Liderler vardır ülkelerinin kaderini etkiler. Gemiler vardır dünyanın kaderini etkiler. Bu gemiler
Yavuz ve Midilli adlarını verdiğimiz, Goeben ve Breslau’dur. Bu iki gemi sadece Almanya ve Osmanlı devletinin değil, Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Yunanistan’ın kaderini etkilemiş ve I nci Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesindeki sonucu belirlemiştir. Bizlere tarih
kitaplarında öğretilen, İngiliz gemilerinden kaçan bu iki Alman gemisinin Osmanlı Devletinin dünya savaşına girmesine neden olduğudur. Ama bu gemiler gelmeseydi Osmanlı’nın sonu ne olurdu,
Türkiye Cumhuriyeti ve Bolşevik Rusya kurulabilir miydi? Bunları hiç düşünmedik. Tarihsel olaylar tesadüf değillerdir. Olaylar birbirine bağlı nedenlerle zincirleme olarak gelişirler. Her olayın neden ve şartları nihai sonuca giden basamaklardır.
I. Dünya Savaşı patladığında bu iki Alman gemisi
Akdeniz’deydi. Teknik durumları hiç de iyi değildi. Dünyanın en hızlı (29 mil) gemisi olan Goeben kazan boruları arızasından azami 23 mil sürat yapabiliyordu. Bu nedenle, Ekim ayında Goeben’in Moltke ile değiştirilmesi planlanmıştı. Ancak İngilizler bunu hiç bir zaman öğrenemediler. Goeben’in, çapları 28 cm olan 10 topu vardı. Azami 27 deniz mili sürate sahip olan Breslau ise 10,5 santimlik 12 adet topa sahipti. İngilizler ise 7’si büyük 4’ü küçük 11 kruvazöre sahipti. Bunlardan üçünün top çapları 30,5 cm idi. Bu üç gemi Goeben ile isabet almadan muharebe edebilirdi. Ancak 23 bin tonluk Goeben’in İngilizler üzerinde yenilmez, yakalanmaz, mermi işlemez, batırılamaz şeklinde uhrevi bir imajı vardı. Sanki Goeben sihirli bir gemiydi. Bu iki Alman gemisine Amiral Souchon komuta ediyordu.
Dünya Savaşı Başlıyor
2 Ağustos 1914’de Rusya Almanya’ya, bir gün sonra da Almanya Fransa’ya savaş ilan etti. 4 Ağustos 1914 sabah gün ağarırken Goeben ve Breslau Cezayir’deki Fransız üslerini bombardıman etti. Büyük hasar verdirdiler. Bombardıman emri ile birlikte Amiral Souchon’a İstanbul’a gitme emri de verilmişti. 4 Ağustos’ta İngiltere’nin Almanya’ya savaş ilan ettiği haberi geldi. Kömür ikmali için her iki gemi Messina’ya çekildi. Amiral Souchon, Avusturya deniz kuvvetleri komutanı Oramiral Haus’a yardım mesajı çekti. Cevap gecikmedi: İkinci seferberlik cesaret kırıcı oldu, gelemiyorum. Tarafsızlıklarını ilan eden İtalyanlar kömür ikmali için zorluk çıkarıyorlardı. Son defa ikmale izin verildi. Ancak 2000 ton kömür alınabildi. Düşmanın, Messina Boğazı’nın her iki tarafını da tutmuş olması tahmin edilmesi en kolay şeydi. Güneyde bir İngiliz kruvazörü vardı. 6 Ağustos günü saat 11’de Alman Deniz Kuvvetleri karargâhından şu haber ulaştı: ... Siyasi sebeplerden dolayı İstanbul’a gitmek henüz mümkün değil.
Stratejik Karar
Amiral Souchon şu muhakemeyi yaptı ve kararını verdi: Bu bilgi ve Roma’daki Alman deniz ataşesinin Adriyatik’e gitmem için acil tavsiyesi beni Çanakkale Boğazı’na gitmek kararımdan caydıramadı. Düşmanların üstün gücü ve her nevi ihtiyacın karşılanması imkânının olmayışı yüzünden
Akdeniz’de kalmam mümkün değildi. Adriyatik’e gitmeyi hiç istemiyordum. Avusturya’nın desteğine muhtaç vaziyette orada hiç bir aktif görevde bulunamayacağımı kesinlikle hissediyordum. Bu yüzden
Türkiye’nin rızasıyla, olmazsa rızası hilafına Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçip savaşı
Karadeniz’e taşıma kararım kesindi.
