7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu Vizyonu

Haber

İnsanlık yeryüzünün %72’sini oluşturan su kürenin ortasında çeşitli yeryüzü dinamikleriyle yükselen veya alçalan kara parçaları (litosfer) üzerinde yaşamaktadır. İnsanlığın doğal yaşam alanını vücuda getiren kara parçaları ise dünya yüzeyinin oldukça küçük bir parçasını oluşturmaktadır. Tüm bu kara parçalarının en temel ortak noktası birer “ada” niteliği taşımalarıdır. ...

Denizlerden Okyanuslara Türk Deniz Gücü“

( 27-28 Kasım 2025 | Wish More Hotel Istanbul )

İnsanlık yeryüzünün %72sini oluşturan su kürenin ortasında çeşitli yeryüzü dinamikleriyle yükselen veya alçalan kara parçaları (litosfer) üzerinde yaşamaktadır. İnsanlığın doğal yaşam alanını vücuda getiren kara parçaları ise dünya yüzeyinin oldukça küçük bir parçasını oluşturmaktadır. Tüm bu kara parçalarının en temel ortak noktası birer ada“ niteliği taşımalarıdır. Adaların büyüklüğü birbirlerine göre farklılık göstermektedir. Bazı adalar üzerine birden fazla devletin ve ulusun yerleştiği kıtasal adalardır. Bazı adalar yalnızca bir devletin yaşam alanıyken, bazı devletler bir takımada zincirine yerleşmektedir. Bazı adalar bir devletin onlarca liman kentinden birini oluştururken, bazı adalar topyekûn adalardan oluşan bir liman kentinin küçük birer deniz kasabası niteliğindedir. Bazı adalara sadece birkaç haneli deniz köyleri inşa edilirken, bazı adalar morfolojik özelliklerinden dolayı insanlığın yaşamasına elverişli değildir. Tüm bu adalar dışında, çeşitli ekonomik faaliyetlerinin yürütüldüğü veya uluslararası deniz hukuku sorunlarına sebep olan, adacıklar, ada saçakları, kayalıklar, sığlıklar ve resifler bulunmaktadır. Nihayetinde bir bütün olarak yeryüzü Kıtasal Adalar Okyanusu olarak tanımlanmaktadır.

Bugün insanlığın yaklaşık %45i kıyılardan itibaren karasal iç kesimlere doğru 150 kilometrelik bir kuşağın içinde devamlı denizel etkiye maruz kalarak yaşamını sürdürmektedir. Devletlerin ekonomik faaliyetlerinin çoğunluğu da bu alanın içinde gerçekleşmektedir. 21. yüzyılın başında 680 milyondan fazla insan ise deniz seviyesinden azami 10 metre rakımda (yükseklikte) yaşamını idame ettirmektedir. Diğer bir deyişle 680 milyon insan ki bu dünya nüfusunun kabaca %12si etmektedir, alçak sayılabilecek coğrafyalarda ikamet etmektedir. Bilimsel çalışmalar bu rakamın 2050 yılından itibaren yaklaşık bir milyara ulaşacağını göstermektedir. Bu tespit, gelecek 25 sene içinde devletlerin deniz bağımlılıklarının artacağını göstermektedir. Diğer taraftan beşeri coğrafyanın ele aldığı diğer bir fenomen de ticarettir. 21. yüzyılın başında dünya ticari mallarının asgari %80i deniz yoluyla taşınmaktadır ve bu oran gelişmiş ülkelerde daha da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin nüfusunun %50si protein ihtiyacı için denizel kaynakları kullanmaktadır. Bunlara ek olarak, küresel turizm faaliyetlerinin %80i kıyı kuşağında yürütülmektedir.

Denizlerin önemini vurgulayan bu tarz istatistikler fazlasıyla artırılabilir ancak en temelde suyun yüzeyi toplumlar için insanların, ticari malların, paranın, bilginin ve kültürlerin devamlı taşındığı bir yollar sistemidir. Bu sebeple, dünya üzerinde sular coğrafyasıyla güvenlik açısından, ekonomik, sosyo-kültürel, hukuksal ve psikososyal bağlamlarda ilişki içinde olmayan ya da etkileşmeyen bir kara parçası yoktur. Bu durum doğal yaşam alanı kara parçaları olan insan toplulukları için de geçerlidir. Okyanusla veya denizlerle hiçbir sınırı olmayan, tamamen karaya kitli ülkelerde yaşayan insanlar dahi iklim, bitki örtüsü ve ticaret olgusu üzerinden sular coğrafyası (hidrosfer) ile etkileşmektedir. Bu etkileşim yüzyıllardır uygarlığı denizlere iten temel motivasyon ola gelmiştir.

