İsrail Saldırıları ve Hedef İstihbaratı (Babacık Nerede?)

Makale

İsrail’in bugün sabah İran’a yaptığı saldırılar, Batının savaş anlayışının ve genel olarak istihbarat doktrin ve uygulamalarında gelinen aşamanın son örneğini oluşturuyor. Bunlara Batılı diyoruz çünkü bu çalışmalar başta ABD olmak üzere pek çok NATO ülkesi ve İsrail ile işbirliği içinde geliştirilen ve içinde pek çok askeri/istihbarat teşkilatı ve özel şirketin bulunduğu projelerin ürünü. ...

İsrail Saldırıları ve Hedef İstihbaratı
(Babacık Nerede?)
 
İsrail’in bugün sabah İran’a yaptığı saldırılar, Batının savaş anlayışının ve genel olarak istihbarat doktrin ve uygulamalarında gelinen aşamanın son örneğini oluşturuyor. Bunlara Batılı diyoruz çünkü bu çalışmalar başta ABD olmak üzere pek çok NATO ülkesi ve İsrail ile işbirliği içinde geliştirilen ve içinde pek çok askeri/istihbarat teşkilatı ve özel şirketin bulunduğu projelerin ürünü. Tabii ki Çin, Rus ve diğer ülkelerin kendi güvenlik kültürü içinde farklı uygulamaları ve arayışları var. Batı daha çok hedef istihbaratına yönelirken, Çin ekonomikcasusluk öncelikli, Ruslar ise dezenformasyona odaklı.

İsrail’in son saldırılarına gelmeden önce biraz Batının hedef istihbaratı alanındaki çalışmalarının geçmişine gidelim. 11 Eylül 2001 saldırıları öncesi küresel ortamda Soğuk Savaş sonrasının yani büyük güç mücadelelerinin sona ermiş olmasının iyimserliği hala devam ediyordu. Ancak, 11 Eylül saldırıları ABD vatanına daha önce görülmemiş çapta büyük bir saldırı oldu ve ABD dış politikasını askerileştirdi. Ortada herşeyden önce bir istihbarat fiyaskosu vardı ve Amerikan istihbaratının sorunları bir komisyon kurularak ele alındı. CIA zaten bir daha Pearl Harbour baskını yaşanmasın diye öncelikle ikaz rolü için kurulmuştu ama 11 Eylül’de bu hata tekrarlanmıştı.
 
11 Eylül saldırısı küresel terör tehdidi olarak ele alındı ve istihbaratta “balıkçı“ metodundan “avcı“ metoduna geçildi. Yani terör örgütü elemanları artık her nerede ise bulunacak ve imha edilecekti. Bunun askeri anlamda uygulanması için “önleyici darbe“
stratejisi seçildi. Artık ABD istihbaratı için öncelikli görev “hedef“ bulmaktı. Başta uydular olmak üzere, tüm küresel dinleme ve gözetleme sistemi buna odaklandı. İstihbarat teşkilatları içinde kariyer yapmanın yeni yolu artık “hedef bulmaktı.“

Hedef bulmak için CIA içinde büyük bir uydu izleme merkezi kuruldu. Analizciler, dünyanın her yerinde sosyal medya, yayınlanan gazete, makale, her şeyi takibe alındı. Başta Afganistan olmak üzere insan istihbaratı alanında sızmalar ve devşirmeler yapıldı. 2006 yılına kadar hemen hiçbir şey bulunamadı ama ilk başarı Usame Bin Ladin’in yerinin tespit edilmesi
oldu. Sonraki büyük başarı Saddam’ın yerinin bulunması idi. Bu dönemde insansız hava araçları da suikast silahı haline gelmeye başladı. Artık terörle mücadelede bulunan uzak hedeflerin insansız hava araçları vurulması dönemi başlamıştı. Washington’da odasında oturan bir general, uydu takip sistemi ile Pakistan’daki üsten drone kaldırarak, hedefi vuruyordu.

