İki ülke askerleri arasında, 15 Haziran 2020 gecesi Ladak Bölgesi’ndeki Galwan Vadisi’nde, Çin askerlerinin organize saldırısı ile başlayan çatışma ile eş zamanlı olarak, Kuzey Kore’nin, Güney Kore ile aralarındaki tampon bölgede yer alan ve iki ülke müzakerelerin yapıldığı binayı havaya uçurması da tesadüfî değil. Bu gelişmenin, ABD’nin 2017’den bu yana ilk defa üç uçak gemisini bölgeye kaydırması, ikisini Güney Çin Denizi’ne (birinin her an Hint karasularına gönderilebileceği deklare edilerek) ve birini de Kore Yarımadası’na yönlendirmesinin sonrasına denk gelmesi ile doğrudan bağı var.[1] Yeni soğuk savaş satrancında ABD’nin uçak gemileri hamlesine Çin’in Himalayalar’da ve Kore’de verdiği karşılığı görmek gerek. Çin, “Kurt Savaşçıları“ ile Himalayalar’da bir hamle yapmanın yanı sıra Kore’deki vekili aracılığıyla da resti gördüğünün mesajını veriyor.
Çin-Hint sınır çatışmasının küresel rekabet bağını görmek önemli, zira bu çatışma sonrasında yaşanan Asya-Pasifik gelişmeleri ile iki ülkenin krizi soğutma adımları küresel gelişmelerden bağımsız değil. Pandemi depremi de dâhil olmak üzere, küresel sorunlar ve gelişmelerin bu yangını soğutma noktasında ağırlığı var. ABD burada belirleyici bir role sahip iken Çin-Hint sınır çatışması sonrasında yaşanan gelişmeler Rusya’yı önemli bir konuma getiriyor. Himalayalar’daki yangını soğutmaya çalışan Çin ve Hindistan’ın, Güney Asya’da vekiller üzerinden ciddi bir rekabete girdiği görülüyor. Bu noktada Çin’in kadim dostu Pakistan da top kapma mücadelesinde sahne alırken, tarafların, Nepal başta olmak üzere, Butan, Myammar ve Bengaladeş’i de sahaya çekmeye çalıştığı dikkat çekiyor. Pakistan-Hindistan gerilimi ile (başta Nepal olmak üzere) vekiller üzerinden yaşanan Çin-Hint rekabeti ayrı bir inceleme konusu. Bunun yanı sıra ABD-Çin soğuk savaşı ve bunun Güney Asya’daki yansımaları da bir başka inceleme konusu. Bu çalışmada, anılan iki özel konuya ait gelişmeleri ayrı tutarak, sınır çatışması sonrası yaşanan gelişmeleri kronolojik olarak inceleyecek ve krizin soğuması sonrası dönemde yaşanması muhtemel gelişmeleri değerlendireceğim.
15 Haziran 2020 Sonrasında Yaşanan Gelişmeler
15 Haziran 2020 gecesi Galwan Vadisi’nde, Çin “Kurt Savaşçıları“nın organize saldırısı sonrasında resmi açıklamalara göre 10 esir, 20 can kaybı ve (18’i ciddi) 76 yaralı veren Hint tarafında büyük bir toplumsal öfke patlaması yaşandı. 1962 savaşı sonrasında yaşanan mağlubiyet hissi benzeri bir hayal kırıklığı Hint kamuoyuna hâkim oldu ve bu atmosfer milliyetçi reaksiyonları körükledi. Çin mallarının boykot edilmesi kampanyaları sonrasında gümrüklerde Çin kaynaklı ürünler bloke edildi.[2] Çin temsilcilikleri önünde Çin bayrakları ve Çin lideri Xi Jingping’in posterleri yakılırken oteller Çinli turist ve müşterilerin rezervasyonlarını iptal etti. Hint Hükümeti bakanları tarafından, Çin restoranlarına gidilmemesi, Çin yemeklerinin yenilmemesi ve Çin kaynaklı teknoloji ürünlerinin kullanılmamasına yönelik öfkeli açıklamalar gelirken,[3] Hindistan’ın yerli ve millî bir tüketim politikası ile kendi kendine yeterli olmasına yönelik tavsiyeler de çoğaldı.[4] Bu gelişmeler sonrasında Hint kamuoyu ve medyasında yüksek sesle dile getirilen Çin’e etkili bir karşılık verilmesi beklentisi[5] Modi yönetimini baskı altına aldı. Bu baskıları hafifletmeye çalışan Başbakan Modi, ülkede önemli temsili olan siyasi parti liderleri ile bir toplantı yaparak, sınır gelişmeleri ile ilgili olarak bilgi vermek zorunda kaldı.[6]
