Eski ve Yeni Holodomor

Yorum

Tarih boyunca düşman tarafından açlıkla ölüme mahkûm edilen insan sayısı dudak uçuklatacak kadar yüksek . 1958 ve 1962 yılları arasında 36 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan “Büyük Çin Kıtlığı” dışında çoğu unutulmuş veya hatırlanmak için yeterince önemli görülmemiş. ...

Tarih boyunca düşman tarafından açlıkla ölüme mahkûm edilen insan sayısı dudak uçuklatacak kadar yüksek[1]. 1958 ve 1962 yılları arasında 36 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan Büyük Çin Kıtlığı“ dışında çoğu unutulmuş veya hatırlanmak için yeterince önemli görülmemiş. Buna rağmen Slav dilinde açlıkla ölüm anlamına gelen Holodomor, Ukraynanın belleğinde hep yaşamış, yaşatılmış. Holodomor, 1932 ve 1933 yılları arasında, bir tahıl ambarı ve ekmek sepeti olan Ukraynada Stalinin açlık dayatması ile ölenler için kullanılan bir sözcük. O tarihte bir Sovyet cumhuriyeti olan Ukraynanın bütün buğday ve mısır stoklarına el koyarak, halkı kendi ekmeğinden mahrum bırakan Stalin, bunları ihraç ederek Sovyet ağır sanayiinin finansmanını sağlamış. Bu acımasızlık, ikinci dünya savaşı zaferindeki Sovyet katkısı nedeni ile dikkate alınmamış, üstelik Ukraynadaki bu kitlesel katliam, savaşın sonunda Holocoust gibi büyük insanlık trajedisinin, gölgesinde kalmış. Ayrıca o tarihte hiçbir ülke, bir Sovyetler birliğinin bir parçası olan Ukraynanın yardımına koşmamış, koşamamış.

Açlıktan Ölenlerin Anısına

Uzun yıllar suskun kalan Ukrayna 2006 yılında Holodomoru yeniden hatırlayıp, dünyaya da hatırlattı. 2012 de Ukrayna parlamentosu Holodomoru soykırım olarak kabul etti. İlerleyen yıllarda takvim yaprakları her yıl, 30 Kasım’ı gösterdiğinde, insanlar ağaç kabuklarından yaptıkları yemekleri paylaşıp, törensiz düğünlerde, o acı dolu günleri ve kayıplarını anmaya başladı. Holodomor kurbanlarının anısına dikilen anıtın önüne çiçekler koyup, geceleri mumlar yaktılar. Bu törenler adeta günün birinde başlarına gelebilecekler için yaptıkları bir dayanışma hazırlığıydı. Evet, Stalin 1933 yılı sonunda, tanklarını artık ana yollardan ve büyük-küçük çiftliklerden cesetler yüzünden geçiremeyince Ukraynaya uyguladığı tahıl ambargosunu hafifletmişti. Ama işte o dönemde yaklaşık dört, yedi hatta 12 milyon insan açlıktan ölmüştü.

Geçmişin açlıkla eğittiği Ukrayna halkı, Putinin Stalinden bile daha tavizsiz, uzlaşmasız ve acımasız bir saldırganlıkla ülkelerine yönelebileceğini hep tahmin etti. 2014 ve özellikle 2022 den sonra yaşadıkları, onun için onları pek şaşırtmadı. 2022 de Avrupa Parlamentosu da 1932-1933 kıtlığını soykırım olarak kabul etti. 23 ülke kararı hemen onayladı. Bu sayı Mart 2024 de 35 e çıktı. Üstelik Vatikan Rusyanın halen Ukraynanın sivil hedeflerini vurarak yarattığı insani tehlikeyi Holodomor soykırımı ile aynı gördüğünü Saint Petersburgdan açıkladı. Holodomor soykırımını onaylasın onaylamasın birkaç ülke dışında tüm ülkeler şimdi Ukraynaya askeri ve sivil yardım seferberliğinde.

