Ukrayna Krizinin Arkasındaki Büyük Strateji

Makale

Okumakta olduğunuz makale bundan sekiz yıl önce 11 Haz 2014 tarihinde Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat TARAKÇI tarafından kaleme alınmış ve TASAM internet sitesinde yayımlanmıştır. Bu yazı, Ukrayna'da yaşanan Rus işgalinin sebepleri, gerekçeleri ve hedefleri anlatılarak göz göre göre geldiğini sekiz yıl öncesinden net biçimde ortaya koymaktadır. Bu yazıyı okuyanlar için yaşananlar ve yaşanacakların sürpriz olmadığı anlaşılacaktır. ...

Editörün Notu

Okumakta olduğunuz makale bundan sekiz yıl önce 11 Haz 2014 tarihinde Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat TARAKÇI tarafından kaleme alınmış ve TASAM internet sitesinde yayımlanmıştır. Bu yazı, Ukrayna'da yaşanan Rus işgalinin; sebepleri, gerekçeleri ve hedefleri anlatılarak göz göre göre geldiğini sekiz yıl öncesinden net biçimde ortaya koymaktadır. Bu yazıyı okuyanlar için yaşananlar ve yaşanacakların sürpriz olmadığı anlaşılacaktır.

Dr. Nejat TARAKÇI’nın “Ukrayna Krizinin Arkasındaki Büyük Strateji“ başlıklı makalesinden altı yıl önce, henüz Kırım Rusya tarafından işgal ve ilhak edilmemişken, TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY 26 Ağustos 2008 tarihinde, yani günümüzden on dört yıl önce Anadolu Ajansı’na verdiği beyanatta Kırım’ın Rusya tarafından işgalinin haberini veriyordu.

 

UKRAYNA KRİZİNİN ARKASINDAKİ BÜYÜK STRATEJİ
Dr. Nejat TARAKÇI
Jeopolitikçi ve Stratejist


GİRİŞ

Her şey Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in, 29 Kasım 2013 tarihinde Litvanya başkenti Vilnius’ta yapılan Doğu Ortaklığı zirvesinde AB ile ortaklık anlaşması imzalamaktan son anda vazgeçmesi ile tetiklendi. Batı yanlısı muhalefet partileri küçük gruplar halinde 30 Kasım günü başkent Kiev’de sokağa çıkarak iptal edilen anlaşmayı protesto etmeye başladı. Protestolar yaklaşık 20 gün devam etti. 10 Aralık günü protestoculara yapılan müdahale sonrasında 52 kişi yaralandı. Rusya, mevcut yönetime verdiği desteği göstermek amacıyla 17 Aralık 2013’de 15 milyar dolarlık yardım paketini devreye soktu. Olaylar kontrol altına alınamadı. Yanukoviç 19 Ocak 2014’de yeni ceza yasasını onayladı. Bu tarihten sonra AB odaklı protestolar siyasi taleplere dönüştü. Bu bağlamda, cumhurbaşkanı ve başbakanın görevi bırakması ve parlamentonun fesih edilmesi istendi. Sonrasını herkes biliyor. Olaylar tırmandı. Önemli sayıda insan kayıpları oldu. Yanukoviç Rusya’ya kaçtı. Parlamento olaya el koydu, geçici cumhurbaşkanı ve başbakan atadı. Yeni Başbakan hemen ABD’ye gitti. Oradan mali ve güvenlik alanında güvenceler aldı. Sonrasında Kırım’da Rus yanlıları ayaklandı. Ve 16 Mart’ta yapılan referandum ile Kırım Rusya’ya katıldı. Bunlar yaşanan olaylar ve belirli bir noktaya kadar geldi ancak kriz hala devam ediyor ve nasıl çözüleceği ise belirsiz. Bu gelişmelerin öncesini, şimdisini iyi analiz edemezsek geleceği planlayamayız. Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekir ki, Ukrayna krizi 21. Yüzyılı siyasi, mali, ticari ve ekonomik açıdan yönlendirebilecek radikal değişikliklere ve gelişmelere yol açabilecek potansiyel risk ve tehlikelerle doludur. Zaman görünen küçük hesapların değil, büyük strateji arkasında gizlenen yüksek çıkarların fark edilme zamanıdır.

Krizin Arkasında Ne Var?

