Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarına misilleme olarak Gazze’yi ağır bir bombardımana tutan İsrail’in ekonomisi 2023'ün son çeyreğinde yüzde 19,4 gerilemiş durumda. Geçtiğimiz günlerde 2023 Gazze operasyonun, İsrail'e 2025 yılı sonuna kadar yaklaşık 70 milyar dolara mâl olmasını beklediğini açıkladı İsrail Merkez Bankası. İsrail Merkez İstatistik Bürosu (CBS), 2023 yılının son çeyreğine ilişkin büyüme verilerinde ise; Gazze'ye saldırıların İsrail ekonomisini olumsuz etkilediği belirterek, gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) geçen yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 19,4 gerilediğini belirtti. Açıklanan son verilerin piyasa beklentilerinin çok üzerinde bir ekonomik daralma ortaya koyması dikkati çekici. 2022 yılında yüzde 6,5 büyüyen İsrail ekonomisi, 2023'te ise yüzde 2 büyüme gösterdi. İsrail'de kişi başına düşen GSYH geçen yıl yüzde 0,1 düşerken, son çeyrekte İsrail'de özel harcamalar yüzde 26,9, ihracat yüzde 18,3, ithalat yüzde 42 azaldı. Yatırımlar yüzde 67,8 geriledi, kamu harcamaları ise bu dönem içinde yüzde 88,1 arttı.
İsrail Ekonomisi
İsrail ekonomisi, dünya genelinde oldukça dinamik ve çeşitlendirilmiş bir yapıya sahip yüksek teknoloji ve sanayi sektörlerinde öncü durumda. 2022 Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yaklaşık 520 milyar dolar. Kişi başına düşen GSYİH ise 55,000 dolar civarında, bu da İsrail'i dünya genelinde kişi başına gelir sıralamasında üst sıralara taşımakta. İsrail ekonomisi son yıllarda istikrarlı bir büyüme göstermiş. 2023 yılı için öngörülen büyüme oranı %3-4 arasında değişmekte. Ancak, siyasi ve güvenlik durumu bu tahminleri daha çok etkilemeye başladı.
İsrail, teknoloji ve inovasyon konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden. Tel Aviv, Silikon Vadisi'nden sonra dünyanın en önemli teknoloji merkezlerinden biri olarak kabul edilmekte. İsrail'deki teknoloji şirketleri, yazılım, siber güvenlik, biyoteknoloji ve fintech alanlarında öne çıkmakta.
İklim ve coğrafi zorluklara rağmen, İsrail tarım teknolojilerinde oldukça ilerlemiş durumda. Damla sulama sistemleri ve diğer su yönetim teknikleri, tarım verimliliğini artırmak için yaygın olarak kullanılmakta ve İsrail, bu teknolojileri ihraç ederek ciddi gelir elde etmekte. İsrail'in savunma sanayii, ileri teknolojiye dayalı ürünler ve sistemler geliştirerek büyük bir ihracat kalemi yaratmakta. Demir Kubbe hava savunma sistemi, Merkava tankları ve çeşitli insansız hava araçları (İHA) bu sektörün önemli ürünlerinden.
İsrail'in başlıca ticaret ortakları ABD, Çin, Avrupa Birliği ülkeleri ve Asya-Pasifik bölgesi. ABD, özellikle savunma ve teknoloji alanlarında İsrail'in en büyük ticaret ortağı. İhraç ettiği başlıca ürünler arasında yüksek teknoloji ürünleri, kimyasallar, ilaçlar, savunma ekipmanları ve tarım teknolojileri bulunmakta ve ihracat, ülkenin ekonomik büyümesine önemli katkı sağlamakta. İsrail'in finans sektörü, bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasaları ile oldukça gelişmiş. Tel Aviv Menkul Kıymetler Borsası (TASE), bölgenin en önemli finans merkezlerinden birisi.
