Arş. Gör. Erdi ŞAFAK
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Kamu Hukuku
Bölümü - Uluslararası Hukuk ABD. erdi.safak@neu.edu.tr
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Kamu Hukuku
Bölümü - Uluslararası Hukuk ABD. erdi.safak@neu.edu.tr
GİRİŞ
Savaş, uluslararası hukukta kuvvet kullanmanın en yoğun, en kapsamlı ve etkileri en ağır olan biçimi olarak ifade edilmektedir1. Günümüzde silahlı çatışmalar hukukunda, 1907 Lahey Sözleşmeleri, III, XII ve XIV sayılı Sözleşmeleri ve 1949 Cenevre Sözleşmeleri bazı ek düzenlemelerle yürürlüktedir. Uluslararası hukukta, devletler tarafından sınırlı olarak kuvvete başvurulması ise savaşa varmayan kuvvet kullanma yolları olarak ifade edilmektedir2.
Savaş ya da savaşa varmayan kuvvet kullanma eylemleri ve sonuçlarının bir takım kurallara bağlandığı uluslararası hukuk düzeni, bu kurallara uyulmaması durumunda devletlerin sorumluluğu konusunu da gündeme getirmektedir. Savaşın ilan edilmesi, yürütülmesi ve sona erdirilmesi kuralları genel cephe savaşları için düzenlenmiş olup, yeni savaş yöntemleri ile ilgili düzenlemelere uluslararası hukukta ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Özellikle gelişen teknoloji ile birlikte, klasik silahların yerini siber enstrümanların alacağı yönündeki düşünceler, savaş hukukunda önemli bir sorun halini almaktadır.
Bizde bu noktadan hareketle mevcut savaş hukuku kuralları çerçevesinde, olası bir siber savaş senaryosunun yaşanması durumunda kuralların ne şekilde uygulanabileceğini incelemeye çalışacağız. Bugüne kadar herhangi iki ülke arasında bir siber savaş yaşanmamıştır. Ancak gelişen teknoloji siber savaşın asla yaşanmayacağı yönündeki düşünceleri sorgular hale getirmiştir. Çalışmamız genel olarak iki bölümden oluşacaktır. İlk olarak silahlı çatışmalar hukuku kurallarını ve bu kuralların siber saldırılara etkisini inceleyeceğiz. İkinci bölüm ise siber savaş örneği sayılabilecek bazı saldırıları yine silahlı çatışmalar hukuku çerçevesinde irdeleyeceğiz.
I. Silahlı Çatışmalar Hukuku Açısından Siber Faaliyetlerin Değerlendirilmesi
Silahlı çatışma kavramını anlamak için genelden özele doğru bir daraltma yapmak gerekirse önce savaş kavramından başlamak gerekmektedir. Grotius’a göre “savaş bir toplumun, bir ulusun veya devletler topluluğunun isteklerini diğer bir ulus ve devletler topluluğuna zorla kabul ettirmek amacıyla giriştikleri bir mücadeledir3“.
Kuvvet kullanmayı ve şiddeti içeren bir çatı kavram olan savaş, devletler tarafından icra edilmektedir. Muharebe veya çarpışma ise savaşa nazaran daha dar bir kavramdır. Savaş sırasında silahlı çatışmanın gerçekleşmediği durumlarda bile askerî faaliyetlerin ve/veya millî gücün diğer unsurlarının güç vasıtası olarak kullanılması söz konusudur. Muharebede ise mutlak surette askerî gücün silahlı mücadelesi gerçekleşir. Savaş doğrudan devlet eliyle yürütülürken muharebe ve askerî harekât silahlı kuvvetler tarafından icra edilir. Uygulamada çarpışma sözcüğü, çatışmadan daha büyük seviyedeki birliklerin yakın muharebesi anlamında kullanılmaktadır. Askerî doktrinde ise “çatışma“ sözcüğünün, çatışmanın özel niteliğinin belirtildiği, etnik çatışma, kültürel çatışma, menfaat çatışması vb. bir gerginlik durumunu açıklayan anlamı dışında tek başına kullanıldığında “silahlı çatışma“ hâli anlaşılmaktadır4.
Pazarcı’nın belirttiği üzere silahlı çatışmalar temel olarak dört şekilde sınıflandırılabilir: 1) Devletlerarasındaki silahlı çatışmalar, 2) Taraflardan bi risinin uluslararası örgüt olduğu silahlı çatışmalar, 3) Bir devletin hükümet kuvvetleri ile hükümete karşı gelen silahlı gruplar arasındaki silahlı çatışmalar, 4) Bir devlet içerisinde, değişik silahlı gruplar arasındaki silahlı çatışmalar5. Bu noktadan hareketle çalışmamız genel olarak devletlerarasındaki silahlı çatışmaların siber enstrümanlar ile gerçekleştirilmesi üzerine olacaktır.
Devletlerarası silahlı çatışmaları, uluslararası hukuka göre ikiye ayırmak olanaklıdır. Bunlar; savaş ve savaşa varmayan silahlı çatışmalardır. Günümüzde uluslararası sistemde devletlerin birçoğunun taraf olduğu 1949 Cenevre Sözleşmeleri6’nin 2.maddesine göre Sözleşme hükümlerinin kapsadığı insancıl hukuk kuralları anlan her iki tür devletlerarası silahlı çatışmalarda da uygulanacaktır7.
Savaşın geniş kapsamı örf ve âdet kuralları içerisinde yer almakla birlikte bunun yazılı hale getirilmesi evrensel nitelikte kabule ilişkin bir adımdır. Bu çerçevede atılan önemli bir adım 1899 ve 1907 tarihli Lahey Sözleşmeleri ve Bildirileridir. Sözleşmeler sırasıyla şunlardır8: