Çin, Ortadoğu'ya 'Baharı' Getirebilir mi?

Makale

Çin’in Küresel Güvenlik Girişimi yaklaşımını resmi bir doktrine çevirmesi ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler bundan sonra 'arabuluculuk' konularında daha proaktif bir siyaset izleyeceğini gösteriyor. ...

Çin’in Küresel Güvenlik Girişimi yaklaşımını resmi bir doktrine çevirmesi ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler bundan sonra 'arabuluculuk' konularında daha proaktif bir siyaset izleyeceğini gösteriyor.

İran ve Suudi Arabistan arasında yapılan anlaşmaya öncülük etmesi de bunu teyit ediyor. Bu aynı zamanda Ortadoğu özelinde sorumlu bir büyük güçimajı çizmeye karar verdiğini ve bu temelde netameli konularda inisiyatif almaya yöneldiğine de işaret etmekte.

Aslında Çin'in arabuluculuk konusundaki çabaları sadece Ortadoğu ile sınırlı değil. Ukrayna meselesinde de bir süredir Batı'nın "araya gir" baskısı altında.

Ukrayna meselesi ile ilgili Çin’in üst düzey diplomatı Wang Yi bu sene Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı’nda Ukrayna’daki çatışmaları barışçıl şekilde çözmeyi amaçlayan bir plan sunacağını açıklamıştı.

Daha sonra yayınlanan "Çin'in Ukrayna Krizinin Siyasi Çözümüne İlişkin Pozisyonu" başlıklı (12) maddelik barış planında NATO’ya değinilmezken Soğuk Savaş zihniyetinin terk edilmesi ve tüm ülkelerin meşru güvenlik çıkarları ile birlikte endişelerinin ciddiye alınması gerektiği özellikle vurgulanmıştı.

Bu belge ile Çin, Ukrayna krizinde durduğu pozisyonu resmi bir çerçeveye sokarken aynı zamanda ABD menşeli “Rusya’ya yardım“ ithamlarına da yanıt vermeye çalışmıştı.

Tekrar Ortadoğu'ya dönersek Pekin'de İran ve Suudi Arabistan arasında yapılan anlaşma Ortadoğu'da iki ezeli rakibin tam anlamı ile total bir uzlaşmaya gitmese de rekabete ciddi bir ara verdiklerini gösteriyor.

Çin’in Kuşak-Yol Girişimi Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Asya’yı birbirine bağlaması noktasında İran’la olan ilişkileri ön plana çıkıyor.

İran da Çin’in en önemli bir petrol tedarikçisi konumunda.

Çin, İran ile ilişkilerinde başlarda temkinli olmasına rağmen artık daha proaktif.

Çin, ABD’nin yaptırımlarına rağmen İran ile ticaret yapmaya devam ediyor. Öte yandan Çin ve İran, özellikle ABD'nin Orta Doğu'daki hegemonyasına muhalefet etme konusunda ortak stratejik çıkarları paylaşıyor.

Çin, İran ile ilişkilerini bölgedeki daha geniş çıkarları ile dengelemeye özen gösteriyor. Çin'in önemli petrol tedarikçileri Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez Arap ülkeleriyle iyi ilişkileri derinleşerek devam ediyor.

Hatta körfez ülkeleri ile daha yakından ilgilenen Çin, İran tarafından endişe ile not ediliyor. Öte yandan Çin'in İran'la olan ilişkisi karmaşık ve çok yönlü. Bu nedenle dengeleme her zaman Çin'in ilk hedefi olacaktır.

İran'ın manevra alanı sıkıştıkça Çin'e olan bağımlılığı artıyor ve bu izolasyon iki ülke arasındaki asimetrik bağımlılığı derinleştiriyor. Aynı durum ABD tarafından inşa edilen güvenlik mimarisi içerisinde sıkışan Suudi Arabistan için de geçerli.

Yemen savaşı üzerinden devam eden bölgesel mücadele ve Suudi menşeli ARAMCO’ya yapılan İHA saldırıları Suudileri son dönemde iyice köşeye sıkıştırmıştı.

S.Arabistan uzun süredir Yemen savaşının ortaya çıkardığı zarar ve stratejik anlamda “riskten kaçınmaya dönük“ yaklaşımı ile küresel arenada kendisine anlamlı ve dengeli bir pozisyon arıyordu.

Çin tarafı, İran ve Suudi anlaşmasını diyalog ve barış için bir zaferolarak lanse ederken söz konusu diplomatik atılım 1978 Camp David ve 1993 Oslo Anlaşmalarıyla kıyaslandı.

Yemen meselesinde ateşkes konusunda ortaya çıkan umutlar ve İran Cumhurbaşkanı ile Suudi Kralının karşılıklı resmi ziyaretleri duyurması bu anlaşmanın somut sonuçları olarak dikkat çekiyor.

Çin’in gelecekte arabuluculuk diplomasisi yoluyla küresel/bölgesel çatışma çözümünde daha aktif ve yaratıcı bir rol oynamaya çalıştığı görülüyor.

