Kitap Tanıtımı; ASYA BİRLİĞİ? Siyaset, Güvenlik, Ekonomi ve Kültür Parametreleri,
Editör: Dr. Almagül İsina, TASAM Yayınları, İstanbul, 2013, 464 sayfa.
Mövlud Aydəmir (Mevlüt Aydemir)[1]
Dünya ahalisinin yarıdan fazlasını kendinde barındıran Asya kıtası terkibi itibari ile muhtelif halklara, dinlere, itikatlara merkez olmuştur. Rusya, Çin, Hindistan ve İran gibi önemli ülkelerin teknolojik, siyasi, ticari, ekomonik açılımları ve atılımları ile dengeleri çok çabuk değişebilen bu coğrafyada birlikte hareket etmek ve düşünmek olasılığı az ve problemlidir. Bu anlamda düşünce kuruluşlarının, araştırma merkezlerinin ve sivil toplum örgütlerinin katkısı geniş ölçekde büyük önem arz etmektedir.
Asya birliği karşısında duran farklı problemleri, nedenlerini ve çözüm yollarını aramak maksadıyla 2012 yılında TASAM öncüllüğü ile 6. Uluslararası Türk - Asya Kongresi düzenlenmiş, ana tema ise “Asya Birliği? Siyasi, Ekonomik, Kültürel ve Güvenlik Parametreleri“ olarak tespit edilmiştir. Kongre Asya ülkeleri arasındakı işbirliği imkânlarının önündeki engelleri tartışmak, işbirliğinin ve kıta ülkeleri için muhtemel getirilerini ortaya koymak ve bu bağlamda kurumsal, entelektüel zemin inşasına Türkiye merkezli strateji katkı sunmayı amaçlamakdadır.
Kongredeki konuşmalardan ve Asya birliği ile ilgili yazar ve düşünürlerin araştırmalarından oluşan aynı isimli kitap TASAM yayınları tarafından 2013 yılında yayınlanmıştır.
Sunuş, 58 başlık ve Uluslararası Türk - Asya Kongresi İstanbul Deklarasyonu’ndan oluşan kitapta, konuyla ilgili zaman-zaman cetvel, grafik, resimlere de yer verilmiştir. Kitaba Suudi Arabistan Prensesi, Bangladeş Başbakan Danışmanı, T.C. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, CICA/AIGK Görev Gücü Başkanı, Asya’dakı bölgesel örgütlerin genel sekreterlerinin konuşmaları dahil, çok sayıda araştırmacı yazarın makaleleri dahil edilmiştir.
TASAM Yayınları tarafından hazırlanan “Sunuş“ bölümünde Asya birliği ihtimali genel hatlarıyla değerlendirilmekte, ana engeller, problemler ve mevcut durum özetlenmektedir. Güç dengelerinin Asya coğrafyasında hızla değiştiğinin altı çizilmekte, buna uygun tedbir alınımının önem arz ettiği vurgulanmakta, esas problemler şu şekilde belirtilmekdedir; ekonomik kriz, terorizm, uyuşturucu trafiği, işsizlik, etnik çatışmalar ve doğal kaynaklara aşırı talep.
II. Dünya Savaşı sonrası bölgesel entegrasyon girişimlerinin arttığını ifade edilen “Sunuş“ yazısında, AB, NAFTA, ASEAN gibi örgütlerin önemini vurğulanmakta, ancak Asyada kıta ölçeğinde birlik olmadığına dikkat çekilmektedir. Coğrafi genişlik, Asya’ya özgün koşullar ve en önemlisi büyük güçlerin birbirine olan güvensizliği bu birliği olanaksız kılmaktadır.
Asya ülkeleri tarım, endüstri, enerji gibi alanlarda birbirini tamamlayan ekonomilere, işbirliği imkanına sahiptirler. Ancak yüksek gümrük duvarları Asya ülkeleri arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini engellemektedir.
