Birlik oluşturma çabalarının en önemli parçası kuşkusuz ortak bir ekonomik pazar oluşturmaktır. Bu sayede ortak tüketim alışkanlıkları oluşturularak, birlik kavramı şekillenmeye başlar. Modern anlamda ulus devletin doğuşu da Avrupa’da bu şekilde olmuştur. Ancak bu ortak bir kimlik oluşturmak için yeterli değildir. Özellikle farklı dillerin konuşulduğu ve farklı alışkanlıkları olan Avrupa Birliği için hiç yeterli görünmemektedir. Özellikle postmodern açılımların hayat bulduğu modern anlamda yaşamakta olduğumuz uluslararası ilişkiler arenasında kimlik konusu hayati öneme sahiptir.Soğuk Savaş döneminde siyasi açılımlarla şekillenen dünya çok geride kalmıştır. Bununla beraber dünyada tehditler ve tanımlamalar yeniden şekillenmiş ve daha önce gündemde olmayan sorunlar ulusların ve uluslararası örgütlerin gündemine yerleşmiştir. Teorik anlamda bunun tartışmaları yoğun olarak yaşanmaktadır.Fransız düşünür Focuoult’un postmodern yaklaşımında hayat bulduğu gibi ortak bir yapı içerisinde belirlenen doğrular kurumlara güç verecektir. Bunun gerçekleşmesi için toplumun her kesiminin katılacağı -akademisyenler, sanatçılar, bilim adamları, politikacılar, vatandaşlar- ortak çalışmalar yapılmalıdır. Bu sorunu halletmenin en önemli yolu kültürel alanda yapılan çalışmalar ve girişimlerdir. Bu alandaki açığı kapatmaya çalışan AB 2007-2013 dönemini kapsayan Yeni Kültür Programını açıkladı. Programın genel amacı Avrupalılar için katılımcı ülkelerin kültürel enstitüleri, kültür aktörleri ve sanatçılar arasındaki işbirliği yoluyla kültür alanını genişletmektir. Bu sayede Avrupa Vatandaşlığı kavramı cesaretlendirilecektir.
Program özellikle orta ölçekli -kar amacı gütmeyen- kültürel kuruluşlarea açıktır. Programın özel amaçları:
- Kültürel alanda çalışan insanların uluslararası hareketliliğini sağlamak.
- Sanatsal ve kültürel ürünlerin uluslararası dolaşımını teşvik etmek.
- Kültürlerarası diyaloğu teşvik etmek.
Avrupa Kültür Başkenti programı da bu çerçevede ele alınacak olursa İstanbul’un 2010’daki görevi çok daha anlamlı olacaktır. Bu program İstanbul’un bir dünya şehri olarak tanıtımında önemli bir fırsattır. Bunun yanısıra -daha da önemli olarak- AB’nin kültür programının bir parçası olarak bu etkileşimin içinde olmak stratejik olarak daha büyük anlam kazanmaktadır. Bu çalışma sadece bir etkinlik değil yeni şekillenen Avrupa kimliği ve kültürünün parçası olmak ve ona yön vermek fırsatıdır. Ulus devlet olarak uluslararası arenada proaktif olmak için bu çalışmalar şimdi ve yakın gelecekte önemlidir. Kısa vadede fayda sağlayacak olan bu organizasyonların uzun dönemde kazanımları çok daha büyüktür. Avrupa kültürüne ve dolayısı ile kimliğine bir takım kazanımlar katmış olarak olaylara yön verme gücümüz artacaktır.