Türkiye bu Kıtasal Adalar Okyanusu içinde, topografik olarak iki yarımadadan oluşmaktadır. Yedi Denizler coğrafyasına yerleşik oluşu onu birçok dar denize kıyıdaş veya karşı komşu yapmıştır. Yarımadaların etrafını çeviren üç denize kıyıdaş olan Türkiye; küresel deniz ticaretinin kritik deniz düğüm noktalarından olan Türk Boğazları arasında bir iç denize de sahiptir. Kıyılarında 180 civarı liman tesisine sahip olan Türkiye, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı 2008 kıyı etüt bilgilerine göre 8.483 km kıyı şeridiyle dünya toplam kıyı şeridinin %3’üne sahiptir. Kıyıları; Karadeniz’de 1.719 km, Marmara’da 1.474 km, Akdeniz’de 2.025 km, Ege’de 3.265 km uzunluğa sahiptir. Bu kıyılarda çoğu 750.000i aşan nüfusuyla 28 kıyı veya liman kenti bulunmakta, bu kentlerde Türkiye nüfusunun yaklaşık %60’ı yaşamaktadır.

Aynı zamanda, iki yarımadadan oluşan coğrafyasıyla altı tarafı denizlerle çevrili Türkiyede iş gücüne katılım oranının büyük çoğunluğu kıyı kentlerinde konumlanmıştır. Türkiyenin Gayrı Safi Millî Hasılasının yaklaşık %60’ı kıyı kentlerindeki mübadele ilişkileriyle oluşmaktadır. Ayrıca endüstriyel üretimin, ham ve mamul madde ihracat ve ithalatının yaklaşık %95i kıyı kentleri üzerinden denizler yoluyla yapılmaktadır. Türkiyede tarıma elverişli alanların çoğu kıyıda veya kıyıya yakın denizle irtibatlı bölgelerde bulunmaktadır. Aynı zamanda Türkiyede GSMHdaki payı hayli yüksek olan, Bacasız Sanayi olarak tabir edilen turizmin altyapı tesislerinin de yine çoğu kıyı alanlarında ve denize yakın bölgelerde yer aldığı dikkatten kaçmamalıdır. Verilen tüm bu bilgiler, Türkiyenin denizlere sırtını dönememesi gerektiğini, denizle iç içe yaşadığını, yalnızca siyasi, askeri ve ekonomik faaliyetlerde değil, bunların yanı sıra doğal afetler ve insani yardım faaliyetlerinde de denize bağımlılığının olduğunu göstermektedir.

Türkiye'nin deniz yetki alanlarındaki önemi ve muhtemel enerji kaynaklarının keşfi, ülkenin jeopolitik stratejilerinde ve enerji politikalarında belirleyici bir faktör haline gelmiştir. Türkiye, Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi gibi stratejik denizlerde geniş bir deniz yetki alanına sahiptir. Bu bölgelerdeki varlığı, Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra bölgesel ve uluslararası ilişkilerde de önemli bir rol oynamaktadır. Öncelikle, Türkiye'nin Akdeniz'deki deniz yetki alanları, özellikle son yıllarda gündemin üst sıralarında yer almıştır. Doğu Akdeniz'de bulunan enerji kaynaklarının keşfi, Türkiye'nin bölgedeki stratejik konumunu daha da güçlendirmiştir. Ancak, aynı zamanda, bölgedeki deniz sınırlarının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklar ve çatışmalar da artmıştır.

Bu durum, Türkiye'nin deniz yetki alanlarındaki stratejik önemini daha da vurgulamıştır. Karadeniz ve Ege Denizi gibi diğer denizlerde de Türkiye'nin deniz yetki alanlarında önemli potansiyel enerji kaynakları bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki doğal gaz ve petrol rezervlerinin keşfi, Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra bölgesel enerji ticaretinde de önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, bu kaynakların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, Türkiye'nin çevresel ve ekonomik açıdan sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına da katkı sağlayacaktır.

Türkiye'nin deniz yetki alanlarındaki enerji kaynaklarının keşfi, ülkenin enerji güvenliği politikalarını şekillendirmiştir. Türkiye, enerji ithalatını azaltmak ve enerji arz güvenliğini artırmak için yerli kaynaklara daha fazla odaklanmıştır. Bu kapsamda, deniz yetki alanlarındaki enerji kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması, Türkiye'nin enerji güvenliği ve ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacaktır.

