Dijitalleşme, radar ve uydu gözetimi yüzeyi şeffaf hâle getirirken, suyun altı hâlâ görünmezliğini ve gizliliğini koruyor. İşte bu yüzden denizaltılar, mayınlar ve insansız sualtı sistemleri günümüzün en kritik caydırıcı unsurları.
ABD denizaltı gücünün %60’ını Pasifik harekat alanına kaydırdı. Hint/Pasifik cephede Filipinler, Tayland ve Sri Lanka, Yeni Zelanda dışında denizaltısı olmayan devlet yok. Dünyada denizaltı sayısının en yoğun olduğu deniz alanı burası. Mevcut filolar hızla büyüyorlar. Son olarak Hindistan Almanya’ya 6 denizaltı siparişi verdi. Filipinler ve Tayland da sipariş aşamasında. Bugün ABD’den Çin’e, Rusya’dan Hindistan’a kadar tüm küresel güçler öncelikli olarak suyun altına yatırım yapıyor.
AUKUS’un kurulması, Çin’in sessiz denizaltıları, insansız sualtı araçları projeleri, geleceğin hesaplaşmasının suyun altında yaşanacağını gösteriyor.
Türkiye için alınacak ders açıktır. Yarımadamızın kaderi, Mavi Vatan ve ötesinde güçlü rakipler karşısında erişimi engelleme ve saha yasaklama görevlerinin başarısından geçiyor. Bunu sağlayacak en önemli harp vasıtası denizaltıdır. Ayrıca denizaltıdan karaya ya da su üstü gemilerine karşı kullanılan güdümlü mermiler ve gezgin füzeler caydırıcılığın anahtarıdır. Bu ise ancak güçlü bir denizaltı filosu, AKYA gibi milli torpidoların, Gezgin gibi füzelerin seri üretimi ile sağlanabilir.
Atatürk’ün Cumhuriyet Donanması’nın omurgasına koyduğu denizaltılar, bugün de Mavi Vatan’ın en büyük sigortasıdır. Kısacası, nükleer silahı olmayan bir devlet için suyun altındaki güç yani denizaltılar en büyük caydırıcıdır.
Türkiye’nin bağımsızlığı ve geleceği, denizaltılarımızın sessiz derinliklerdeki varlığına bağlıdır. Yakın çevremizde ateş çemberi daralmaktadır. Türkiye, Yunanistan İsrail ve GKRY tarafından çevrelenmektedir. Bunu kırmanın en etkin yolu denizaltı filomuzu ve silahlarımızı geliştirmekten geçer. Türkiye bu kapışmada kısıtlı bütçesini denizaltılar için kullanmalıdır.
Kamuoyunu oldukça meşgul eden Uçak gemisi projesinin stratejik önceliği karşı karşıya kaldığımız yakıcı jeopolitik koşullarda denizaltılarla kıyaslanamayacak derecede düşüktür. Bu projeye mevcut durumda kaynak ayırmak siyasi saiklerle kamuoyunun dikkatini çekerek propaganda etkisi yaratabilir. Kamuoyunun dikkatini seçim saikiyle uçak gemisi üzerinden çekmek denizaltı ile kıyaslanamayacak derecede kolaydır. Denizaltıların gösterişi yoktur . Ancak gerçek bir savaşı caydıracak ve gerektiğinde savaşın kaderini değiştirecek olan platformlar denizaltılardır.
Türkiye önümüzdeki zor döneme denizin altında güçlü girmek zorundadır. Bütün dünya bunu yapmaktadır. Nükleer silahımız yoksa en büyük caydırma suyun altında biriken güçtür. Son sözü daima denizaltılar söyler. Uçak gemisine ayrılan kaynakların denizaltı projelerine aktarılması jeopolitik bir önceliktir.
X @cemgundeniznet