2007’de başlayan küresel ekonomik kriz hala devam ediyor. Uzmanlar, Marksizm’den, sosyalizme, takas ekonomisinden, melez ekonomik sistemlere kadar çeşitli çözümler peşindeler. ABD’nin uzay araştırmalarından sorumlu NASA bile ekonomik sistemin çökme olasılıklarına karşı çözüm yolları arayan bir rapor hazırlattı.[1] İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, küresel gelirin % 60’ını 1318 şirketin elinde tuttuğu ortaya çıktı. Bu şirketler aynı zamanda küresel ekonomiyi de kontrol ediyorlar. Devam eden analizler sonucunda küresel ağdaki gelirin % 40’nın 147 şirketin elinde olduğu anlaşıldı. Sonuçta dünyanın devletler tarafından değil, çok az sayıdaki şirketlerden oluşan bir Süper Birim/Güç tarafından yönetildiği düşüncesinin komplo teorisi olmadığı ortaya çıktı. Tüm mali piyasalardaki işlemlerin % 95’ini denetleyen 14 büyük firma (aile) olduğu belirtilmektedir. Bu 14 aile, 87 trilyonluk dünya gelirinin, 50 trilyon dolarını elinde tutmaktadır. Özetle, dünyadaki her sanayi dalındaki veya sektördeki gelişmeleri 20-30 kişi belirliyor. [2] Bunun böyle devam etmesi mümkün değil. Zannederim yenidünya düzeni, Finans Kapital Sistem[3] ile devletlerin güç mücadelesi ile ortaya çıkacak. ABD’nin eski başkan yardımcısı Al Gore geçen yıl yayınlanan Gelecek-The Future adlı kitabında Finans Kapital Sistemin gücü eline geçirmesinden endişe etmektedir. [4] Bu krizden çıkış veya sonuçlarından en az zarar görmek için bölgesel ve küresel siyasi bloklaşmalar da şekilleniyor. Bu bağlamda Ukrayna krizi, zamanlaması, etki alanı, açık ve gizli amaçları yönüyle önemli ölçüde büyük stratejinin bir parçası izlenimini vermektedir.

Ukrayna Krizi Planlı Bir Kriz mi?

Bu bağlamda Ukrayna krizini, ABD Rusya arasındaki hegemonyan amaçlı bir güç mücadelesinden ziyade, dünya Finans Kapital Sisteminin dikte ettiği bir çıkış yolu planı olarak görmek mümkündür. Şöyle ki; ABD-Rusya-Çin-AB denkleminde, ABD aleyhine gelişen ve giderek ABD’nin dünya çapındaki ekonomik ve askeri hegemonyasını kaybetme riski vardır. Bu riskin en etkili aktörü Rusya’dır. ABD’ye göre Rusya kısa zamanda durdurulamaz ve etkisizleştirilmezse, ABD’nin dünya liderliği, dolayısıyla Finans Kapital Sistemin küresel piyasaları kontrol etme ve yüksek kar paylarını sürdürme olasılığı sona erebilir. Finans Kapital Sistemin arkasında kimler olduğunu gelince, 2000 yılında Başkan Bush ile birlikte iktidara gelen Neocon’ların (yeni muhafazakârlar) olduğu görülmektedir. Neoconların, Başkan Reagan zamanında kurulan ve yılda 100 milyon dolarlık bütçesi olan National Endowment for Democracy vakfı ile diğer Amerikan kaynaklarının Ukrayna’nın istikrarsızlaştırılması ve demokratik yolla seçilmiş başkanın görevden uzaklaştırılmasında anahtar rol oynadığı vurgulanmaktadır.[5] Gelişmelerin yaşandığı coğrafi bölgelere gelince, ABD’yi en çok rahatsız eden bölge Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dur. Orta Asya ve Uzakdoğu ise Rusya’nın ABD’yi doğrudan değil Çin’e verdiği destekle dolaylı olarak etkilediği coğrafyalardır. Şimdi ABD görünümündeki Finans Kapital Sistemi endişe ve korkuya sevk eden jeopolitik senaryo ve gelişmelere göz atalım.
  • Rusya’nın, Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Kıbrıs’a ait Münhasır Ekonomik Bölgelerdeki (MEB) enerji kaynaklarının üretim, pazarlama ve dağıtımını kontrol etmesi. [6],[7],[8]
  • Rusya’nın, AB ile stratejik bütünleşmesi ve NATO’nun işlevsiz hale gelmesi
  • Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi olması
  • Rus NATO’su olarak bilinen Kolektif Güvenlik Antlaşması Organizasyonu’nun (KGAÖ) [9] Çin’i de içine alacak şekilde genişlemesi
  • Afganistan’dan çekilen NATO’nun işlevsiz kalması nedeniyle ABD’nin Avrupa üzerindeki siyasi ve askeri etkisinin azalması
  • Rusya’nın AB ve ABD'nin ekonomik gücünü dengelemeyi hedefleyen Avrasya Ekonomik Birliği'ni Kazakistan ve Beyaz Rusya ile birlikte kurması[10]
  • Petrol ve doğal gaz piyasasında Rusya, Çin, İran ve Kazakistan’ın ABD doları yerine Avro veya milli paraları kullanmaya başlamaları[11]
  • Rusya ve Çin’in ABD silah endüstrisine rakip olarak pazarlarını genişletmeleri[12]

