Mezar Değil Denizciler Türbesi
Arkasında bıraktığı reisleri ve leventleri onu hiç bir zaman unutmadılar. Hayrettin Paşa’nın türbesi Osmanlı Donanmasının her sefere çıkışından önce ziyaret edildiği kutsal bir mekâna dönüştü. Donanmayı Hümayun, her sefere çıkışında, bütün toplarını kurusıkı ateşleyerek Beşiktaş’ta onun türbesi önünden gemi gemi, filo filo geçerek Marmara ve Akdeniz’e açıldı. Daha önce leventler, bölükler halinde gelip türbeyi ziyaret eder ve Fatiha okurlardı.[3] Beşiktaş önünden ayrılan Donanma Sarayburnu’na gelince, bu dehşetli merasimi seyreden ve Alay Köşkünde bulunan padişahı da, ikinci defa toplarını ateşleyip selamlardı. Öyle ki, donanmanın bir kısmı Beşiktaş önlerinden geçerken, baştaki filolar Sarayburnu’na erişmiş bulunurdu. Bu surette Beşiktaş ve Sarayburnu’ndan aynı anda yükselen binlerce top sesi, Karadeniz’e kadar yayılırdı. Bu tüyleri diken diken eden bir merasimdi ki, tarifi kabil değildir. Merasimin inceliği, Osmanlı kanından gelmeyen bir ölüye, padişah ile aynı derecede saygı gösterilmesidir ki, peygamberler ve Mevlana gibi bir iki evliyayı kiram (evliya soyundan) hariç, Osmanlı Türkiye’sinde hiç kimse ölümünden sonra böyle bir mucize yaratmamıştır.[4] Osmanlı Devleti’nin kaptan paşaları da, hilatlerini Barbaros'un Beşiktaş'taki türbesinde giyerlerdi, bu törende dua edilir ve fakir fukaraya yemek verilirdi.
Vasiyetnamesi
Bu saygın denizcinin vasiyetnamesi de en az yaşamı kadar ilgi çekicidir. Hayrettin Paşa, bütün malı, mülkü ve parasının eğitime harcanmasını vasiyet etmiştir. Hayrettin Paşa’nın yalnız İstanbul içinde ve muhtelif yerlerde 15 adet irili ufaklı akarı vardı ki; bunların hepsini yalnız Beşiktaş meydanındaki 12 yatılı öğrencisi bulunacak medresesine gelir temin etmek üzere vakfetmiştir. Bu arada, Hayretin Paşa’nın kendi baba ocağı olan Midilli Kalesi içinde yaptırdığı medreseyi, hamamı ve çeşmeyi de unutmamak gerekir. Midilli Adası’na yapılacak ziyarette Türk izlerinin en çok bulunduğu yer olan heybetli Midilli Kalesinin mutlaka gezilmesi gereklidir. Hayrettin Paşa’nın Cezayir’de de bir hayli akarı olduğu, onları da yine Cezayir’de yaptırmış olduğu cami ve çeşmelere gelir temin etmek üzere vakfettiği bilinmektedir. Hızır Reis’in Cezayir’de yaptırdığı caminin 1520 tarihli kitabesinde: Allah yolunda cihat edenlerin sultanı Hz. Hayreddin ki Türk soyundan ünlü emir Yakup’un oğludur yazmaktadır.[5] Ayrıca, Hayrettin Paşa’nın 1543-1544 tarihindeki Fransa seferinde, Fransızların masrafları yeterince karşılayamaması nedeniyle kendi gelirlerinden de harcama yaptığı söylenmektedir. Hayrettin Paşa’nın İstanbul’daki akarları şunlardır.
- Zeyrek yokuşunun üstünde erkek ve kadın için olmak üzere yeni iki çinili hamam
- Zeyrek yokuşunun altında yan yana bir fırın ile bir değirmen
- Unkapanı’nda Müderrisoğlu Mahallesinde birbirine bitişik üç ev
- Balat kapısında Parmak Kapı isimli yerde birbirine bitişik üç ev
- Karagümrük’te meyve ağaçları dolu bir bahçe içinde iki katlı büyük bir konak
- Ayvan Saray kapısında Kıpti odaları denen on iki oda ve bir sofalı bina
- Balık Pazarı’nda Halil Paşa Mahallesi’nde Yahudi Hane de denilen iki katlı bir han
- Mahmutpaşa’da Boyacılar Sokağı’nda bahçe içinde büyük bir konak
- Kadırga’da Altı Ocak Sokağı’nda birbirine bitişik altı dükkân
- Balat’ta Kesme Kaya mevkiinde Yahudi Hane de denilen birbirine bitişik iki han
- Galata’da Kürkçü Kapısı’nda kale duvarı yanında birbirine bitişik sekiz dükkân
- Galata’da Yanıkkapı’da bir ev
- Galata’da Yanıkkapı’da kilise bahçesi yanında bir ev
- Beşiktaş’ta büyük bir konak
- Beşiktaş’ta deniz kenarında kendi oturduğu büyük konak ve 25 bin kuruş nakit para
Yukarıda sayılanlardan başka, medresede yatılı bulunacak olan 12 öğrenci ile diğer gündüzlü öğrencilerin faydalanmaları için 20 cilt kitap da vakfetmiştir. Hayrettin Paşa; akarlardan alınacak kira bedelleri ve nakit paranın aşağıdaki gibi harcanmasını vasiyet etmiştir.
