Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. DENKTAŞ’ın ardından, kendi ülkesinde olsun, Türkiyede olsun, ne kadar çok ağlayanı varmış.
Müstesna donanımlı akademisyen Dışişleri Bakanımızın anane haline getirdiği yıllık Büyükelçiler Konferansının 4. ncüsü, 23-30 Aralık tarihlerinde Ankara’da ve ikinci menzil olarak da, Edirne’de yapıldı.
Sözde Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören talihsiz bir yasanın Fransız yasama meclisinden geçirilmeye çalışıldığı şu sırada gösterdiğimiz yoğun lobi faaliyetiyle, TBMM’nin ortaya koyduğu hassasiyetin çok yerinde ve gerekli olduğu aşikardır. Böylesine kabul edilmez bir haksızlığı önlemek için elden gelebilecek her yönteme başvurmaklığımız elbette doğaldır.
Son defa Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısı sonunda ( 8 Aralık ), basına yaptığı açıklamada, Genel Sekreter Anders F. Rasmussen, Suriye’ye hiçbir şekilde müdahele niyetinde olmadıklarını ifade etmiştir.
Siyasi iktidarın Suriye’ye ilişkin politikası sonunda doğru yolu buldu.
Şimdiye kadar kamuoyunun zaman zaman yüreğini hoplatan, eyvah ne oluyoruz, Suriye
Almanya’ya işgücü gönderilmesinin üzerinden elli yıl geçti. Bu münasebetle İstanbuldan Berline bir tren kaldırıldığını gazetelerde okuduk.
Bugün ( 20 Ekim ) öğleden sonra, belli başlı uluslararası ajanslara düşen haberlere göre, Libya lideri Muammer KADDAFİ, uzun bir süreden beri saklanmakta olduğu Sirte’de yakalanmış ve öldürülmüştür.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimin Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başlaması bizi haklı olarak galeyana getirdi. Bu oldu bittiyi kabul edemeyeceğimizi ilan etmekle birlikte, bir taraftan da, mukabil önlemler aldık ve bu bağlamda ilk iş olarak, New York’ta KKTC ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzaladık ve müteakiben araştırma gemisi Piri Reisi bölgeye gönderdik.
Doğrusu merak edilen şu : Acaba Orta Doğu’ya bir şırınga yapılmak istenirse, bu ‘ laiklik, hukuk ve demokrasi mi ‘ olmalı, yoksa bu bünye bu nev’iden ilaçlara karşı alerjik bir yapıya sahip diye, düşünmek mi gerekir?
Dışişlerimizin bir şeyi çok iyi bellemesi beklenir; Kıbrıs ve Avrupa Birliği hiçbir şekilde birbirinin alternatifi değildir. Ne Avrupa Birliğine tam üye olalım diye Kıbrıstan feragat edebiliriz ve ne de Kıbrıs için Avrupa Birliğine tam üyelikten vazgeçebiliriz.
16 Temmuz 2011 tarihli, ileri gelen İstanbul gazetelerinin birinde, adeta ibretlik bir başlık dikkati çekiyordu ; ‘ Libya Lideri Kaddafi’nin bileti İstanbulda kesildi’ gibi.
8 Temmuz günü TBMM ‘de özet halinde okunan, ancak tam metnin Sayın Milletvekillerine dağıtıldığı bildirilen 61 nci Hükumet programı, tümü itibariyle, ölçülü, dengeli ve göz doldurucu bir programdı. Seçmenlerin yarısının oyunu almayı başaran siyasi iktidar, şimdiye kadarki alışkanlıklar içinde, programı, elde ettiği seçim zaferinin bilinen şatafatı ile fazla süslemek ihtiyacını duymamıştı. Her şeyden önce program bu yönüyle övgüye değerdi.
Son defa yayınlandığı bildirilen kararnameye göre, Türkiye bir yandan, Albay Kaddafi ve ailesi efradı ile, Libyalı tüzel kişilerin Türkiyedeki mal varlıklarının dondurulmasını kararlaştırmış, diğer taraftan da, keza Libya lideri ve ailesiyle, bazı komutanların Türkiyeye girişlerini yasaklamış bulunuyor. Türkiyenin bu kararları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi öngörüleri çerçevesinde aldığı ifade ediliyor.
WikiLeaks adlı bir internet sitesinin, muhtelif dış merkezlerden ABD Dışişleri Bakanlığına zaman içinde gönderilen gizli rapor ve belgeleri ele geçirerek, peyderpey yayınlamakta olması, göründüğü kadariyle, Washington’dan çok, Ankara’da fazlasiyle abartıldı.
Halk arasında atasözü niteliğinde bir deyim vardır; ‘ bir ağaç devrilmeye görsün, baltası olan da seğirtir, olmayan da’.
Bugün, çalkantıların devam ettiği, Albay Muammer Gaddafi liderliğindeki Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi’ne dışarıdan yaklaşım bunu andırıyor.
Son zamanlardaki siyasi beyanlara bakılırsa, özellikle ekonomide bundan böyle, Cumhuriyetin 100 ncü yılı olan 2023’e odaklı olarak hazırlık yapılmakta, hedefler bu ayrıcalıklı yıldönümüne yakışır boyutlarda tutulmakta ve bu bağlamda, ülkenin anılan tarihte Dünyadaki ilk 10 ekonomi içinde yerini alması planlanmaktadır.
Son defa Lizbon’da yapılan NATO zirvesinde, İttifakın bir bütün olarak dış tehditlere, özellikle balistik füze tehditlerine karşı korunması gereği etrafında ilke mutabakatine varıldı. Hatta bu konuda, önemli bir gelişme olarak, Rusyanın bile işbirliği taahhüdü sağlanmış oldu. Radar ve rampaların hangi ülkelerde ve hangi koşullar altında kurulacağı konularının ise, Teşkilatın ve ilgili organlarının daha sonraki toplantılarında ele alınacağı kayda geçirildi.
Avrupa Birliği ile müzakerelerin başladığı beş yılı geride bıraktık. Bu vesile ile yapılan siyasi beyanlara bakıyoruz; Avrupaya her zamanki gibi sitem var; Avrupa artık kararını versin ve Türkiyeyi daha fazla bekletmeden, tam üyeliğe kabul edecek şekilde, açılmayan fasılları açsın ve açılanları da kapatsın gibi.
Dış politikada gün güne uymuyor : ‘ sıfır sorun’u, aleme örnek olsun diye yerleştireyim derken, stratejik müttefikimiz ABD’nin füze kalkanı projesinde bizim de görev almaklığımız işimizi epeyce zora sokmuşa benziyor.