Çin - İran - Suudi Arabistan Üçgeninde Diplomasi

Makale

Ortadoğu'nun iki büyük petrol üreticisi olan İran ve Suudi Arabistan, ilişkilerin kesilmesinden yedi yıl sonra bağları yeniden kurma ve büyükelçilikleri yeniden açma konusunda anlaştılar. Anlaşma, Çin'in arabuluculuğunda Pekin'de yapılan görüşmelerin ardından geldi....

Fatih BEYAZ

Ortadoğu
'nun iki büyük petrol üreticisi olan İran ve Suudi Arabistan, ilişkilerin kesilmesinden yedi yıl sonra bağları yeniden kurma ve büyükelçilikleri yeniden açma konusunda anlaştılar. Anlaşma, Çin'in arabuluculuğunda Pekin'de yapılan görüşmelerin ardından geldi. Görüşmeler sonucunda İran ve Suudi Arabistan, iki ay içinde diplomatik ilişkileri sürdürme ve büyükelçilikleri yeniden açma konusunda anlaştılar. İran İslam Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan krallığı, "devletlerin egemenliğine" ve "iç işlerine karışmamaya" saygı duyduklarını teyit ettiler. Yıllardır iki ülke, başta Suriye ve Yemen olmak üzere bölgesel anlaşmazlıklar nedeniyle çatışmaktaydı.

Yapılan görüşmeler ve varılan anlaşma, Suudi Arabistan'ın batıdan bağımsız bir dış politika yürütme konusundaki yeni kararlılığını gösteriyor. ABD’nin İran ile uzlaşmadığı bir diplomatik ortamda Suudi Arabistan’ın İran ile uzlaşması, dış politikada bir eksen kayması olarak nitelendirilebilmesi için yeterli değildir. Ancak ABD ile olan iyi ilişkilerine rağmen İran ile ilişkilerini normalleştirmek istemesi üçüncü bir etken olan Çin’in faktörüdür. Yani ABD’nin en büyük küresel rakibi Çin’in önderliğinde barışçıl bir zeminde bölgesel olarak yakın bir komşusu ile dostane ilişkilerini geliştirmek istemesi hem bölgesel hem küresel bir kazanç olarak Suudi Arabistan için bir fırsat olmuştur. Bir yandan ABD’yi Çin ile dengeleyebilecek bir yandan da bölgesel anlamda yaşayacağı çatışmalardan dolayı yaşayacağı kayıpları azaltacaktır. Tek bir uluslararası aktör ile kurulan, gelişen işbirliği olağanüstü durum ve kriz zamanlarında ilgili devlete bir bağımlılık durumu oluşturmaktadır. Bu da sağlıklı bir sonuç oluşturmaz. Bugün İsrail’in bölgesel anlamda hiçbir devlet ile barışçıl ilişkileri olmaması ve ABD’nin desteğine muhtaç bir devlet olması durumu, karşılıklı şekilde mecburi bir birlikteliği doğurmuştur. Ancak küresel siyasetin güç merkezlerinin ve dengelerinin değişmesi durumunda mevcut işbirliklerinin devletleri tehditlerden alıkoymaya yetmediği durumlarda, bu tek kanatlı işbirlikleri devletler için büyük krizlere neden olacaktır. Bu nedenle bu durumu ön görmüş olabilecek Suudi Arabistan böylesi bir yeni diplomatik yola başvurmuş olabilir. Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan el-Suud, “Çin bizim en büyük ticaret ortağımız. Aynı zamanda çoğu ülkenin en büyük ticaret ortağıdır. Ve bu, başa çıkmamız gereken bir gerçek. Çin bizim için birçok alanda önemli ve değerli bir ortak. Birçok sektörde mükemmel çalışma ilişkilerimiz var. Ama şunu söyledik ve tekrarlıyoruz, her zaman kendi çıkarlarımıza bakacağız. Biz de onları doğuda ve batıda arayacağız.“ ifadelerinde bulunmuştur. Bu durumda Suudi Arabistan daha fazla dengeleri gözeteceğini vurgulamıştır. Suudiler, bu müzakereleri kasıtlı olarak ABD'yi anlaşmadan uzak tutacak şekilde yapılandırmış görünüyor. Ancak neredeyse aynı anda, Suudiler Wall Street Journal'a İsrail ile diplomatik normalleşme müzakerelerine açık olduklarını sızdırdılar ve bazı şartları açıkladılar. Suudi Arabistan'ın mesajı, bölgesel diplomaside pasif kalmayacağı ve çıkarlarını nasıl dengeleyeceği konusunda kendi ölçüsünü alacağıdır.