- Medresenin dar-ül hadis odasında haftada iki gün Tefsir-i Şerif dersi verilmesini ve bu maksatla eğitmene gündelik 50 akçe ödenmesini
- 12 öğrencinin yatılı kalması ve her bir öğrenciye günde beş akçe verilmesini
- Miras bıraktığı 20 cilt kitaba bakmak üzere kütüphane memuru tayin edilmesini ve gündelik bir akçe verilmesini
- Medresedeki şadırvana su çekmek için bir kişinin tayin edilmesini bu kişiye günde iki akçe verilmesini
- Medresedeki tuvaleti temizlemek ve her gece önünde kandil yakmak için bir kapıcı tayin edilmesini ve günde iki akçe ile ayda iki okka zeytinyağı verilmesini
- Vakfettiği akarlarını yazmak üzere bir kâtip tayin edilmesini ve günde iki akçe verilmesini
- Kiraları toplamak üzere tahsildar tayin edilmesini ve günde altı akçe verilmesini
- Vakıflar için mutemet tayin edilmesini ve günde üç akçe verilmesini
- Vakıflar için nazır tayin edilmesini ve günde beş akçe verilmesini
- Beşiktaş’taki Tekerlek Mustafa Efendi camiinin imam ve müezzinine günde ikişer akçe verilmesini
- Medrese civarında yaptırmış olduğu aşhanede, ölümünden sonra her Cuma ve Pazartesi geceleri öğrencilere pilav ve zerde dağıtılmasını ve aşçılara dörder akçe verilmesini
- Ölümünden sonra her gece baş ve ayakuçlarında birer kandil yakılması için bir türbedar tayin olunmasını ve günde iki akçe ve her ay iki okka zeytinyağı verilmesini
- Vakfa mütevelli olacak kimseye günde yirmi akçe verilmesini
- İstanbul’un zenginlerinden ve dini bütün bir kimsenin vakfa denetçi seçilmesini ve kendisine her yıl altı yüz akçe verilmesini
Bundan başka gerek medrese ve müştemilatı ve gerekse sair akarları eskidikçe, elde mevcut akar kiralarının fazlası ile bunların onarılmasını. Ve yine artacak olan paranın yarısı ile yeniden akarlar yaptırılmasını, diğer yarısının tekrar yarısı ile görevlerinde başarı gösterenlerin gündeliklerine zam yapılmasını ve geri kalanla da medresede okuyan öğrencilere diğer günlerde de yemek verilmesini vasiyet etmiştir. Türbesi yerinde duruyor ama vasiyetinin yapılabilecek kısımları neden yapılmıyor?
Türbe Vasiyeti
Bugün Beşiktaş vapur iskelesi yanındaki türbesi etraftaki yüksek binalardan ve karmaşadan yeterince fark edilememektedir. Barbaros’un defnedildiği türbeyi ölümünden önce yaptırdığı vasiyetinden anlaşılmaktadır. Türbe vasiyetnamede şöyle yer almaktadır. Ve yine kasaba-i Beşiktaş’ta Deve Meydanı tabir olunan meydana kendu cesedim defnolunması için müceddeden bina eylediğim türbe-i şerifime bu dar fenadan serayi bekaya rıhlet eylediğimde, cesedimi defnedip bir salih kimesne türbedar nasp ve tayin olunup kabrimin üzerinde beher leyl ikişer kandil füruzan oluna ve türbenin cevanip erbaasına ve evlatların defin oluna.
Bugün aynı meydanda türbesinin yakınında Hayrettin Paşa’nın çok güzel bir anıtı bulunmaktadır. Bu anıt, Barbaros Hayreddin Paşa’nın anısına 1943’te ünlü heykelciler Ali Hadi Bara ile Zühtü Müridoğlu tarafından yapılmıştır. Heykelin arkasında Yahya Kemal Beyatlı’nın şu dizeleri yazılıdır:
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki donanmayla seferden geliyor!
Adalar’dan mı? Tunus’tan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?