İsrail’in bu sabah başlayan İran saldırılarına gelecek olursak, 200 kadar uçak ve 100 kadar drone ile sadece İran’ın nükleer kalbi ve hava savunması değil, en üst düzey komutanları ve nükleer alandaki bilim insanları da vuruldu. Bu tür ailesi ile birlikte suikast aşağıda da anlatacağımız gibi İsrail istihbarat kültürünün bir parçası. Saldırının Umman’da ABD ile İran arasında yapılacak nükleer görüşmelerin hemen öncesinde yapılması ve ABD’nin bu saldırılarda dahlinin olmadığını açıklaması bir siyasi taktik. İran’ı hem masada daha zayıf düşürmek hem de Amerikan varlıklarına saldırmasına gerekçe sağlamamak düşüncesi var. Nitekim Trump, İran’a saldırı sonrası “Her şeyi kaybetmeden bizimle anlaşmalısın“ mesajı
verdi.

İsrail saldırılarında hedeflerin seçimi ve yerlerinin belirlenmesi her şeyden önce İran içinde güvenilir bir izleme ağının kurulduğunu gösteriyor. İsrail istihbaratı zaten on yıllardır bu ağ için çalışıyordu. Hayalet uçak teknolojisi F-35’ler ile derin hedeflere suikast uçağı F-15’ler muhtemelen saldırı kombinasyonunda görev aldılar. İlginç olan İran’ın ne hava savunması işe 1 yaradı ne de havaya bir uçak kaldırabildi. İran hava kuvvetleri uçaklarının ne kadar eski olduğunu, yaşam ömrünü tamamladıklarını, eski uçaklara yedek parça bulamadıklarını ve pilotların eğitim yapamadıklarını daha önce yazmıştık. Aynı şekilde drone ve füze kabiliyetleri de gerekli hedef isabetliliğinden uzak ve büyük ölçüde ABD-İsrail hava savunma barajına
takılıyorlar.

Özetle, İran’ın İsrail karşısında yapabileceği çok fazla bir şey yok. Bu yüzden, stratejilerini ana vatan savunmasına değil de Orta Doğu’da kurdukları direniş ekseni ve şehir savaşlarında kullanabilecekleri kaleşnikof ve roket silahı üzerine kurdular. Savaşı bu yüzden istemiyorlar ve bunu her fırsatta beyan ediyorlar. Tırmanmadan kaçınıyorlar ve sadece zor durumda kaldıkça kamuoylarını tatmin etmek için karşı hesaplı tepkiler veriyorlar. İran’ın elinde 15 nükleer bomba yapılabilecek yaklaşık 400 kg. zenginleştirilmiş uranyum var ama bunlar hazır değiller.

Batı ile nükleer konuda anlaşsa bile İran ile ilgili planlar değişmeyecek; silahlı kuvvetlerini yok etmek, rejimi değiştirmek, İran’ı bölmek, petrol ve doğalgazına el koymak. Ancak, İran ile ilgili planların Orta Asya ve Çin ile ilgili planların bir parçası olduğunu unutmayın. Rusya ile ilgili hedefler de öyle. Şunu demek istiyoruz; İran ile ilgili savaş Hazar Denizi’ne ulaşacak. Azerbaycan ve Gürcistan ve hatta Türkiye, bu savaşa taraf olacak. Yani çevremizde üç cepheli bir savaşa doğru gidiyoruz. Türkiye bir an önce Orta Doğu bataklığından çıkarak, enerjisini boşa harcamamalı ve İran sonrası senaryolara Türk Dünyası ile işbirliği
halinde hazırlanmalıdır. Çok zamanımız kalmadı.

Orta Doğu’dakine benzer saldırı yöntemleri Ukrayna’da da sergileniyor. Zaten Ukrayna ve Gazze’deki savaşlar ile İran’a yönelik saldırılar aslında daha büyük bir savaşın teknolojilerinin denendiği bir test alanı olmaya devam ediyor. Biz de bunları izliyor ve not alıyoruz. Rusya’nın 8.000 km. gerisine taşınan drone’lar Starlink uyduları ile simültane harekete geçiriliyor. Tanklarının %80’i imha edilen Rusların hava kuvvetlerine de büyük darbe vuruldu. Karadeniz’de ise başka bir oyun türü var. Bazı deniz araçları ile Rus hava kuvvetleri alarma geçiriliyor ve kurulan kapanda Rus uçakları 13.000 feet menzilli stinger füzeleri ile
avlanıyor.

İsrail’in saldırılarını sadece bu ülkenin başarısı olarak göremeyiz. Çünkü bu saldırılar büyük ölçüde ABD uzay istihbaratı, küresel gözetleme ve takip sisteminin sağladığı büyük resmin içinde yapıldı. Ne Rusya’nın ne de İran’ın Batının uzay ve hava kabiliyetlerine karşı yapabileceği fazla bir şey yok. İran’ın için beslenen niyetler Rusya için de aynı. Rus silahlı kuvvetlerinin yok edilmesi ve rejim değişikliği. Batının askeri kabiliyetlerinin arkasında silah ve istihbarat teknolojileri kadar istihbarat işlevleri de var. Özelde ABD’nin NATO içinde geliştirdiği bu sistemin esası Palantir şirketinin geliştirdiği Maven Akıllı Sistemi (MSS) içinde ekillendi. Sistemin temeli şu; yapay zekâ, makine öğrenmesi, sensörler, radarlar ve diğer istihbarat teknolojileri ile tespit edilen hedefler (hedefleme), hızlı bir karar verme sistemi ile vuruluyor. Amerikalıların teröristleri vurmak için geliştirdiği hedefli öldürme sistemi (targeting killing) şimdi yeni bir boyuta evrildi.

Şimdi bu sistemi çok açık vermeden izah edelim. MSS, 2017 yılında başlatılan Maven Projesi’nin devamıdır. Palantir, Donald Trump ile aynı çizgide olan ABD ordusu ve siyasi çevreleriyle yakın bağlarını sürdüren bir şirkettir. Şirketin kurucusu Peter Thiel, önde gelen bir Trump destekçisidir. Rusya 2022 yılında Ukrayna’yı işgal ettiğinde Maven Sistemi, GPS (Küresel Konumlama Sistemi) ile Rus askeri donanımının tüm konum bilgilerini yani savaş alanının büyük resmini Ukrayna ordusuna sağladı. Bu yüzden, Rusların boşluklarını ve savaş alanı hassasiyetlerini görüyorlar. NATO da bu sistemi edindi ve NATO MSS yeteneği, komutanların ve savaşçıların temel askeri operasyonlarda son teknoloji yapay zekâyı (AI)
güvenli ve emniyetli bir şekilde kullanmasını sağlayacaktır.


İsrail istihbaratına dönecek olursak, İsrail ordusunun devam eden saldırılarında askeri
planlama ve hedeflemeyle ilgili olarak kullandığı dört araç var;

(1) Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyindeki bazı bölgelerden tahliyesini izlemek maksadıyla kullandığı cep telefonu takip sistemidir.

(2) “The Gospel (İncil)“ adını verilen saldırılması planlanan binaların veya diğer yapısal hedeflerin listelerini oluşturmakta kullanılan program.

(3) “Lavender (Lavanta)“ olarak adlandırılan yapay zekâ ile kullanılan sistem ile vurulacak kişiler için ölüm listeleri oluşturuluyor.

(4) “Where’s Daddy? (Babacık Nerede?“ ise yapay zekâ ile hedefi izleyerek, konumunu teyit ediyor ve belirlenen saldırı noktası olarak genellikle kurbanların aileleriyle birlikte yaşadıkları evleri seçiliyor. (Son İran saldırısında kurbanlar bu şekilde vuruldu).

Lavender, Gazze sakinlerine silahlı bir grubun üyesi olma olasılığına ilişkin sayısal bir puan/skor atamak maksadıyla makine öğrenimini (Machine Learning) kullanan bir yapay zekâ aracıdır. Lavender, çok sayıda bireyin davranışları ve bağlantıları hakkında veri toplayarak onlara bir şüphe puanı atar.

“The Gospel“, hedef listeleri oluşturmak maksadıyla gözetleme verilerini işlemek üzere bir algoritma kullanır. The Gospel, dört kategoride insan olmayan hedefler belirler (tüneller gibi yeraltı hedefleri, şüpheli militanların aileleriyle birlikte yaşadıkları evler, şok etkisi yaratacak sivil yapılar ve güç hedefleri).

“Where’s Daddy“, askeri hedef olarak işaretlenen kişilerin saldırıya uğrayabilecekleri belirli bir yere (genellikle bir aile evi) girdiğinde, İsrail askeri operatörlerine bildirimde bulunmak için mobil telefon konum takibi kullanan bir araçtır. Özetle, “Babacık nerede?“ ile seçilen baba, uzun süre takip ediliyor ve örnek olsun diye evinde ailesi ile birlikte vuruluyor.

