Büyük Türkistan Birliği; Türkistanlılık yahut Türk Olmanın Kendözü

Makale

Karabağ’daki son gelişmeler Zengezur geçidi, İran, Rusya derken Türkistan’da tarihin ve coğrafyanın önümüze bedelsiz, zahmetsiz yahut bedeli geçmiş asırlarda ödenmiş fırsatları önümüze koyduğunu görmüyor gibiyiz. ...

Karabağ’daki son gelişmeler Zengezur geçidi, İran, Rusya derken Türkistan’da tarihin ve coğrafyanın önümüze bedelsiz, zahmetsiz yahut bedeli geçmiş asırlarda ödenmiş fırsatları önümüze koyduğunu görmüyor gibiyiz. Törenin bilgeliği ile medeniyet mükellef olduğumuz Türkistan’a tarih ve 21. Asır üzerinden baktığımızda kendözümüzün yani bilgeliğimizin izinde baktığımızda tarihin bize yeni bir Türk dünyasını altı bayrak yani devlet ile sunduğunu ve bu devletlerin haritada adeta yan yana dizildiğini bir fırsata dönüştürebiliyor muyuz?

Kut bilgeliği ile oluşmuş düzen mantığına töre denir, tarifi anlam, mefkûre, mensubiyet ve mesuliyet noktasında kendözümüzün sınırlarını çizmeden öte 21. Asırda uyandırıcı bir tanım olur diye düşünüyoruz. Kut varlıkla kurduğumuz ilişkide düşünen iki uzvumuz beyin ve kalbin düşünce kavramı olan akıl ile bilginin gönülde kurduğu ilişkinin sonucunda hâsıl olan bilgeliktir. Bu bazen maddenin kapısını açıp onun içinden teknoloji var eder ki biz modern zamanda bu bilgeliğe takılıp kaldık, bazen ve esasen mananın derinlerinde ilerleyerek hikmete varır. Hülasası bilgelik olan bir süreç ve sürekliliktir kut.

Yusuf Atam Kutadgu Bilig’de yani kendözün kendini bilme kitabında kut için bahsedilen çerçevede şu izahı yaparak meseleyi aydınlatır: Ey dilim, durma, yaratana ve beni kötülüklerden uzak tutana hamd ve sena et Seçti, yarattı ve gönülü aydınlattı; gönülümü iman içinde, doğru yol üzerinde tuttu Karanlıkta idim, gecemi aydınlattı; zulmette idim, bana güneşi doğdurdu Yolumu şaşırmış, koşuyordum, bana yol gösterdi; o korumasa idi, ateşte yanardım. O seçti, ayırdı, beni yükseltti; beni yolunu şaşırmışlar arasından uzaklaştırdı Gönülümü aydınlık ile süsledi; dilimi kelime-i şehadet ile bezedi Gönül, göz, akıl, zekâ ve bilgi verdi; dilimi açtı ve bana ifade kudreti ihsan etti. Kut eski felsefese logos spermaticus ya da İbn Haldun asabiye oluşturan o enerjinin/bilinci/halin karşılığı olarak da düşünülebilir. Kut, Tanrı; yaradan ile kurulan yani kendözün özü ile temas eden, mahza-i ateş olandan kendi çerağını tutuşturan öznenin halinde zuhur ediyor. Dolayısıyla milli ve milletlerarası bilgelik kaynağı olarak tarihte zuhur etmiş her ne varsa eleştirel bir mantıkla yani kökenine kadar inceleme yöntemi ile bunlar alt üst edilip şeklin/formun arkasına gizlenmiş düşüncenin içinde yer alan bilgeliğin cevherine ulaşmaya çalışmak bu yolda öncelikli bir şuurlanma hali olacak gibi görünüyor. Kendözcülüğümüz yahut medeniyetçi milliyetçilik kendi bilgi zemininde bilgeliğe dair bu bilinçle düşünür ve hareket eder. Tanrı yaratma eylemi ile insana verdikleri ile ilk hareketi başlatıyor; insan buna hamd ile mukabele ediyor. Neden? Kendözüne akıl verene ve aydınlatana karşı şükür ve övgü hissediyor. Neden? Bilgelik bir manada özünü aldığı ateşin bir parçası olarak nihai özgürleşme ve yetkinleşme hali de ondan. Gönül aydınlanması kendözüyle alakadaki öznenin önemli bir ilkesi. Karanlık ve yolunu şaşırmışlık modern insanın genel özelliği. Buna bağlı psikolojik çukurlardan çıkmaya dair arayış farklı cephelerde sürgit devam ediyor. Gönül, akıl, zeka ve bilgi verilerek seçilen, aydınlanan insan kut buluyor. Kutlu olmanın bilgisi bu manada ateşin özünden kendi çerağını yakmakla alakalı. Artık kültür daha önemlisi bilgelik kaynaklarımız ile hiyerarşik bir ilişki yerine, coşkulu sloganlar aşamasından bilerek, anlayarak ve değerlendirerek bakma düzeyine doğru yol almak kutun teşekkülü ve törenin bizim için var ettiği çerçeveden yeniden ve yeni şekillerle yararlanmanın yolunu açmaz mı?

