Hırvatistan’da Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Yorum

Hırvatistan Cumhuriyeti Anayasası’na göre cumhurbaşkanı beş yılda bir doğrudan halk tarafından seçilir. Birinci turda geçerli oyların %50’sinden fazlasını alan aday cumhurbaşkanı seçilir. Adaylardan hiçbirisi ilk turda %50’nin üzerinde oy alamazsa en çok oyu almış olan ilk iki aday ikinci turda yarışır ve ikinci turda en fazla oyu alan aday cumhurbaşkanı seçilir....

Hırvatistan Cumhuriyeti Anayasası’na göre cumhurbaşkanı beş yılda bir doğrudan halk tarafından seçilir. Birinci turda geçerli oyların %50’sinden fazlasını alan aday cumhurbaşkanı seçilir. Adaylardan hiçbirisi ilk turda %50’nin üzerinde oy alamazsa en çok oyu almış olan ilk iki aday ikinci turda yarışır ve ikinci turda en fazla oyu alan aday cumhurbaşkanı seçilir.

27 Aralık 2009 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda hiçbir aday %50’nin üzerinde oy alamadı. İlk turun lideri, oyların %32,44’ünü alan Ivo Josipovic oldu. İkinci sırayı Milan Bandic aldı. Böylece Hırvatistan seçmenleri ikinci tur için 10 Ocak 2010 Pazar günü tekrar sandığa gitti.

İkinci turda Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi’nin adayı hukuk profesörü Ivo Josipovic ile Zagreb Belediye Başkanı Milan Bandic yarıştı. Aslında Sosyal Demokrat Josipovic’in rakibi Bandic de Sosyal Demokrat Parti’den idi. Zagreb Belediye Başkanı Bandic, Sosyal Demokrat Parti kendisini cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyince partisinden ayrılıp bağımsız aday olarak Josipovic’in karşısına çıktı.

İki sosyal demokrat arasında geçen ikinci tur yarışını partinin adayı Josipovic kazandı. Josipovic ikinci turda geçerli oyların %60,3’ünü alarak Hırvatistan’ın yeni Cumhurbaşkanı oldu. Diğer sosyal demokrat Bandic ise geçerli oyların ancak %39,7’sini alabildi.

Seçimi kaybetmiş olmasına rağmen Bandic’in başarılı bir seçim kampanyası yürütmüş olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü arkasında parti desteği olmayan Bandic, ilk turda, şu anki hükümet partisi olan Hırvat Demokrat Birliği’nin adayı Andrija Hebrang’ı geçerek ikinci olmayı başardı ve ikinci turda oyların %39,7’sini aldı.

Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçiminin asıl mağlubu Bandic değil, Andrija Hebrang ve şu anki iktidar partisi Hırvat Demokrat Birliği oldu. Çünkü Hebrang, iktidar partisinin adayı olmasına rağmen ve geniş kapsamlı parti desteğine sahip olmasına rağmen ilk turda ancak oyların %12’sini alarak, hiçbir parti desteğine sahip olmayan Bandic’in gerisinde kalarak partisiyle birlikte hezimete uğradı ve ikinci tura katılamadı. Bu sonuç, Hırvat Demokrat Birliği’nin büyük oy kaybetmiş olduğunu ve Kasım 2011’de yapılacak olan parlamento seçimlerinde Sosyal Demokratlar karşısında çok zorlanacağını gösteriyor. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanılan bu hezimet, Hırvat Demokrat Birliği Başkanı ve Başbakan Jadranka Kosor’a karşı parti içi muhalefeti geliştirebilir.

Bu sonuçlarla birlikte Sosyal Demokratlar, Cumhurbaşkanlığı makamındaki üstünlüğünü devam ettirmiş oldu. Çünkü Şubat 2000’den buyana Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Stjepan Mesic de Sosyal Demokrat Parti’den idi. Yani Cumhurbaşkanlığı makamı, bir sosyal demokrattan diğerine geçmiş oldu.