Jeopolitik konumu açısından küresel deniz ticaretinin sürdürülebilmesinde önemli roller üstlenen deniz iletişim hatlarına (“SLOCs“) ve kritik deniz düğüm noktalarına sahip Türkiyenin bugün yüzleştiği dış politika sorunlarının temelinde de deniz jeopolitiği yatmaktadır. Buna bir de ülkenin denizcilik ekonomisi potansiyelinin, kullanımına göre ciddi ölçüde yetersiz kaldığı eklenirse Türkiyenin denizcileşme uyanışındaki kararlı ve emin yürüyüşte kat edeceği uzun bir yolu olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiyenin denizcileşme yolunda, uluslararası ilişkiler literatürünün yaşadığı deniz körlüğünü kamu yararına deniz mekânsal farkındalığını arttırarak, rehabilite edebilecek bu ve benzeri akademik etkinlikler ülkenin dikkatini denizlerine çekmesine vesile olacaktır. Böylelikle denizcilik çalışmaları literatürü gelişecek ve ülkenin idari kurumlarının ve sermayenin ihtiyaç duyduğu bilgi nevi ortaya çıkarılacaktır.

Bu amaca dönük Modern Denizcilik Çalışmalarını kapsayacak tüm alanlar Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumunun ana temasını oluşturmaktadır; donanmalar, deniz ticaret filoları, deniz ticareti şirketleri, limanlar ve liman işletmeciliği, tersaneler (gemi inşa sanayii ve gemilerde geçerli mühendislik dallarının tamamı), balıkçılık faaliyetleri, deniz dibi madenciliği (metalürji, jeoloji, oşinografi, hidrografi ve sismoloji dâhil), deniz turizmi, marinalar ve marina işletmeciliği, ulusal ve uluslararası deniz hukuku, deniz eğitim-öğretim kurumları ve faaliyetleri, deniz çevreciliği, destekleyici sektörler (arama-kurtarma, acentecilik, kılavuzluk hizmetleri, seyir-iletişim kolaylığı, gemi trafik hizmetleri, deniz meteorolojisi vb.), denizcilik tarihi, denizcilik edebiyatı, kültürel ve sportif temalı faaliyetler (su sporları, müzecilik vb.).

Ulusal/uluslararası, askerî/sivil denizcilik kuruluşları ile yapılacak ortaklıklarla bütünleştirici bir yaklaşım ve geniş bir tarih vizyonu ile ele alınacaktır. Değişen deniz ve denizcilik“ parametrelerini kamu faydası üretmek ve sürdürülebilir bir sevk ve idare konusunda Türkiyede ve iş birliği yapılacak ülkelerde deniz ve denizcilik gücü“ alanında kamusal bilinç oluşturulması amaçlanmaktadır. İlgili çalışmaların, küresel gelişmelerin gerektirdiği yeni boyutlara taşınması, Türkiye ve diğer ülkeler arasında denizcilik temalı etkileşim ağları oluşturulması Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu için hayati önemi haizdir.

Diğer taraftan Türkiyenin dış politikada karşı karşıya olduğu kronikleşmiş sorunların (Karadeniz Deniz Gücü Dengesi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Ege Denizi Sorunları, Mavi Vatandaki Deniz Yetki Alanları, Mavi Suçlar, Kitlesel Göç Dalgaları, Enerji Nakil Hatlarının Güvenliği, Kıbrıs Sorunu ve 36. Kuzey Enleminin güneyinde yer alan Kırılgan Devletler Kuşağı) çoğu denizlerle doğrudan ilişkili olması sebebiyle deniz jeopolitiğinin çalışma alanına girmektedir. Deniz jeopolitiğine dair akademik farkındalığı artırmak, ilgili gereklerin tespiti, hedeflerin ortaya çıkarılması, ihtiyaçların temini ve mevcut potansiyeli ekonomik refaha çevirecek düzeyde denizcilik gücü yeteneklerinin inşasına dair akademik tartışmaların sürmesi Türkiyenin ulusal çıkarlarının gereği olarak değerlendirilmektedir.

21. yüzyıl, Denizler ve Okyanuslar Yüzyılı olma noktasında kuvvetli bir ivme yakalamıştır. Uluslararası krizler, rekabetler, savaşlar, ittifaklaşmalar ve iş birliklerinin çoğu Avrasya Kıtasal Adası’nın çevresindeki Dar Denizlere, İç Denizlere ve Marjinal Denizlere odaklanmaktadır. Türkiyenin de 21. yüzyılda kendine uluslararası toplumda saygın, etkin ve kuvvetli bir konum edinebilmesi Mavi Uygarlığa erişim ile mümkün görünmektedir. 2019 yılından itibaren her yıl periyodik olarak gerçekleştirilen Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu tüm bu ihtiyaçlara cevap verme noktasında kuvvetli bir motivasyon içermektedir.

