkinliklerinin, ülkelerimiz ve dünya için stratejik, tarihe iz bırakan sonuçlar üretmesini diliyorum.
Küresel iş modelini, güç dağılımını, güvenlik ve savunmayı dönüştüren sektörlerle (Robotik, Biyoteknoloji, Yapay Zeka, Nanoteknoloji, Uzay ve Stratejik Hizmetler) ilgili çalışmalar yapacak "BRAINS² TÜRKİYE” inisiyatifi, Türkiye'nin inşa edeceği kapasite çerçevesine hem güvenlik ve savunma boyutunda hem de ekonominin bütün alanlarında katkı sunmayı hedefliyor."
Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu’nun ilkinde yavru vatan Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyetle konuşmama başlıyorum. Sayın Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanımız, Türkiye’nin duruşunu ve bu alandaki uluslararası politikasını hem teknik olarak hem ülke politikasına uygun olarak özetledi.
Çok saygıdeğer Bakanlar, çok değerli Büyükelçiler, başta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik bölümlerinden olmak üzere, MGK Genel Sekreterliğimizden, Emniyet Genel Müdürlüğü’müzden, İçişleri Bakanlığı’mızdan, güvenlikle ilgili ulusal kurumlardan, dost ve kardeş ülkelerden katılan delegasyonları saygı ile selamlıyorum. Özbekistan ve Vietnam’dan çok güçlü bir heyet geldiğini biliyorum. Yine 37 Ülkeden Devlet Başkanları adına, Bakanlar adına, Başbakanlar adına, Genelkurmay Başkanları
Türkiye’nin bu konudaki kararlığı biliniyor ve son bir yıldır takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye’nin güneyinde yani Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde Türkiye’nin ciddi bir askerî varlığı bulunuyor. Israrlı duyurulara rağmen bu askerî varlık bir harekâta dönüşemedi. Amerika ile yapılan müzakerelerde de bir aşama kaydedilememişti.
Suriye konulu üçlü zirvenin önümüzdeki ay Türkiye’de yapılması beklenirken TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’a göre Suriye’de çözüm için Şam ile Ankara’nın karşılıklı konuşabilir bir noktaya gelmesi gerekiyor. Şensoy, anayasa bağlamında bir konsensüse doğru gidilmesinin de zaten iki ülkenin iletişimini zorunlu kılacağı görüşünde.
Gündemde öne çıkan bölgesel ve küresel gelişmeleri 2018 yılına damga vuran olayları ve 2019 yılına dair neler beklediğimizi konuşacağız TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ile birlikte. Donald Trump’ın yaptığı “Kudüs” açıklaması, Fransa’da “Sarı Yeleklilerin” eylemleri, Karadeniz’de Rusya - Ukrayna gerginliği, Suriye ve Orta Doğu’da yaşananlar, Kaşıkçı Cinayeti, ticaret savaşları, Amerika’nın İran yaptırımları,
Çok değerli dost ve kardeş Kosova’nın Başbakan Yardımcısı, çok değerli Bakanlar, Tanzanya’dan Senegal’den ve Gana’dan teşrif eden Bakanlarımız. Büyükelçiler, farklı dost ve kardeş Ülkelerden teşrif eden Askerî ve Sivil Güvenlik Bürokrasisi, Ülkemizin Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere bütün ilgili güvenlik kurumlarından;
Amerika Birleşik Devletleriyle devam eden hem ekonomik hem de siyasi hem diplomatik adımlar atılıyor. Şu an hangi noktadayız?
Dünyadaki temel trendlere bakıldığında “toprak ve makineyi” takiben “bilgi ve bilgiye dayalı ürünler” temelli yeni ekonomi çağında küresel rekabet “mikro-milliyetçilik”, “entegrasyon” ve “öngörülemezlik”
Bismillahirrahmanirrahim. Çok saygı değer dost ve kardeş ülkelerden teşrif eden bakanlar, hükümet temsilcileri,
Ülke Partnerimiz ICWA’nın Sayın Başkan Yardımcısı ve Yüksek Heyetine, Diplomatik Misyon Şeflerine ve tüm misafirlerimize içtenlikle “hoş geldiniz” diyorum. İlk Yuvarlak Masa Toplantımızda ICWA
AB Bakanlığımızın Sayın Müsteşarı, AB Türkiye Delegasyonunun Sayın Başkanı, Sempozyum partnerimiz TAVAK’ın Muhterem Başkanı, Diplomatik Misyon Şefleri
Çok değerli Başbakan Yardımcısı, Sayın Bakanlar, Sayın Valilerimiz, Sayın Büyükelçiler, Rektörlerimiz, Nişantaşı Üniversitesi’nin değerli Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu Hocamız,
Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca önemli bir jeostratejik ve ekonomik alan olarak varlığını sürdürmüştür.