Yeni bir Koridor ve Yepyeni bir Banka Hayali
G20 nin 2023 görünümü hiç de iç açıcı değildi. Ama sonunda bir uzlaşmaya varabildiler. Yine de G20 işlevden çok gösteri ve alayiş yarışı ile dünya düzenini nereye vardıracak sorusunu sormak gerek. Eski hamam, eski tas; acaba daha kaç kez “yeni dünya düzeninden” söz edildiğini duyacağız? Kısa kısa nasıl bir uzlaşmaya varıldı diye düşünürsek: 1. Bir kere somut bir faaliyet planı olmaksızın ulusal bütçelerden kaç milyar dolar daha iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadeleye ayrılacağı açıklandı (20230’a kadar 5,5 milyar avro ve her yıl ilave 3,7 milyar avro). 2. Batı’nın eğilimi, Ukrayna konusuna daha yumuşak bir dille yaklaşıp daha fazla yardım önermek oldu. Tabii asıl hedef Rusya ve Çin’in dışlanmasını güvence altına almak, Kuzey Kore ve İran dışında bir blok oluşturmaya ant içmekti. 3. En önemli sonuç ise açıklanan yeni bir “Hindistan - Orta Doğu - Avrupa Ulaştırma Koridorunun ” (New India - Middle East-Europe Transport Corridor) oluşturulmasıydı. Allahtan “yeni” dediler. Çünkü eskisi yüzyıllardır zaten vardı.
Pekiyi yeni olan nedir? Hindistan Bharat olunca, tabii eski İpek ve Baharat yolunun da sadece Baharat Yolu olarak tescillenmesi önemli. Ancak asıl amaç bu fırsatla Çin’in yine dışlandığını açıklamak. Şimdi başlasınlar bakalım yeni rayları döşemeye. Nitekim Biden bu “yeni koridoru” Çin’in bölgedeki nüfuzunu azaltmak veya Çin’e rakip olmak olarak açıkladığında aklıma Barack Obama döneminde imzalanan iki büyük anlaşma geldi: Trans-Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ile Trans-Pasifik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TPP). Ne oldu bunlara? ABD’de iktidara Trump geldi. Bunların ikisini de iptal etti. O zaman yazdığım yazılarda Çin’i dışlayacak hiçbir projenin Asya’da ve dünyada işlevsellik kazanamayacağımı belirtmiştim. Bu yeni koridor da zaten var olan bir ilişki ağını açıklamadan öte bir hükmü-ü harbiye taşımıyor.
Hoş, Çin hızı yavaşlasa bile “Kuşak ve Yol” projeleri ile kendi yolunu zaten bulmuş durumda. Ama zirveden sonra bu projeden çıktığını açıklayan İtalya, değişen siyasi ideolojisine rağmen, demokratik dünyanın yanında kalmayı tercih ettiğini gösterdi.
Bir başka sonuç Dünya Bankasının yeniden yapılandırılması ve borç verme kapasitesinin artırılmasıydı. Amaç yine Çin’in önünü kesmek olunca, Çin’in şimdiye kadar borçlandırarak, ödenmemiş borçlarına karşı bir tür haciz uyguladığı ülkeleri bu tuzaktan nasıl kurtaracakları konuşulmadı bile. Belki bu işe Dünya Bankası bile yetmez düşüncesi ile bir de “Çok taraflı Kalkınma Bankası” kurulması önerisi Modi’nin hararetli bir alkış almasına neden oldu. Bu yapılabilir mi? Yapılamaz mı? Dünya Bankası (IBRD) ve Avrupa, Afrika, Asya Kalkınma bankaları dururken böyle bir yeni banka oluşumu ne derece makul olur düşünülmedi bile.
Çok Çiğneyip Çürütülen “Stratejik Ortaklık” Şimdi Hanoi’de
Bu yeni “Hindistan - Orta Doğu - Avrupa Ulaştırma Koridorunun” son 20 yıldır Orta Doğu’ya itilen Türkiye’yi dışlaması da ilginç değil mi? Aslında açıkçası yeni bir koridor falan yok. Ama bu Türkiye’ye de son bir “nerede olduğuna karar ver mesajı”. Halay çekenler arasında Türkiye’nin bulunmaması da zaten bunun bir ispatı. Oysa her yerde ikili veya çoklu stratejik ortaklıklar, buna karşılık her yerde ikili, çoklu ticari veya siyasi savaş var. Ülkeler aynı askerî bloklarda olsalar bile aynı yöne bakmadıkları hâlde birbirlerine “stratejik ortak” diyebiliyor ve her vesile ile liderler zirvelerinde el sıkışıp tutulamayacak sözler verebiliyor. Türkiye de bir “stratejik ortaktı” hatırlayalım.
İşte bu “stratejik ortaklık” teranesinin sonuncusunu G20 Yeni Delhi zirvesinden sonra Biden’in Hanoi ziyaretinde gördük. Vaktiyle Vietnam’a “Portakal Gazı (Agent Orange)[1]” ile giren ABD şimdi Hanoi’ye elinde bir torba dolusu mavi boncukla gitti. Yine yuvarlak masa toplantıları, yine yatırım ve yeni ticaret anlaşması sözleri. Amaç bir de Vietnam üzerinden Çin’i kuşatmak ve sonra biz “Çin’e çevreleme ve caydırıcılıkla yaklaşmıyoruz. O iyi olursa dünya da iyi olur” açıklamaları yapmak. Tabii cümlenin ikinci kısmı doğru, birinci kısmı ise çocuk kandırmaca.
Aslında ABD-Vietnam İkili Ticaret Anlaşması (U.S. - Vietnam Bilateral Trade Agreement BTA) ve ABD-Vietnam Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması (U.S. - Vietnam Trade and Investment Framework and Agreement TIFA) zaten mevcut. Ama ayrıntılarda pürüzler var. Şimdi iş bu anlaşmaları daha işlevsel hâle getirmek ve ticaret hacmini 138 milyar dolar’ın[2] üzerine çıkarmak. Ya Biden’in çok önem verdiği insan hakları ihlalleri konusu ne olacak? İşte Hanoi’deki ABD-Vietnam Stratejik Ortaklık Anlaşması” önce Biden’in dilinden düşmeyen insan haklarını çiğnedi geçti. Bakalım iki ülkenin bundan sonra ufukta, çiğneye çiğneye ağızda çürütülen nasıl bir ortaklık umudu olabilir.