Türkleri kadim düşmanları olan Moskoflara karşı birlikte harekete geçirebilmeyi ümit ediyordum.
Kovalamaca Başlıyor
İngiliz filosuna ise Amiral Milne komuta ediyordu. Milne, Goeben ve Breslau ile açık deniz savaşına girmekten çekiniyordu. Çünkü Goeben’in bir kaç isabetli savlosunun kendi kruvazörlerini batıracağından çekiniyordu. O nedenle gece torpito hücumu yapmayı planlamışlardı. Bunda başarılı olamazlarsa kömürleri bitene kadar Alman gemilerini kovalayacaklardı. Amiral Souchon, Adriyatik’e gidecekleri izlenimi vererek, İngilizleri aldatmayı planladı. Telsiz konuşmalarını açık olarak yaptılar. Berlin’e çektikleri mesajlarda Adriyatik’e gideceklerini belirttiler.
Berlin’den Amiral Souchon’a gelen mesajda şöyle yazıyordu: Majeste hazretleri Goeben’le Breslau’nun kapandan başarı ile kurtulmasını bekliyor. Goeben ve Breslau ani bir rota değişikliği ile Adriyatik yerine Çanakkale’ye yöneldiler. İngiliz gemileri bunu fark ettiler. Ancak Alman telsizcileri İngilizlerin haberleşmesini yaklaşık bir saat süre ile karıştırdılar. Mataban Burnu yakınlarında Breslau ile Gloucester arasında kısa süreli bir topçu muharebesi oldu. Alman gemilerini takip eden İngiliz gemilerinin tereddüdü ve cesaretsizliği nedeniyle yola devam ettiler. Ancak kömür sıkıntısı çok kritik bir aşamaya gelmişti. Alman istihbaratı ve mükemmel organizasyonu semeresini verdi. Yunanistan’ın güneyindeki Maleas Burnu açıklarında bir kömür gemisinden ikmal yapıldı. Amiral Souchon, 7 Ağustos 1914’de Mataban Burnu açıklarında Breslau’ya şu emri verdi:
Karadeniz’deki düşmana taarruz etmek, askeri bakımdan kati bir zorunluluk halini almıştır.
Türkiye hükümeti ile bu hususta bir anlaşmaya varamasak dahi ben Boğazı zorlayıp geçeceğim, siz de tereddüt etmeden beni izleyiniz. Amiral Souchon’un bu kararlılığı ve öngörüsü son derece dikkat çekici idi. Bu kararlılık, Amiral’in Almanya’nın genel politik ve askeri
stratejik hedefleri ve
ulusal çıkarları konusunda çok iyi doktrine edildiğini göstermektedir. Bütün dünyada,
savunma ve
güvenlik konularında değişmeyen bir kural vardır. Her ülkenin
savunma ve
güvenlik doktrinleri o ülke subayları üzerine bina edilir. Çünkü onlar hiç bir kişisel çıkar gözetmeden sadece vatanın
savunması ve bekası için yetiştirilirler. Gerektiğinde vatan ve millet için korkusuzca ölürler. İkinci ikmal noktası orta Ege’deki Naksos Adası’nın doğusundaki küçük bir ada olan Danuse idi. 9 Ağustos 1914’de öğleden sonra ikmal başladı. Ada sakinlerinden bir kısmı gözetleme için tepelerde görevlendirildi. Adalıların muhtemel ihanetine karşı tedbir olmak üzere gemi isimleri ile gemilerin kıç tarafında W.II ( II. Wilhem) yazılı tacın üstüne örtüler çekildi. Erler şapka şeritlerini tersine çevirdiler. Gemilere bayrak da çekilmedi. 10 Ağustos sabaha karşı saat 1’de Berlin’den ilginç bir mesaj geldi: Boğaz’a giriniz. Teslim olmak için kaleden (Kumkale veya Seddülbahir olabilir) heyet çağırınız. Boğaz’dan geçerken kılavuz alınız. Demek ki Bab-ı Ali ile Berlin arasında Osmanlı devletinin hemen savaşa girmesini önlemek maksadıyla böyle bir diplomatik mekanizma kararlaştırılmıştı. Çünkü o tarihte Osmanlı Devleti henüz savaşa girmemişti. 10 Ağustos 1914 sabah gün ağarırken Danuse Adası’ndan hareket edildi.