GİRİŞ
Osborne ve Gaebler’ın önerdiği “girişimci devlet“ modeli, piyasa odaklı Yeni Kamu İşletmeciliği (YKİ) ile katılımcılığa önem veren esnek devlet modelini bir araya getirmektedir1. Yönetişim yaklaşımında, “piyasa-devlet karşıtlığı“ yerine “piyasa-devlet ortaklığı“ yaklaşımı öne çıkmıştır. Ayrıca, üçüncü bir aktör olarak toplumun da yönetim sürecine dâhil edilmesi önerilmektedir. Buna göre devlet, piyasa mantığı çerçevesinde sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle birlikte, devlet-özel sektör-sivil toplum üçlüsünün yer aldığı yönetim sürecini oluşturmaktadır ve en güçlü aktörüdür. Piyasa odaklı yönetim, YKİ’deki kadar güçlü olmasa da hala etkinliğini korumaktadır. Bununla birlikte devletin rolü yeniden tanımlanmakta ve devlete daha fazla rol atfedilmektedir. Piyasa için “güçlü“,“etkin“ ve “esnek“ devlet yapısı istenmektedir2.
YKİ ve yönetişim yaklaşımının yönlendirmesi doğrultusunda ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede devletlerin uygulamalarında değişiklikler gerçekleşmiş olmakla birlikte, savunma alanındaki uygulamalar diğer kurumlardaki uygulamalardan daha farklı bir nitelik taşımaktadır. Bu durum dış politikayla da doğrudan ilgilidir. Uluslararası ilişkilerde ülkelerin iç ilişkileri ve politikaları de önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle dış politikaya iç politikanın uzantısıdır demek yanlış olmayacaktır3. Ülkelerin savunma politikalarının en önemli aktörü olan orduların personelinin maddi motivasyonlardan ziyade milli duygularla hareket etmesi büyük ölçüde kabul görmüş bir durumdur. YKİ ve yönetişim gibi özel sektörün kendisini kamu hizmetleri alanında aktör olarak gösterdiği yaklaşımlar çerçevesinde en temel kamu kurumlarından birisi olan orduların değerlendirilmesi şaşırtıcı ve hatta ürkütücü gelebilir. Bununla birlikte, durum göründüğünden oldukça farklıdır.
ARAŞTIRMA PROBLEMİ
Bu çalışmanın amacı, dünyada savunma sektöründe her geçen gün etkinliği ve sayısı artan özel askeri şirketlerin (ÖAŞ) kamu politikaları transferi potansiyeli açısından değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ÖAŞ’nin kullanımı konusunda genelde devletler ve özelde Türkiye için bazı önerilerde bulunulmasıdır. Odaklandığı sorunlar ise; devletlerin güvenlik politikalarının başlıca uygulayıcısı konumundaki orduların etkililik, etkinlik ve verimliliğinin artırılması, 21. Yüzyıl başında “vekalet savaşları“ adıyla ortaya çıkan yeni paradigmaya orduların uyumunun sağlanması, zorunlu askerliğe olan bağımlılığının azaltılması ve dış politikaya yönelik askeri güç uygulamalarında devletlerin sorumluluğunun azaltılarak yönetilebilmesidir.
ARAŞTIRMA SORULARI
Bu araştırma “ÖAŞ savunma politikaları açısından etkin olarak nasıl kullanılabilir?“ sorusuna cevap aramaktadır. Bu kapsamda araştırmanın alt soruları ise şu şekilde sıralanmıştır:
a. Bir kamu politikası olarak ÖAŞ’nin kullanımı ABD, İngiltere ve Güney Afrika’da nasıl gerçekleştirilmektedir?
b. Orduların görevleri göz önüne alındığında ÖAŞ’nin faaliyetleri hangi açılardan daha etkindir?
c. Türkiye’de ÖAŞ’nin bir kamu politikası aracı olarak faaliyet göstermesi ile ilgili fırsat penceresi açılmış mıdır?
YÖNTEM
Bu araştırmada veri toplama yöntemi olarak yazılı kaynakların analizi ve konunun uzmanlarıyla gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış mülakatlar tercih edilmiştir. Bu kapsamda İngilizce ağırlıklı olmak üzere, konuyla ilgili Türkçe ve İngilizce kaynaklardan faydalanılmıştır. Kaynakların seçiminde alandaki temel kaynakların incelenmesine özen gösterilmiştir.