Bu diplomatik girişimden evvel 2021'de İran ve Suudi Arabistan, Irak'ın arabuluculuğunda bir diyalog başlatmıştı. Umman, diplomasinin kolaylaştırılmasında da yer aldı. Ancak Tahran ve Riyad, Nisan 2021 ile Nisan 2022 arasında Irak'ta beş turluk müzakerelerde anlaşmaya varamamıştı.

İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir-Abdollahian, “İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normale dönmesi iki ülkeye, bölgeye ve İslam dünyasına büyük kapasite sağlıyor. Hükümetin dış politikasının kilit ekseni olan komşuluk politikası, doğru yönde güçlü bir şekilde ilerliyor ve diplomatik aygıt, daha fazla bölgesel adımın hazırlanmasının arkasında aktif olarak yer alıyor.“ ifadelerinde bulunmuştur. Bölgedeki güçlü iki devletin ilişkilerinde normalleşmeye gitmesi hatta ilerleyerek işbirliklerinin doğması durumunda İsrail ile ilişkilerde bir gerilimin oluşma ihtimali bulunmaktadır. Çünkü Ortadoğu’nun parçalanmış yapısından cesaret alan İsrail, bölgenin parçalanmış yapısının İran ve Suudi Arabistan önceliğinde onarılmasını istemeyecektir. İran-Suudi Arabistan özelinde gelişebilecek işbirliğinin tüm İslam dünyasını tetikleyecek bir büyük işbirliği doğurmasının uluslararası siyaset açısından yeni bir güç merkezi oluşmasına neden olma ihtimali, İsrail’i ve ABD’deki Yahudi lobilerini harekete geçirecektir. İran Dışişleri Bakanının vurguladığı “bölge ve İslam dünyası“ mikro ölçekten makro ölçeğe aslında yeni bir güç merkezi oluşturmaya yönelik bir ifadedir. Nitekim Suudi Arabistan'dan yapılan açıklamada, "Üç ülke, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği geliştirmeye yönelik her türlü çabayı göstermeye istekli olduklarını ifade etti" denildi. Bu da göstermektedir ki İran ile birlikte Suudi Arabistan da hem bölgesel anlamda hem de küresel anlamda yeni bir güç ekseni oluşturma noktasında hevesli gözükmektedir. Oluşmakta olan bu yeni durum içerisinde yer alan ve mevcut zemini oluşturan aktör ise Çin’dir.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2786 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1121
TASAM Avrupa 23 652
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1305 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 519
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2056 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2056

2008-2009 krizi, neo-liberal küreselleşme sürecinin merkezinde yaşanan ve önemli dönüşümleri beraberinde getiren kritik bir eşik olarak nitelendirilebilir. Söz konusu dönüşümlerin başında, artan gelir adaletsizliği ve küresel demokrasinin izleyeceği seyir gelmektedir. ;

Stratejiler ve onların taktiksel ayakları her zaman gerçekliklere dayanmaz. Savaşta yumruk sayılmaz kavlinde olduğu gibi her türlü malzemeyi kullanmak da mubah görülür. Ermeni meselesi emperyalizmin geçen asrın başında Türk Devleti’ne kurduğu bir komplo olarak gerçekleşen olaylar silsilesini temsil ...;

Kıymetli Mesai Arkadaşlarım, Değerli Büyükelçilerim, Hanımefendiler, Beyefendiler, 15. Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle sizlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.;

Çin’in küresel ekonomik sistemin resmen ve fiilen dışında kalıp güçlendiği yıllarda, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi için büyük bir çaba sarf eden ülkeler, çeşitli yuvarlak masa toplantılarıyla, üzerinde uzlaşılan bir serbest ve adil bir ticaret mekanizması yaratmışlardı. ;

Bu çalışmada İran’ın Nükleer enerji çalışmaları üzerine uluslararası düzeyde nasıl karşılandığı ve etkileri analiz edilmiştir. ‘’İran'ın Nükleer Enerji Politikası ve Yansımaları ‘’ ve ‘’İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye’’ makaleleri değerlendirilmiş nükleer enerji tarihi, dış politikaya vurumu ve ...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...