XXI.y.y ikinci yarısında açıkça belli olduğu üzere, devletlerin sosyoekonomik gelişiminin başarılı olması komşu devletlerle sıkı işbirliği sayesinde ancak mümkündür. Aynı şekilde bu gelişim, başta
kıtasal bloklar olmak üzere, önde gelen devletlerle güçlü entegrasyon ilişkilerine de bağlıdır. Bu bağlamda, aktif gelişen Avrasya
ekonomik entegrasyonu kapsamında
Türkiye ve Orta Asya ülkelerinin ilişkilerinin yönü ve perspektifleri ilgi çekicidir.
Orta
Asya bölgesindeki devletleri ilk tanıyan devlet
Türkiye devletidir. Bölgede tarih, din, gelenek, köken ve dil bağıyla akraba olan yeni devletler ortaya çıktı.
Türkiye Orta
Asya devletlerini de içine alan “
Türk Dünyası“ modelini kurmak için büyük çaba gösterdi. Aynı dinden olan kardeşleriyle temas kurma, onlarla tarihi ve kültürel bağlarını doğal bir süreç halinde canlandırma çabasını güçlendirdi.
Türkiye’nin bu bölge ülkeleriyle ilgili amacı önce
ekonomik birlikler kurarak, sonradan aşamalar halinde siyasi bir yakınlaşma sağlamak oldu. Bu arada büyük yer altı zenginliklerine sahip Orta
Asya devletleri de
enerji kaynaklarını dünya pazarına çıkarma konusunda problemlerle karşılaştı.
Enerji kaynaklarının
ulaşım güzergahını, onların teknolojik olanaklarından ziyade, güzergahta bulunan birtakım transit ülke ve dünya devletleriyle olan ilişkileri belirliyordu. Diğer devletlerle birlikte
Türkiye de kendi transit ülke konumunun olanaklarından yararlanarak
ulaşım gelirleri elde etmekle birlikte 448
Türk Diasporası ve
Türk Dünyası Vizyon
2023 aynı zamanda jeopolitik ve jeo-
ekonomik amaçlarına ulaşma çabasındadır(1).
Ankara Azerbaycan ve Kazakistan petrolünü,
Türkmenistan doğalgazını, fazla
ekonomik gelir sağlayacağından kendi sınırlarından geçecek bir hat üzerinden taşımayı düşünüyor.
Söz konusu amaç ve diğer öncelikler
Türkiye’nin bu yöndeki diplomatik faaliyetlerinin temelini oluşturdu. 1992 yılının başlarında
Türkiye bütün Orta
Asya Cumhuriyetlerinde Büyükelçilikler açtı. Ocak 1992 tarihinde T.C. Dışişleri Bakanlığı bünyesinde TİKA adı verilen altbirim oluşturuldu. Hedefi ise: Post- Sovyet ülkeleriyle farklı alanlarda temaslarda bulunmaktı. Ajansa temaslar kurma,
Türkiye tarafından destek amaçlı projeleri koordine etme, tarım, KOBİ,
enerji,
turizm,
sivil havacılık ve sigorta gibi alanlarda proje ve programları geliştirme gibi görevler verildi.
Belirtmek gerekiyor ki bağımsızlıklarının ilk yıllarında Orta
Asya ülkeleri açısından laiklik ilkesinin, siyasi
demokrasi sistemin ve pazar
ekonomisinin hakim olduğu
Türkiye varyantı benimsendi. Yanıt olarak
Türkiye de söz konusu bölgeyle dış ilişkilerini aktif hale getirdi.
Ekonomik, kültürel ve
insani ilişkiler geliştirildi, yatırım ve öğrenci değişimi vb. sağlandı.
Orta
Asya ve
Türkiye arasında farklı alanlarda olma üzere 500’den fazla anlaşma imzalandı, çok sayıda projeler gerçekleştirildi ve ortak şirketler kuruldu. Karşılıklı üst düzey resmi ziyaretler ülkeler arasındaki ilişkilere hız kazandırdı.
İnşaat, telekomünikasyon ve ticaret gibi alanlarda
Türkler Orta
Asya’da çok iyi yer edindi. Batı teknolojisinden başarılı bir şekilde yararlanan bir ülke olarak
Türkiye yeni
Türk devletlerine
ekonomik ve teknik destek sağlamayı hedefledi ve bunu gerçekleştirdi.
Türkiye’de
sivil ve askeri olmak üzere 10.000 öğrenci
eğitim aldı.
Türkiye sadece
ekonomik ilişkilerle sınırlı kalmayacak, büyük bir ihtimalle ilişki siyasi, askeri, sosyal ve kültürel alanları da kapsayacaktır. Bunun yanı sıra,
Türkiye bölgedeki Orta
Asya Devletlerinin
ekonomi temelli bir işbirliğine girmesi için büyük çaba harcamakta.
Bunlardan biri, gelecekte Merkezi
Asya ve
Ortadoğu’yu da birleştirebilecek kapasiteye sahip ve
Türkiye ve Orta
Asya devletlerini de içine alan bir
Ekonomik İşbirliği Teşkilatıdır (EİT). EİT üyesi Orta
Asya devletlerinin olumlu yönde gelişmesini sağlayan faktörler şunlardır: EİT üye devletlerinin yeni pazar arayışı;
Ortadoğu ve Orta
Asya devletleri arasındaki
ekonomik ve ticari ilişkilerin genişletilmesi; dinsel, etnik ve kültürel birlik üzerine inşa edilen çıkarların gerçekleştirilmesi. Orta
Asya devletlerinin EİT’e üye olması onların önüne yeni olanaklar da sundu.
Ancak zorluklar da yok değildir. Siyasi farklılıklardan kaynaklanan zorluklar başta olmak üzere
ekonomik zorluklar da mevcuttur. EİT dışında
Türkiye ve Orta
Asya devletleri kültür,
eğitim, bilim ve ortak tarih alanlarını kapsayan araştırmaları da yürütüyorlar(2). Bu bağlamda, 1993 yılında Almatı’da kurulan
TÜRKSOY’u örnek gösterebiliriz.
Bu yapılanma, üstlendiği fonksiyon ve yürüttüğü faaliyet açısından bir nevi
Türk Dünyasının UNESCO’sudur.
TÜRKSOY çatısı
altında Bişkek’te Manas Destanının 1000. Yıl Kutlamaları, Taşkent’te Emir Timur’un 660. Doğum Yıldönümü Kutlamaları, Almatı’da ise Abay’ın 150. Doğum Yıldönümü Kutlamaları vb. gerçekleşti.
Orta
Asya bölgesindeki
Türkiye’nin
enerji çıkarı her şeyden önce Hazar Denizi havzası petrol ve
Türkmenistan doğalgazı projelerine yöneliktir.
Türkiye’nin bölgede elde ettiği pozisyonunu muhafaza etmek için büyük çaba harcayacağı açıktır. Ancak ülkenin kendi içinde bulunan
ekonomik kriz ve kardeşlerinin “iştahını dizginlemenin“ imkansızlığı bölgedeki
Türk etkisinin
azalmasına neden olmaktadır.
------------------------------------------
(1) Кожантаева У. Центральная Азия: интеграция и ностальгия. // Деловая неделя – 2002.- 29 октября.
(2) Казахстан -Турция: 5 лет дружбы и сотрудничества. - Анкара, 1996. - с. 446.
İlgili kitaba erişmek için tıklayın > Türk Diasporası Ve Türk Dünyası Vizyonu 2023