Okumakta olduğunuz makale bundan sekiz yıl önce 11 Haz 2014 tarihinde Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat TARAKÇI tarafından kaleme alınmış ve TASAM internet sitesinde yayımlanmıştır. Bu yazı, Ukrayna'da yaşanan Rus işgalinin; sebepleri, gerekçeleri ve hedefleri anlatılarak göz göre göre geldiğini sekiz yıl öncesinden net biçimde ortaya koymaktadır. Bu yazıyı okuyanlar için yaşananlar ve yaşanacakların sürpriz olmadığı anlaşılacaktır.
Dr. Nejat TARAKÇI’nın “Ukrayna Krizinin Arkasındaki Büyük Strateji“ başlıklı makalesinden altı yıl önce, henüz Kırım Rusya tarafından işgal ve ilhak edilmemişken, TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY 26 Ağustos 2008 tarihinde, yani günümüzden on dört yıl önce Anadolu Ajansı’na verdiği beyanatta Kırım’ın Rusya tarafından işgalinin haberini veriyordu.
UKRAYNA KRİZİNİN ARKASINDAKİ BÜYÜK STRATEJİ
Jeopolitikçi ve Stratejist
GİRİŞ
Her şey Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in, 29 Kasım 2013 tarihinde Litvanya başkenti Vilnius’ta yapılan Doğu Ortaklığı zirvesinde AB ile ortaklık anlaşması imzalamaktan son anda vazgeçmesi ile tetiklendi. Batı yanlısı muhalefet partileri küçük gruplar halinde 30 Kasım günü başkent Kiev’de sokağa çıkarak iptal edilen anlaşmayı protesto etmeye başladı. Protestolar yaklaşık 20 gün devam etti. 10 Aralık günü protestoculara yapılan müdahale sonrasında 52 kişi yaralandı. Rusya, mevcut yönetime verdiği desteği göstermek amacıyla 17 Aralık 2013’de 15 milyar dolarlık yardım paketini devreye soktu. Olaylar kontrol altına alınamadı. Yanukoviç 19 Ocak 2014’de yeni ceza yasasını onayladı. Bu tarihten sonra AB odaklı protestolar siyasi taleplere dönüştü. Bu bağlamda, cumhurbaşkanı ve başbakanın görevi bırakması ve parlamentonun fesih edilmesi istendi. Sonrasını herkes biliyor. Olaylar tırmandı. Önemli sayıda insan kayıpları oldu. Yanukoviç Rusya’ya kaçtı. Parlamento olaya el koydu, geçici cumhurbaşkanı ve başbakan atadı. Yeni Başbakan hemen ABD’ye gitti. Oradan mali ve güvenlik alanında güvenceler aldı. Sonrasında Kırım’da Rus yanlıları ayaklandı. Ve 16 Mart’ta yapılan referandum ile Kırım Rusya’ya katıldı. Bunlar yaşanan olaylar ve belirli bir noktaya kadar geldi ancak kriz hala devam ediyor ve nasıl çözüleceği ise belirsiz. Bu gelişmelerin öncesini, şimdisini iyi analiz edemezsek geleceği planlayamayız. Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekir ki, Ukrayna krizi 21. Yüzyılı siyasi, mali, ticari ve ekonomik açıdan yönlendirebilecek radikal değişikliklere ve gelişmelere yol açabilecek potansiyel risk ve tehlikelerle doludur. Zaman görünen küçük hesapların değil, büyük strateji arkasında gizlenen yüksek çıkarların fark edilme zamanıdır.
Krizin Arkasında Ne Var?
2007’de başlayan küresel ekonomik kriz hala devam ediyor. Uzmanlar, Marksizm’den, sosyalizme, takas ekonomisinden, melez ekonomik sistemlere kadar çeşitli çözümler peşindeler. ABD’nin uzay araştırmalarından sorumlu NASA bile ekonomik sistemin çökme olasılıklarına karşı çözüm yolları arayan bir rapor hazırlattı.[1] İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, küresel gelirin % 60’ını 1318 şirketin elinde tuttuğu ortaya çıktı. Bu şirketler aynı zamanda küresel ekonomiyi de kontrol ediyorlar. Devam eden analizler sonucunda küresel ağdaki gelirin % 40’nın 147 şirketin elinde olduğu anlaşıldı. Sonuçta dünyanın devletler tarafından değil, çok az sayıdaki şirketlerden oluşan bir Süper Birim/Güç tarafından yönetildiği düşüncesinin komplo teorisi olmadığı ortaya çıktı. Tüm mali piyasalardaki işlemlerin % 95’ini denetleyen 14 büyük firma (aile) olduğu belirtilmektedir. Bu 14 aile, 87 trilyonluk dünya gelirinin, 50 trilyon dolarını elinde tutmaktadır. Özetle, dünyadaki her sanayi dalındaki veya sektördeki gelişmeleri 20-30 kişi belirliyor. [2] Bunun böyle devam etmesi mümkün değil. Zannederim yenidünya düzeni, Finans Kapital Sistem[3] ile devletlerin güç mücadelesi ile ortaya çıkacak. ABD’nin eski başkan yardımcısı Al Gore geçen yıl yayınlanan Gelecek-The Future adlı kitabında Finans Kapital Sistemin gücü eline geçirmesinden endişe etmektedir. [4] Bu krizden çıkış veya sonuçlarından en az zarar görmek için bölgesel ve küresel siyasi bloklaşmalar da şekilleniyor. Bu bağlamda Ukrayna krizi, zamanlaması, etki alanı, açık ve gizli amaçları yönüyle önemli ölçüde büyük stratejinin bir parçası izlenimini vermektedir.
Ukrayna Krizi Planlı Bir Kriz mi?
Bu bağlamda Ukrayna krizini, ABD Rusya arasındaki hegemonyan amaçlı bir güç mücadelesinden ziyade, dünya Finans Kapital Sisteminin dikte ettiği bir çıkış yolu planı olarak görmek mümkündür. Şöyle ki; ABD-Rusya-Çin-AB denkleminde, ABD aleyhine gelişen ve giderek ABD’nin dünya çapındaki ekonomik ve askeri hegemonyasını kaybetme riski vardır. Bu riskin en etkili aktörü Rusya’dır. ABD’ye göre Rusya kısa zamanda durdurulamaz ve etkisizleştirilmezse, ABD’nin dünya liderliği, dolayısıyla Finans Kapital Sistemin küresel piyasaları kontrol etme ve yüksek kar paylarını sürdürme olasılığı sona erebilir. Finans Kapital Sistemin arkasında kimler olduğunu gelince, 2000 yılında Başkan Bush ile birlikte iktidara gelen Neocon’ların (yeni muhafazakârlar) olduğu görülmektedir. Neoconların, Başkan Reagan zamanında kurulan ve yılda 100 milyon dolarlık bütçesi olan National Endowment for Democracy vakfı ile diğer Amerikan kaynaklarının Ukrayna’nın istikrarsızlaştırılması ve demokratik yolla seçilmiş başkanın görevden uzaklaştırılmasında anahtar rol oynadığı vurgulanmaktadır.[5] Gelişmelerin yaşandığı coğrafi bölgelere gelince, ABD’yi en çok rahatsız eden bölge Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dur. Orta Asya ve Uzakdoğu ise Rusya’nın ABD’yi doğrudan değil Çin’e verdiği destekle dolaylı olarak etkilediği coğrafyalardır. Şimdi ABD görünümündeki Finans Kapital Sistemi endişe ve korkuya sevk eden jeopolitik senaryo ve gelişmelere göz atalım.
- Rusya’nın, Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Kıbrıs’a ait Münhasır Ekonomik Bölgelerdeki (MEB) enerji kaynaklarının üretim, pazarlama ve dağıtımını kontrol etmesi. [6],[7],[8]
- Rusya’nın, AB ile stratejik bütünleşmesi ve NATO’nun işlevsiz hale gelmesi
- Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi olması
- Rus NATO’su olarak bilinen Kolektif Güvenlik Antlaşması Organizasyonu’nun (KGAÖ) [9] Çin’i de içine alacak şekilde genişlemesi
- Afganistan’dan çekilen NATO’nun işlevsiz kalması nedeniyle ABD’nin Avrupa üzerindeki siyasi ve askeri etkisinin azalması
- Rusya’nın AB ve ABD'nin ekonomik gücünü dengelemeyi hedefleyen Avrasya Ekonomik Birliği'ni Kazakistan ve Beyaz Rusya ile birlikte kurması[10]
- Petrol ve doğal gaz piyasasında Rusya, Çin, İran ve Kazakistan’ın ABD doları yerine Avro veya milli paraları kullanmaya başlamaları[11]
- Rusya ve Çin’in ABD silah endüstrisine rakip olarak pazarlarını genişletmeleri[12]
Öyle bir olay yaratılmalı ki, yukarıda sıralanan gerçek gelişmeler ile olası senaryolar etkisiz hale gelsin. İşte Ukrayna Krizinden beklenen budur. Bu kısa vadeli bir beklenti değildir. Orta ve uzun vadelidir. Bu stratejinin temel amaçlarından biri, ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya’nın yumuşak karnına yerleşmesidir. Kırım’ın gözden çıkarıldığı bu strateji çerçevesinde doğu Ukrayna’nın da gözden çıkarılabileceği yüksek bir olasılıktır. Bu Rusya’ya bağlı bir karar olacaktır. Çünkü istenen ve beklenen odur. Kırım, Rusya’ya bırakılarak Rusya üzerinde planlanan uzun vadeli yeni bir Soğuk Savaş başlatılması hedeflenmektedir. Şimdi ABD’nin Ukrayna üzerinden yürüttüğü stratejinin amaç ve hedeflerine bir göz atalım.
ABD’nin Ukrayna Stratejisinin Amaç ve Hedefleri
Doğrudan Hedefleri
- NATO askeri gücünü Rusya sınırlarına yerleştirmek[13]
- Avrupa ülkelerine silah satışlarını artırmak[14]
- Rusya’nın askeri harcamalarını artırarak ekonomik olarak zayıflatmak
- AB üzerindeki siyasi etkisini artırmak
- Rusya’yı Ukrayna cephesine bağlayarak, İran, Güney Kıbrıs, Mısır, Suriye ve Irak başta olmak üzere diğer bölgelerdeki nüfuz alanlarını kısıtlamak
- Rusya-Almanya stratejik ortaklığı olasılığını ortadan kaldırmak
- Saldırgan bir Rusya imajı ile Rusya’yı yıpratmak
- Rusya’yı Kafkasya’dan çıkarmak
- Rusya’nın silah satışlarını düşürmek
- Ekonomik yaptırımlar yoluyla Rusya’nın gelirlerini azaltmak
- Rusya’yı Akdeniz’den çıkarmak
Bu hedeflere ulaşmanın neye mal olduğunu veya olacağına gelince, bunun Finans Kapital Sistem için fazla önemi olmadığını söylemeye gerek yok. Çok acılar çekildi ve hala çekilmeye devam ediliyor. Ukrayna’da iç savaş başladı. Ukrayna ordusu, Rus yanlısı ayrılıkçılara Esad’ın Suriye’de yaptığı gibi hava araçları ile saldırıyor. Bu strateji için ABD’nin ve AB’nin icazet verdiğini söylemeye gerek yok. Görünen o ki, amaç Rus ordusunun Ukrayna’ya müdahale etmeye zorlamak. Böyle bir durumun ABD’nin stratejisine uygun olduğu çok açıktır. Gelinen noktada Ukrayna’nın artık eski Ukrayna olamayacağı ortadadır. Ancak Ukrayna’nın yeni başkanı, ülkenin parçalanmasını önlemek istiyorsa, Rusya ile uzlaşabilir. Böyle bir sonuç hem Rusya’yı, hem Avrupa’yı hem de bölgeyi rahatlatır. Ancak Finans Kapital Sistemin böyle bir sonuca razı olabileceğini düşünmek, Kasım 2013’den beri Ukrayna’da yaşananların bir rüya olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Tarihte mahkûm coğrafyalar vardır. Polonya, Macaristan, Ukrayna, Beyaz Rusya gibi Avrupa ülkeleri yıllarca Osmanlı, Prusya, Rusya gibi patron ülkelerin gölgesinde yaşamaya mecbur kalmışlardır. Ukrayna’yı yönetenler Avrupa içinde yaşadıklarını ve Rusya ile sınır komşusu olduklarını unutmamalıdırlar. Bölge dışından verilen güvence ve destekten daha ziyade bölge içindeki dayanışmayı tercih etmeleri uygun olacaktır.
