Açlıktan Ölenlerin Anısına
Uzun yıllar suskun kalan Ukrayna 2006 yılında Holodomor’u yeniden hatırlayıp, dünyaya da hatırlattı. 2012 de Ukrayna parlamentosu Holodomor’u soykırım olarak kabul etti. İlerleyen yıllarda takvim yaprakları her yıl, 30 Kasım’ı gösterdiğinde, insanlar ağaç kabuklarından yaptıkları yemekleri paylaşıp, törensiz düğünlerde, o acı dolu günleri ve kayıplarını anmaya başladı. Holodomor kurbanlarının anısına dikilen anıtın önüne çiçekler koyup, geceleri mumlar yaktılar. Bu törenler adeta günün birinde başlarına gelebilecekler için yaptıkları bir dayanışma hazırlığıydı. Evet, Stalin 1933 yılı sonunda, tanklarını artık ana yollardan ve büyük-küçük çiftliklerden cesetler yüzünden geçiremeyince Ukrayna’ya uyguladığı tahıl ambargosunu hafifletmişti. Ama işte o dönemde yaklaşık dört, yedi hatta 12 milyon insan açlıktan ölmüştü.
Geçmişin açlıkla eğittiği Ukrayna halkı, Putin’in Stalin’den bile daha tavizsiz, uzlaşmasız ve acımasız bir saldırganlıkla ülkelerine yönelebileceğini hep tahmin etti. 2014 ve özellikle 2022 den sonra yaşadıkları, onun için onları pek şaşırtmadı. 2022 de Avrupa Parlamentosu da 1932-1933 kıtlığını soykırım olarak kabul etti. 23 ülke kararı hemen onayladı. Bu sayı Mart 2024 de 35 e çıktı. Üstelik Vatikan Rusya’nın halen Ukrayna’nın sivil hedeflerini vurarak yarattığı insani tehlikeyi Holodomor soykırımı ile aynı gördüğünü Saint Petersburg’dan açıkladı. Holodomor soykırımını onaylasın onaylamasın birkaç ülke dışında tüm ülkeler şimdi Ukrayna’ya askeri ve sivil yardım seferberliğinde.
Farklı Nedenlerle Kararı İmzalamayanlar
Ukrayna’nın, mis gibi çernozyom topraklarında yetişen tahılı, Karadeniz ve Boğazlardan geçirerek, hem dünyanın açlık ve kıtlık tehlikesi ile karşılaşmaması, hem de Ukrayna’nın doğal bir gelir kaynağından yoksun kalmaması için Türkiye’nin gösterdiği tahıl koridoru çabası, Holodomor soykırımına taraf olmasa bile üstü örtülü bir kabul. Rusya ve Ukrayna arasında sürdürdüğü denge siyaseti, Rusya ile olan ticaret ve yatırım ilişkileri yanı sıra tarihi bazı referanslar nedeniyle Türkiye’nin karara taraf olmaması, şimdilik eleştiri oklarını çekmiyor. Stalin’in vatanı Gürcistan ve sürgündeki Belarus halkı Holodomor soykırımını kabul ederken, İsrail de açlıkla ölümü, soykırım olarak kabul eden ülkeler arasında değil. Bu belki özellikle Varşova’nın yanmasına söz yumarak şehri Hitler’in ordusundan teslim alan Stalin ordusundaki Ukraynalıların Polonya’da yaptığı söylenen mezalim ve Hitler’in Yahudilerle bitiremediği işi, Doğu Avrupa’da Ukraynalı askerlerin tamamladığına inanılması nedeniyledir. Ama eğer karara imza atmış olsaydı, şimdi Gazze’de yaşananlar yaşanır mıydı emin değilim.