Bu dönemde Hint basınında; çatışmanın neden-sonuç ilişkisini anlamaya yönelik incelemeler,[7] Çin’in Asya’da izlediği “baskın ve saldırgan politikalar ile Orta Krallık dönemini canlandırmak istediğine“ yönelik kaygılar,[8] Çin tehdidine karşı uygulanması gereken strateji[9] ile söz konusu çatışmanın Çin’in Hindistan’ı kaybetmesine hizmet etmesinin yanında Hint millî birliğini güçlendirdiğine yönelik değerlendirmeler de yer aldı.[10] Bu arada Çin mallarının boykotunun, Çin’den ziyade Çin’in ucuz mallarına bağımlı olan fakir çoğunluğu olumsuz etkileyeceği[11] ve mağlubiyet hissi ile atılan hesapsız adımların Hint ekonomisine zarar vereceğine dair uyarılar[12] da dikkat çekti. Bu arada sınır krizi gelişmelerini takip eden dış basında, iki tarafın güç karşılaştırmaları ve muhtemel stratejilerine yönelik tahminler yapılırken, Hindistan’ın Çin’e karşı durabilmek için ABD, Japonya ve Avustralya ile işbirliğini artırmaya yönelebileceği değerlendirildi.[13]
Çatışma sonrasında Hint birliklerinin sınır hattına takviyesi devam ederken Çin birliklerinin Tibet’in sınır hattındaki dağlık alanda (4700 m. rakımda), tugay seviyesinde atışlı tatbikat yaptığı haberleri basına yansıdı.[14] Bu arada Çin birliklerinin Batı sektöründe kriz sürecinde işgal ettikleri mevzileri güçlendirmeye devam etmenin yanı sıra Orta ve Doğu sektörlerine kuvvet kaydırmaya devam ettiği anlaşıldı.[15] Gerginliği ve çatışma riskini azaltmak için diplomatik gayretler ile saha komutanları arasında görüşmeler sürdürülürken korgeneral seviyesindeki ikinci müzakere 22 Haziran 2020’de yapıldı. Bu görüşmenin olumlu bir havada geçmediği aynı gün Çin resmî makamlarının, çatışmalardan Hint tarafını sorumlu tutması ve Galwan Vadisi’nin kendilerine ait olduğunu açıklaması ile ortaya çıktı.[16]
Hint basınına yansıyan haberlerden, çatışma sonrasındaki bir hafta içinde üç defa tümgeneral seviyesinde görüşmeler yapıldığı ve son olarak yapılan korgeneral seviyesindeki görüşmenin 11 saat sürmesine rağmen pürüzleri giderilemediği anlaşıldı. Bu arada Hint Hükümeti’nin orduya, savaş uçakları ve zırhlı birliklerin sınıra takviye edilmesi ve gerektiğinde kullanılması konusunda tam yetki verdiği açıklandı.[17] Çin iddiaları Hint tarafında tepki ile karşılanırken, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Naravane’nin 23 Haziran 2020’de Ladak’a gitmesine de neden oldu. Tartışmalı alanda konuşlu birlikleri ve Leh Askeri Hastanesi’nde yatan yaralı askerleri ziyaret eden Orgeneral Naravane, bu iddiaları kabul etmediklerini ve ülke topraklarını koruyacaklarını açıklayarak kararlılık mesajı verdi.[18] Hindistan Savunma Bakanı Rajant Singh’in Moskova’ya giderek; daha önce satın alınan ve 2021 yılı sonunda kurulması planlanan S-400 hava savunma sistemlerinin erken teslimi ile yeni savaş uçaklarının satın alınması konusunda Rus makamları ile görüşmeler yaptığı da basına yansıtıldı.[19] Bu arada tartışmalı sınır hattında askerî uçakların uçurulmaması yönündeki geçmiş anlaşmalara uyulmayacağının mesajı da Galwan Vadisi üzerinde uçan Hint jetlerinin görüntülerinin yayınlanması ile verildi. [20]