Mülakat kapsamında ise akademisyenlerden, askerlerden, iş adamlarından, bürokratlardan ve özel güvenlik sektörü yöneticilerinden oluşan 18 kişi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bunun haricinde Savunma Bakanlığına bilgi edinme kanunu çerçevesinde başvuruda bulunulmuştur. Yapılan mülakatların amacı, konunun Türkiye’deki uygulama düzeyini tespit etmek ve inceleme sonucunda sunulan önerilerin sağlam bir temele oturmasını sağlamaktır. ÖAŞ’nin ABD Ordusu başta olmak üzere, İngiltere ve Güney Afrika ordularındaki uygulamaları da göz önünde bulundurularak “Yeni Kamu İşletmeciliği“ ve “Yönetişim“ yaklaşımları çerçevesinde incelemesi gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, ÖAŞ konusu incelenirken, bu kavramın dünya çapında yaygınlaşmasının nasıl bir politika penceresinin açılmasıyla mümkün olduğunu anlatabilmek amacıyla Kingdon’un 4 çoklu akımlar modeline (multiple streams model) başvurulmuştur.
YAZIN TARAMASI
Soğuk Savaş’ın ardından büyük güçlerin ordularını küçültme yoluna gitmeleri sonucu dünyada oluşan otorite boşluğu, küçük olmakla birlikte başarısız ya da çökmüş birçok devlet doğurmuştur. Soğuk savaş döneminde yapılan askeri harcamalar sonucunda elde kalan arz fazlası silahlar ve askeri personel açısından da azaltmaya gidilmiştir. Görevine son verilen silahlar ve askerler dünyaya ve özellikle de başarısız ya da çökmüş devletlerin olduğu bölgelere bildikleri işi yapmak amacıyla dağılmışlardır5.
Uluslararası konjonktürün talebini analiz eden işsiz askerler başarısız devletlerin talebine yönelik askeri hizmetler arz etmeye başlamıştır. Alandaki boşluğun fark edilmesiyle birlikte, ABD ve İngiltere’de neo-liberal düşüncelerin hızını arkasına alan eski ya da emekli askerler borsada işlem gören, hükümetlerin dış politikalarına uygun hareket eden yasal şirketler haline gelerek dünyanın birçok bölgesinde gizli ya da açık askeri faaliyetler göstermeye başlamıştır6. ÖAŞ, sistematik bir yol ve askeri yöntemler ile güç kullanma potansiyeline sahip olan ve bu potansiyelin müşteriye transferini veya sağlanmasını içeren hizmetleri sunan, yasal olarak kurulmuş çokuluslu ticari girişimlerdir7.
ÖAŞ, ordudan emekli olmuş askerleri kadrosuna dahil ederek ordunun daha önce yaptığı görevleri icra etmektedir. Dolayısıyla ÖAŞ devlet tarafından uygulamada öğretilen askeri tecrübe, ulusal ve uluslararası yasalar, gelenek ve görenekleri devralmıştır8.
Soğuk Savaş’ın bitiminin ardından, insanlar barışın egemen olduğu yeni bir dünya düzeni beklerken, sonuç “Batı’da barış, kalanlar için savaş“ olmuştur. Çatışmaların ÖAŞ için doğurduğu fırsatlar üç başlık altında özetlenebilir:
a. Başarısız devletler ortaya çıkmıştır. Bu durum ÖAŞ’ye iş sahası yaratmıştır.
b. Büyük güçlerin kendilerini geri çekmesinin ardından yerel yöneticiler, ellerinde bulunan zayıf kuvvetlerin yetersizliği ve dış destek gelmemesi nedeniyle amaçlarını gerçekleştirmek için özel askeri endüstriye başvurmuştur.
c. Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra, ülkelerin ekonomileri “küreselleşme“ adı altında uluslararası piyasalardan giderek artan oranda etkilenmiştir. Dolayısıyla sosyal problemler savaşları tetiklemiştir. Eğitimsiz, yeterli derecede beslenmemiş ve toplumsal hayattan ve refahtan dışlanmış gençler de bu
savaşların ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlar konuma gelmişlerdir9.
“Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları“ e-kitabı için Tıklayınız
Osborne ve Gaebler’ın önerdiği “girişimci devlet“ modeli, piyasa odaklı Yeni Kamu İşletmeciliği (YKİ) ile katılımcılığa önem veren esnek devlet modelini bir araya getirmektedir1. Yönetişim yaklaşımında, “piyasa-devlet karşıtlığı“ yerine “piyasa-devlet ortaklığı“ yaklaşımı öne çıkmıştır. Ayrıca, üçüncü bir aktör olarak toplumun da yönetim sürecine dâhil edilmesi önerilmektedir. Buna göre devlet, piyasa mantığı çerçevesinde sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle birlikte, devlet-özel sektör-sivil toplum üçlüsünün yer aldığı yönetim sürecini oluşturmaktadır ve en güçlü aktörüdür. Piyasa odaklı yönetim, YKİ’deki kadar güçlü olmasa da hala etkinliğini korumaktadır. Bununla birlikte devletin rolü yeniden tanımlanmakta ve devlete daha fazla rol atfedilmektedir. Piyasa için “güçlü“,“etkin“ ve “esnek“ devlet yapısı istenmektedir2.
YKİ ve yönetişim yaklaşımının yönlendirmesi doğrultusunda ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede devletlerin uygulamalarında değişiklikler gerçekleşmiş olmakla birlikte, savunma alanındaki uygulamalar diğer kurumlardaki uygulamalardan daha farklı bir nitelik taşımaktadır. Bu durum dış politikayla da doğrudan ilgilidir. Uluslararası ilişkilerde ülkelerin iç ilişkileri ve politikaları de önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle dış politikaya iç politikanın uzantısıdır demek yanlış olmayacaktır3. Ülkelerin savunma politikalarının en önemli aktörü olan orduların personelinin maddi motivasyonlardan ziyade milli duygularla hareket etmesi büyük ölçüde kabul görmüş bir durumdur. YKİ ve yönetişim gibi özel sektörün kendisini kamu hizmetleri alanında aktör olarak gösterdiği yaklaşımlar çerçevesinde en temel kamu kurumlarından birisi olan orduların değerlendirilmesi şaşırtıcı ve hatta ürkütücü gelebilir. Bununla birlikte, durum göründüğünden oldukça farklıdır.
ARAŞTIRMA PROBLEMİ
Bu çalışmanın amacı, dünyada savunma sektöründe her geçen gün etkinliği ve sayısı artan özel askeri şirketlerin (ÖAŞ) kamu politikaları transferi potansiyeli açısından değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ÖAŞ’nin kullanımı konusunda genelde devletler ve özelde Türkiye için bazı önerilerde bulunulmasıdır. Odaklandığı sorunlar ise; devletlerin güvenlik politikalarının başlıca uygulayıcısı konumundaki orduların etkililik, etkinlik ve verimliliğinin artırılması, 21. Yüzyıl başında “vekalet savaşları“ adıyla ortaya çıkan yeni paradigmaya orduların uyumunun sağlanması, zorunlu askerliğe olan bağımlılığının azaltılması ve dış politikaya yönelik askeri güç uygulamalarında devletlerin sorumluluğunun azaltılarak yönetilebilmesidir.
ARAŞTIRMA SORULARI
Bu araştırma “ÖAŞ savunma politikaları açısından etkin olarak nasıl kullanılabilir?“ sorusuna cevap aramaktadır. Bu kapsamda araştırmanın alt soruları ise şu şekilde sıralanmıştır:
a. Bir kamu politikası olarak ÖAŞ’nin kullanımı ABD, İngiltere ve Güney Afrika’da nasıl gerçekleştirilmektedir?
b. Orduların görevleri göz önüne alındığında ÖAŞ’nin faaliyetleri hangi açılardan daha etkindir?
c. Türkiye’de ÖAŞ’nin bir kamu politikası aracı olarak faaliyet göstermesi ile ilgili fırsat penceresi açılmış mıdır?
YÖNTEM
Bu araştırmada veri toplama yöntemi olarak yazılı kaynakların analizi ve konunun uzmanlarıyla gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış mülakatlar tercih edilmiştir. Bu kapsamda İngilizce ağırlıklı olmak üzere, konuyla ilgili Türkçe ve İngilizce kaynaklardan faydalanılmıştır. Kaynakların seçiminde alandaki temel kaynakların incelenmesine özen gösterilmiştir.