Öyle bir olay yaratılmalı ki, yukarıda sıralanan gerçek gelişmeler ile olası senaryolar etkisiz hale gelsin. İşte Ukrayna Krizinden beklenen budur. Bu kısa vadeli bir beklenti değildir. Orta ve uzun vadelidir. Bu stratejinin temel amaçlarından biri, ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya’nın yumuşak karnına yerleşmesidir. Kırım’ın gözden çıkarıldığı bu strateji çerçevesinde doğu Ukrayna’nın da gözden çıkarılabileceği yüksek bir olasılıktır. Bu Rusya’ya bağlı bir karar olacaktır. Çünkü istenen ve beklenen odur. Kırım, Rusya’ya bırakılarak Rusya üzerinde planlanan uzun vadeli yeni bir Soğuk Savaş başlatılması hedeflenmektedir. Şimdi ABD’nin Ukrayna üzerinden yürüttüğü stratejinin amaç ve hedeflerine bir göz atalım.


ABD’nin Ukrayna Stratejisinin Amaç ve Hedefleri
Doğrudan Hedefleri
  • NATO askeri gücünü Rusya sınırlarına yerleştirmek[13]
  • Avrupa ülkelerine silah satışlarını artırmak[14]
  • Rusya’nın askeri harcamalarını artırarak ekonomik olarak zayıflatmak
  • AB üzerindeki siyasi etkisini artırmak
Dolaylı Hedefleri
  • Rusya’yı Ukrayna cephesine bağlayarak, İran, Güney Kıbrıs, Mısır, Suriye ve Irak başta olmak üzere diğer bölgelerdeki nüfuz alanlarını kısıtlamak
  • Rusya-Almanya stratejik ortaklığı olasılığını ortadan kaldırmak
  • Saldırgan bir Rusya imajı ile Rusya’yı yıpratmak
  • Rusya’yı Kafkasya’dan çıkarmak
  • Rusya’nın silah satışlarını düşürmek
  • Ekonomik yaptırımlar yoluyla Rusya’nın gelirlerini azaltmak
  • Rusya’yı Akdeniz’den çıkarmak

Bu hedeflere ulaşmanın neye mal olduğunu veya olacağına gelince, bunun Finans Kapital Sistem için fazla önemi olmadığını söylemeye gerek yok. Çok acılar çekildi ve hala çekilmeye devam ediliyor. Ukrayna’da iç savaş başladı. Ukrayna ordusu, Rus yanlısı ayrılıkçılara Esad’ın Suriye’de yaptığı gibi hava araçları ile saldırıyor. Bu strateji için ABD’nin ve AB’nin icazet verdiğini söylemeye gerek yok. Görünen o ki, amaç Rus ordusunun Ukrayna’ya müdahale etmeye zorlamak. Böyle bir durumun ABD’nin stratejisine uygun olduğu çok açıktır. Gelinen noktada Ukrayna’nın artık eski Ukrayna olamayacağı ortadadır. Ancak Ukrayna’nın yeni başkanı, ülkenin parçalanmasını önlemek istiyorsa, Rusya ile uzlaşabilir. Böyle bir sonuç hem Rusya’yı, hem Avrupa’yı hem de bölgeyi rahatlatır. Ancak Finans Kapital Sistemin böyle bir sonuca razı olabileceğini düşünmek, Kasım 2013’den beri Ukrayna’da yaşananların bir rüya olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Tarihte mahkûm coğrafyalar vardır. Polonya, Macaristan, Ukrayna, Beyaz Rusya gibi Avrupa ülkeleri yıllarca Osmanlı, Prusya, Rusya gibi patron ülkelerin gölgesinde yaşamaya mecbur kalmışlardır. Ukrayna’yı yönetenler Avrupa içinde yaşadıklarını ve Rusya ile sınır komşusu olduklarını unutmamalıdırlar. Bölge dışından verilen güvence ve destekten daha ziyade bölge içindeki dayanışmayı tercih etmeleri uygun olacaktır.