Eski Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic, Sosyal Demokrat Parti’den olmasına rağmen Hırvat Demokrat Birliği hükümeti ile uyumlu çalıştı. Yeni Cumhurbaşkanı Sosyal Demokrat Josipovic de hükümetle uyum içinde çalışmaya devam edecektir. Seçim öncesinde yaptığı basın açıklamasında Josipovic, Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde hükümetle uyum içinde çalışacağını, Başbakan Jadranka Kosor’un reform çalışmalarını ve yolsuzlukla mücadelesini destekleyeceğini söylemişti.(1)

İktidar partisi olan Hırvat Demokrat Birliği ile ana muhalefet partisi olan Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi arasındaki bu uyumun zeminini “kapitalizm, NATO ve Avrupa Birliği“ oluşturdu. Çünkü her iki partinin temel amacı sosyalizm sonrasında Hırvatistan’da “kapitalizmi hızla yapılandırmak“ ve akabinde mümkün olduğu kadar çabuk “NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne katılmak“ idi. İşte bu ortak hedefler, iki parti arasında uyum sağladı.

“Uyumlu çalışan“ Hırvat Demokrat Birliği ile Sosyal Demokrat Parti, Hırvatistan’da kapitalizmin yapılandırması ve NATO’ya katılım konusunda başarılı oldular. Geriye üçüncü hedef kaldı: Avrupa Birliği’ne katılım.

Hırvatistan son hedefine çok yaklaşmış durumda. Bu yıl içinde veya en geç 2011’de Hırvatistan’ın Avrupa Birliği’ne katılması bekleniyor. Bunun gerçekleşmesi için, Hırvat Demokrat Birliği hükümeti reform çalışmalarına hızla devam ediyor ve Sosyal Demokratların kontrol ettiği Cumhurbaşkanlığı makamı da hükümetin reformlarına tam destek veriyor.

Hırvatistan siyasetini kontrol etmekte olan bu iki büyük parti arasındaki uyum, Avrupa Birliği’ne katılım gerçekleşinceye kadar devam edecektir. Avrupa Birliği’ne katılım gerçekleşince bu iki partiyi uyumlu çalışmaya iten nedenler ortadan kalkacak ve böylece iki parti arasındaki farklılıklar su yüzüne çıkacak ve rekabet artacaktır.

Hırvatistan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak bir başka önemli konu, seçime katılım oranının (birinci turda) sadece %44 olmasıdır. Bu oran başkent Zagreb’te %39 ve Vukovar’da %24’tür.(2) Seçimlere katılım oranının adeta yerlerde sürünmesi ve seçmenin ilgisizliği aslında sadece Hırvatistan’a özgü bir durum / sorunu değildir. Bu durum / sorun, diğer Balkan ülkelerinde, Avrupa genelinde ve tabi ki Amerika’da aynen mevcuttur.

Daha önce, 5 Temmuz 2009 tarihli Bulgaristan parlamento seçimlerini yorumlarken belirttiğim gibi(3) ; seçimlere katılım oranlarında yaşanılan düşüşler tek tek ülkelerin değil, bir bütün olarak “liberal parlamenter demokrasinin yapısal krizidir“. Bu krizin nedeni, liberal parlamenter demokrasiye olan güvenin azalmasıdır.

Artık bireyler, liberal parlamenter demokrasiye daha az güveniyorlar. Çünkü yaşanılan tecrübeler gösteriyor ki; birey, belli periyotlarla (beş yılda bir veya dört yılda bir) seçim sandığına gidiyor ve oyunu kullanıyor. Seçim sandığı kapandığı andan itibaren bireyin politik işlevi / rolü sona eriyor. Seçim sandığı kapandıktan sonra bireye tanınan tek işlev / rol, ertesi sabahı medya kanallarından “kendisini kimin yöneteceğini öğrenmektir“.