Mülakat kapsamında ise akademisyenlerden, askerlerden, iş adamlarından, bürokratlardan ve özel güvenlik sektörü yöneticilerinden oluşan 18 kişi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bunun haricinde Savunma Bakanlığına bilgi edinme kanunu çerçevesinde başvuruda bulunulmuştur. Yapılan mülakatların amacı, konunun Türkiye’deki uygulama düzeyini tespit etmek ve inceleme sonucunda sunulan önerilerin sağlam bir temele oturmasını sağlamaktır. ÖAŞ’nin ABD Ordusu başta olmak üzere, İngiltere ve Güney Afrika ordularındaki uygulamaları da göz önünde bulundurularak “Yeni Kamu İşletmeciliği“ ve “Yönetişim“ yaklaşımları çerçevesinde incelemesi gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, ÖAŞ konusu incelenirken, bu kavramın dünya çapında yaygınlaşmasının nasıl bir politika penceresinin açılmasıyla mümkün olduğunu anlatabilmek amacıyla Kingdon’un 4 çoklu akımlar modeline (multiple streams model) başvurulmuştur.
YAZIN TARAMASI
Soğuk Savaş’ın ardından büyük güçlerin ordularını küçültme yoluna gitmeleri sonucu dünyada oluşan otorite boşluğu, küçük olmakla birlikte başarısız ya da çökmüş birçok devlet doğurmuştur. Soğuk savaş döneminde yapılan askeri harcamalar sonucunda elde kalan arz fazlası silahlar ve askeri personel açısından da azaltmaya gidilmiştir. Görevine son verilen silahlar ve askerler dünyaya ve özellikle de başarısız ya da çökmüş devletlerin olduğu bölgelere bildikleri işi yapmak amacıyla dağılmışlardır5.
Uluslararası konjonktürün talebini analiz eden işsiz askerler başarısız devletlerin talebine yönelik askeri hizmetler arz etmeye başlamıştır. Alandaki boşluğun fark edilmesiyle birlikte, ABD ve İngiltere’de neo-liberal düşüncelerin hızını arkasına alan eski ya da emekli askerler borsada işlem gören, hükümetlerin dış politikalarına uygun hareket eden yasal şirketler haline gelerek dünyanın birçok bölgesinde gizli ya da açık askeri faaliyetler göstermeye başlamıştır6. ÖAŞ, sistematik bir yol ve askeri yöntemler ile güç kullanma potansiyeline sahip olan ve bu potansiyelin müşteriye transferini veya sağlanmasını içeren hizmetleri sunan, yasal olarak kurulmuş çokuluslu ticari girişimlerdir7.
ÖAŞ, ordudan emekli olmuş askerleri kadrosuna dahil ederek ordunun daha önce yaptığı görevleri icra etmektedir. Dolayısıyla ÖAŞ devlet tarafından uygulamada öğretilen askeri tecrübe, ulusal ve uluslararası yasalar, gelenek ve görenekleri devralmıştır8.
Soğuk Savaş’ın bitiminin ardından, insanlar barışın egemen olduğu yeni bir dünya düzeni beklerken, sonuç “Batı’da barış, kalanlar için savaş“ olmuştur. Çatışmaların ÖAŞ için doğurduğu fırsatlar üç başlık altında özetlenebilir:
a. Başarısız devletler ortaya çıkmıştır. Bu durum ÖAŞ’ye iş sahası yaratmıştır.
b. Büyük güçlerin kendilerini geri çekmesinin ardından yerel yöneticiler, ellerinde bulunan zayıf kuvvetlerin yetersizliği ve dış destek gelmemesi nedeniyle amaçlarını gerçekleştirmek için özel askeri endüstriye başvurmuştur.
c. Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra, ülkelerin ekonomileri “küreselleşme“ adı altında uluslararası piyasalardan giderek artan oranda etkilenmiştir. Dolayısıyla sosyal problemler savaşları tetiklemiştir. Eğitimsiz, yeterli derecede beslenmemiş ve toplumsal hayattan ve refahtan dışlanmış gençler de bu
savaşların ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlar konuma gelmişlerdir9.
“Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları“ e-kitabı için Tıklayınız