Bunların dışında bir de Kara Kutu etkisi var. Yapay zekâ teknolojisi geliştikçe, iki ana türde yapay zekâ sistemi ortaya çıktı: kara kutu yapay zekâ ve açıklanabilir (veya beyaz kutu) yapay zekâ. Kara Kutu yapay zekâ modelleri, sonuçlara veya kararlara nasıl ulaşıldığıkonusunda herhangi bir açıklama yapmadan karara varır. Şeffaflığın eksikliği, insanların sistemin temel modelinin sonuçlarına nasıl ulaştığını anlamasını veya açıklamasını zorlaştırır.

Görüldüğü gibi artık istihbarat sistemleri yapay zekâ teknolojisi ile çalışıyor. Bu konuda yeni çıkan kitabım “Ekonomi ve Güvenlik Alanında Yapay Zekâ“yı okumanızı tavsiye ederim.

Buraya kadar olan bölüme Çin’in istihbarat alanındaki son faaliyetleri ile ilgili bazı açıklamalar da ekleyelim. Rus yetkililer son zamanlarda bazı hassas askeri ve çift-kullanımlı malzemelerin çalındığını fark ettiler. Yapılan yoğun soruşturmalardan sonra işin arkasında Rusya’da yaşayan veya çalışan bazı Çin vatandaşları çıktı. Suçüstü yakalamalar sonucunda çalınanlar arasında çelik yelekler (Ratnik model), vücut zırhları (6B45), muharip sırt çantaları (6Sh117) gibi askeri malzemeler bulunuyor. Çin, Ukrayna Savaşı’nın başlaması ile birlikte Rusya’ya düzenli olarak ajan gönderiyor. Öncelikle savaşta kullanılan askeri donanımları topluyorlar. Bu donanımların toplanmasında Rus askeri disiplininin bozulması yani donanımını satan askerlerin ortaya çıkması da fırsat oluyor.

İşin aslı Çin ve Rusya arasındaki ittifak sanıldığı kadar güçlü değil. Çin’in Moskova’ya yönelik tüm jestlerinin içi boş. Çin, şimdilerde Rusya’dan jet motorları veya füze teknolojisi gibi yüksek teknoloji ya da taktik donanımlar çalma peşinde. Çinliler, Rusları tanımak, en azından onların yaptıklarından daha iyisini yapmak peşindeler. Ruslar, savaş nedeni ile Çin’e bağımlı olsa da gelişmelerden tabii ki memnun değil. Rus İçişleri Bakanlığı soruşturmalar 3 hakkında resmi açıklama yapmasa da çalınan ürünler Rus posta servisi ve diğer yasal yollardan gönderilmiş.

Çin’in daha önce en üst seviyede açıkladığı gibi “dostlukta sınır yok“ dese de teknoloji casusluğu ilişkilere ironi getiriyor. Gerçekte iki ülkenin stratejik bakışları ve çıkarları ayrışıyor. Çinliler, Avrasya coğrafyasında kuzeydeki tehlike olan Rusların güçlü olmasını istemediler. Bölünen ve zayıf bir Rusya en çok Çinlilerin işine geliyor. Bu yüzden, NATO Rusya’yı çok fazla bölmek istemiyor. Çin, Trump’ın ticaret savaşına karşı özellikle ekonomik konularda Avrupa’ya yanaşmak istiyor. ABD ise Rusya’yı yanına çekmekten öte kontrolüne almak yani Batı yanlısı bir Rusya imar etmek peşinde. Rusya gerçekten kritik durumda ve Çin’in yaptıkları karşısında ABD yanında olmayı seçebilir.

Farkında olunması gereken bir konu da Çin’in Tek Kuşak Tek Yol Projesi’nin aslında emperyal hedefleri için çeşitli askeri ve istihbarat işlevleri kullandığı. Çin’in belirlediği kara ve deniz güzergâhları üzerindeki geçit, yol ve limanlar aynı zamanda bir Çin askeri harekâtını kolaylaştıracak mühendislik içeriyor. Çin’in başka bir ilginç projesi Angola’da bir yol inşaatı için hapishanedeki 11.000 kişi için etrafı çevrili bir üs kurulmuş. Günlüğü 2-3 dolara çalışan mahkûmlar için üste kumarhane ve genelev var. Muhtemelen Yol-Kuşak Projesi kapsamında bu tür pek çok proje ile asker kullanmadan ülkeye nüfuz ediliyor ve örtülü işgal yapılıyor. Küba’da ise ülkenin sembolü meşhur Coliba puro fabrikası satın alınmış. Artık meşhur Havana
purolarını Çinliler içiyor.
 

