Arama ve Kurtarma genel olarak herhangi bir doğal veya insan kaynaklı acil durum veya afet esnasında acil yardıma ihtiyacı olan kimselerin yerini tespit etme, gerekirse ilk yardım uygulama ve daha kapsamlı yardım alabilecekleri güvenli bir yere nakletme faaliyetleri olarak tanımlanabilir. Arama ve Kurtarma başlangıçta her geminin denizde kazaya uğrayanlara yardım etmesi gibi sadece denizcilik gelenekleri içinde yer alan yazılı olmayan norm halinde iken günümüzde arama ve kurtarma için uluslararası bir sistem geliştirilmesi çabaları ortaya çıkmış ve bunun da doğal sonucu olarak devletler arama ve kurtarmanın operasyonel unsurlarından biri haline gelmişlerdir. Devletlerin arama ve kurtarma için ayırabilecekleri kaynak ve olanaklarının daha fazla olması nedeniyle bu olumlu bir gelişme olmuştur. Ancak arama ve kurtarma için yapılan düzenlemelerin devletler tarafından diğer maksatlarını elde etmek veya desteklemek maksadıyla argüman olarak kullanılması sadece hayat kurtarmaya yönelik bir hizmet olarak ele alınması gereken bu alanda da uluslararası sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmada Doğu Akdeniz’de arama ve kurtarma sorumluluğu konusu incelenecek, bu alanda bölge devletleri arasında geçmişte yapılan antlaşmalar ile konu ile ilgili uluslararası sözleşmeler ele alınacak, arama ve kurtarma düzenlemelerinin Yunanistan ve GKRY’nin sözde egemenlik iddialarını desteklemek için araç olarak kullanılması ve bölgede yaratmaya çalıştıkları ‘’oldu-bitti’’ değerlendirilecektir. Çalışmanın sonunda bölgede halen yaşanmakta olan göçmen krizi çerçevesinde arama ve kurtarma konusunda yapılması gerekenlere ilişkin olarak bir analiz yapılacaktır.
Arama ve Kurtarma (AK), güç durumda kalmış veya güç durumda kalma ihtimali bulunan insanların, özel olarak eğitilmiş ve donatılmış resmî veya özel ekipler tarafından aranması, bulunması ve kurtarılmasına ve bu kişilere acil müdahale yapılarak, zarar görmeden en yakın sağlık merkezine nakledilmesi hizmetidir. Arama, tehlike altındaki kişileri bulmak için mevcut personeli ve tesisleri kullanmak, kurtarma ise potansiyel veya mevcut tehlike altındaki kişileri tehlikeden kurtarmak, ilk tıbbi bakım veya diğer ihtiyaçlarını sağlamak ve onları güvenli bir yere teslim etmek olarak tanımlanabilir. Arama ve Kurtarma (AK) öncelikli hedefi insan hayatını kurtarmak olan bir hizmettir.
Kazalar ve afetler her zaman insan faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Meydana gelen kazalar ve felaketlerin sebep olduğu kayıplar, kaza ve afetleri oluşmadan önlemeyi esas amaç olarak alan bir emniyet bilincinin gelişmesine yardımcı olmuştur. Bununla beraber insanlık tarihi kaza ve felaketlerle karşılaşmanın yine de kaçınılmaz olduğunun göstermektedir. Teknolojinin gelişmesi daha fazla sayıda insanın daha büyük ve daha hızlı araçlarla dünya üzerinde hareket halinde olmalarına imkân tanımıştır. Ancak bu durum kaza ve felaketlerle karşılaşma riskini de artırmıştır.
Tehlikedeki insanlara yardım etmek insanlık gereklerindendir. Bu gereklilik denizcilerin denizde karşılaştıkları kazazedelere yardım etme zorunluluğu gibi gelenekler kapsamında uzun bir süre sadece yazılı olmayan kurallar arasında yer almıştır. Ancak günümüzde AK hukuk normları içerisinde yer almaya başlamıştır. AK’nın bir zorunluluk olarak kabulü ile birlikte başlayan sistem geliştirme çabaları bugün küresel bir AK sistemi kurma seviyesine ulaşmıştır. Küresel sistem geliştirme çabaları ile birlikte devletler de AK’nın ana unsurlarından biri haline gelmişlerdir. Bu gelişme devletlerin AK için ayırabilecekleri kaynak ve olanaklarının çok daha fazla olması nedeniyle genel olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak devletler arasında diğer alanlarda mevcut sorunların AK alanına da yansıtılması veya devletlerin AK’ya temel amaç olan insan hayatını kurtarmaktan farklı amaçlarla yaklaşmaları bu alanda da sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Tehlikedeki insanlara yardım etmek insanlık gereklerindendir. Bu gereklilik denizcilerin denizde karşılaştıkları kazazedelere yardım etme zorunluluğu gibi gelenekler kapsamında uzun bir süre sadece yazılı olmayan kurallar arasında yer almıştır. Ancak günümüzde AK hukuk normları içerisinde yer almaya başlamıştır. AK’nın bir zorunluluk olarak kabulü ile birlikte başlayan sistem geliştirme çabaları bugün küresel bir AK sistemi kurma seviyesine ulaşmıştır. Küresel sistem geliştirme çabaları ile birlikte devletler de AK’nın ana unsurlarından biri haline gelmişlerdir. Bu gelişme devletlerin AK için ayırabilecekleri kaynak ve olanaklarının çok daha fazla olması nedeniyle genel olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak devletler arasında diğer alanlarda mevcut sorunların AK alanına da yansıtılması veya devletlerin AK’ya temel amaç olan insan hayatını kurtarmaktan farklı amaçlarla yaklaşmaları bu alanda da sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Günümüzde Akdeniz çevresinde yaşanan toplumsal karışıklıklar, çatışmalar ve savaşlarda yerinden edilen insanlar ve göçmenler nedeniyle Akdeniz, AK faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) 2018 yılı Ocak ve Kasım ayları arasında geçen sürede, Akdeniz’den Avrupa’ya ulaşan göçmen sayısının 100 bini geçtiğini, 2 bine yakın göçmenin bu yolculukta yaşamını yitirdiğini açıklamıştır. IOM’a göre 2017 yılının aynı döneminde Avrupa’ya geçen göçmen sayısı 155 bin olup, 2 bin 960 göçmen bu yolculuk sırasında ölmüştür. Akdeniz dünyada göçmenler için son yıllarda en ölümcül geçiş yollarından birisi haline gelmiş olup, bu durum AK organizasyonlarının üzerine önemli bir yük getirmektedir.
Doğu Akdeniz de göçmen hareketlerinin görüldüğü alanlardan biri olup, bu çalışmada Doğu Akdeniz’de AK sorumlulukları ve bu alanda mevcut uluslararası sorunlar incelenmiştir.
Denizde AK, genel olarak AK’nın ayrılmaz bir parçasıdır, ancak dünya karalarının devletler arasında paylaşılmış olmasına rağmen, deniz alanlarının tamamen devletlerin egemenlik ve yetki alanları tarafından kapsanmıyor olması, denizde AK ile ilgili özel düzenlemelerin yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle denizde AK çeşitli uluslararası düzenlemelere konu olmuştur.
İlgili kitaba erişmek için tıklayın > Yeni Deniz Güvenliği Ekosistemi ve Doğu Akdeniz