Bu gelişmelere karşılık Çin tarafından yapılan açıklamalarda; Hindistan’ın Çin’in ülke bütünlüğü ve temel çıkarlarını korumadaki hassasiyetini anlayamadığı,[21] Hindistan’ın yaptığı ekonomik kısıtlamaların kendilerinden çok Hint tarafına zarar vereceği, Hindistan’ın ABD’nin yönlendirmeleri ile hareket ederek hata yaptığı, Hint Hükümetinin geçmişte yaptığı hesap hatalarından ders alarak hareket etmesi ve kendilerinin kararlılığını test etmemesi gerektiği görüşleri paylaşıldı.[22] Müteakiben taraflar, sınır hattındaki askeri faaliyetlerine aynı istikamette devam ettiklerini, uluslararası basın[23] ve yerel yayın organlarına yapılan açıklamalarla ifşa ettiler.[24] Bu arada Çin resmî haber ajansı tarafından yayımlanan haber ve görüntüler ile; Çin ordusunun, Galwan Vadisi çatışması öncesinde, tartışmalı sınır hattındaki birliklerini lisanslı dağcılar ve yakın dövüş konusunda ustalaşmış sporcular ile takviye ettiği açıklandı.[25] Aynı dönemde Hint basınında yayımlanan, 15-16 Haziran gecesinde Galwan Vadisi’nde yaşanan çatışmaya ait detaylar ise Çin saldırısının organize bir özel kuvvet baskını olduğuna dair değerlendirmelerimizi (TASAM internet sitesinde 26 Haziran 2020’de yayımlanan “Himalayalar’da Kurt Kapanı; 15 Haziran 2020-Galwan Vadisi Çatışmasının Anatomisi“ başlıklı makale) birebir doğrular nitelikteydi. [26]
Müteakiben Çin devleti resmi yayın organı tarafından yapılan açıklamalarda; yüksek rakımlı araziler için özel olarak tasarlanan; 155 mm çaplı PCL-181 araca monteli obüsler ile Type 15 hafif tankların Tibet sınırında konuşlu birliklere dağıtılmaya başlandığı duyuruldu. Söz konusu tank ve obüslerin teknik özelliklerine yönelik olarak yapılan açıklamalarda, bunların yüksek rakımlı dağlık arazideki hareket kabiliyeti, üretim maliyetinin düşüklüğü ve kullandıkları mühimmatın dağlık coğrafyadaki atmosfer şartlarına uygunluğuna yapılan vurgu dikkat çekiciydi.[27] Aynı gün Hint tarafından basına yansıtılan haberlerde ise; Hindistan’ın Rusya’dan, S-400 hava savunma füze sistemlerinin teslimini 2021 Ocak ayında istediği (anlaşmada 2021 yılı sonu), ayrıca Rusya’dan 21 adet MiG-29 ile 12 adet Su-30 MKI savaş uçağı alınacağı ve bu harp silah araçlarının sınır hattında konuşlandırılacağı açıklandı.[28]
Karşılıklı mesajların devamında Hint Hükümeti, genellikle akıllı telefonlarda kullanılan Çin kaynaklı 59 adet teknoloji uygulamasını yasakladı. Tik Tok, WeChat gibi sosyal medya uygulamaları ile Clash of Kings gibi strateji oyunlarının dâhil olduğu bu uygulamaların yasaklanması siber güvenlik gerekçesi ile açıklandı.[29] Bu gelişme sonrasında, iki ülkenin Batı sektörlerinden sorumlu korgeneraller 30 Haziran 2020’de, Hint tarafındaki Chushul görüşme noktasında bir araya geldi. Bu görüşmenin bir hafta önceki görüşmeden daha olumlu bir havada geçtiği taraflarca açıklandı.[30] Bu görüşmede taraflar çatışmaların engellenmesi konusunda fikir birliğine varmakla beraber bunun nasıl hayat geçirileceğine dair somut prensipler ortaya koyamadılar.[31] Bu arada Çin tarafından verilen mesajda, sorunların çözümündeki ortak noktanın, Çin’in toprak bütünlüğüne saygı duymak olduğu vurgulandı.[32] Hint tarafında yapılan değerlendirmelerde ise Çin’in Hindistan’a saygı duyması gerektiği, Çin’in birçok cephede baskın bir politika izlerken zor durumda kaldığı, yönetim kadrosunda görüş ayrılıklarının yaşanmaya başladığı, Çin’in Hindistan’ın hassasiyetlerini dikkate almaması durumunda Hindistan’ın ulusal entegrasyonuna hizmet edeceği ve kendi içinde ayrışacağı düşünceleri paylaşıldı.[33]
