1. Giriş ve Gerekçelendirme
“Ebola büyüyen bir bölgesel ve küresel güvenlik tehdidir.“1
Barack Obama, ABD Başkanı
“Pek çoğumuz AIDS’in bir sağlık sorunu olduğunu düşünüyorduk. Yanılıyorduk... şimdiye kadar gördüğümüz hiçbir şey Afrika toplumlarının barış ve istikrarına AIDS salgını kadar büyük bir zorluk oluşturmuyor... büyük bir kalkınma krizi, daha da önemlisi, bir güvenlik krizi ile karşı karşıyayız.“2
James Wolfensohn, Dünya Bankası Eski Başkanı “Gelecek trendler arasından iklim değişikliği ulusal güvenliğimizi etkileyecek.“3
2014 İklim Değişikliği İntibak Yol Haritası Bu ve benzeri açıklamalar pek çok farklı konunun güvenlik için tehdit oluşturabildiklerine işaret ediyor. Bahsi geçen sorunlar ve güvenlik arasındaki ilişki organik olmaktan ziyade inşaa edilmiş bir ilişki. Ancak kurulan bu ilişki kaçınılmaz bir sürecin ürünü olmadığı gibi bir konunun uluslararası gündeme gelebilmesi için güvenlikle ilişkilendirilmesi gerek bir koşul da değil. Sınıraşan çevre, sağlık, insan hakla rı, insani ihtiyaçlar gibi konuların gündeme getirilmesni amaçlayan çok ortaklı kampanyalar neden gündeme getirmek istedikleri konuları güvenlik tehdidi olarak çerçevelerler? Bu sorunun önemi güvenlik çerçevesinin kullanıldığına dair pek çok gözlem bulunduğu halde kampanyaların neden bazı konuları güvenlikleştirip bazılarını güvenlikleştirmediği üzerine yeterli çalışma bulunmamasından kaynaklanıyor. Güvenlikleştirmeyi teşvik eden ve onu mümkün kılan koşullar hakkında yeterince bilgi sahibi olmamamız güvenlikle başarı arasındaki bağlantının sorgulanmadan kabul edilmesine sebep oluyor.
Bu çalışmanın sorusuna geleneksel olarak cevap veren teori güvenlikleştirme çalışmalarından geliyor. Bu literatüre göre güvenlik objektif bir gerçeklikten ziyade4 oluşturulmuş bir kavramdır, bu sebeple de her konu, başarıyla gerçekleştirildiği takdirde, dil kullanımı ile güvenlik tehdidi haline getirilebilir. 5 Güvenlikleştirme literatürünü sınıraşan kampanyaları anlamak için kullanan çalışmalar, kadın, barış ve güvenlik6 ve kanlı elmaslar7 gibi pek çok konunun bu kampanyalar tarafından devletlerin güvenlik önceliklerine hitap edip onların desteklerini almak amacıyla güvenlikleştirildiğini ortaya çıkarıyor.8 Bu çalışmalara göre devletlerin güvenlik hassasiyetlerine dokunuyor olmak kampanyaların güvenlik kullanımı tercihlerini açıklamak için yeterli bir koşul olarak değerlendiriliyor.
Ne var ki güvenlikleştirmenin sebeplerini sorgulamadan kabul eden yaklaşım cevaplanmamış sorular bırakıyor. Her ne kadar güvenlikleştirme teorisine dayanan çalışmalar bu eylemle kampanya başarısı arasında bağlantıyı sorgulamaya gerek görmese de sınıraşan destek kampanyaları literatürü bize Kara Mayınlarının Kullanımı Önleme Kampanyası,9 Kadın Sünnetinin Önlenmesi Kampanyası10 ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin Kurulması için Kampanya11 gibi pek çok girişimin güvenlik dili kullanmadan ya da bilinçli bir güvenlik dışılaştırma çabasıyla başarıya ulaştığını gösteriyor. Bu bulgular da bize güvenlik çerçevesi kullanımı ve sınıraşan kampanya başarısı arasındaki ilişkiyi sorgulamamız gerektiğini gösteriyor. Bu sorgunun önemini arttıran bir başka boyut da güvenlikleştirme literatürünün güvenlikleştirmenin uzun vade li sonuçların ilişkin ortaya koyduğu çekinceler. Güvenlikleştirme literatürüne göre, he ne kadar bir sorunun güvenlik için oluşturacağı tehdidin vurgulanması o konunun önceliklendirilmesine katkı sağlayacak olsa da, uzun vadede konunun siyasetin dışına çekilmesine dolayısıyla da sivil aktörlerin etki alanının dışına taşınmasına sebep olacağı çekincesini de beraberinde getiriyor.12 Konunun bu boyutu devletdışı aktörlerin kendilerini dışarıda bırakacak bir siyasal gelişime sebep olması riskine rağmen güvenlikleştirme yöntemine neden başvurduklarını anlamayı daha da önemli kılıyor.
1990’dan sonra başlamış ve/veya etkinliğini sürdürmüş ve Tablo 1’de listelenmiş otuz sekiz sınır aşan kampanyanın üç farklı seviyede (gündem belirleme, siyasi taahhüt ve politika uygulama) güvenlik dili kullanım eğilimlerini ve ulaştırdıkları başarı seviyesini karşılaştıran bu çalışma, güvenlikleştirme ile başarı arasında sorgulanmadan kurulan bağın gerçekliğini sorguluyor.