Gerçekler, Stratejiler ve Beklentiler
ABD’nin Ukrayna’daki hızlı ve beklenmedik gelişmeleri dengelemek ve önlemek için yeterli bir öngörüye ve dolayısıyla hazırlığa sahip olmadığı anlaşıldı. Rusya’ya enerji bağımlılığı olan AB’ye gelince, istese ve gücü olsa da yapacağı fazla bir şey yok. Bu bağlamda ABD ve AB Ukrayna’daki olayları Ukrayna hükümetini yönlendirerek kontrol etmeye çalışıyorlar. Ve bu mücadeleyi zamana yayma ve dolaylı stratejiler ile sonuç alma eğilimi sergiliyorlar. NATO’nun da Ukrayna’da bu aşamada etkili bir askeri rol oynaması çok zor görünüyor. Doğu Avrupa ülkeleri Rus tehdidine karşı en iyi çözüm olarak NATO müdahalesini, daha sonra da ABD müdahalesini görüyorlar. Çünkü savunmaya para harcamak istemiyorlar. ABD ise Almanya ve NATO olmadan bu ülkelere ancak sınırlı destek verebilir.[15] ABD şimdi Ukrayna dışındaki diğer doğu Avrupa ülkelerini korku ve endişe stratejisi ile tahkim etmeye ve silahlandırmaya çalışıyor.
Rusya’nın müdahalesi ile Doğu Ukrayna’nın da Rus egemenliğine geçmesi halinde, siyasi kriz döneminden savaş öncesi gerginlik dönemine geçilecektir. Bu aşamada Rusya, NATO’nun söylemlerdeki düşman tanımından, fiili düşman durumuna sokulacaktır. Ukrayna’nın kalan parçası süratle NATO üyesi yapılarak koruma altına alınacaktır. Böylece NATO şemsiyesi altında ABD askeri gücü Moskova’ya 480 kilometre mesafede konuşlanmış olacaktır. Sonuç olarak süresi bilinmeyen yeni bir Soğuk Savaş başlamış olacaktır. Ukrayna Krizi bize ırkçılığın insanlık tarihinden hiçbir zaman silinemeyeceğini de gösterdi. Alt kültürlerin uygun koşullarda ait olduğu ülke kültürü içinde çatışma ortamı yaratmak için kolaylıkla istismar edilebileceği anlaşıldı. [16]Yeni Ukrayna Cumhurbaşkanının seçilmesinin hemen ardından taarruz içerikli bir harekâta başlayan Ukrayna ordusu, yeni başkanın Rusya ile uzlaşma olasılığını engellemek isteyen bir görünüm vermektedir. Bu kritik durum, ABD’ye Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi halinde Ukrayna’nın savunmasını üstlenmesi sorumluluğunu da yüklemiştir. Bu çok zor bir iştir ve savaş demektir. NATO ve AB içindeki müttefiklerin böyle bir seçeneğe evet demeleri çok zordur. Bu nedenle ABD artık istenen durum yerine beklenen durumu kabul etmek zorundadır. Beklenen durum nedir? Beklenen durum; parçalanmış veya Kırım dışında sınırlarını koruyan Ukrayna’nın ivedi olarak NATO üyesi yapılması ve yeni bir Soğuk Savaşın başlatılmasıdır. Sonraki aşama ise Ukrayna’nın AB üyesi yapılarak küresel ekonomik sistemle tam olarak bütünleşmesini sağlamak ve bu bağlamda AB’yi Ukrayna’nın güvenliği üzerinden Soğuk Savaşa dâhil etmektir. Rusya da, yeni bir Soğuk Savaşın farkında ve kabullenmiş görüntü içinde karşıt stratejiler üretmeye ve uygulamaya başlamıştır.[17] Peki, ABD, Rusya’ya kaptırdığı Kırım nedeniyle azalan saygınlığını kurtarmak için bir şey yapmayacak mıdır, Rusya’nın yaptıkları yanına kar mı kalacaktır? Bu sorunun cevabı tabii ki, hayırdır. Bu bağlamda ABD’nin, Kafkasya’da, Azerbaycan’da Ermenistan’da, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ta, Mısır’da, Suriye’de, İsrail’de, Türkiye’de yeni stratejik seçenekler için zemin yoklamaları yaptığı görülmektedir. ABD’nin Rusya’yı cezalandırmak için dolaylı stratejilere yöneldiği görülmektedir. Ancak Ukrayna Krizinin hala bölgesel sıcak bir savaşı tetikleyecek risk içerdiğini unutmamak gerekiyor. Ukrayna Krizi ile birlikte yeniden bölgede kilit ülke konumuna gelen Türkiye için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Türkiye’nin ulusal çıkarları şimdilik denge politikasından yana olmayı gerektiriyor.