Mahşerin Üç Atlısı

Makale

Çin, İran ve Rusya ilişkileri giderek daha çok göze batıyor ve batı dünyasına karşı kurulan bir ittifak olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Jinping, Reisi ve Putin’in kişisel benzerlikleri değerlendiriliyor, her birinin kalbinde yatan siyasi ve coğrafi ihtirasın dünya için yarattığı tehdide dikkat çekiliyor....

Çin, İran ve Rusya ilişkileri giderek daha çok göze batıyor ve batı dünyasına karşı kurulan bir ittifak olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Jinping, Reisi ve Putin’in kişisel benzerlikleri değerlendiriliyor, her birinin kalbinde yatan siyasi ve coğrafi ihtirasın dünya için yarattığı tehdide dikkat çekiliyor. Aslında Çin-İran, Çin-Rusya ve İran-Rusya ilişkileri kadim ilişkiler. Kerametlerinden sual olmaması gerek. Ama şimdi teknolojinin yarattığı yeni boyut denkleme yeni değişkenler ekliyor ve çözümü zor sorunlar ufukta beliriyor. Ya ortak hareket ederlerse? Ya ortak nükleer programları ile batıyı dize getirmeye çalışırlarsa? Galiba şimdi asıl kafaları meşgul eden endişeler bunlar. Üstelik yaptırımlar nedeni ile dünyadan soyutlanan İran ve Rusya’nın şimdi kendisi de kısmi kısıtlı olan Çin’e doğru yalpalaması, ticaret ve yatırım ilişkilerine başka bir anlam yüklüyor.

İran ve Çin

Çin ile geliştirmekte olduğu yakın ilişki, batının yaptırımlarla köşeye kıstırdığı İran için şimdi önemli bir fırsat. İki ülke arasında 2016 yılından bu yana geçerlilik kazanan stratejik anlaşmada 400 milyar dolar değerindeki ve 25 yıllık bir ortaklığın kapsamı açıklandığında İran’ın neredeyse Çin’e satıldığı konuşulmaya başlanmıştı. Çin o tarihten beri tarımdan, sulamaya, desalinasyon projelerinden, çevre korumaya, finans ve bankacılıktan, telekomünikasyona, demiryolu projeleri, limanlara, madencilikten alt yapısı yıpranmış, doğal gaz ve petrol sektörlerine kadar İran’a nüfuz etme imtiyazı kazanmış duruma geldi. Bunlar İran’ın kendi başına üstesinden gelebileceği işler. Ama yaptırımlarla uğradığı ivme kaybını şimdi Çin desteği ile telafi etme çabasında. İşler beklendiği hızla gitmiyor. Ama Çin ayağını Batı Asya’ya bir de İran üzerinden geçen Kuşak-Yol ile basmış durumda. Ancak asıl sorun Çin’in İran’a nükleer enerji santralları ve uzay araştırmaları alanlarında teknoloji transferine başlamış olması ve insan kaynaklarının eğitimi açısından imkân sağlaması. Çin’in bu cömert ticaret ve yatırım taahhütlerine karşı İran’dan talep ettiği bir ayrıcalık, İran topraklarına 5000 Çin güvenlik elemanının gelmesine izin verilmesi ve bir Çin askeri ileri karakolunun bu yolla Orta Doğu’ya nüfuz etmesi. Bu ise batıya karşı artan Çin-İran askerî işbirliği demek. Bu işbirliğinin Çin’in en büyük petrol tedarikçisi olan Suudi Arabistan’ı tedirgin etmemesi için, Çin ve Rusya’nın birlikte İran-Suudi Arabistan ilişkilerine yeni bir ayar vermesi yüreklere biraz su serpmişti. Ama İran 2023 ün Temmuz ayında Şanghay İşbirliği Organizasyonunun 9. üyesi olunca tedirginlik tekrar geri geldi. Çin-İran yakınlaşmasının Rusya ile İran arasında da ilişkileri de daha canlandırması, kuşkuların yön değiştirmesine neden oldu.

Üçlü Çete mi?

Rusya’ya karşı başlatılan Avrupa ve Amerikan yaptırımları da Rusya’yı Doğu limanlarından Çin’e, Kafkaslar ve Hazar Denizi üzerinden de İran’a daha fazla yönlendirmiş durumda. Öyle ki, hemen hiç ticari kaybı olmayan Rusya, iki yıldır süren savaşa rağmen 2023 ü yüzde 3.6 büyüme, yüzde 7.7 enflasyon oranı, yüzde 5.3 işsizlik ve yüzde 2.4 cari işlemler fazlası ile tamamladı. Ortak düşman batıya karşı kurulan Çin, İran ve Rusya ittifakının en belirgin tezahürü ise şimdi izlemeye karar verdikleri ortak dış politika. Bu nedir? Ne ölçüde mümkün olabilir? Kırılma noktalarında hangi çıkar çatışmaları oyunu bozar? Bu soruların cevabını aramaya vakit yok. Çünkü batı yaptırımları yalama oldu. Rusya, Ukrayna’da geri adım atmıyor. İran da Husi’leri Kızıldeniz’de kışkırtmaktan vazgeçmiyor. Bu arada Çin’in Rusya ile olan ilişkilerinin “sınırsız“ olduğunu açıklaması da, pek inandırıcı gelmemekle birlikte dünyanın çivisini oynatmak için yeterli. Üstelik Çin ve Rusya’nın zaten üyesi olduğu BRICS e şimdi artık İran da üye. Ama BRICS’in renkli görünümüne karşılık AB gibi durmuş oturmuş bir sistemi yok. Standartlaştırma, sistem uyumlaştırma gibi teknik ölçüler de henüz açık değil. Ancak finans merkezinin veya bankanın Çin de olması, mali kanalları tıkalı İran’a ve ödemeler sistemi tamamen tıkanan Rusya’ya yeni bir açılım, yeni bir ödeme sistemi alternatifi sunuyor. İşler alışıldığı gibi. Yani “ business as usual“. Ama farklı yön ve yöntemlerle yürüyor. Rusya ve İran petrol satıyor, Çin alıyor. Çin, o bildiğimiz “Piyasa Leninizm’i ile yönetilen yarı komünist, mahcup kapitalist Çin, İran ve Rusya’ya batı emsallerinden daha ucuz hammadde, ara mal ve tüketim malları satıyor, İran ve Rusya diğer BRICS üyeleri ile de bu sistemi daha geniş bir yelpaze içinde sürdürüyor. Daha kötüsü şimdi İran Rusya’ya askeri mühimmat ve insansız silahlı hava aracı ihracatçısı haline geldi. Bu normal bir ticaret olmayabilir. Muhtemelen takas veya Ruble-Riyal üzerinden yapılan, clearing ile yürüyen bir ticaret. Kayıpları var. Ama işte alternatif. Kuzey Kore ve İran şimdi Rusya için iki karanlık tedarikçi.