Hatta Çin dışişleri bakanı son olarak Çin'in İsrail-Filistin barış görüşmelerine aracılık etmeye hazır olduğunu duyurdu. Çok dikkat çekmedi ancak bu açıklama sırasında Çin dışişleri bakanının özellikle şu sözleri çok dikkat çekti:

"İsrail tarafı Çin'in nüfuzuna değer veriyor ve İran'ın nükleer meselesi konusunda endişeli ve Çin'in aktif bir rol oynamasını bekliyor."

Direkt olarak İran - İsrail ilişkilerini etkileyecek olan böyle bir rol Çin'e gerçek anlamda bir "arabuluculuk" vasfı kazandırabilir. Ancak bu göründüğünden çok daha zor bir iş.

Çin-İran ilişkilerinde en önemli meselelerden birisi de İran'ın nükleer konusunda kat ettiği aşamalar. Çin nükleer silahların yayılmasının önlenmesine özel bir önem veriyor. Ancak sivil amaçlı nükleer kullanımı konusunda herhangi bir sorun görmüyor.

Dolayısı ile İsrail'i İran konusunda ikna etmesi çok uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Gerçi İran ve Suudi Arabistan anlaşması da öncesinde buna benzer şekilde algılanıyordu.

Küresel konjonktürün giderek belirsizleştiği ve “küresel fetret devri“diye tanımlayabileceğimiz şu geçiş aşamasında Çin'in arabuluculuk hamlelerinin başarılı olması başka bazı faktörlere de bağlı.

Çin, bu süreçte bir yandan diğer devletlerin içişlerine karışmama ilkesine riayet ederek diğer yandan da ulusal çıkarlarını koruma ve büyük güç kimliğini şekillendirme hedeflerini aynı anda gerçekleştirmeye çalışıyor.

Aynı zamanda BM ilkelerine dayalı daha barışçıl bir küresel düzeni hedefliyor.

Çin’in arabuluculuk diplomasisinin arkasında bölgesel ve küresel sorunlarda daha fazla söz sahibi olma amacı yatıyor.

Bu diplomasinin etkinliği ise, tarafların Çin’e olan güvenine bağlı.

Çin uluslararası normları ve değerleri dikkate alarak bu rolünü genişletebilir. Zaten Küresel Güvenlik Girişimi de böyle bir amaca matuf.

Çin’in “büyük güç rekabetinden“ kaynaklı olarak uluslararası sistemin çok kutuplu bir modele evrildiği yönünde bir düşüncesi var. Bu düşüncesini paylaşan Rusya gibi ülkeler de mevcut.

Bu vizyon arayışı kendisini ekonomi, enerji ve askeri alanlarda öne çıkarmaya başladı. Söz konusu arayışın özellikle BM ilkelerine bağlı kalan çok kutuplu bir uluslararası sistemi savunduğu görülüyor.

Bu nedenle küresel ölçekte meydana gelen krizlerde öne çıkmak ve ABD’nin kurallara dayalı küresel düzenine alternatif bir çatışma çözümüne girişmeyi deneyeceklerdir.

Çözüm odaklı bir yaklaşım Ortadoğu'ya baharı getirebilir mi sorusunun cevabı bütün bu olgusal gerçekliğin mantıklı bir analizi sonucunda ortaya çıkabilir.

Dolayısı ile Çin'in arabuluculuk rolünün kısa vadede "çatışmalı ortama ara vermesini" beklemek mümkünken total çözümlerin daha küresel bir konsensüs sonucunda elde edilebileceğini gösteriyor.

Hülasa söz konusu girişimlerin başarılı olup olmayacağı büyük güç rekabetinin seyrine bağlı gözüküyor.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2782 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1118
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Avrupa Arktik Bölgesi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Soğuk Savaş boyunca Arktik, Barents Denizi’nin nükleer silahlı denizaltılar ve yoğun askeri konuşlanmalar için bir operasyon sahası olduğu stratejik bir sınır hattıydı. ;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası“ olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği“ ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu ana...;

Çin’in küresel ekonomik sistemin resmen ve fiilen dışında kalıp güçlendiği yıllarda, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi için büyük bir çaba sarf eden ülkeler, çeşitli yuvarlak masa toplantılarıyla, üzerinde uzlaşılan bir serbest ve adil bir ticaret mekanizması yaratmışlardı. ;

İçinde bulunduğumuz dönem askeri güçler bakımından eski yapıların çöktüğü, kimisi kalıcı kimisi geçici olan yeni yapıların ortaya çıkıp hayatta kalabilmek için yarıştığı bir dönemdir. Yeni teknolojiler; silahların menzilini artırmakta, reaksiyon süresini azaltmakta ve insan kapasitesini aşacak şekil...;

Bu navigasyon planı iki stratejik sonla bitiyor: 2027’de Çin Halk Cumhuriyet’i ile olası savaşa karşı hazır olmak ve donanmanın uzun dönem avantajlarını iyileştirmek. Biz bu olası sonlarla karşılıklı iki zorlayıcı yollarla çalışacağız: Proje 33’ü uygulamak ve donanmasının ortak savaş ekosistemine k...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Bu rapor, Türk savunma sanayiinin gelişme sürecinin sürdürülebilirliginin ve ihracat potansiyelinin arttırılmasında, şekillendirilecek geleceğe uygun; insan sermayesi, yapı, süreç ve stratejilerin tasarlanmasına ışık tutmak, bu kapsamda alınabilecek tedbirleri saptamak maksadıyla hazırlanmıştır.