Kolordu komutanları toplantısından sonra çatışmasızlığın nasıl sağlanacağına yönelik arayışlar devam ederken Hindistan Başbakanı Narendra Modi, yanına silahlı kuvvetler komuta kademesini de alarak, 03 Temmuz 2020’de Ladak’a sürpriz bir ziyaret yaptı. Modi ve komutanlar Leh’te konuşlu kolorduya ait bazı birlikleri ve Leh Askeri Hastanesi’nde tedavi gören yaralıları ziyaret etti. Modi bu ziyaretlerde yaptığı açıklamalarda; isim vermeden Çin’i yayılmacılıkla suçlayarak, dünyada yayılmacılık döneminin kapandığını, ülkelerinin kimsenin önünde diz çökmeyeceğini ve barışı ancak cesurların sağlayabileceğini ifade etti. Çin tarafından cevap kapsamında yapılan açıklamalarda, yayılmacılık iddiaları reddedilirken; Modi’nin iç kamuoyundaki tepkileri yumuşatma maksadıyla bu ziyareti yaptığı ifade edildi. Çin basınında yer alan değerlendirmelerde; Modi’nin ziyaretinin dikkatlice planlandığı ve Çin tarafını tahrik etmemeye dikkat edildiği, Modi ve komutanlarının, çatışmanın yaşandığı Galwan Vadisi’ni ve diğer tartışmalı noktaları ziyaret etmeyerek, sadece iç kamuoyuna mesaj verdiği, eğer aksini yapmış olsalardı her şeyin seyrinin değişecek olduğu vurgulandı.[34] Uluslararası basın tarafından yapılan değerlendirmelerde ise; Hindistan Yönetiminin pandemi sürecini yönetme başarısızlığı nedeniyle de içeride çok tepki aldığı, bu tür adımlarla gündemi değiştirmeyi hedeflediği, Pakistan’ın da Çin’in yanında yer alma ihtimali nedeniyle Hindistan’ın klasik iki cephede savaşma kaygısının canlandığı ve bu nedenle Batı sektörünü güçlü tutmaya çalıştığı iddia edildi.[35]
Bu gelişmelerden üç gün sonra, 06 Temmuz 2020 akşamında, Çin askerlerinin Galwan Vadisi’ndeki tartışmalı noktalardan çekilmeye başladığına dair bilgiler basına yansımaya başladı.[36] 07 Temmuz 2020’de bu konuda uzlaşmaya nasıl varıldığı ortaya çıktı. Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi arasında, 05 Temmuz 2020’de yapılan görüşmelerde taraflar, karşılıklı olarak tartışmalı noktaları boşaltma ve görüşmelere devam ederek sonraki adımları atma konusunda uzlaşmıştı. Anlaşılan taraflar; çözüm esasları üzerinde olmasa da çatışmaya neden olabilecek sorunları askıya alma konusunda bir mutabakata varmıştı. Uzlaşma, ilk olarak bir çatışmasızlık dönemi oluşturulması noktasındaydı ve göç yolda düzülecekti.[37]
08 Temmuz 2020’de, tarafların Ladak doğusundaki tartışmalı noktalardaki mevzi, çadır, duvar güçlendirmesi gibi yapıları kaldırarak çekildiği uydu görüntüleri ile teyit edildi. Aynı gün basına sızan/sızdırılan bilgilerden; tarafların ihtilaflı noktaları bir daha işgal etmeme ve buralarda devriye faaliyeti yapmama konusunda uzlaştığı, 3-4 haftalık bir sürede birbirlerinin taahhütlerini yerine getirip getirmediğini takip edecekleri, bu arada görüşmelere devam edilerek çözüm arayışlarının sürdürüleceği, bu görüşmelerde 1.5 km.lik bir bir tampon bölge oluşturularak askersizleştirme konusuna odaklanılacağı anlaşıldı.[38] Bu bilgiler; sorunun ötelendiği, ana esaslar üzerinde çözüm arayışından kaçınıldığı ve tarafların zamana oynayarak topu taca attığı anlamına geliyordu.