Gerçekler, Stratejiler ve Beklentiler

ABD’nin Ukrayna’daki hızlı ve beklenmedik gelişmeleri dengelemek ve önlemek için yeterli bir öngörüye ve dolayısıyla hazırlığa sahip olmadığı anlaşıldı. Rusya’ya enerji bağımlılığı olan AB’ye gelince, istese ve gücü olsa da yapacağı fazla bir şey yok. Bu bağlamda ABD ve AB Ukrayna’daki olayları Ukrayna hükümetini yönlendirerek kontrol etmeye çalışıyorlar. Ve bu mücadeleyi zamana yayma ve dolaylı stratejiler ile sonuç alma eğilimi sergiliyorlar. NATO’nun da Ukrayna’da bu aşamada etkili bir askeri rol oynaması çok zor görünüyor. Doğu Avrupa ülkeleri Rus tehdidine karşı en iyi çözüm olarak NATO müdahalesini, daha sonra da ABD müdahalesini görüyorlar. Çünkü savunmaya para harcamak istemiyorlar. ABD ise Almanya ve NATO olmadan bu ülkelere ancak sınırlı destek verebilir.[15] ABD şimdi Ukrayna dışındaki diğer doğu Avrupa ülkelerini korku ve endişe stratejisi ile tahkim etmeye ve silahlandırmaya çalışıyor.

Rusya’nın müdahalesi ile Doğu Ukrayna’nın da Rus egemenliğine geçmesi halinde, siyasi kriz döneminden savaş öncesi gerginlik dönemine geçilecektir. Bu aşamada Rusya, NATO’nun söylemlerdeki düşman tanımından, fiili düşman durumuna sokulacaktır. Ukrayna’nın kalan parçası süratle NATO üyesi yapılarak koruma altına alınacaktır. Böylece NATO şemsiyesi altında ABD askeri gücü Moskova’ya 480 kilometre mesafede konuşlanmış olacaktır. Sonuç olarak süresi bilinmeyen yeni bir Soğuk Savaş başlamış olacaktır. Ukrayna Krizi bize ırkçılığın insanlık tarihinden hiçbir zaman silinemeyeceğini de gösterdi. Alt kültürlerin uygun koşullarda ait olduğu ülke kültürü içinde çatışma ortamı yaratmak için kolaylıkla istismar edilebileceği anlaşıldı. [16]Yeni Ukrayna Cumhurbaşkanının seçilmesinin hemen ardından taarruz içerikli bir harekâta başlayan Ukrayna ordusu, yeni başkanın Rusya ile uzlaşma olasılığını engellemek isteyen bir görünüm vermektedir. Bu kritik durum, ABD’ye Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi halinde Ukrayna’nın savunmasını üstlenmesi sorumluluğunu da yüklemiştir. Bu çok zor bir iştir ve savaş demektir. NATO ve AB içindeki müttefiklerin böyle bir seçeneğe evet demeleri çok zordur. Bu nedenle ABD artık istenen durum yerine beklenen durumu kabul etmek zorundadır. Beklenen durum nedir? Beklenen durum; parçalanmış veya Kırım dışında sınırlarını koruyan Ukrayna’nın ivedi olarak NATO üyesi yapılması ve yeni bir Soğuk Savaşın başlatılmasıdır. Sonraki aşama ise Ukrayna’nın AB üyesi yapılarak küresel ekonomik sistemle tam olarak bütünleşmesini sağlamak ve bu bağlamda AB’yi Ukrayna’nın güvenliği üzerinden Soğuk Savaşa dâhil etmektir. Rusya da, yeni bir Soğuk Savaşın farkında ve kabullenmiş görüntü içinde karşıt stratejiler üretmeye ve uygulamaya başlamıştır.[17] Peki, ABD, Rusya’ya kaptırdığı Kırım nedeniyle azalan saygınlığını kurtarmak için bir şey yapmayacak mıdır, Rusya’nın yaptıkları yanına kar mı kalacaktır? Bu sorunun cevabı tabii ki, hayırdır. Bu bağlamda ABD’nin, Kafkasya’da, Azerbaycan’da Ermenistan’da, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ta, Mısır’da, Suriye’de, İsrail’de, Türkiye’de yeni stratejik seçenekler için zemin yoklamaları yaptığı görülmektedir. ABD’nin Rusya’yı cezalandırmak için dolaylı stratejilere yöneldiği görülmektedir. Ancak Ukrayna Krizinin hala bölgesel sıcak bir savaşı tetikleyecek risk içerdiğini unutmamak gerekiyor. Ukrayna Krizi ile birlikte yeniden bölgede kilit ülke konumuna gelen Türkiye için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Türkiye’nin ulusal çıkarları şimdilik denge politikasından yana olmayı gerektiriyor.
 