Farklı Nedenlerle Kararı İmzalamayanlar

Ukraynanın, mis gibi çernozyom topraklarında yetişen tahılı, Karadeniz ve Boğazlardan geçirerek, hem dünyanın açlık ve kıtlık tehlikesi ile karşılaşmaması, hem de Ukraynanın doğal bir gelir kaynağından yoksun kalmaması için Türkiyenin gösterdiği tahıl koridoru çabası, Holodomor soykırımına taraf olmasa bile üstü örtülü bir kabul. Rusya ve Ukrayna arasında sürdürdüğü denge siyaseti, Rusya ile olan ticaret ve yatırım ilişkileri yanı sıra tarihi bazı referanslar nedeniyle Türkiyenin karara taraf olmaması, şimdilik eleştiri oklarını çekmiyor. Stalinin vatanı Gürcistan ve sürgündeki Belarus halkı Holodomor soykırımını kabul ederken, İsrail de açlıkla ölümü, soykırım olarak kabul eden ülkeler arasında değil. Bu belki özellikle Varşovanın yanmasına söz yumarak şehri Hitlerin ordusundan teslim alan Stalin ordusundaki Ukraynalıların Polonyada yaptığı söylenen mezalim ve Hitlerin Yahudilerle bitiremediği işi, Doğu Avrupada Ukraynalı askerlerin tamamladığına inanılması nedeniyledir. Ama eğer karara imza atmış olsaydı, şimdi Gazzede yaşananlar yaşanır mıydı emin değilim.

Gazze Gerçeği ve Holodomor

Gazze 7 Ekimden bu yana cehennemi yaşıyor. Kuzeyden güneye Gazzede taş üstüne taş kalmadı. Güneyden Refah kapısından gönderilen gıda yardımları güvenlik nedeniyle ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor. Paraşütle atılan gıda yardımlarının insanların başlarına düşmesi, denize düşenleri almak için suya girenlerin boğulması, sonra kolileri paylaşmak için insanların birbirini boğazlaması şimdi bir başka türlü Holodomor. En son 18 Martta yayınlanan bir raporda Gazze şeridinde yaşanan kıtlığın kabul edilemez boyutlara ulaştığı, bölgede sağ kalmayı başaran nüfusun yüzde 70 ine tekabül eden 300 bin kişinin iki aydır açlık sınırında olduğu açıklandı. Rapor üzerine rapora, acıklı yüzlerle televizyon kanallarına açıklamalar yapan yardım kuruluşu yetkililerine, kınama ve uyarılara rağmen Gazzede bugün yaşananlar 91 yıl önce Ukraynada, 62 yıl önce ise büyük Çin kıtlığında yaşananların küçük bir tekrarı. Belki de daha çok Balkan savaşındaki Edirne Kuşatmasını andırıyor. Edirne nasıl sükût ettiyse, Gazzenin de sükût etmesi bekleniyor.

Gazze şeridinde yaşanan açlık ve sefaletin sadece İsrailin gıda girişine koyduğu güvenlik sınırlamalarından değil, aynı zamanda dağıtım sırasında yaşanan düzensizlik ve aksaklıklardan kaynaklandığı sık sık açıklanıyor. Ama İsrail hava kuvvetlerinin bir gıda dağıtım merkezini bombalamasını da yine televizyon kanallarından bir Hollywood savaş filmi gibi seyreden dünya, gördüklerine artık iyice duyarsızlaşmış durumda. Bu nedenle, Gazzede fevkalade sınırlı olan verimli topraklarda bulunan çiftliklerin de İsrail ordusu tarafından işgal edildiğini bilmiyor veya umursamıyor. Bu da işte Ukrayna 1933’ün, 2024 deki yeni uygulaması. Şimdi Stalin başka bir kimlikle karşımızda veya ruhu Gazzede.