Nitekim tarafların sınır hattındaki stratejik yol inşa çalışmalarından vazgeçmedikleri aynı gün ortaya çıktı. Hindistan Savunma Bakanı Rajanth Singh, basına verdiği bir mülakatta; krizin açıkça beyan edilmeyen ana nedenlerinden biri olan Darbuk-Shyok-Daulat Beg Oldi yolunu Ekim 2020’ye kadar bitireceklerini (bu coğrafyada daha sonrasında hava şartları normal faaliyetlere müsaade etmez) ifade ederken, Çin sınırındaki yol inşa çalışmalarının detaylarını da açıkladı.[39] Hemen ertesi gün (09 Temmuz 2020) Çin tarafından basına verilen bilgilerde; Himalayalar’daki sınır hattında kullanılan özel tasarlanmış iş makinelerinin tanıtımını müteakiben, çatışma öncesi Galwan Vadisi’nde, sadece bir hafta içinde tamamlanan kamp, köprü, geçit, tünel ve barajın rekor inşa sürecinin hikâyesi paylaşılırken, sınır hattında alt yapı çalışmalarına devam edileceği açıklandı.[40]
Bir sonraki gün (10 Temmuz 2020), Himalayalar’daki sınır sorunlarının çözümü konusundaki çalışmaları yürütme maksadıyla iki ülkenin dışişleri bakanlıklarında 2012 yılında kurulan Koordinasyon Grubu (Working Mechanism For Consultation And Coordination on India-China Border Affairs) bir video konferans görüşmesi yaptı. Çalışma sonrası taraflarca yapılan açıklamalarda; birliklerin planlanan şekilde geri çekilmesinde mutabık oldukları, bu konuda yaşanması muhtemel pürüzleri giderme ve alınacak güven artırıcı önlemleri değerlendirme kapsamında kolordu komutanları seviyesinde bir toplantı yapılmasını kararlaştırdıkları ifade edildi.[41] Bu gelişmeler yaşanırken Çin tarafının, Hindistan’ın ABD tarafından yapılan provokasyonlara karşı uyanık olması ve bölge istikrarının bozulmasında araç olmaması yönünde bir uyarısı dikkat çekti.[42] Bu arada Hint ordusu ABD’den yeni teslim aldığı 5 adet AH-64E Apache taarruz helikopterini Leh Garnizonu’nda konuşlandırdı.[43]
Bundan Sonra Neler Olabilir?
Bundan sonra her iki taraf da normal şartlarda gerilimi azaltıcı yönde hareket edecektir, zira her iki tarafın da ağırlık vermek istediği öncelikli sorunları vardır. Sınır sorunu her iki ülkeyi de Himalayalar’a odaklanmak ve ekonomik kaynaklarından önemli bir kısmını buraya ayırmak zorunda bırakmıştır. Sınır hattına kaydırılan birlikler ve bu konuda yapılan harcamalar her iki ülke için de mevcut durumda ciddi bir yük oluşturmaktadır. Napolyon’un da dediği gibi “ordular midesi üzerinde yürürler“. Günümüzde ise orduların yürütülmesi çok daha masraflı hâle gelmiştir. Pandemi sürecinin yarattığı ekonomik ve sosyal sorunlar bütün dünyada olduğu gibi bu ülkelerde de öncelikli bir hâle gelmiştir. Çin, pandeminin çıkışında kaynak ülke olması nedeniyle ciddi bir dış baskı ile karşılaşırken Hindistan pandemi sürecinde en fazla can kaybı veren ülkelerden biri durumuna gelmiş ve başarılı bir seyir izleyememiştir. Çin pandemi sürecinin ilk safhasını atlatmış görünürken Hindistan için bunu söylemek mümkün değildir.
