“Post-güvenlik jeopolitik“ kavramınınsa günümüzde giderek önem kazandığını söyleyebiliriz. Küresel boyutta etkin sermayeyle ulusal sermayenin çıkarları yer yer örtüşmekteyse de çoğu zaman çatışmaktadır. Bu nedenle ulusal sermaye taraftarlarının tanımladıkları geleneksel ulus-devlet modelinden ciddi bir sapma yaşanması durumu ortaya çıkabilmektedir. Geleneksel ulus devletin çıkarları ve güvenlik anlayışında yaşanan bu dönüşüm dünyanın çok kutuplu yapıya doğru evrimleşmeye başladığını bizlere gösteriyor. Dolayısıyla güvenlik anlayışında da bir dönüşüm yaşanabileceğini görüyoruz. Güvenlik anlayışındaki bu derinleşme ve karmaşıklaşma hâli “post-güvenlik“ kavramıyla tanımlanıyor.
Türkiye, jeopolitik konumu itibarı ile dünyanın en kritik alanlarından birinde yer almakta olup, stratejik olarak da çok önemli bir pozisyona sahiptir. Eşsiz güzellikteki ülkemiz; Akdeniz’i Ege Denizi üzerinden Karadeniz’e bağlayan ve Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu’ya erişebilen bir kilit taşı özelliğindedir. Bu özel konumu, tarihten gelen gücü, büyük ve nitelikli nüfusu, kültürel düzeyi ve özellikle teknoloji ve üretim altyapılarıyla baktığımızda ülkemizin Batı ve Doğu’yu buluşturacak küresel boyutta etkili bir güç olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra ülkemiz hem ulusal hem küresel güvenliğin sağlanması adına önemli çalışmalar yürütmekte olup, ilgili uluslararası ittifakların da stratejik ortağıdır. Türkiye sanayileşme ivmesini çevreye, insana dikkat ederek ve bu hususu ön planda tutarak gerçekleştirmekte, sürekli büyümesini ve gelişmesini devam ettirmektedir. Ülkemiz insana ve çevreye yatırım yapmakta olup, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, Paris İklim Anlaşması’nı Ekim ayında kabul etmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ardından Türkiye’nin 2053 Vizyonu doğrultusunda önemli bir adım attığını bütün dünyaya duyurmuştur. İklim değişikliği hususunda kritik kilometre taşlarının Türkiye’de uygulanışı taahhüt edilmiştir. Ülkemiz bu kapsamda sürdürülebilirlik ve yeşil büyüme hususlarını yol haritasına dâhil etmiştir.
G-20 zirvesinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi ile dünyada öncü olacağını kurgulamıştır. ASELSAN olarak hem faaliyetlerimizin hem de kullanıcılarımıza sunduğumuz çözümlerimizin çevreye duyarlılık hususunun ön planda tutularak gerçekleştirilmesine yönelik kritik gelişmeleri bizler de sağlıyoruz.
Türkiye, 69 yıldır NATO’nun en kıymetli ve eşsiz müttefiklerindendir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye büyük ekonomisi, bölgesel askerî ve siyasi gücüyle ittifakın güneydoğu kanadında eşsiz ve çok önemli bir müttefik olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle Orta Doğu’da yaşanan sıkıntılı gelişmeler neticesinde ortaya çıkan göç meselesi ve çeşitli güvenlik hususlarıyla ilgili mücadele kapsamında ülkemizin ortaya koyduğu etkin çözümler, Avrupa Birliği ve NATO dâhil olmak üzere uluslararası alanda takdir görmektedir.
ASELSAN, ülkemizin uluslararası ittifaklarda eşsiz katkılar sunmasına, hem savunma hem de sivil alanda yüksek teknolojiye dayanan yerli ve millî sistem ürün ve çözümleriyle her zaman destek olmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin “yurtta barış, dünyada barış“ ideali doğrultusunda geçmişte ve günümüzde pek çok kritik barışı destekleme harekâtına önemli katkılar sağladığını görüyoruz. Türkiye, mevcut askerî kapasitesi, etkin dış politikası, ülke ekonomisi ve yumuşak güç unsurları olan tarihi, coğrafi konumu, kültürel mirası ile bölgesel ve uluslararası güvenliğe katkı sağlayan özel bir statüdedir. ASELSAN’ımız güçlü Türk ordusunun her ihtiyacına yerli ve millî çözümler sunmakta olup, ülkemizin savunma sistemleri kapsamında bağımsızlığı için önemli gelişmeler sağlamaktadır. ASELSAN kritik Ar-ge faaliyetleriyle sürekli olarak gelişmektedir. Bugün gelişmesini yalnız Türkiye için değil, dost ve kardeş ülkeler için de çeşitli işbirliği programlarıyla daha ötelere taşımaya muktediriz. Bu yönde de güzel gelişmeler olacağını bekliyoruz.