Gazze Gerçeği ve Holodomor
Gazze 7 Ekim’den bu yana cehennemi yaşıyor. Kuzeyden güneye Gazze’de taş üstüne taş kalmadı. Güneyden Refah kapısından gönderilen gıda yardımları güvenlik nedeniyle ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor. Paraşütle atılan gıda yardımlarının insanların başlarına düşmesi, denize düşenleri almak için suya girenlerin boğulması, sonra kolileri paylaşmak için insanların birbirini boğazlaması şimdi bir başka türlü Holodomor. En son 18 Mart’ta yayınlanan bir raporda Gazze şeridinde yaşanan kıtlığın kabul edilemez boyutlara ulaştığı, bölgede sağ kalmayı başaran nüfusun yüzde 70 ine tekabül eden 300 bin kişinin iki aydır açlık sınırında olduğu açıklandı. Rapor üzerine rapora, acıklı yüzlerle televizyon kanallarına açıklamalar yapan yardım kuruluşu yetkililerine, kınama ve uyarılara rağmen Gazze’de bugün yaşananlar 91 yıl önce Ukrayna’da, 62 yıl önce ise büyük Çin kıtlığında yaşananların küçük bir tekrarı. Belki de daha çok Balkan savaşındaki Edirne Kuşatmasını andırıyor. Edirne nasıl sükût ettiyse, Gazze’nin de sükût etmesi bekleniyor.
Gazze şeridinde yaşanan açlık ve sefaletin sadece İsrail’in gıda girişine koyduğu güvenlik sınırlamalarından değil, aynı zamanda dağıtım sırasında yaşanan düzensizlik ve aksaklıklardan kaynaklandığı sık sık açıklanıyor. Ama İsrail hava kuvvetlerinin bir gıda dağıtım merkezini bombalamasını da yine televizyon kanallarından bir Hollywood savaş filmi gibi seyreden dünya, gördüklerine artık iyice duyarsızlaşmış durumda. Bu nedenle, Gazze’de fevkalade sınırlı olan verimli topraklarda bulunan çiftliklerin de İsrail ordusu tarafından işgal edildiğini bilmiyor veya umursamıyor. Bu da işte Ukrayna 1933’ün, 2024 deki yeni uygulaması. Şimdi Stalin başka bir kimlikle karşımızda veya ruhu Gazze’de.
Yeni bir Yol ve Yeni bir Strateji İhtiyacı
Yüzölçümü sadece 365 km kare olan Gazze şimdi kısmen İsrail ordusu, kısmen de Hamas’ın elinde. Kaçanlar Refah Şehrinden öteye adım atamadığı için kurtulamıyor. Pekte makbul kabul edilmedikleri için Mısır veya Mısır üzerinden başka Arap ülkeleri de yeşil ışık yakmaya yanaşmıyor. Ama işte Gazze’de bir kez daha insan insanın kurdu olmuş durumda. Bölgeye ulaşan sınırlı miktardaki yardımları aç sefil halka satanlar, insanlığın indiği en son basamakta. 1933 de Ukrayna bunları da yaşamıştı. İnsanın insanlıktan çıkmasına izin vermemek için acele etmek gerek.
Çocukların neredeyse yüzde 30 unun en şiddetli kötü beslenmeyle karşı karşıya kaldığı Gazze’de ailelerin yüzde 70 inin günde sadece bir kez yemek yiyebildiği açıklanıyor. Ama Hamas’ı tamamen yok etme kararlılığındaki Netanyahu, güvenlik nedeni ile gıda maddeleri dağıtımını yavaşlattığı, hatta Kuzey Gazze’nin boşaltılması için bu bölgedeki su borularındaki su akışının engellendiği iddialarına yanıt bile vermiyor. Yine de bu yakınlarda İsrail’in Kuzey Gazze’ye yeni bir yol inşa ederek, daha önce Gazze’nin gıda ihtiyacının yüzde 90 ını sağlayan özel Filistinli tedarikçiler yardımı ile gıda akışında düzenlilik ve devamlılık sağlamaya çalıştığı haberleri geliyor. Ama bugünkü gıda, gelecekteki intikam açlığını ortadan kaldırmanın yolu herhalde önce geçici, sonra kalıcı ateşkes. Ama nasıl?