Hindistan, dünyada gelir uçurumunun en fazla olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Nüfusunun yaklaşık beşte biri açlık sınırının (çok) altında yaşayan Hindistan’ın pandemi ile mücadelesi çok zor geçecektir. BJP iktidarının geçen yıl yapılan seçimleri kazanmasına rağmen ekonomide düşüşe geçmesine bir de pandemi kaynaklı ekonomik sorunlar eklenince içeride Başbakan Modi’nin karizması ciddi bir erozyona uğramış durumdadır. Azalan kaynaklara rağmen artan askerî harcamalar BJP iktidarının işini her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır. Hindu milliyetçiliğinin ayrıştırdığı ve kutuplaştırdığı Hindistan’ın iç istikrarı da ciddi risklerle karşı karşıyadır. Modi iktidarı, Müslümanları kaybetme noktasında yol almaktadır. Keşmir sorunu, kronikleşmiş Pakistan gerilimi, Kuzeydoğudaki ayrılıkçı hareketler, Naxal’ların (Maocu Gerilla Hareketi) bastırılamamış isyanı gibi sorunlara bastırılmış Kalistan Hareketi (Sihlerin Pencap’ta ayrı bir devlet kurma davası) taraftarlarının can suyu verme çabaları da eklenince ülkenin iç istikrarı olumsuz bir görüntü sergilemektedir. Bunların yanında Nepal ile yaşanan sınır krizi de bir başka sorun alanı teşkil etmektedir.
Çin, pandemi ile mücadelede başarılı bir görüntü vermesine rağmen içeride çok rahat değildir. Pandemi Çin ekonomisini de vurmuş durumdadır. Şincan Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslüman Uygur Türklerinin sindirilmiş olması bu bölgenin istikrara kavuştuğu anlamına gelmemektedir. Bu sorun nedeniyle Çin’in yumuşak gücü dünya genelinde kayıplar yaşamaya devam etmektedir. Çin Tibet’i de dış dünyaya kapatmasına rağmen bu coğrafyada istikrarı tam olarak sağlayamamış durumdadır. Tibet sorunu Çin için potansiyel bir kriz noktası olmaya devam etmektedir. Hong Kong’da yaşanan sorun da kolayca atlatılacak bir kriz değildir. Çin, yeni onayladığı güvenlik yasası ile Hong Kong’un muhalif tabanını baskı altına almaya çalışmaktadır. Çin, Hong Kong’un özerk yapısını törpüleyerek, kademeli olarak burada otoritesini pekiştirmeyi hedeflese de bunun kolay gerçekleşmeyeceği açıktır. Çin, Tibet’ ve Hong Kong politikası nedeniyle de dünyada imaj kaybı yaşamaya devam etmektedir.
Çin, içeride yaşadığı sorunların yanı sıra dışarıda da ciddi sorunlar yaşamaktadır. Güney Çin Denizi politikası nedeniyle Vietnam, Endenozya ve Filipinler ile sorun yaşarken, Sarı Deniz ve Doğu sularındaki hak iddiaları nedeniyle Japonya ile anlaşmazlık içerisindedir. Tayvan’ı ülkesine katmak hedefi nedeniyle bu ülke ile çatışmalı bir ilişki yürütürken, Pasifik adaları ve güneyindeki güç politikası nedeniyle Avustralya ile sorunlu bir ilişkiye sahiptir. Bunlara ilaveten, küresel hegemonyasını tehdit ettiği ABD ile soğuk savaşa başlamış bir görüntü vermektedir. ABD ve müttefikleri, pandeminin çıkışındaki rolü nedeniyle de Çin’i baskı altına almaya çalışmaktadır. Pandemi süreci sonrasında Çin’e karşı bu kapsamda gelecek bir küresel baskı politikasının ayak sesleri şimdiden duyulmaktadır. ABD ayrıca üç uçak gemisi filosunu bölgeye göndermiş ve Çin’e karşı açıkça meydan okumaya başlamıştır.