“Düşenin Dostu“

Trump
’ın ABD ni Nükleer Anlaşmadan (JCPOA) çıkarması, hem ABD, hem de Batı Avrupa için çok büyük bir hata oldu. Çünkü İran sanıldığı gibi serbest düşüşe geçmedi. Kendisi gibi 2022 den sonra dünya liderlik katında hızla irtifa ve itibar kaybeden Rusya’ya sarıldı. Görünürde iki ülke de düşüyordu. Ama ikisi de can havliyle zaten hazır bekleyen ve ikisine de el uzatan Çin’e tutundu. Bu durum uluslararası ilişkilerde “düşenin dostu olmaz“ sözünün pek geçerli olmadığını gösteriyor. Uluslararası ilişkilerde zaten dostluk olmaz. Düşenin dostu demek ki çıkarlar muvacehesinde olabiliyor. Özellikle ihtiyaç duyulan enerji kaynaklarına sahip ülkeler, bunları pazarlık kozu olarak kullanabilme yeteneğine sahipse, Çin’in İran ve Rusya’ya gösterdiği desteğe mazhar olabiliyor. Bunun karşılığında ise Çin, İran ve Rusya’dan istediğini, istediği sürece alabilecek. Söz verdiği yatırımları istediği kadar ve istediği sürede yapacak. Askeri ileri karakol mu? Bunu Rusya’dan isteyemese veya alamasa bile İran’dan alabilir. Bu karakolu istediği yere kurabilir. Hürmüz boğazına kurarsa, Oradaki deniz trafiğini denetleyebilir. Zaten Pakistan’ın Gvadar limanı ile ilgili olarak 2021 den bu yana geliştirdiği büyük projeye ilaveten böyle bir girişim, Çin’in ön Asya’ya tamamen denizden hâkim olmasını sağlayabilir. Yine de İran tüm sıkıntılarına rağmen Çin için bir çantada keklik değil. Mahşerin bu atlısının hala şansı var. Değişimi kucaklasa ve nükleer zenginleştirme konusunda uzlaşma yolunu tercih etse, elini verdiğinde kolunu kaptıracağını bile bile, bu kadar Çin’e bu kadar mecbur olmayabilir. Rusya olan ilişkileri ise İran için, Çin ile olan ilişkilerinde kontrol kalemi gibi. Ama Putin’in iki dudağı arasında mahşere doğru yolculuğa çıkan Rusya ile yakınlığı, uzun vadede İran için riskli.

 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile destekl...;

Çin’i Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Çin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Türkiye, Somali ile yaptığı anlaşmalar, bölgesel anlaşmazlıklara dahil olması ve savunma sanayii genişlemesiyle Hint Okyanusu Bölgesi'ndeki stratejik varlığını genişletiyor. Bu büyüyen etki, Çin'in varlığıyla birleştiğinde, Hindistan için karmaşık zorluklar yaratıyor ve Hindistan'ın bölgesel politik...;

ABD ve Japonya, Çin'e çip teknolojisi ihracatını kısıtlamaya yönelik önemli bir anlaşmada son aşamaya geldi. Ancak Japon şirketleri, bu ihracat kısıtlamalarının ardından Çin'den gelebilecek olası misilleme tehditlerinden endişe duyuyor. Peki Çin’in çip üretimindeki pazar payı nedir? Anlaşmanın ana h...;

ABD ve Japonya, Çin'e çip teknolojisi ihracatını kısıtlamaya yönelik önemli bir anlaşmada son aşamaya geldi. Ancak Japon şirketleri, bu ihracat kısıtlamalarının ardından Çin'den gelebilecek olası misilleme tehditlerinden endişe duyuyor. Peki Çin’in çip üretimindeki pazar payı nedir? Anlaşmanın ana h...;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Başlıca ekonomik mega trendler dünya çapında devam etmekte ve giderek daha yıkıcı bir etkiye sahip olmaktadır: Dijitalleşme, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilirliğin yanı sıra sosyal ve demografik değişim, önceki değer yaratma yapılarının giderek daha geçersiz hale gelmesine neden olmaktadır.;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.

Rusya'nın hem Avrasya bölgesine hâkim olmak hem de dünya politikalarında lider aktörlerden biri olmak amacıyla geliştirdiği Avrasyacılık tartışmaları, analitik olarak klasik ve modern olarak değerlendirilebilir.