“Ebola büyüyen bir bölgesel ve küresel güvenlik tehdidir.“1
Barack Obama, ABD Başkanı
“Pek çoğumuz AIDS’in bir sağlık sorunu olduğunu düşünüyorduk. Yanılıyorduk... şimdiye kadar gördüğümüz hiçbir şey Afrika toplumlarının barış ve istikrarına AIDS salgını kadar büyük bir zorluk oluşturmuyor... büyük bir kalkınma krizi, daha da önemlisi, bir güvenlik krizi ile karşı karşıyayız.“2
James Wolfensohn, Dünya Bankası Eski Başkanı “Gelecek trendler arasından iklim değişikliği ulusal güvenliğimizi etkileyecek.“3
2014 İklim Değişikliği İntibak Yol Haritası Bu ve benzeri açıklamalar pek çok farklı konunun güvenlik için tehdit oluşturabildiklerine işaret ediyor. Bahsi geçen sorunlar ve güvenlik arasındaki ilişki organik olmaktan ziyade inşaa edilmiş bir ilişki. Ancak kurulan bu ilişki kaçınılmaz bir sürecin ürünü olmadığı gibi bir konunun uluslararası gündeme gelebilmesi için güvenlikle ilişkilendirilmesi gerek bir koşul da değil. Sınıraşan çevre, sağlık, insan hakla rı, insani ihtiyaçlar gibi konuların gündeme getirilmesni amaçlayan çok ortaklı kampanyalar neden gündeme getirmek istedikleri konuları güvenlik tehdidi olarak çerçevelerler? Bu sorunun önemi güvenlik çerçevesinin kullanıldığına dair pek çok gözlem bulunduğu halde kampanyaların neden bazı konuları güvenlikleştirip bazılarını güvenlikleştirmediği üzerine yeterli çalışma bulunmamasından kaynaklanıyor. Güvenlikleştirmeyi teşvik eden ve onu mümkün kılan koşullar hakkında yeterince bilgi sahibi olmamamız güvenlikle başarı arasındaki bağlantının sorgulanmadan kabul edilmesine sebep oluyor.
Bu çalışmanın sorusuna geleneksel olarak cevap veren teori güvenlikleştirme çalışmalarından geliyor. Bu literatüre göre güvenlik objektif bir gerçeklikten ziyade4 oluşturulmuş bir kavramdır, bu sebeple de her konu, başarıyla gerçekleştirildiği takdirde, dil kullanımı ile güvenlik tehdidi haline getirilebilir. 5 Güvenlikleştirme literatürünü sınıraşan kampanyaları anlamak için kullanan çalışmalar, kadın, barış ve güvenlik6 ve kanlı elmaslar7 gibi pek çok konunun bu kampanyalar tarafından devletlerin güvenlik önceliklerine hitap edip onların desteklerini almak amacıyla güvenlikleştirildiğini ortaya çıkarıyor.8 Bu çalışmalara göre devletlerin güvenlik hassasiyetlerine dokunuyor olmak kampanyaların güvenlik kullanımı tercihlerini açıklamak için yeterli bir koşul olarak değerlendiriliyor.
Ne var ki güvenlikleştirmenin sebeplerini sorgulamadan kabul eden yaklaşım cevaplanmamış sorular bırakıyor. Her ne kadar güvenlikleştirme teorisine dayanan çalışmalar bu eylemle kampanya başarısı arasında bağlantıyı sorgulamaya gerek görmese de sınıraşan destek kampanyaları literatürü bize Kara Mayınlarının Kullanımı Önleme Kampanyası,9 Kadın Sünnetinin Önlenmesi Kampanyası10 ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin Kurulması için Kampanya11 gibi pek çok girişimin güvenlik dili kullanmadan ya da bilinçli bir güvenlik dışılaştırma çabasıyla başarıya ulaştığını gösteriyor. Bu bulgular da bize güvenlik çerçevesi kullanımı ve sınıraşan kampanya başarısı arasındaki ilişkiyi sorgulamamız gerektiğini gösteriyor. Bu sorgunun önemini arttıran bir başka boyut da güvenlikleştirme literatürünün güvenlikleştirmenin uzun vade li sonuçların ilişkin ortaya koyduğu çekinceler. Güvenlikleştirme literatürüne göre, he ne kadar bir sorunun güvenlik için oluşturacağı tehdidin vurgulanması o konunun önceliklendirilmesine katkı sağlayacak olsa da, uzun vadede konunun siyasetin dışına çekilmesine dolayısıyla da sivil aktörlerin etki alanının dışına taşınmasına sebep olacağı çekincesini de beraberinde getiriyor.12 Konunun bu boyutu devletdışı aktörlerin kendilerini dışarıda bırakacak bir siyasal gelişime sebep olması riskine rağmen güvenlikleştirme yöntemine neden başvurduklarını anlamayı daha da önemli kılıyor.
1990’dan sonra başlamış ve/veya etkinliğini sürdürmüş ve Tablo 1’de listelenmiş otuz sekiz sınır aşan kampanyanın üç farklı seviyede (gündem belirleme, siyasi taahhüt ve politika uygulama) güvenlik dili kullanım eğilimlerini ve ulaştırdıkları başarı seviyesini karşılaştıran bu çalışma, güvenlikleştirme ile başarı arasında sorgulanmadan kurulan bağın gerçekliğini sorguluyor.
TASAM Yayınlarının "Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları" isimli kitabından alınmıştır.
“Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları“ e-kitabı için Tıklayınız