Küresel Enerji Devrimi ve Çin, Hegemon bir Düzene Dönüşüm

Makale

Enerjinin dünya geneli için olmaz olmaz bir şey haline gelmeye başladığı tartışmasızdır. Bununla birlikte bu durumun özellikle 20.yy’ın son çeyreğinden itibaren bizleri bir takım gerçeklerle yüzleşmek zorunda bıraktığı da aşikârdır. Enerji güvenliği sorunlarının küresel ölçekte tehdit haline gelmesini bu kapsamda ele almak mümkündür....

Dr. Öğr. Üyesi Anıl Çağlar ERKAN

ÖZET

Enerjinin
dünya geneli için olmaz olmaz bir şey haline gelmeye başladığı tartışmasızdır. Bununla birlikte bu durumun özellikle 20.yy’ın son çeyreğinden itibaren bizleri bir takım gerçeklerle yüzleşmek zorunda bıraktığı da aşikârdır. Enerji güvenliği sorunlarının küresel ölçekte tehdit haline gelmesini bu kapsamda ele almak mümkündür. Öyle ki yakın tarihten bu yana uluslararası arenadaki yaşananlar, dünya kamuoyunu enerji güvenliği sorunlarına kalıcı çözümler üretmek için küresel işbirliğini zorunlu hale getirecek boyutlara ulaştığını göstermektedir.

Söz konusu işbirliğiyle ilişkili olarak atılan en önemli adımlardan birisi proaktif anlayışın bir sonucu olarak ele alabileceğimiz mevcut enerji düzenindeki radikal dönüşüm hareketlerinin yaygın şekilde yürütülmeye başlatılmasıdır. Ancak enerji düzeninde devrim olarak nitelendirebileceğimiz dönüşüm hareketlerinin gelecekte mevcut ve gelecekteki potansiyel yeni enerji güvenliği sorunlarını tam anlamıyla ortadan kaldıracağı tartışmalıdır. Bu bağlamda en büyük tartışmalardan birisi yeni dönemde ortaya çıkabilecek olası enerji güvenliği sorunları kapsamında karşımıza çıkmaktadır. Çünkü ilk aşamada en rasyonel seçenek olarak görülse de yenilenebilir enerji kaynaklarının hâkim olduğu bir enerji düzenine geçişin bir takım yeni olumsuzlukları karşımıza çıkarması yüksek ihtimaldir.

Örneğin yenilenebilir enerji düzeninin olmazsa olmazı kritik mineraller ve nadir toprak elementleriyle ilişkili olası olumsuzluklar bunlardan sadece bir tanesidir. Bu bağlamda Çin’in söz konusu mineral ve elementlerle ilişkili tekel konumu, erişim sıkıntısıyla birlikte ele alındığında olası bir enerji güvenliği sorunun ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmektedir. Tüm bunlar ışığında çalışmada küresel enerji devriminin Çin egemenliğindeki bir düzene doğru bir yönelim olup olmadığı tartışılmaktadır.

1.GİRİŞ

Enerji, insan yaşamının başlangıcından bu yana farklı formlarda olsa da bir şekilde belki de en hayati önemdeki başlıca ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle son dönemde stratejik kaynak olarak nitelendirebileceğimiz enerji kapsamındaki varlıkların öneminin daha farklı boyutlarda ele alınmaya başladığına tanıklık edilmektedir. Öyle ki stratejik objeler haline gelen enerji kaynakları dönemin şartlarıyla orantılı olarak başta sosyo-ekonomik gelişim noktasındaki katkıları dolayısıyla dünyamız için vazgeçilmez bir hale gelmiştir. Dolayısıyla enerji kaynaklarının insan yaşamı için bu denli önemli hale gelmesinde bir takım faktörlerin etkili olduğu aşikardır. Ama yine de enerji kaynaklarıyla ilişkilendirebileceğimiz bu etkilerin sadece olumlu yönde olmadığını göz ardı etmemek gerekmektedir. Öyle ki 20.yy’ın son çeyreğinden itibaren enerji kaynaklarına yönelik artan taleple bağlantılı şekilde ortaya çıkan bir takım olumsuzluklar günümüzde ciddi ölçüde yıkıcı etkilere neden olabilecek enerji güvenliği sorunları haline dönüşmüştür. Bununla birlikte bir takım enerji güvenliği sorunlarının da özellikle son günlerde kronik hale gelmeye başladığı görülmektedir. Arz-talep dengesizliği, kaynaklara erişim sıkıntısı, kaynakların -özellikle dış politikada- silahlaştırılması ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri bu kapsamda ele almak mümkündür.

Enerji güvenliği sorunlarının kronikleşmesinde şüphesiz bir takım dinamiklerin etkisinden söz etmek mümkündür. Genel bir yaklaşım çerçevesinde ele aldığımızda etkisiz politika ve uygulamalardan kaynaklı dinamiklerin en önemli başlıkları teşkil ettiği görülmektedir. Petrol krizi sonrasından itibaren ortaya konan enerji güvenliği sağlamaya yönelik politika uygulamaları bu kapsamda ele almak mümkündür. Öyle ki o dönemlerdeki uygulamaların özellikle 21.yyın ilk yıllarından itibaren doğal gazla bağlantılı yeni enerji güvenliği krizlerini tetiklemesini bunun göstergelerindendir. Fakat yaşanan bu krizlerin etkilerinin sadece olumsuz yönde olmadığının da altını çizmek gerekmektedir. Çünkü özellikle 2014 yılından itibaren yaşanan enerji güvenliği sorunlarının çözüm noktasında daha proaktif stratejilerin gerekliliği daha net anlaşılır hale gelmeye başlamıştır. Dolayısıyla enerji devrimi çerçevesindeki eylem planlarının söz konusu gerekliliklerin sonuçlarından birisi olarak nitelendirmek mümkündür.


Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

TASAM Staj Programı; katılımcıların akademik çalışma yetkinliği kazanmasına destek olarak kaynaklara ulaşma, bilgi toplama ve iletişim gibi konularda mevcut yetenek ve özelliklerini geliştirmelerini amaçlamaktadır. TASAM’ın mevcut çalışma alanları kapsamında değerlendirilecek stajyerlerin, bu alanla...;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.;

Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar. ;

Ülkelerin geçmişten günümüze sınır güvenliğini esas alan ve askeri güç kullanarak bu tür bir güvenliği sağlama girişimleri hep olagelmiştir. Ancak bu yöndeki çabalar, aynı zamanda toplumsal refahı arttırma veya uluslararası güvensizliği giderme girişimlerini başarısız kılmıştır.;

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.