Siber saldırılar yönünden Rusya ve Çin, başka ülkelerde veya kontrolsüz bölgelerde üs seçiyorlar. Örneğin, Ruslar, Ukrayna’nın doğusundan saldırı yapıyorlar. Çinliler son dönemde ilginç şeyler yapıyorlar. Önce bir ilan vererek çeşitli ülkelerden bilgisayar kullanan 30.000 kadar kişiyi işe alarak Abu Dabi’de birkaç büyük binaya yerleştirdiler. Pasaportları ellerinden alınan bu kişiler, içinde bir masa ve bilgisayar olan küçük odalara yerleştirilmişler. Yemek ihtiyaçları karşılanıyor. Dışarı çıkmak yasak ve işleri siber istihbarat. Benzer bir yapı Kamboçya’da kurulan büyük bir istihbarat üssü içinde oluşturulmuş. Bu masalardan tek tek dünyadaki pek çok şirket ve kişi hedef alınıyor. Ülkemizde de seçilen kişilerin bilgisayarlarına nüfuz edilerek yapılan şantaj örnekleri sıklaştı.

Çinliler son yıllarda Türkiye’de de çok aktifler. Son beş yıldır İstanbul’daki Doğu Türkistanlıları takip eden yedi Çinli casus geçen ay yakalandı. Öte yandan, İstanbul’da 17, Ankara’da 12 mobil baz istasyonu kurarak casusluk yaptıkları ortaya çıktı. Yani tesislerimizi dinliyorlar, siber alt yapımızın açıklarını tespit ediyorlar. Şehir varoşlarında şirketler kurarak ekonomik casusluk peşindeler. Elektrikli araç pazarını küresel olarak tek başına kontrol etmeye çalışan Çin, son olarak, Türkiye’nin elektrik aracı TOGG’u satın alarak Manisa’da bir fabrika kurmaya niyetlendi.

Özetle dünyada dost ülke yok. Her ülke kendi kendine yeterli olacak kabiliyetlerini geliştirmek yanında, kendi bilgi ortamını da korumak zorunda. Bununla beraber, teknoloji edinmek için uluslararası işbirliği ya da teknoloji transferi gerekli. Geliştiremediğin ve ihtiyacın olan silah ve donanım için başka ülkelere bağımlısın ve ilişkilerini bu yüzden, ülke çıkarlarına uygun olarak realist bir biçimde geliştirmelisin. Sadece teknoloji için mühendislere değil, bu teknolojilerin konsept ve doktrinlerini oluşturacak, teknolojiye yön verecek bilim insanlarına ve tecrübeli asker ve istihbaratçılardan da yararlanmaya ihtiyacımız var.
 

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Politikalarının bazı yönlerini anlamak zor olsa da yönetimin ulusal güvenlik stratejisinin özünde bir mantık bulunuyor. Trump yönetimi; daha önce ABD’nin benimsediği ve küresel düzenin inşa edilip sürdürülmesini hedefleyen stratejiyi yanlış bir yaklaşım olarak değerlendiriyor ve Amerikan gücünü tüke...;

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir, ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek k...;

Her şey, Avrupa gücünün ve Batı ilerlemesinin sembolü olan üç veya dört generalle başladı ve bugün kimse tam sayılarını bilmiyor. Batıdan gelen bu generaller hala İsrail’in Batı planları çerçevesinde askeri senaryolara sokuyorlar. Mossad’ın başındaki David Mircea’da Avrupa’daki dış operasyonlard...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

Devletlerin güvenlik politikaları, yalnızca mevcut tehditlere karşı alınan önlemlerle değil, tehditleri nasıl tanımladıkları ve bu tehditleri ne ölçüde tarihsel, ideolojik ya da stratejik olarak kurguladıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda İsrail, güvenlik doktrinleri açısından istisnai bir ö...;

Bir ulusal güvenlik meselesi olan istihbarat kavramı çerçevesinde istihbaratı destekleyen unsur olan düşünülen, aynı zamanda siber istihbarat araçlarından biri olan veri taşıma ve veri entegrasyonu işlemlerinin önemi günümüzde giderek artmaktadır. ;

9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

8. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • İstanbul - Türkiye

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

1. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.