Böylece liberal parlamenter demokrasi, bireyin “yönetime katılması“ değil, bireyin kendisini yönetecek olan iktidara “boyun eğmesi“ anlamına geliyor. Başka bir ifadeyle, “yönetici-iktidar“, liberal parlamenter demokrasi vasıtasıyla “yönetilen-bireyleri“ sandık başına taşıyor ve sandığa atılan her bir oy “yönetici-iktidarın“ kendisini “yasallaştırıyor / meşrulaştırıyor“. Gelişmiş toplumların bireyleri, bu durumun farkına vardıkça liberal parlamenter demokrasiye olan güvenlerini yitiriyor.

Sonuç olarak; hem Hırvatistan’da hem de diğer Avrupalı ülkelerde seçimlere katılım oranlarının düşük seyretmesi, liberal demokrasi sınırlarının artık gelişmiş toplumların bireylerini tatmin etmediğini gösteriyor. Bu da, demokratikleşme sürecinin ilerletilmesinin, ancak liberal demokrasi sınırlarının aşılmasıyla mümkün olacağını bize öğretiyor. Bu nedenle de liberal demokrasiye karşı “güçlü demokrasi“, “radikal demokrasi“, “katılımcı demokrasi“, “sosyalist demokrasi“, “müzakereci demokrasi“, “yeşil demokrasi“ gibi yeni demokrasi arayışları, her geçen gün daha fazla artıyor ve derinleşiyor. Bu arayışların nereye varacağını ve ne gibi yeni demokrasi biçimlerinin gelişeceğini, “muhafazakar liberal iktidarlara“ karşı “yenilikçi toplumsal ve entelektüel mücadeleler“ belirleyecektir...

1 http://www.ntvmsnbc.com/id/25042666/, 11 Ocak 2010.
2 http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/features/setimes/features/2009/12/28/feature-02, 28 Aralık 2009.
3 Bkz.: Caner Sancaktar, “Bulgaristan’da 5 Temmuz Genel Seçimi: Liberal Demokrasinin Krizi ve İktidar Değişimi“, (Çevrimiçi) http://www.tasam.org/index.php?altid=2924, 7 Temmuz 2009.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Yapay zekâ (YZ), endüstrileri ve güç dinamiklerini yeniden şekillendiriyor. Ancak, sınır ötesi YZ (frontier AI) yeteneklerine sahip olmayan ülkeler geride kalmayacak. Doğru stratejik kaldıraçlarla, orta ölçekli güçlerin demografik potansiyeli, düzenleyici kapasitesi ve diplomatik çevikliği, kurallar...;

TASAM Afrika Enstitüsü öncülüğünde oluşturulan “Afrika 2063 Ağı“ uzmanlık, etkileşim ve işbirliği inisiyatifi kapsamında; Enstitü ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş İşletme Fakültesi iş birliğinde 18 Haziran 2023 tarihinde “Stratejik Araştırma, Ağ ve Kapasite Geliştirme“ teması altında düzenlene...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Lahey'de yapılan NATO zirvesinden daha ölümcül bir ittifak olma hedefi ile "savunma harcamalarını arttırma" kararı çıktı. Üye ülkeler, savunma harcamaları kapsamında 2035 yılına kadar GSYİH'ın %5'ine karşılık gelen bir yatırım yapma taahhüdünde bulundu. ;

Pekin'de bulunan İsrail Araştırmaları Merkezi'nin kurucu direktörü Zhu Zhaoyi’nin Caijing’de yayınlanan "İsrail-İran çatışması ve sonuçları üzerine bir projeksiyon" başlıklı yazısı İsrail-İran savaşı bağlamında Çin’in izlemesi gereken stratejiyi tartışıyor. Zhu, Çin’in bu dönemde “ateşin üzerine git...;

13 Haziran 2025 tarihinden bu yana İsrail İran savaşı, hava vasıtaları ile devam ediyor. Savaşın nedenleri arasında Büyük İsrail Projesi, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını önlemek, İran’da rejim değişikliğini sağlamak gibi rasyonel olmayan nedenler öne çıkıyor. Sabahtan akşama kadar televi...;

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Afrika 2063 Ağı | İstişare Toplantısı 3

  • 18 Haz 2025 - 18 Haz 2025
  • Çevrimiçi - 13.00

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.