Değişen Güvenlik Algılamasında İstihbarat Sisteminin Artan Önemi

Makale

Özellikle 20nci Yüzyılın son çeyreği ile 21nci Yüzyılın ilk çeyreğinde, soğuk savaş ve yumuşama dönemlerinin iki kutuplu güvenlik algılamasının değişmesine sebep olacak bir çok olayla karşılaşıldı. Sovyetler Birliğinin dağılması ve Varşoya Paktı’nın sona ermesi, iki Almanya’nın birleşmesi, NATO ve Avrupa Birliğine yeni katılan ülkeler gibi siyasi anlamda olumlu gelişmeler yaşanırken, bir anda Balkanlardaki etnik çatışmalar, 11 Eylül terörist saldırısı, Amerika Birleşik Devletleri...

Giriş

Özellikle 20nci Yüzyılın son çeyreği ile 21nci Yüzyılın ilk çeyreğinde, soğuk savaş ve yumuşama dönemlerinin iki kutuplu güvenlik algılamasının değişmesine sebep olacak bir çok olayla karşılaşıldı. Sovyetler Birliğinin dağılması ve Varşoya Paktı’nın sona ermesi, iki Almanya’nın birleşmesi, NATO ve Avrupa Birliğine yeni katılan ülkeler gibi siyasi anlamda olumlu gelişmeler yaşanırken, bir anda Balkanlardaki etnik çatışmalar, 11 Eylül terörist saldırısı, Amerika Birleşik Devletleri’nin körfez savaşı sonucunda Irak ve Afganistan’a müdahalesi, Arap Baharı, renkli devrimler ve özellikle demokrasisi yeni filizlenen ülkelerdeki iç çatışmalar, güvenliğin farklı bir bakış açısından yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu değerlendirmede, artan teknoloji ve küresel eonomik gelişmelerin önemi kadar, alınacak tedbirlerin sürekliliği ve bu tedbirleri kararlılıkla uygulamaya koyacak meşru bir siyasi iradenin varlığı da dikkate alınmalıdır.

Günümüzdeki istihbarat sistemi ile uyumlu Milli Güvenlik Siyaseti uygulamalarının, günlük siyasetin arkasında kalmasının demokrasi ve şeffaflık gibi açılımların kazandığı ivmeye bağlanmasını incelemekte yarar bulunmakta ve bu incelemede, Ulusal Güvenlik kavramının, kişisel güvenlikten çok farklı parametreleri olmadığını vurgulamak gerekmektedir. Ulusal Güvenlik refleksini oluşturan ulus bilincini, ırkçı bir temelden ayırarak, J.J. Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi bağlamında bir uzlaşı tabanına oturtmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu sözleşme ile bireyler, güvendikleri güvenliklerini kendi yarattıkları Leviathen’e emanet ederek, elindekileri koruma özelliğini işler hale getirmişlerdir. Bu noktadan itibaren artık güvenliği sağlanacak bir toplum oluştuğuna göre, bu güvenlik için bireylerin nelerden vazgeçebileceği düşünülmeye başlanmalıdır. Güvenlik için yaratılan koruyucunun hakları nerede başlayıp nerede bitmektedir? Sözleşmeden ayrılmak mümkünmüdür? Bu soruların cevapları bulunduğunda Ulusal Güvenlik-İstihbarat Sistemi ilişkisi de daha kolay anlaşılır hale gelecek ve daha uygulanabilir bir forma oturacaktır. Tehdit, esas olarak Ulusal güvenliğin sağlanması için bireysel hak ve özgürlüklerin nerede başlayıp nerede bittiğinin sınırlarını belirleyen temel değişkendir. Norveç’in Ulusal Güvenliği için öngördüğü tehdit ile, Arjantin’in kendisi için kabul ettiği tehdidin aynı olması beklenemez diye bir yargıda bulunmak da çok doğru olmayacaktır. Küresel çıkarlar, sonuç olarak belirli parametrelerde kesişebilecektir. BRICS1 örneğinde olduğu Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Çin kümelenmesinin ortak paydası bu bağlamda çok anlaşılır gözükmeyecektir. Tehdidi, Soğuk Savaş algılamasından çıkarıp daha geniş ve daha derin bir anlama yerleştirmek, günümüzde Ulusal Güvenliğin karşılaşabileceği tehlikenin boyutlarının ne ölçüde benzerlikler içerdiğini bize doğrulayacaktır. Bu kapsamda, ekonomik, teknolojik, diplomatik, askeri çevresel ve doğal tehditlerin herbirisi ayrı ayrı ve birlikte, hiçbir gerekçe ile gözardı edilmeksizin dikkate alınmalıdır. Gerek ŞİÖ örneğindeki gibi bölgesel, gerekse BRICS örneğindeki gibi bölgesellik içermeyen benzeri organizasyonların, biraraya gelmelerini gerektiren çıkarları, aslında çatışma dönemlerindeki diğer ittifakların mevcudiyet gerekçelerinden temelde farklılık göstermeyecektir. Yani Buzan’ın da ifade ettiği gibi, güvenlik, doğası gereği üzerinde mutabık kalınmış bir tanımın peşinde olmayı reddeder. Güvenliğin üzerinde anlaşılmış ortak bir tanımının mümkün olmaması nedeniyle buna yönelik formülasyonlarda fayda sağlamayacaktır.2