Ana Tema

Denizlerden Okyanuslara Türk Deniz Gücü

Alt Temalar

Deniz Jeopolitiğinde Yeni Perspektifler ve Bölgesel Çalışmalar
Akdeniz, Ege Denizi, Karadeniz, Okyanuslar ve Kutuplar

Deniz Güvenliğinde Güncel Tehditler ve Mavi Suçlar

Türk Donanma Diplomasisinin Kullanımına Dair Güncel Trendler

Deniz Kapasiteleri İnşasına Dair Güncel Konseptler ve Konular
Denizcilik Gücü | Deniz Gücü | Donanma Gücü

Denizcilik Jeoekonomisinde Yeni Fırsatlar ve Türkiye:
- Türk Denizciliğinin İdari ve Kurumsal Yapısı
- Türk Denizcilik Ekosisteminin Vizyonu ve Geleceği
- Mavi Ekonomide Yeni Trendler
- Türk Deniz Ticaretinin Vizyonu ve Geleceği
- Türk Deniz Taşımacılığının Vizyonu ve Geleceği
- Türk Deniz Turizmi Vizyonu ve Geleceği
- Türkiyenin Gemi İnşa Yetenekleri ve Tersanecilik Sektörünün Vizyonu ve Geleceği
- Türk Limanları; “Hinterland“, “Gateway“ ve “Foreland“ Geliştirme Stratejileri

Okyanus Politikaları

Denizcilik Çalışmalarında Çevre Güvenliği

Küresel Denizcilikte Dijitalleşme Çağı ve Yeni Doğan Tehditler

Afetle Mücadelede Denizlerin Kullanımı ve Deniz Köprüsü Stratejileri

Deniz Jeokültürü

Denizlerin Enerji Potansiyeli ve Sürdürülebilir Kullanımı
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

Bu çalışmanın temel amacı Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin tarihsel süreç içerisinde nasıl sorunsallaştığı ve bu sorunların stratejik iş birliğine dönüşebilme potansiyelini incelemektir. Uluslararası ilişkiler teorilerinden olan “tutsak ikilemi” iki ülke arasındaki ilişkilerin iş birliği...;

Yapay zeka (AI), blok zincir ve nesnelerin interneti (IoT) gibi yeni teknolojilerin sistemlere entegre edilmesi ve kullanılması anlamına gelen dijitalleşme; günümüzde emniyeti, verimliliği ve sürdürülebilirliği artırmanın temel yapı taşı haline gelmiştir. Denizcilik sektöründe dijitalleşme, operasyo...;

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin üzerinden dört yıl geçti. Kabil Havalimanı’ndaki kaos hâlâ hafızalarda taze: Askeri uçağın ardından koşan kalabalıklar, iniş takımlarına tutunan bedenler, her havalanan uçakta bir umudu yitiren insanlar… O günleri izleyen dünya ise çoktan başka gündemlere yöneldi....;

Körfez bölgesinin ve Körfez ülkelerinin son çeyrek yüzyıldaki ekonomik gelişimi dikkat çekici olmuştur. Körfez ülkeleri, tanınmış Avrupa markalarını (örneğin Premier Lig’deki futbol kulüpleri veya şu anki 2025 UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Paris Saint Germain gibi büyük şirketler) satın alan büyük...;

İnsanlık yeryüzünün %72’sini oluşturan su kürenin ortasında çeşitli yeryüzü dinamikleriyle yükselen veya alçalan kara parçaları (litosfer) üzerinde yaşamaktadır. İnsanlığın doğal yaşam alanını vücuda getiren kara parçaları ise dünya yüzeyinin oldukça küçük bir parçasını oluşturmaktadır. Tüm bu kara ...;

Köprü Diplomasisinden Belirleyici Güce: Orta Güçlerin Yapay Zeka Jeopolitiğinde Yükselişi Yapay Zeka küresel güç paradigmalarını yeniden şekillendiriyor. Türkiye demografik yapısının avantajıyla, teknolojik kapasitelerini genişleterek ve eşsiz jeopolitik konumu ile diplomatik pozisyonunu güçlendi...;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

Bilgi teknolojilerinin hızlı gelişimi, aynı büyüklükteki güvenlik sorunlarını beraberinde getirmiştir. İnternetin ilk yıllarında bilgi güvenliğinin üç önemli bileşeni olan “erişilebilirlik, gizlilik, bütünlük” kavramlarından “erişilebilirlik” öne çıkmış; önce internetin gelişmesi ve işletilmesi düşünülmüş, “gizlilik ve bütünlük” geri planda kalmıştır.

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir. Değişimin çok hızlı ve ola...

Teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ilgilendiği tüm alanlarda büyük değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır. Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, güvenlik, sosyoloji ve kültür alanlarındaki değişim ve dönüşümler, olayların ve sonuçların algılanmasını güçleştirmektedir.

21. yüzyılın kuşkusuz en önemli paradigma değişimlerinden birini küreselleşme süreci oluşturuyor. Bu süreçle beraber siyasal, sosyal, ekonomik pek çok alanda köklü değişimler yaşandı, yeni yol ve yöntemler keşfedildi, eski yöntemler yeniden inşa edildi; sonuçta yepyeni bir anlayışla karşı karşıya ka...