Kut gönülde bu yolla uyanıp, çerağımız bu şekilde yanarken düşünen varlık olarak insan akıl ile varlığı anlıyor, anlamlandırıyor ve açıklıyor. Bunu felsefe, din, bilim ve sanat gibi değişik imkânları kullanarak yapıyor. İnsanın bu kut ile uyanışı bilgeleşme yolunda bilgi-akıl ikilisi zaman içerisinde içe ve dışa derinleşmeler ile töreyi var ediyor. Şekli töre sanmak elmanın kendisini çekirdeğinde göremeyip meyvesini tüketmeyi töreye bağlılık sanmak durumunu tevlit eder. Türklerin uzun zamandır hali budur. Toprağa tohum düşmeden, su ve güneş ona değmeden çekirdek içindeki özden yenilenerek yeni elmalar var edemez. Biz çekirdekler ile uğraşmak yerine meyve yemenin derdindeyiz. Şekiller kutsanıyor; kut ise unutuldu. Kut çekirdektir. Töre bu çekirdeğin nasıl, niçin, nedeni ile oluşan hem sebebi hem de sonucudur. Anane, gelenekler birer sembol, ritüel ve metafor dünyası iken kut bunları var edenin arkasında ve içindeki esastır. Kut yetkinleşme, bilgeleşme, olgunlaşmadır. Bunun zuhuru ise doğru kaynak ile temas edip doğru yerde kendözünü bilmek ile imkân dâhilinde görünüyor. Kendini bilenin Rabbini bilmesi yahut Sokrates’in Delfi’den aldığı o öz bu manada bir sürece işaret etmez mi? Töre ve kut gibi kavramların kültürümüzün kült kavramları, romantik ve popüler duyguları beslemekten çok bir kendini bilme ve kendöz çerçevesi çizdiği bilinci ile bu kavramlara ve kaynaklarına bakmak medeniyet merkezli bir zihin için toplum-devlet-şehir çerçevesinde oluşacak ya da var olan çerçeveye muhteva katarak eskimeyen özlerden yeni şekiller var ederek geleceğe yönelmek açısından önemlidir diye düşünüyoruz.

Törenin kutlu bilgesine atıfla Yusuf atam şimdi dinle, gönülü uyanık insan ne der; bak, onun sözü, çiçek gibi, binlerce renge bürünmüştür, ifadesiyle kendözünü bulmuş, kendini bilmiş, gönlü uyanmış kişi üzerinden bilgeliğin binlerce rengine işaret makamında Kutadgu Bilig ismine yeni ve uyanmış bir bilinçle kendözümüz, medeniyetçi milliyetçilik yahut Türkistanlılık üzerinden yeni bir akılla bakmaya başlayalım mı? Türk töreli demek ise töre bilgelik ise Türk bilge kişi töresi olan kut arayan ve nizamında kutlu düzeni isteyen demektir desek Türk, Türkiyeli ve Türkistan isimleri medeniyetçi bir tarih okumasıyla kendözünde yerini başka türlü ifadeye başlamaz mı? Bu meyanda Yunus Emre’nin Gönül Çalab'ın tahtı gönüle Çalap bahdı İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkar ise Sen seni ne sanırsan ayruğa da anı san Dört kitâbın manâsı budur eğer var ise Bildik gelenler geçmiş konanlar geri göçmüş Aşk şarâbından içmiş kim manâ duyar ise…