Haziran 2014

 
 

[1] Güray Öz, NASA Dünyaya Döndü, 11 Mayıs 2014 Cumhuriyet Gazetesi s. 7
[2] Ergin Yıldızoğlu, Süper Varlık-Süper Sınıf, Cumhuriyet Gazetesi 28 Kasım 2011 s. 11
[3] Finans Kapital Sistem, petrol-doğal gaz ve silah endüstrisi gelirlerini bankalar ve sigorta şirketleri vasıtasıyla kontrol eden sistemin adı
[4] Dünyamızda, gücün giderek batıdan doğuya kaymasına ek olarak devletlerin gücü de giderek iş, finans ve medya kuruluşlarının eline geçmektedir. Hükümetler kararlarını, politik partilerin ana finansman kaynağını oluşturan bu kuruluşların çıkarlarını gözetecek biçimde almaktadır. Dünyadaki güç dengelerinde, günümüzde sayıları ve güçleri giderek artan gerilla ve terör örgütlerinin rolü de giderek artmaktadır. Kaynak: 27 Haziran 2014 Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknoloji Eki s. 11
[5] Robert Parry, What Neocons Want from Ukraine Crisis, Special Report 2 March 2014
[6] 28 Nisan 2014’de Rusya Devlet Başkanı Putin 200 kişilik bir heyetle İsrail’i ziyaret etti.
[7] Suriye, deniz alanlarındaki petrol ve doğal gaz arama ve çıkarma yetkisini Rusya’ya vermiştir. Kaynak: Hüsnü Mahalli, Yurt Gazetesi 13 Şubat 2014 s. 8
[8] Kıbrıs’ın güneyinde yer alan petrol ve doğal gaz alanlarındaki sondaj çalışmaları için açılan yeni ihaleyi Novatec Overseas ve Gazprom adlı Rus şirketleri kazandı. Kaynak: http://www.turkishny.com/drgoeknur-akcada/17-drgoeknur-akcada/104400-rusyanin-guney-kibris-uzerinden-akdenizde-guclenme-girisimleri/printing
[9] Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ya da kısaca KGAÖ (İngilizce: Collective Security Treaty Organisation), 7 Ekim 2002 tarihinde altı Bağımsız Devletler Topluluğu ülkesi (Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Beyaz Rusya ve Ermenistan) tarafından kurulan hükümetler arası askeri ittifaktır.
[10] Birlik anlaşması 29 Mayıs 2014’de Astana’da imzalandı. Kaynak: http://dunya.bugun.com.tr/putinden-flas-hamle-haberi/1124389 önümüzdeki yıl Ermenistan ve Kırgızistan’ında birliğe üye olması bekleniyor.
[11] Rusya ile İran’ın 20 milyar dolarlık malzeme/mal karşılığı petrol takas anlaşması konusunu görüştükleri açıklandı. Kaynak: http://yenisafak.com.tr/yorum-haber/israil-yanimiza-rusya-kolumuza-abd-nereye-16.04.2014-634745
[12] Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) 2009-2013 verilerine göre Rusya, dünya silah ihracatçıları listesinde ABD'nin ardından 2. Sırada. Çin % 6 ile 4. sıraya yükseldi. Almanya % 7 ile üçüncü Fransa % 5 ile beşinci sırada. Rusya dünya pazarının % 27’ne, ABD % 29’na sahip. Çin ve Hint pazarında Rusya % 69 ve % 79 ile açık ara önde. Rusya Afrika pazarının % 17’sini, Ortadoğu pazarının % 9’unu elinde tutuyor. Suriye % 71 oranında silahlarını Rusya’dan alıyor.
[13] Kırım’ın Rusya’ya bağlanması sonrasında Avrupa’da oluşan saldırgan Rus algısı giderek yayılıyor. Özellikle Rus nüfusun yoğun olduğu Baltık ülkelerinde, Polonya’da bu düşünceler yaygın. Avrupa’nın kendini savunmasında çok yetersiz olduğu ve NATO olmaksızın Avrupa’nın güvenliğinin Avrupalılar tarafından sağlanamayacağı da vurgulanıyor. ABD Ukrayna krizi ile bir taşla iki kuş vurmuş durumda. Birincisi NATO’ya yeni bir görev alanı bulması, ikincisi ise Avrupa üzerindeki siyasi nüfuzunu devam ettirmesidir. Bunun anlamı, Bundan sonra Rusya’ya karşı ABD ne isterse o olacaktır. AB içinde Almanya, Fransa ve İngiltere dışındaki ülkelerin siyasi kınama dışında yapacakları fazla bir şey yok.
[14] ABD Savunma Bakanı Hagel, NATO’daki ulusların savunma harcamalarına ve müttefikliğe katkılarını artırmaları çağrısında bulunarak Rusya’nın askeri girişimlerinin Avrupa’nın "hala tehlikeli bir dünyada yaşadığını" gösterdiğini kaydetti. Hagel'in Rusya'ya karşı silahlanma çağrısı yaptığı açıklamadan sadece 4 gün sonra, Amerikan Lockheed Martin şirketi, tüm dünyadan yoğun talep beklediklerini ancak Ukrayna krizinin meydana geldiği Avrupa bölgesinde füze satışlarında patlaması beklediklerini açıkladı.
[15]George Friedman, Borderlands: The New Strategic Landscape Geopolitical Weekly 6 May 2014
[16] Kiev, Rusya yanlılarının faal olduğu liman kenti Odesa’ya da ırkçılardan oluşan Ulusal Muhafız birliği gönderdi.
[17] Çin ile ortak tatbikat yapma, Rus İstihbarat uçaklarının Guam Adası ve Kaliforniya civarında uçması, Karadeniz filosunu güçlendirme kararı alması öne çıkan tedbirlerdir.