Mevcut açmazlarıyla Çin ve Hindistan, bu kadar sorun üzerine bir de sınır krizi eklemiş durumdadır. Sınır krizinin iki ülkenin de enerjisini soğurduğu bir realitedir. Bu şartlar altında sınır krizinin iki tarafa da taşınması ağır bir yük bindirmeye devam ettiği aşikârdır. Çin ve Hindistan, 1962 savaşından sonra defalarca çatışmanın eşiğine gelse de her seferinde krizi, çatışmaya evrilmeden aşmayı başarmıştır. Geçmişteki krizlerde İki ülke de pragmatik bir tavır sergilemiş; önce çatışma riski bertaraf edilmiş, sonra da kriz soğumaya bırakılmıştır. Bu kriz daha öncekilerden biraz farklı bir mahiyette seyretmiş olsa da taraflar silah kullanmama akdine bağlı kalmayı başarmıştır. Kontrol edilmesi çok güç olan bir çatışma riski iki tarafın da kaçındığı bir olasılık olmaya devam etmektedir. Normal şartlarda, bu kriz sürecinde önümüzdeki haftalarda benzer şeyler yaşanacak ve kriz soğutulacaktır. Bu durum krizin sona erdiği anlamına gelmeyecektir; zira tarafların klasik söylem, iddia ve stratejik hedeflerinde hiçbir farklılaşma emaresi yoktur. Aksine her iki taraf da birbirine karşı iyice bilenmiş durumdadır. Çin tarafı, Hindistan’ın ABD’nin itmesiyle kendisini çevrelemeye, Tibet sorununu suiistimal etmeye ve Karakurum Geçidi’nde Pakistan ile fizikî temasını kesmeye çalıştığını düşünmektedir. Hint tarafında ise mağlubiyet hissi daha da katmerlenmiş ve rövanş alma isteği güçlenmiştir. Bu hislerle dolmuş olarak taraflar zaman kazanmaya, diğer sorunları çözmeye ve bir sonraki krize daha avantajlı girmeye çalışacaktır.
Bundan sonra, çok anormal bir gelişme olmadığı müddetçe, sınır sorunu önce soğutulacak ve sonra da buzluğa kaldırılacaktır. İki ülke bundan sonra medya, vekiller ve müttefikler üzerinden birbirine mesaj vermeye devam ederken öncelikli sorunlarına ağırlık verecek ve sınırdaki birliklerini kısmen geriye çekecektir. Hindistan bu dönemde ilk olarak Keşmir’deki Pakistan sınırından Ladak sınırına kaydırdığı birlikleri yerine çekecek ve pandemi kaosunu aşmaya çalışacaktır. Daha sonra müttefikleri ile Hint Okyanusu’nda yeni tatbikatlara başlarken, mevcut ittifak anlaşmalarını güçlendirmeye ve yeni ülkeleri bu ittifaka çekmeye çalışacaktır. Muhtemelen; Andamar ve Nikobar Adaları’ndaki üslerini ABD, Japonya ve Avustralya savaş gemilerine açacak ve Güney Kore’yi de bu dörtlü ittifak ile daha yakın olmaya teşvik edecek adımlar atacaktır. Endenozya, Filipinler, Vietnam gibi ülkeler ile askerî alanda işbirliğini geliştirmeye çalışırken, Sri Lanka, Maldivler ve Mauritus gibi ada ülkelerinde de inisiyatif almaya çalışacaktır.