Yeni bir Yol ve Yeni bir Strateji İhtiyacı

Yüzölçümü sadece 365 km kare olan Gazze şimdi kısmen İsrail ordusu, kısmen de Hamas’ın elinde. Kaçanlar Refah Şehrinden öteye adım atamadığı için kurtulamıyor. Pekte makbul kabul edilmedikleri için Mısır veya Mısır üzerinden başka Arap ülkeleri de yeşil ışık yakmaya yanaşmıyor. Ama işte Gazzede bir kez daha insan insanın kurdu olmuş durumda. Bölgeye ulaşan sınırlı miktardaki yardımları aç sefil halka satanlar, insanlığın indiği en son basamakta. 1933 de Ukrayna bunları da yaşamıştı. İnsanın insanlıktan çıkmasına izin vermemek için acele etmek gerek.

Çocukların neredeyse yüzde 30 unun en şiddetli kötü beslenmeyle karşı karşıya kaldığı Gazzede ailelerin yüzde 70 inin günde sadece bir kez yemek yiyebildiği açıklanıyor. Ama Hamas’ı tamamen yok etme kararlılığındaki Netanyahu, güvenlik nedeni ile gıda maddeleri dağıtımını yavaşlattığı, hatta Kuzey Gazzenin boşaltılması için bu bölgedeki su borularındaki su akışının engellendiği iddialarına yanıt bile vermiyor. Yine de bu yakınlarda İsrailin Kuzey Gazzeye yeni bir yol inşa ederek, daha önce Gazzenin gıda ihtiyacının yüzde 90 ını sağlayan özel Filistinli tedarikçiler yardımı ile gıda akışında düzenlilik ve devamlılık sağlamaya çalıştığı haberleri geliyor. Ama bugünkü gıda, gelecekteki intikam açlığını ortadan kaldırmanın yolu herhalde önce geçici, sonra kalıcı ateşkes. Ama nasıl?
 

[1]Bu vesile ile 1912-1913 Balkan savaşında açlıktan ölen ve bugün Balkan şehitliğinde yatan Edirne halkını aziz hatıralarını rahmetle analım. Hatırlanacağı gibi Edirne, 160 gün direndikten sonra, 26 Mart 2013 de Bulgar ve Sırp güçlerine teslim olmuş, şehri savunan 45.000 askerin tamamı esir alınmıştır. Kuşatma boyunca 13.000 şehit verilmiştir. Şehir yağmalanırken halk ve binlerce asker de katledilmiştir. Sadece Sarayiçi toplama kampında 20.000 Türk esirin açlık, soğuk, hastalıklar ve işkenceden öldüğü, hayatta kalanların ise Bulgaristan’daki esir kamplarında gruplar halinde katledildiği, Balkan savaşında açlık, sefalet ve işkence ile ölenlerin toplam sayısının 35.000 olduğu tahmin edilmektedir.
 
 
 
 
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Biz, dünya halklarını temsil eden Devlet ve Hükümet Başkanları olarak, Gelecek İçin Pakt'ta yer alan eylemler aracılığıyla mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde toplandık.;

Yakında dünyanın en büyük işgücüne sahip olacak olan Afrikalılar, modern güce erişebildikleri takdirde bölgelerini küresel bir ekonomik güç merkezine dönüştürme fırsatına sahipler. Şu anda, Sahra Altı Afrika'da yaklaşık 600 milyon insan elektriğe erişemiyor. Bu durum onları yemek pişirmek, ısınmak v...;

Çin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Başlıca ekonomik mega trendler dünya çapında devam etmekte ve giderek daha yıkıcı bir etkiye sahip olmaktadır: Dijitalleşme, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilirliğin yanı sıra sosyal ve demografik değişim, önceki değer yaratma yapılarının giderek daha geçersiz hale gelmesine neden olmaktadır.;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

İnsanlık tarihi, bir anlamda savaş tarihidir. Tarih boyunca insanlar ne zaman değerli bir şey bulsalar onun için savaştılar. Osmanlı 1463’de Bosna-Hersek’i işgal ederek kıtanın tek gümüş kaynağına el koyduğunda; Avrupalılar, para için maden bulmak üzere okyanuslara açıldılar. 1500’lerde yeni d...;

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.