 
 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Artık ahkâm kesmekten öte çapı kalmayan Birleşmiş Milletlerin(BM), Afet Riski Azaltma Günü yaklaşırken uygun gördüğü tema bu yıl oldukça ilginç. Adeta eski kuşaklardan ümidi kesmişçesine 2024, Uluslararası Afet Riski Azaltma Günü olan 13 Ekim için açıklanan tema “ Bir Sonraki Kuşağın, dirençli bir G...;

Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile destekl...;

Afrika, küresel terör örgütleri El Kaide ve DAEŞ'in rekabet ve savaş alanına dönüşmüş durumda. Bölgedeki zayıf devlet yapıları, etnik ve dini çatışmaların varlığı, ekonomik sorunlar ve sosyal huzursuzluk gibi etkenler, bu örgütler için ideal bir zemin yarattı. ;

Biz, dünya halklarını temsil eden Devlet ve Hükümet Başkanları olarak, Gelecek İçin Pakt'ta yer alan eylemler aracılığıyla mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde toplandık.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Yakında dünyanın en büyük işgücüne sahip olacak olan Afrikalılar, modern güce erişebildikleri takdirde bölgelerini küresel bir ekonomik güç merkezine dönüştürme fırsatına sahipler. Şu anda, Sahra Altı Afrika'da yaklaşık 600 milyon insan elektriğe erişemiyor. Bu durum onları yemek pişirmek, ısınmak v...;

Çin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Türkiye, Somali ile yaptığı anlaşmalar, bölgesel anlaşmazlıklara dahil olması ve savunma sanayii genişlemesiyle Hint Okyanusu Bölgesi'ndeki stratejik varlığını genişletiyor. Bu büyüyen etki, Çin'in varlığıyla birleştiğinde, Hindistan için karmaşık zorluklar yaratıyor ve Hindistan'ın bölgesel politik...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.