Prof. Dr. Erhan DOĞAN
Marmara Üniversitesi
Devletlerin çıkar, fırsat, tehdit ve potansiyel tehdit merkezli değerlendirmelerine istinaden oluşturdukları ve başka ülkelerin kamuoylarını etkileme amacıyla icra ettikleri faaliyetler “Kamu Diplomasi“ olarak adlandırılır. Kamu diplomasisi, devletten devlete gerçekleştirilen geleneksel diplomasi faaliyetlerine destek olmak amacıyla yapılır. Devletler ve onlar adına hareket eden kurumlar, aktörler vasıtasıyla yürütülen kamu diplomasisi, geleneksel diplomasiden farklı olarak, başka ülkelerin hükûmetlerine değil de hükûmet-dışı aktörlerine ve kamuoylarına yönelik olarak yürütülür.
Genel olarak yabancı izleyicileri dinleyerek anlamak, onları bilgilendirmek ve etkilemek ve bu etkiyi geliştirmek; yanlış anlamaların ve kabullerin yol actığı karmaşayı sınır ötesi iletişim ortamını şekillendirmek suretiyle gidermek kamu diplomasisinin amaçlarından bazılarıdır. Ülkelerin, yabancı ülke vatandaşları ile kendi vatandaşları ve kurumları arasında diyalogu yaygınlaştırmaya çalışması da bir başka Kamu diplomasisi hedefidir.
Bu hedeflere ulaşmak için ise yayınlar, filmler, kültürel etkileşim, radyo ve televizyon etkin bir bicimde kullanılmaya çalışılır. Bu süreçte sadece hükûmetlerin kendi görüşleri değil buna ek olarak onların kamuoylarını oluşturan farklı birey ve örgütlerin temsil ettiği farklı görüşler de yabancı kamuoylarına iletilir. Bu faaliyetler dar ulusal çıkarların acık bir biçimde savunulmasından çok enternasyonalist bir zemine oturtularak yapıldığında, daha etkili olur.
Joseph Nye, kamu diplomasisi faaliyetlerinin başarısının harcanan paranın miktarı ile değil, yabancı ülke vatandaşları üzerinde yaratılan olumlu izlenim ve değiştirilen fikirler ile ölçülebileceğini ifade etmektedir. Obama hükûmetinin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise kamu diplomasisi uygulayıcılarının insanlarla bağlantı kurmak için gerçek bir diyalog tesis etmeleri gerektiğini ve Kamu Diplomasisi uygulayıcılarının konuştukları kadar dinlemeyi de bilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Kamu diplomasisi, bazı kişi ya da grupların, yetersiz bilgiye ve temellere dayanmasına rağmen, kendi inandıklarına ya da inandırmak istediklerine, diğer insanları, inandırmaya yönelik sistematik bir faaliyeti olan; insanlarda çoğu zaman çok parlak izlenimler yaratan, sıklıkla duygu yüklü, kısman ya da tamamen doğru, kafa karıştırıcı ya da yanlış bilgiler aktaran ve inanışlar oluşturmayı hedefleyen propaganda faaliyetlerinden, anlatmak kadar dinleyip anlamaya da önem veren çift yönlü bir faaliyet olması ve sağlam ve doğru bilgiye ve bilgi aktarımını aşan yapılandırılmış süreçlere dayanması gibi özelikleri nedeniyle ayrılır.
Bu yazı devletler tarafından kamu kaynakları ile yürütülen ya da koordine etmek ve kaynak sağlamak suretiyle düzenlenen, yönetilen kamu diplomasisi faaliyetlerinin hedefleri, araçları ve kaynakları arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Yazının temel tartışma konusu, kamu diplomasisi faaliyetlerinin, eğer iyi tanımlanmaz ve hedefleri iyi sınırlandırılmaz ise mali ve operasyonel acıdan sürdürülemez olacağıdır. Bu bağlamda rasyonel bir yaklaşımla kamu diplomasisinin hedefleri, bu hedeflere hangi derinlikte etki edilebileceği tartışılmakta ve bu faaliyetlerin küresel düzlemde etki tesis etmek hedeflendiğinde, var olan kaynaklarla ve tecrübe edilmiş yöntemlerle sürdürülebilirliğinin önündeki kısıtlar üzerinde durulmaktadır. Ardından ancak söylemsel tutarlılığın tesis edilmesi ve evrensel bir dilin üretilmesi neticesinde bu faaliyetlerin etkisinin öngörülen seviyelerin üzerine çıkabileceği iddia edilmektedir.
İlgili kitap linki > Kamu Diplomasisi