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2842 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 662
TASAM Asya 100 1149
TASAM Avrupa 23 661
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 303
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1415 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 630
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1308 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 522
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2070 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2070

Yeni modellemelere ilham vermek üzere kaynak eser niteliğindeki “Osmanlı Devleti’nde Tasavvuf Hayatının Yönetişimi | Meclis-i Meşâyih Defterleri", prestij standartlarda sınırlı sayıda özel kutulu ansiklopedik boy iki cilt 1378 sayfa olarak yayımlananarak ön siparişe özel indirimi ile TASAM Yayınları...;

Amerika için İşe Yarayan bir Ekonomik ve Güvenlik Düzeni Nasıl Oluşturulur? Oren CASS ABD, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen 80 yılda iki büyük strateji izledi. Bunlardan biri olağanüstü bir başarıydı: Soğuk Savaş sırasında Amerikan ekonomik yatırımlarını, dış ilişkilerini ve askeri konuşlanm...;

Yuri Aleksandrovich Bezmenov (1939–1993), aynı zamanda Tomas David Schuman olarak da bilinir, propaganda ve ideolojik yıkıcılık konusunda uzmanlaşmış bir Sovyet gazeteci ve KGB ajanıydı. İdeolojik yıkıcılık, bir toplumun gerçeklik algısını o kadar çarpıtma sürecidir ki, toplum kendini yok eder. ;

Güvenlik temalı 5 eş-etkinlikle birlikte bu ay “Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Devrimi“ teması ile düzenlenecek 11. İstanbul Güvenlik Konferansı kayıtları hızla devam ediyor. Küresel bir “okul“ ve uluslararası “pazar“ imkanları ile Konferans katılımcılarına sertifika ve konferans kitabı verilirken ...;

“Osmanlı Devleti’nde Tasavvuf Hayatının Yönetişimi | Meclis-i Meşâyih Defterleri“ adlı kaynak eser ilk kez TASAM’a verilen binlerce belgelik resmî Osmanlıca arşiv üzerinde geniş bir akademik ekiple 10 yılı aşan çalışmalar sonucu yeni modellemelere ilham vermek üzere literatüre kazandırıldı. Prestij ...;

Türkler binlerce yıllık tarihlerinde ilk defa gönüllü olarak ortak Türk kimliği altında bir araya gelmişlerdir. Hatta tarihte en çok birbiri ile savaşan milletin Türkler olduğunu söylemek bile mümkündür.;

“Yurtta sulh, cihanda sulh.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk Atatürk'ün bu sözü, sadece bir dönemsel barış çağrısı değil; Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzyılı aşan dış politikasının özüdür. Bugün, cumhuriyetimizin 102'nci yılında, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında savrulmadan denge kurabilmesi, her zamank...;

Bir bütün olarak ilk kez TASAM’a verilen binlerce belgelik resmî Osmanlıca arşiv üzerinde, geniş bir akademik ekiple 10 yılı aşan çalışmalar sonucu yeni modellemelere ilham verecek “Osmanlı Devleti’nde Tasavvuf Hayatının Yönetişimi | Meclis-i Meşâyih Defterleri“ adlı kaynak eser TASAM Yayınları site...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • İstanbul - Türkiye

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2025 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 31 May 2025 - 28 Haz 2025
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

8. İstanbul Güvenlik Konferansı (2022)

  • 03 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Meritokrasi Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar...

Somali Cumhuriyeti; Afrika’nın doğusunda yer almakta olup Afrika Boynuzu olarak adlandırılan ve dünya gündemine açlığın, kıtlığın ve bulaşıcı hastalıkların yol açtığı felaketler nedeniyle sık sık gelen bir bölgede konumlanmış durumdadır.