İsrail, start-up kültürü ve girişimcilik ekosistemi ile tanınmakta. Her yıl birçok yeni teknoloji şirketi kurulmakta ve bunların birçoğu uluslararası başarıya ulaşmakta. İsrail, bu alanda dünya çapında bir inovasyon merkezi olarak kabul edilmekte.
İsrail'de ekonomik eşitsizlik önemli bir sorun. Yüksek teknoloji sektöründe çalışanlar ile diğer sektörlerde çalışanlar arasındaki gelir farkı büyük. Ayrıca, Arap ve ultra-Ortodoks Yahudi nüfusun işgücüne katılım oranı düşük, bu da ekonomik büyümenin kapsayıcı olmamasına neden olmakta. İsrail ekonomisi, ileri teknoloji ve yenilikçilik üzerine kurulu güçlü bir yapıya sahip olsa da, güvenlik ve siyasi durumlar nedeniyle ciddi riskler taşımakta ve bu ekonomik yapı, hem bölgesel hem de küresel dinamikler tarafından şekillendirilmekte.
İsrail, sürekli bir güvenlik tehdidi altında bulunmakta ve bu durum ekonomik istikrarı önemli oranda etkilemekte. Gazze ve Batı Şeria'daki çatışmalar, uluslararası ticaret ve yatırımlar üzerinde önemli riskler oluşturmakta.
Netanyahu hükümetinin ekonomik başarısı, yüksek teknoloji ve inovasyon alanındaki büyük ilerlemeler, istikrarlı büyüme ve dış ticaret ilişkilerinin güçlendirilmesiyle öne çıkmakta. Ancak, gelir eşitsizliği, yüksek yaşam maliyeti ve bütçe açıkları gibi zorluklar, ekonomik başarıyı gölgeleyen unsurlar olarak dikkat çekmekte.
Gazze Operasyonun İsrail ekonomisine olumsuz etkisi artıyor
2023 Gazze Operasyonu, İsrail ekonomisini çeşitli şekillerde etkiledi. Bunlardan en önemlisi; güvenlik harcamalarının artması. Süren operasyonlar sırasında, İsrail savunma bütçesi önemli ölçüde arttı. Askeri operasyonların maliyeti, güvenlik önlemleri ve Demir Kubbe savunma sisteminin kullanımı, bütçede büyük bir yük oluşturdu. Savunma harcamaları, diğer kamu hizmetlerine ayrılabilecek kaynakların azalmasına neden oldu. Diğer bir etki; Turizm gelirlerinin ve yatırımların azalması. Turizm sektörü, İsrail ekonomisinin önemli bir parçası. Operasyonun ve devam eden çatışmaların etkisiyle turist sayısında belirgin bir düşüş yaşandı. Bu durum, oteller, restoranlar ve diğer turizmle ilgili işletmeler üzerinde olumsuz bir etki yarattı. Ayrıca, uluslararası yatırımcıların güvenini sarsarak yabancı yatırımların azalmasına yol açtı. İş Gücü ve Üretim Kaybı diğer önemli bir etki. İsrail’in yaptığı operasyon sırasında, birçok İsrailli işyerlerini kapatmak veya sınırlı kapasitede çalışmak zorunda kaldı. Çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde, özellikle sınır bölgelerinde üretim faaliyetleri aksadı. Bu durum, genel ekonomik üretkenliği düşürdü ve bazı sektörlerde iş gücü kaybına neden oldu.
Gazeteci Ancha Vohra Foreign Policy dergisindeki makalesinde; tarım ve inşaat alanında çalışan 7 bin Taylandlı işçinin hemen ülkeyi terk ettiğine, sağlık sektörünün de Filipinli çalışanların gitmeye başlamasıyla personel kaybettiğine, Güney İsrail’de tarım alanlarının işlenemediğine, İsrail hükümetinin kimi alanlarda gıda ithal etmeye başlamak zorunda kaldığına, turizm sektöründe kriz başladığına işaret ediyor.