Yüzyıllarca farklı medeniyetlerin beşiği olan Türkiye, Doğu ve Batı kültürünü sentezleyen bir ülke olmasının yanı sıra Türk dünyasının da merkezi konumundadır. Güçlü devletimiz bu konumunu daha da geliştirmek adına pek çok yeni stratejik adımlar atmaktadır. Azerbaycan - Ermenistan arasında yaşanan gerginliklerde ülkemizin üstün teknolojik etkinliklerinin ve millÎ teknoloji hamlesi kapsamında üretilen savunma sistemlerinin de kullanılması sonucunda yüksek kazanım getiren bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin Orta Asya’ya açılan Nahçıvan Koridoru’nun tesis edilmesi sağlanmıştır. Böylece Türkiye - Orta Asya arasında jeopolitik ve jeo-ekonomik anlamda yeni bir dönem başlamış olup, ülkemizin Türk dünyasıyla etkileşiminde büyük gelişmeler sağlanabileceğini düşünüyoruz.
Ülkemiz yüksek hızla sürdürdüğü kalkınma programı çerçevesinde altyapı yatırımlarına da büyük tempoyla devam etmektedir. Ülkemiz gelecek vizyonları kapsamında enerji, ulaşım, akıllı şehirler ve kamu güvenliği sistemlerine yatırım yapmaktadır. Bu doğrultuda atılan önemli adımlar ve sunulan çözümler, hem ulusal hem de küresel çıkarları destekleyici niteliktedir.
ASELSAN, ulaşım, güvenlik, enerji, otomasyon ve sağlık alanlarında çözümler sunan yetkin bir sektör başkanlığı ile ülke ihtiyaçlarının yanı sıra diğer ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayacak alt yapıya sahiptir. Türk Savunma Sanayii, ülkemizin barışçıl diplomasisi ve işbirlikçi yaklaşımının önemli bileşenlerindendir. Devletimiz dost ve kardeş ülkelerle süreçlerini pekiştirmekte ve müttefik ülkelere savunma sistemleri kapsamında fayda sağlamaktadır. Türk Savunma Sanayii küresel çapta dikkat çeker hâle gelmiştir. ASELSAN, Türk Savunma Sanayiinin lokomotifi olarak sürdürülebilir büyümesini devam ettirecek ve savunma teknolojilerindeki bağımsızlığa katkı sağlayacaktır.
ASELSAN’ın seçkin, deneyimli ve teknolojinin en üst düzeyinde tasarım yapabilen nitelikli mühendislik iş gücü, proje yönetim tecrübesi, büyük entegre sistemlerin gerçekleştirilmesine imkan veren sistem mühendisliği kadrosu savunma sektörünün birçok faaliyet alanında hem yetkin olmanın verdiği avantaj hem de birikmiş tecrübeyle birçok imkansızı mümkün kılmıştır. Aynı zamanda bu iş gücü savunma sektöründe öğrendiği bilgileri ve edindiği tecrübeleri hızlı bir şekilde sivil alanlardaki çözümler için de gerekli güncellemelerini yapıp kullanabilmektedir. Bu kapsamda ASELSAN mühendisleri, ülkemize ve sektörün birçok ürün ve teknoloji kazandırmıştır. Gelecek Türkiye’si için ASELSAN durmaksızın çalışacak ve önemli çözümler sunmaya devam edecektir.
1975 yılında telsiz üretmek amacıyla kurulan ASELSAN, ar-ge’ye dayalı başarılı çalışmaları, askerî münferit alanında ihtiyaç duyulan tüm sistemlerin üzerinde yoğunlaşması ve bütün dünyaya sunduğu yüksek kaliteli çözümleriyle bugün dünyanın ilk 100 savunma şirketi arasında 48. sıradaki yerini salgın dönemine rağmen son iki yıldır korumaktadır. Ülkemiz adına önemli bir başarı olduğunu değerlendiriyoruz. ASELSAN’ımız geniş bir yelpazede sürdürdüğü faaliyetlerini beş önemli sektör başkanlığı bünyesinde - beş fabrika diye değerlendirilebilir - gerçekleştirmektedir. Bunlar; “haberleşme ve bilgi teknolojileri“, “mikro-elektronik güdüm ve elektro optik“, “radar ve elektronik harp sistemleri“, “savunma sistem teknolojileri ve bu birikimlerimizi sivil alana yansıttığımız ulaşım“, “güvenlik, enerji, otomasyon ve sağlık sistemleri“ alanlarıdır.
Bizler ASELSAN olarak sadece savunma ile sınırlı kalmayıp, teknolojinin her alanında millîleşmeyi bir beka meselesi olarak görmeye devam edeceğiz. ASELSAN’ınımız her geçen gün tarihî kilometre taşı sayılabilecek adımlar atacaktır. Bizim her başarımızın altında milletimizin güveni, 9000’i aşan çalışanımızın emeği ve yüce devletimizin destekleri bulunmaktadır. ASELSAN, Cumhurbaşkanlığımız tarafından açıklanan strateji dokümanlarını özümseyerek faaliyetlerini sürdürmektedir. ASELSAN, Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejilerini her zaman destekleyecek önemli bir yüksek teknoloji şirketidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir kuruluşu olan ASELSAN, Savunma Sanayii başta olmak üzere birçok sektörde Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinde ve rekabet gücünde belirleyici rol oynamaya devam edecektir. Bu gücünü, devletimizin yönlendirmeleriyle dost ve kardeş ülkelerle de ortak projeler, işbirliği çalışmaları, ar-ge faaliyetleri yaparak da geliştirebileceğimizi sizlere arz ediyorum.
( Sami DUMAN, ASELSAN Strateji Yönetimi Direktörü | Açılış Konuşması, 7. İstanbul Güvenlik Konferansı, 04 Kasım 2021 )