Hindistan, pandemi ile mücadelede ülke çapında yeni tedbirler alacak, ekonomik kaybı azaltmaya çalışacak ve Müslüman azınlığı rencide eden politikalara ara verecektir. Babri Mescid yerine yapılmasına başlanan Ram Tapınağı inşa faaliyetinin 19 Haziran 2020’de askıya alınması Hindistan’ın bu konudaki politika değişikliğinin önemli bir emaresidir. Bu arada Hindistan sınır krizi döneminde başını ağrıtan Nepal hükümetini devirmeye çalışacak ve kendine daha yakın bir hükümet ile Nepal sorununu daha yumuşak bir zeminde çözmeyi hedefleyecektir. Bu dönemde irtifa kaybettiği Bangladeş ve Myanmar ile ilişkilerini güçlendirme kapsamında adımlar atarken Butan üzerindeki güvenlik şemsiyesini sağlamlaştırmaya çalışacaktır. Bunun yanı sıra Afganistan gelişmelerinde inisiyatif almaya çalışırken Pakistan’a da Beluci ve Peştun sorunlarını kaşıyarak mesaj vermeye devam edecektir. Keşmir ve Kuzeydoğu eyaletlerindeki ayrılıkçı militanlara yönelik operasyonları artırırken Kalistan Hareketi’ni daha fazla güçlenmeden boğmaya çalışacaktır.
Çin de öncelikle pandeminin ikinci safhasında zaman zaman nükseden vakalar ile yeni enfeksiyon tehditlerine karşı tedbir almaya çalışırken ekonomik kayıpların yarattığı hassasiyetleri gidermeye çalışacaktır. Çin aynı zamanda içeride zafiyet yarattığını düşündüğü ayrılıkçılık potansiyeli taşıyan bölgeleri demir yumrukla yönetme politikasına hız verecektir. Çin, Uygurları sindirme politikasına devam ederken Tibet üzerinde kurduğu baskı çemberini daha da daraltacak, Hong Kong’da hayata geçirdiği güvenlik yasasını şiddetli bir şekilde uygulayacak ve bu konularda karşılaştığı uluslararası baskıyı Rus desteği ile aşmaya çalışacaktır. Güney Çin Denizi ve ülkesinin güneyinde ABD ile girdiği soğuk savaşta geri adım atmamaya çalışırken, Hint Okyanusu coğrafyasında Hindistan ile rekabete devam edecek ve mevcut kazanımlarını korumaya çalışacaktır. Bu arada Nepal hükümetini ayakta tutmaya çalışacak ve Butan üzerinde ortaya attığı sınır hak iddiaları ile Hindistan üzerindeki sınır baskısını canlı tutacaktır.
Yeni dönemde Himalayalar’da iki taraf da temkinli bir yaklaşımla yavaş yavaş birlikleri biraz geri çekerken Ekim ayının gelmesini bekleyecektir. Ekim ayı bu coğrafyayı soğuturken krizi de donduracak ve 2021 Nisan ayına kadar tarafların diğer sorunlara ağırlık vermesine imkân tanıyacaktır. Bu dönemde ABD ve Çin arasında yaşanan soğuk savaş gelişmeleri kriz üzerinde etkili olmaya devam edecektir. ABD başkanlık seçim süreci de küresel ve bölgesel gerilimler üzerinde önemli bir rol alırken Rusya’nın politikaları da bir başka belirleyici faktör olacaktır. Eğer Rusya 2014’teki Kırım’ı ilhakında Çin’in verdiği desteğe karşılık olarak Çin’i, Güney Çin Denizi, Hong Kong, Sarı Deniz ve Tayvan politikasında desteklemeye devam ederse Çin ABD karşısında daha sağlam duracak ve bunu Hindistan politikasına da yansıtacaktır. Çin ve Rusya’nın temkinli işbirliği Çin-Hint geriliminde de önemli bir çarpan olarak hissedilecektir. Rusya’nın, Hindistan’ın istediği silah sistemleri ve savaş uçaklarını teslim etme ve S-400 hava savunma sistemlerini aktive etmedeki zamanlaması Çin-Hint krizinin seyir tüneline fener tutacağı gibi küresel gelişmeleri de etkileyecektir. Bu arada pandemideki aşı çalışmalarının sonuç alma potansiyeli ortaya çıkacak, ABD yeni başkanını seçecek ve Nisan 2021’de erimeye başlayacak Himalaya karlarının dünyayı ısıtma kapasitesi yavaş yavaş emarelerini vermeye başlayacaktır.