Strateji çok basit aslında. Askeri yönden üstünlük sağlanamadığı durumlarda, rakipleri ekonomik olarak zayıflatmak. En yakın örnek S. Birliği’nin dağılmasındaki sermayenin rolüdür. Plan nedir? Karşı tarafın sürdüremeyeceği ve dayanamayacağı bir askeri silahlanmaya rakibi zorlamak, dayatmak. Böylece rakibin aşırı silah harcamaları ile ekonomik ve sosyal dengesini bozmak. Halkının gözünden düşürmek. İç karışıklıklara zemin hazırlamak. Sovyetler Birliği’ne yapılan uygulamaya bir bakalım.
ABD’nin S. Birliğini Çökertme Stratejisi
ABD’nin liderliğindeki Batı, İkinci Dünya Savaşı’ndaki müttefiki S. Birliği ile hem ideolojik hem de ekonomik sistemlerin çatışması nedeniyle süratle rakip haline geldiler. Doğal olarak askeri açıdan karasal güç olan Rusya, Batının deniz üstünlüğü karşısında her zaman savunma durumunda kaldı. S. Birliği ile ABD’nin esas mücadelesi hep deniz ekseninde oldu.
Aslında dünya tarihi deniz güçlerinin mücadele tarihidir. Kara veya kıta devletlerinin, deniz ticareti ve onları koruyan deniz kuvveti olmadan yaşamasının mümkün olmadığı binlerce örnekle ortadır.
S. Birliği, Batı’nın deniz gücü üstünlüğü karşısında bölgesel ve dünya çapındaki meselelerde sürekli zor durumda kaldı. Bunun en belirgin örneklerini, Amerikan Donanmasının oynadığı aktif rol karşısında Sovyetlerin çaresiz kaldığı 1956 İsrail, İngiltere, Fransa-Mısır Harbi, 1958 Lübnan krizleri oluşturdu. Etkin bir deniz gücünden yoksun olan S. Birliği, denizaşırı bölgelerdeki bu olaylara seyirci kalmak durumuna düştü. Bu, onların yeni bağımsızlığını kazanmış ülkeler nezdindeki itibarını da zedeledi. Ancak en büyük çaresizlik ve kırılma noktası 1962 Küba Krizi’nde yaşandı. ABD, Küba’ya denizden abluka uygulama kararı aldı. Abluka başarılı oldu ve siyasi çözüme ulaşıldı.
S. Birliği şunu anladı ki, ABD deniz gücüne karşı dünyanın bütün denizlerinde bir denge sağlanmadıkça, S. Birliği’nin güvenliği ve bekası tam olarak sağlanamayacaktı. Ayrıca bu denge sağlanmadan S. Birliğinin dünya liderliğine soyunması ve ideolojik olarak yayılması mümkün olamayacaktı. Sovyet liderleri sadece deniz gücünün geliştirilmesi için teknolojik ve ekonomik önlemler almadılar. Aynı zamanda yönetimsel yeniliklere de imza attılar. Genel strateji ABD’nin rol model olarak alınmasıydı. ABD deniz politikasına karşı, onun yöntemlerine benzer bir politika izlemeye başladılar. Sovyetler amacına ulaştı. 1970’lerde ABD, deniz üstünlüğünü kaybetti, panik başladı. Hollywood Ruslar Geliyor ve benzeri filmlerle bunu sosyal hayata yansıttı. 1981’de yapılan çalışmalar sonunda, ABD’nin, Deniz Üstünlüğünü sürdürebilmesi için 600 adet vurucu tipte gemiden oluşan bir donanmaya ihtiyacı olduğu anlaşıldı.[1] Beş yıllık hızlı çalışmalara rağmen 1989 yılına kadar, Sovyet denizaltıları ABD anavatanı kıyılarında darbe mesafesinde karakol yapmaktaydılar. [2] Gelişen Sovyet deniz gücü, ABD’yi ekonomik olarak da sıkıştırmaya başlamıştı. Ancak ABD, kuvvetli bir deniz gücü yanında güçlü bir ekonomik yapıya ve aynı zamanda NATO içinde güçlü müttefiklere de sahipti. S. Birliği ise bu anlamda zayıf sayılırdı.
Sovyetlerin önemli bir sorunu vardı. ABD’yi geçen bu muhteşem deniz gücünü oluşturmak ve idame etmek çok pahalıya mal olmuştu. Sovyet deniz gücü, komünist sistemi zayıflatacak büyük harcamalarla denizlerde başa baş bir denge sağlayabilmişti. Bu bağlamda sosyalist sistemin bir kısım harcamalarından fedakârlık yapılmıştı. Oysa kapitalist ABD’nin finans sistemi daha güçlüydü.
Plan İşe Yarıyor
Sonunda Sovyet ekonomik sisteminin çökertilmesinden başka çare olmadığına karar verildi. Ve bu maksatla, SSCB’ye karşı dünya çapında dolaylı ve çok yönlü bir strateji ile ekonomik ve kültürel savaş başlatıldı.