Sunuş bölümünde kıta dışı gerilimin ve krizlerin Asya ülkelerini etkilememesi, güven ve refah ortamının oluşması için, Asya iç güçlerinin ticari ve ekonomik bağlara önem vermesi bir zorunluluk olarak gösterilmektetir. Aksi halde, kıta dışındakı gerilim ve krizlerin Asya ülkelerini daha fazla etkilemesi önlenemeyecektir.
Bir diğer yandan ise, sorunların çözümü için kıta düzeyinde kimlik algısının oluşması büyük önem arz etmekdedir. Sunuş kısmında belirtildiği şekliyle ortak söyleşi, konum ve mevki dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı bir kalkan oluşturabilmektedir.
Yazının sonunda, sivil toplum örgütlerinin ve düşünce kuruluşlarının oynayabileceği rolün de göz ardı edilmemesi söylenmektedir. Zira, bu düşünce kuruluşlarının faaliyeti bürokrasi, entelektüel camia, iş dünyası, kamuoyu ve halklar arasında bağları maksimum düzeye getirmekte, ülkeler arası ilişkilerin derinlik kazanmasına yardımcı olmaktadır.
Kitabın ana kısmı olan konuşma ve makalelerde Asya Birliği ihtimali, perspektif ve parametreleri degerlendirilmekdedir.
Bir kaç konuşmacı üzerinde durmak, genel Asya birliği teorisini anlamamıza büyük katkı sağlayacağından, yazıya konuşmalar üzerinden devam etmek istiyorum.
İlk konuşmacı, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, konuşmanın akışını doğru ayarlamak amacıyla, şu ifadeleri kullanmaktadır; “19. yy Avrupa Çağıydı, 20. yy bir bütün olarak değerlendirildiğinde Amerika Çağıydı, 21. yy yine bir bütün olarak değerlendirildiğinde Asya Çağı olacakdır.“
Konuşmada temel paradigma olarak “çok kutupluluk“, parametreler olarak ise “entegrasyon“, “mikro-milliyetçilik“ ve “tahmin edilebilirlik çağı“ kavramlarına açıklık getirmekde olan Şensoy, yeni düzenin bu gibi kavramları göz ardı etmeden kurulmasının önemini vurgulamaktadır.
Çok kutuplu dünyanın eşiğinde olduğumuzdan entegrasyonun kaçınılmaz bir zorunluluğa dönüştüğünü Avrupa Birliği oluşum süreci ile izah eden Şensoy, tek-tek tüm parametreleri sıralayarak, her biri hakkında geniş açıklamalarda bulunuyor.
T.C. Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler Müsteşarı Yardımcısı Fatih Ceylan ise konuşmasında daha pratik kavramlara yer veriyor. Asyanın jeopolitik tanımı, sunduğu fırsatlar ve Türkiye-Asya ilişkilerini ayrı ayrı inceleyen Müsteşar Yardımcısı, genel bir bakış açısı oluşturuyor.
Kitabın devamında Azerbaycan, Devlet Başkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi temsilcisi Zaur Şiryev, Karabağ probleminin coğrafyaya etkisini, NATO ve KGAÖ gibi uluslararası örgütlerin Kafkas ülkeleri ile ilişkilerini analiz etmektedir.
İran İslam Cumhuriyeti, IPIS Araştırmalar Merkezi görevlisi Ahmad Reza Daneshkhou ise bölgede Turkiye ve İran’ın ortak çıkarlarına vurgu yapmakta, Asya’da oluşturulabilecek işbirliğinin kültür temeli olabileceğini öngermektedir.
Kitapta Saudi Arabıstan Prensesi, Bangladeş Başbakan Danışmanı, Türk Konseyi Genel Sekretaryası, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri gibi üst düzey yöneticilerin konuşmaları yanısıra, Yıldız Teknik, Adnan Menderes, İstanbul Ticaret, Turgut Özal ve diger üniversitelerden akademisyenlerin de konuyla ilgili araştırmalarına yer verilmiştir.
Kitap Uluslararası Türk - Asya Kongresi İstanbul Deklarasyonu ile son bulmaktadır.
Kitap Asya Birliği üzerine araştırma yapan öğrenciler, öğretim görevlileri ve akademisyenler için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.