Küresel Meydan Okumalar ve Uluslararası Güvenlik Sorunları

Makale

Ülkelerin geçmişten günümüze sınır güvenliğini esas alan ve askeri güç kullanarak bu tür bir güvenliği sağlama girişimleri hep olagelmiştir. Ancak bu yöndeki çabalar, aynı zamanda toplumsal refahı arttırma veya uluslararası güvensizliği giderme girişimlerini başarısız kılmıştır....

İsmail Hakkı İŞCAN
İktisat Bölümü, Prof. Dr., Öğretim Üyesi,
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Türkiye.

Özet

Ülkelerin geçmişten günümüze sınır güvenliğini esas alan ve askeri güç kullanarak bu tür bir güvenliği sağlama girişimleri hep olagelmiştir. Ancak bu yöndeki çabalar, aynı zamanda toplumsal refahı arttırma veya uluslararası güvensizliği giderme girişimlerini başarısız kılmıştır. Zira yüksek seviyeli askeri harcamalar ve bu harcamalardaki sürekli artış eğilimleri, askeri çatışmaları ve bundan dolayı gerçekleşen insan ölümlerini azaltmamıştır. Ayrıca, ülkeler sınırlarını dış tehditlere karşı güvenlikli kılsalar bile bu, o ülkede yaşayan insanların refah içinde yaşadıkları, siyasi baskı ve istikrarsızlıklarla karşı karşıya kalmadıkları, yeterli yiyeceğe, eğitim ve sağlık şartlarına sahip oldukları veya daha yaşanabilir bir dünya için endişe duymadıkları anlamına gelmeyebilir. Bu doğrultuda yeni bir güvenlik anlayışı ve kavramı oluşturmak için ekonomi, iklim ve adil enerji paylaşımı gibi farklı alanlardaki gelişmeleri askeri güvenlik çabaları ile birleştirmeye artık giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma belirtilen amaca yönelik olarak güvenlik kavramındaki değişimin gerekliliğini ve böyle bir çabaya neden olan unsurları ise enerji, iklim değişikliği ve göç konularıyla sınırlayarak yapmayı amaçlamaktadır.

  1. GİRİŞ

1990 yılı sonrası dönemde gerçekleşen farklı yöndeki gelişmeleri ekonomik ve siyasi yönleriyle değerlendirmek mümkündür. Ancak bu çalışmanın iddiası, belirtilen dönemde gerçekleşen gelişmelerin en temel özelliğinin, güvenlik kavramının askeri temelden koparak, çok daha etkin bir şekilde ekonomik, demografik ve iklimsel sonuçlarla ilişkilendirilmesini mümkün kılan bir yöneliş takip ettiğidir. Buradaki yöntemsel sorun bu iddiayı ortaya koyabilmek için farklı alanlarda ortaya çıkan gelişmelerle insanoğlunun meydan okuyuşlarının yarattığı sonuçlar arasındaki ilişkilendirmedir.

Örneğin, Birleşmiş Milletler (BM)’nin iklim değişikliği ile ilgili çeşitli tarihlerde yayınlanan verilerine bakıldığında, istatistikler karbon salınımları ile insan etkinliği arasında yakın ilişkiyi ortaya koymaktadır.[1] Buna göre dünya sera gazı emisyonlarının 1800’lü yıllarla birlikte gerçekleşen sanayileşme hamleleri ile doğrusal bir bağlantısı vardır. Üstelik son 30 yılda küreselleşme eğilimleri sayesinde artan tüketim, bu bağlantının ivme kazanmasına neden olmuştur. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2022 yılı raporuna göre küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için acil ve sert tedbirlere ihtiyaç vardır. Bunun için 2030 yılına kadar 2019 yılı seviyelerine kıyasla sera gazı emisyonlarının %45 oranında azaltılması gerekmektedir.[2] Bu yönde önlemlerin başında hiç şüphesiz fosil kaynak kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların arttırılması düşünülebilir. Ancak bu tedbirlerle oluşacak olan böylesi bir mali yükün altına tek veya birkaç ülkenin giremeyeceği ve dolayısıyla sorunun uluslararası konsensüs ile sağlanabileceği açıktır.


[1] IPCC, 2015, Climate Change 2014 Synthesis Report Fifth Assessment Report, Intergovernmental Panel on Climate Change, https://www.ipcc.ch/site/assets/uploads/2018/02/SYR_AR5_FINAL_full.pdf; IPCC, 2018, Global Warming of 1.5 ºC, Intergovernmental Panel on Climate Change, https://www.ipcc.ch/sr15/ (01 Ağustos 2022).
[2] IPCC, Climate Change, 2022, Mitigation of Climate Change, Intergovernmental Panel on Climate Change, https://report.ipcc.ch/ar6wg3/pdf/IPCC_AR6_WGIII_FinalDraft_FullReport.pdf (10 Ağustos 2022).

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.;

Ülkelerin geçmişten günümüze sınır güvenliğini esas alan ve askeri güç kullanarak bu tür bir güvenliği sağlama girişimleri hep olagelmiştir. Ancak bu yöndeki çabalar, aynı zamanda toplumsal refahı arttırma veya uluslararası güvensizliği giderme girişimlerini başarısız kılmıştır.;

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Mısır’la başlayan Orta Doğu gezisinde, Mısır ve İsrail arasındaki barışın ve özellikle Abraham konjonktürünün, bölgedeki gelişmelerden olumsuz etkilenmesi endişesi hissedildi. Orta Doğu uzlaşmadan çok çatışmanın olduğu bir bölge. ;

Komşu kıyılara sahip devletlerin Deniz Yetki Alanı (DYA) yan sınırının belirlenmesi her zaman sorunlu olmuştur. Genelde sınırın denizle birleştiği noktayı merkeze alan bir açı genişliği başlangıçta olmasa bile ilerleyen zaman içinde denizde veya karada meydana gelen topografik değişiklikler nedeniyl...;

2022, küresel çapta enerji sektörü açısından son derece çalkantılı bir yıl oldu. Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmadan ve kesintilerden kaynaklı başlayan fiyat artışı, jeopolitik risklerin kısmen savaşla birlikte artmasıyla devam ederek zirve yaptı;

Enerji güvenliğinde, dünya ticaretinde, lojistik ve tedarik zincirlerinin güvenliği bakımından alternatif seçenekler, olası riskleri ve kırılganlıkları yönetebilmek için gereklidir. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan çatışmalar sonuca bütün küresel ekonomiyi etkileyen enerji ve gıda tedarik sorunları...;

Enerji diplomasisi klasik anlamda tarif edilen diplomasi kavramından daha geniş bir anlam ifade etmektedir. Enerji diplomasisi, uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmak amacıyla yürütülen karmaşık süreçlere sahiptir ve çok aktörlü mekik diplomasi gerektirir. ;