İnsanlar güvenliğin aslında ne demek olduğunu, kendilerini güvensiz hissetiklerinde anlayacaklardır.3 İnsanların güvende olması, Hobbes’a göre de en üst yasadır. Bu durum devlet ve millet için ne kadar gerçekse, bireyler için de aynı ölçüde doğrudur.4 Ancak gerçek güvenlik bir rüyadır fikrini savunan akademisyenlere göre hayatta kalabilme ile güvenlik arasındaki fark yada ayırım aslında çok belirgindir ve bu iki kavramın biribirinin yerine kullanılabilmesi de mümkün değildir.5 Bu konudaki karşıt fikirler, Kopenhag Okulu olarak bilinen güvenlik konularında yeni teori ve yaklaşımların akademik çözüm üreticisi kuruluş tarafından dile getirilerek, hayatta herşeyin olduğu gibi, güvenliğin de yaşama ile özdeşleştiği çıkış noktasından hareketle, güvenlik ve hayatta kalma eşanlamlı olarak değerlendirilmiştir.6 Aslında bu noktada güvenlik özellikle de uluslararası güvenlik konularındaki yeni akademik yaklaşım ve değerlendirmeleri hatırlamakta yarar bulunmaktadır.

Soğuk Savaş yılları boyunca güvenlik konularındaki yönlendirici ve hatta zorlayıcı konseptler, devletler arasındaki askeri güç dengesi ve stratejik ilişkiler konularında yoğunlaşanlar olmakta iken, 1980’lerin sonundan itibaren bu yaklaşım terkedilerek, tutucu hatta çoğunlukla değişimi reddeden sabit fikirlerin yerini, yenilikçi ve daha radikal öngörüler, düşünceler almaya7 ve bunun da ötesinde, güvenliğin “genişlemesi“ ve “derinleşmesi“, yoğun olarak tartışılmaya başlanmıştır. Güvenliğin genişleme boyutu, askeri konulardan ziyade ekonomik ve çevresel tehditlerden insan hakları ve göçe kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsamakta, derinleşmesi ise bölgesel ve toplumsal güvenlik gibi orta düzey alanlar kadar güvenliği küresel ya da uluslararası düzeye yükselten ya da birey güvenliğinin düzeyini aşağıya çeken güvenlik düzlemleriyle de ilişkilendirilmektedir.

Kapsam açısından yapılan güvenlik tasniflerinde, ulusal, bölgesel, uluslararası ve küresel güvenlik8 için bu derinlik ve genişliğin, kalıcı ve kapsamlı bir stratejik yaklaşımın geçmiş, bugün ve gelecek bağlantısını içeren bir tarihi derinlik ile, iç, bölgesel ve uluslararası parametreler arasında sağlıklı bir geçiş kenlik kurabilen coğrafi analizlere dayanması gerekmektedir.9

Özetle, güvenlik tehditlerinin kaynağı denilince “güvenliğin genişlemesi“, güvenliğin esasen kimin için sağlanması gerektiği, yani güvenliğin amacı sözkonusu olduğunda ise, “güvenliğin derinleşmesi“ anlaşılmaktadır.10 1990’larda güvenlik kavramına yeni bir açılım getiren Barry Buzan, güvenliği, devletlerin ve toplumların tehditlerden kurtulma arayışları ve rakip güç lerekarşı bağımsız kimliklerini ve işlevsel bütünlüklerini koruma yetenekleri olarak tanımlar.11

TASAM Yayınlarının "Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları" isimli kitabından alınmıştır.
“Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları“ e-kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Savunma, güvenlik ve uluslararası yönetişime önemli etkileri olan kuantum teknolojileri deneysel laboratuvardan stratejik alanlara hızla geçiş yapıyor. Bu teknolojilerin ayırt ediciliği yalnızca neyi hesaplayabilecekleri ya da ölçebileceklerinde değil, bilgiye erişimi nasıl yeniden tanımladıklarında...;

TASAM Afrika Enstitüsü öncülüğünde oluşturulan “Afrika 2063 Ağı“ uzmanlık, etkileşim ve işbirliği inisiyatifi kapsamında; Enstitü ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş İşletme Fakültesi iş birliğinde 18 Haziran 2023 tarihinde “Stratejik Araştırma, Ağ ve Kapasite Geliştirme“ teması altında düzenlene...;

Politikalarının bazı yönlerini anlamak zor olsa da yönetimin ulusal güvenlik stratejisinin özünde bir mantık bulunuyor. Trump yönetimi; daha önce ABD’nin benimsediği ve küresel düzenin inşa edilip sürdürülmesini hedefleyen stratejiyi yanlış bir yaklaşım olarak değerlendiriyor ve Amerikan gücünü tüke...;

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir, ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek k...;

Her şey, Avrupa gücünün ve Batı ilerlemesinin sembolü olan üç veya dört generalle başladı ve bugün kimse tam sayılarını bilmiyor. Batıdan gelen bu generaller hala İsrail’in Batı planları çerçevesinde askeri senaryolara sokuyorlar. Mossad’ın başındaki David Mircea’da Avrupa’daki dış operasyonlard...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

7. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

8. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

2. Yeniden Asya Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Afrika 2063 Ağı | İstişare Toplantısı 3

  • 18 Haz 2025 - 18 Haz 2025
  • Çevrimiçi - 13.00

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • İstanbul - Türkiye

11. İstanbul Güvenlik Konferansı (2025)

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...