“Stockholm Sendromu”

Yorum

İsveç, Bağımsız Filistin Devletini tanıyan ilk ülke değil. Sonuncusu da olmayacak. ...

İsveç, Bağımsız Filistin Devletini tanıyan ilk ülke değil. Sonuncusu da olmayacak. Daha önce aralarında Polonya, Macaristan, Malta ve Kıbrıs gibi AB üyelerinin de bulunduğu tam 130 ülke Filistin’i tanımıştı. Ama Birleşik Krallık’ta geçen haftalarda ortaya çıkan, ancak bağlayıcılığı bulunmayan tanıma eğilimi bir kenara bırakılacak olursa İsveç, Filistin’i devlet olarak tanıyan en önemli AB ülkesi.Üstelik AB Para Birliğinin de dışında. İsrail ne derse desin, ne kadar protesto ederse etsin, kendi Krallık Krona’sını Filistin üzerinde istediği kadar kadar konuşturabilir.

Oslo’nun Tükenişi, İsveç için Uyanışı mı?
Orta Doğu karmakarışık. Bu karışık coğrafyada hala bölgenin eski sömürgecilerinden derlediği koalisyon ile ABD nin borusu ötüyor. Elbette ABD nin önderlik ettiği barış girişimleri bölge için fevkalade önemli. Ama her seferinde yeni bir girişim akim kalmış, yol üstünde nice harita paramparça olmuş durumda. Oslo süreçleri ise, ne öneri ile gelirse gelsin, sonuç hep “indifada“, hep “indifada“.
Tabii biz kendi küçük dünyamızda, bir tek sorunlu komşuların Orta Doğu’da olduğunu düşünürüz. Ama gerçek dünyada hal böyle değil. Norveç’e gitseniz, İsveç’in, İsveç’e gitseniz Norveç’in hala diğerini “ Kanlı(Bloody) İsveç’li“ veya “Kanlı Norveç’li“ diye adlandırdığı bir Nordik dünyası var. Tarih boyunca hemen her alanda birbirlerine kıyasıya rakip olmuşlar. Birlik kurma girişimleri sonuçsuz kalmış. Rekabet çoğu kez yenilik ve başarı getirmiş olsa bile, geçmişte yaşadıkları acı deneyimler de var. Şimdi Norveç’in Oslo süreçleri ile kanıta ihtiyacı olmayan bir başarısızlık çizgisi yakaladığı İsrail-Filistin yılan hikayesine, İsveç tarafları eşit bir seviyeye oturtarak yeni bir başlangıç sunarsa fena mı olur?

Filistin Meselesi Kimin Rehini?
Hatırlayanlarınız var mı bilmiyorum. Ama 23 Ağustos 1973 de makinalı tüfekli 2 hapishane kaçkını, Stockholm’de bir bankaya girerek, dört kişiyi rehin almış ve tam 131 saat, dinamit çubukları ile bağladıkları rehineleri banka kasasında tutmuşlardı. 28 Ağustos’ta sonunda kurtarılan rehineler, o kadar sakin, itidalli davranmışlardı ki, her kez onların kendilerini tutsak alan adamları desteklediğini düşünmüştü. Nitekim, rehineler arasındaki kadınlardan biri, hapishane kaçkını ile nişanlanarak herkezi şaşırttı.

Bu olay, psikoloji litratürüne yeni bir tanım kazandırdı. Zalim ile mazlum arasında “kurulan duygusal bağ“ o günden sonra “ Stockholm Sendromu“ olarak adlandırılmaya başladı ki bu bağ, çoğu vakada rehinelerin canlı kurtarılmasına umut olarak kabul edilir hale geldi.

Şimdi öyle görülüyor ki, İsrail’i kızdıran ani bir kararla, Filistin’in bağımsız devlet statüsünü tanıyan İsveç, Filistin’liler için yepyeni bir duygusal bağ yarattı. İsveç bunu neden yaptı? Filistin’i rehin mi aldı? Sayıları 2012 itibarı ile 93.000 e ulaşan, çoğu Arap ve onun da çoğu Filistin’li olan mülteci nüfusu nedeni ile mi yaptı bunu? İsveç gibi seyrek nüfuslu bir ülke için büyük olarak kabul edilebilecek mültecilerin, kendisine huzur vermesi için mi?

Doğru dürüst bir kurumsal, teknik ve fiziki altyapısı bile olmayan Filistin’i inşa etmek için mi? Mültecileri sonra geldikleri yerlere yollamak için mi? Sebebi hepsi olabilir. Ama sadece bunlar bile bu Stockholm Sendromu’nu Filistin için cazip kılan nedenler.

Kimilerine Göre Bir Tür Sosyal Demokrat Sendromu
Apansız yapılan tanımanın mimarı elbette İsveç’in Sosyal demokrat Başbakanı. Sekiz yıl sonra iktidara gelmeyi, Müslüman azınlıklara Filistin’li bir jest yaparak taçlandırıyorlar. Oyu tabii onlar da verdi. Ama daha iyi sağlık, eğitim, iş ve barınma sözleri de tacın kıymetli taşları. Açıklamayı ise, AB nin 2000 li yılların başında Çevre komiseri olan Dışişleri Bakanı Margot Wallström yaptı ve İsveç’in bu girişimle müzakerelerde “Filistin’in değil, barışın yanında yeralacağını“ söyledi.
Evet tarafların daha eşit olacağı bir masada müzakerelerin daha fazla başarı şansına sahip olması beklenebilir. Kuzeyin refah ülkesi, Batı’sındaki “kanlı“ komşu Norveç’ten bir adım daha öteye giderek, “ İki Devletli bir Çözüm“ e kendilerini angaje etmeye hazır olduğunu açıklamakla cesur hareket etti.
İsrail’in Stockholm Büyükelçisini Tel Aviv’e çağırması umurlarında bile değil. Halbuki İsveç ve İsrail arasında o kadar ortak özellik ve ortak faaliyet var ki! Sanki Tel Aviv-Stockholm hattı doğal bir coğrafi çizgi(line). Üstelik öyle bir ekonomik bir çizgi ki bu, açık savaş ilanı dışında hiçbir siyasi girişim çizgiyi bozamaz. Ortak ticaret, ortak araştırma- geliştirme(ARGE) ve nihayet ortak bilim projeleri durdurulabilir mi? Elbette hayır.

Pamuk Elini Cebine de Sokacak. Artık Top Filistin ve İsrail’de
Filistin için Stockholm sürecinin gerçek olabilmesi için yardım gerekli. Hep yardımla yaşayan ve yardıma doyamayan Filistin’in “devlet kurma ve kapazite inşaası“ için Wallström beş yıl içinde 200 milyon Dolar sözü de verdi. Bu tabii halen verdiği insani yardıma ilave bir para. 2011 yılında Filistin’in UNESCO üyelik başvurusunu reddeden 14 ülke arasında yeralan İsveç, muhtemelen Tevrat, İncil ve Kuran’ın ilk okunduğu, tarihin en eski yerleşim yerlerinin de UNESCO mirası olarak korunması için çaba harcayacaktır. Bu yaklaşık 500.000 olarak telaffuz edilen Müslüman nufusuna da iyi bir dosluk mesajı. Gerisi önce İsveç için “yurtta sulh“. Ama hemen sonra dünyanın kanayan coğrafyası Orta Doğu’da sulh. Artık İsrail ve Filistin mesajı nasıl okurlarsa.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2712 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1079
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İ...;

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...