Bu bağlamda;
- SSCB yüksek derecede silahlanmaya zorlanarak, gelir dağılımı bozuldu ve sosyal yatırımları engellendi. (ABD Savunma bütçesi 1980’de 134 milyar dolardan 1989’da 253 milyar dolara çıkarıldı. Bu artış ABD GSMH’nin %7 si idi. Bu yarışı sürdürebilmek için Sovyetler Birliği ise 1980’lerin ilk yarısında savunma bütçesi için kullandığı GSMH’nin % 22 sini, % 27’ye çıkarmak zorunda kalmıştı. Bunu halkın ihtiyaçlarını 1980’ler seviyesinde dondurarak yapabilmişti.[3]
- Sovyetlerin hayati ticari bağlantıları olan ülkeler üzerinde siyasi, ekonomik ve örtülü baskı unsurları kullanılarak dışsatım gelirleri azaltıldı. ( Yıllık silah satışı 6 milyar dolardan 1 milyar dolara geriledi.)
- Sovyet toplumu unortodox ve örtülü propoganda ile psikolojik ve kültürel erozyona uğratıldı. Yönetim ve sisteme güven zayıflatıldı.
- Ve nihayet ekonomik yetersizlikler nedeniyle 1989’da siyasi ve askeri olarak çözülmesi sağlandı.
- Daha sonra, ABD kontrolündeki dünya ekonomik örgütleri ( IMF, Dünya Bankası vb.) vasıtasıyla Rusya ve dağılan peykleri batıya bağımlı hale getirildi.
Yeni devletin adı Rusya Federasyonu oldu. Dağılma ile Rusya Karadeniz’deki ana üssü olan Sivastopol’ü kaybetmiş, Ukrayna’dan enerji karşılığı 25 yıl süre ile kiralamak zorunda kalmıştır.
Dağılma sonrası ne oldu? ABD ve Batılı şirketler Rusya’ya ve dağılmış birlik devletlerine adeta leş sinekleri gibi üşüştüler. Yeltsin döneminde gelirlerinin % 70’ini alacak şekilde Ortak Üretim Anlaşmaları (PSA) yaptılar. Rusya’nın doğal kaynaklarını çok ucuza kapattılar. Putin’in 2000 yılında iktidara gelmesi üzerine her şey tersine döndü. Putin Rusya’sı sadece kendi ulusal çıkarlarını korumakla kalmadı. Aynı zamanda Çin, Hindistan ve diğer ülkelerle olan stratejik işbirliği ile ABD’nin liderlik ettiği Küresel Sermayenin düşmanı haline geldi. Rusya Almanya yakınlaşması bu korkuyla engellendi.
2000 yılına kadar Rus deniz gücünün gerilemesi devam etti. Akdeniz, Pasifik, Atlantik, Hint Okyanusu; bütün deniz alanları Batı deniz gücüne terkedildi. ABD bu fırsatı kaçırmadı. 2003’te Irak’ı işgal etti. Bu bölge dağılma öncesi S. Birliği’nin etki alanı içindeydi.
Ukrayna Savaşı Planlı Bir Savaş mıydı?
Yukarda sıralanan önlemlerin devam eden Rusya – Ukrayna savaşı ile bir benzerliği var mı acaba? Üstüne üstlük yerle bir olan bir ülke ve yerlerde sürünen bir milleti hala savaştırmaya çalışıyorlar. Silah yığıyorlar, para yığıyorlar.
Ukrayna savaşı ABD’nin Rusya’yı Sovyetler Birliği gibi yeniden çökertmek ve küresel ekonomik sisteme entegre etmek amacıyla çıkartıldı. Bu amaçla her türlü seçim hileleri ve dezenformasyon kullanılarak Zelenski gibi rahatça kullanılabilecek bir başkan seçtirildi. 2014’de Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ile başlayan gerilim 2022’de fiili bir savaşa dönüştü. Kırım zaten Rusya’ya aitti. Jeopolitik nedenlerle mutlaka geri alınması gerekiyordu. Öyleyse bu savaş kimin savaşı? Bu savaşı ABD - Rusya arasındaki hegemonyan amaçlı bir güç mücadelesinden ziyade, dünya Finans Kapital Sisteminin dikte ettiği bir çıkış yolu planı olarak görmeliyiz. Şöyle ki; ABD-Rusya-Çin-AB denkleminde, ABD aleyhine gelişen ve giderek ABD’nin dünya çapındaki ekonomik ve askeri hegemonyasını kaybetme riski vardı. Amerikan dolarının dünya parası olmaktan çıkması tehlikesi giderek büyümekteydi. Bu riskin en etkili aktörü Rusya idi. ABD’ye göre Rusya kısa zamanda durdurulamaz ve etkisizleştirilmezse, ABD’nin dünya liderliği, dolayısıyla Finans Kapital Sistemin küresel piyasaları kontrol etme ve yüksek kar paylarını sürdürme olasılığı sona erebilirdi. ABD ve NATO konsept dokümanlarında Rusya bir numaralı tehdit olarak tanımlanmıştı. ABD savunma bütçesi 2022 Aralık ayında 858 milyar dolara çıkarıldı.[4] Rusya’nın ki ise 2022 itibariyle 144 milyar dolardır. Aynı plan ve stratejinin yeniden gündemde olduğunu söyleyebiliriz.
Temmuz 2023
[1] John F. Lehman, Command Of the Seas 1988 p.116
[2] Lehman p. 119
[3] Kaynak: http://wais.stanford.edu/History/history_ussrandreagan.htm )