Bilindiği gibi borsa ve finansal piyasalar, güvenlik durumlarına oldukça hassastır. Operasyon sırasında, Tel Aviv Borsası'nda yüksek dalgalanmalar görüldü. Yatırımcıların belirsizlik ve risk algısı nedeniyle borsada düşüşler yaşandı. Aynı zamanda, İsrail para birimi şekel üzerinde ciddi de baskı oluştu.
Uluslararası Yardım ve Destek azalmaya başladı. Çatışmaların ekonomik etkisini hafifletmek amacıyla, İsrail hükümeti uluslararası yardımlar ve destekler talepleri ciddi oranda azaldı. ABD ve diğer müttefik ülkeler, İsrail'e askeri ve mali yardım sağlamaya devam etse de bu yardımlar, uzun vadeli ekonomik sorunları çözmekte yeterli olmamaya başladı. Ayrıca; sosyal ve ekonomik stres artmaya başladı. Sürekli çatışma ortamı, toplumda sosyal ve ekonomik stresin artmasına da neden oldu. İşsizlik oranları arttı ve gelir eşitsizliği daha belirgin hale geldi. Ekonomik sıkıntılar, toplumun genel refah düzeyini olumsuz etkiledi ve sosyal huzursuzluğa yol açtı. Bu etkiler, İsrail operasyonun doğrudan ve dolaylı sonuçları olarak İsrail ekonomisini şekillendirmekte. Bu sebeple; uzun vadede, çatışmaların sona ermesi ve istikrarın sağlanması, ekonomik toparlanma için kritik öneme sahiptir.
Başbakan Netanyahu'nun, siyasi çalkantılar ortasında ABD ziyareti
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD'deki siyasi çalkantıların ortasında, 7 Ekim'den bu yana ilk yurt dışı ziyaretini Washington'a yaptı. Ziyaretin görünen amacı, İsrail'in en yakın müttefiki ile ilişkileri güçlendirmek. Ziyaret kapsamında Başkan Biden, Başkan Yardımcısı Harris ve eski Başkan Trump ile görüşmelerin yanı sıra, bazı tartışmalara yol açan bir kongre konuşması da gerçekleştirdi. Netanyahu, ayrıca imajını düzeltmeyi ve Gazze'de Hamas'a karşı yürüttüğü mücadeleyi destekleyen anlatısını güçlendirmeyi hedeflediği biliniyor. Başbakan, hükümetinin desteğini sürdürse de, Gazze'deki savaşı yönetme şekli ve ateşkes ile rehine değişimi anlaşmasının sağlanamaması nedeniyle hem uluslararası hem de yerel düzeyde eleştiriliyor.
Bilindiği gibi; ABD hükümetinin İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırılara yaklaşımı genellikle İsrail'in kendini savunma hakkını desteklemek ve İsrail ile sağlam bir müttefiklik ilişkisi üzerine kurulu. ABD, genellikle İsrail'in güvenlik endişelerini aynı oranda benimsiyor ve benzer tepkileri gösteriyor. Genellikle kullandığı jargon; ''İsrail'in kendini savunma hakkını olduğu'' , ''Hamas gibi örgütlerin terör örgütü olduğu ve sivil unsurlara saldırdığı'' yönünde. Her ne kadar ABD halkının hükümet politikalarına karşı olumsuz tavrı olduğunu çeşitli vesilelerle belli etse de, yapılan protesto ve eleştirilerin görünen bir etkisi olmuyor.
Netanyahu'nun ABD'deki her adımı aslında iktidarını pekiştirmeyi yönelik. Netanyahu'nun ABD ziyareti, siyasi müttefikleri ve kendisini finansal olarak destekleyen milyarderlerle bağlarını güçlendirmek için bir fırsat olarak kullanmayı planladığı gibi aynı zamanda, savaş yönetimi, insani yardım çabaları, işgalin devamı ve rehine anlaşmasını desteklemedeki gecikmeler hakkındaki Amerikan eleştirilerinden kaçınmayı hedeflediği anlaşılıyor.
Prof. Dr. Metin Duyar