ÖZET
İnsanları, ulusları, kıtaları birbirine bağlayan yollar vardır. Bunlar ister kara yolu, ister deniz yolu, hava yolu ya da İpek Yolu olsun hepsinin amacı insanların yaşamını sürdürmek için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edilmiştir. Yani ekonomik gelişmenin ve buna bağlı olarak da refah seviyesinin yükselmesidir asıl amaç. Gelir seviyesinin eşit dağılımının sağlanamadığı durumlarda da devletler arasında sıcak ve soğuk savaşlar sonucu büyük felaketler yaşanmıştır.
İpek Yolu’nun ilmek ilmek dokunan bir halı mazisiyle iliştirilmesi, hem bir yol hikâyesi oluşturması hem de hikayelerinin benzerliği ve tarih oluşturmaları bakımından ortaya çıkmıştır. Pazırık’tan başlayan halının yolculuğu da tıpkı İpek Yolu gibi uzun geçmişi ve hala yaşıyor olması bakımından önemlidir. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ve Çin’den başlayan İpek Yolu bin yıllık dut yaprağının hayalden başlayan ve tüm dünyayı etkileyen bir hayalin gerçeğe dönüşmesidir. Bugün değişen bir şey olmadı. Kervanlar yine yolda diyebiliriz. Yeni İpek yolu ve onun hikayesinin yazılması gerek.
Bu çalışmada, Çin’den Avrupa’ya kadar doğu-batı arasında bir kuşak gibi uzanan, tarihin en eski ve büyük ticaret yollarından biri olan dünyanın ilk Asya-Afrika yol bağlantısı İpek Yolu ile Pazırık halısı bağlamında günümüzle bağlantı kurularak bir öneri sunulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İpek Yolu, Pazırık halısı, küreselleşme.
GİRİŞ
Bir halı ilmeğinden bahsedeceğim… Pazırık halısından başlayan, Sivas Divriği ilçesindeki Avşarcık köyü, Çin’deki bir müze, Nahcivan’da ve Azerbaycan’da dokunan halılardaki ilmeğin aynı olmasından söz edeceğim… Bir de İpek Yolu’ndan…
İlk bakışta bu yerleşim yerlerindeki uzaklıklara ve uzun yıllara/asırlara bakıldığında hayret ve hayranlık içinde kalmamak mümkün değildir. Hele bir de günümüzdeki iletişim kolaylığı ile o günlerin iletişim ve ulaşım zorluğunu karşılaştırdığımızda konunun önemi daha iyi anlaşılır.
Düğümlü halı tekniğinin ilk olarak Orta Asya’da Türklerin bulunduğu bölgede gelişmeye başladığını elde edilen bilimsel bulgular göstermektedir. Halı tarihinde bugün için tek örnek olan ve MÖ 5.-3. yüzyıllara tarihlendirilen Sibirya’da, Altayların eteklerinde Pazırık kurganlarının beşincisinde, Rus arkeologu Rudenko tarafından bulunan Pazırık halısı, kurganın içine dolan suların donarak buzul haline gelmesiyle korunarak günümüze kadar gelen önemli bir buluntudur. Yapılan incelemelerde “Gördes düğümü-Türk düğümü“ ile yapılan, dm2’de 36 bin düğümlü, 1.83X2 metre boyutlu ve kareye yakın Türk halı tarihi bakımından çok değerli olan bu halı Leningrad Ermitaj Müzesi’nde teşhir edilmektedir.
Türk halı sanatı bakıldığında ise 6.yüzyıldan 13.yüzyıla kadar bir boşluk bulunmakta, 13.yüzyıldan 19.yüzyıla kadar ise sürekli bir gelişme göstermektedir. Konya Allaeddin Camii’nde, Anadolu Selçuklularından kalan, göçebe bir kavmin ihtiyacını karşılamak üzere dokunan hakiki Gördes düğümlü halıların bulunması, düğümlü halı tarihinde ilk gelişmenin başlangıcı kabul edilmektedir. Bunun İslam ülkelerine yayılması ise Türklerin Batıya doğru göç etmesiyle ilgili kılınmaktadır. Orta Asya’dan başlayan bu uzun halı yolculuğu Anadolu’da devam etmiş, çeşitli yollarla dışarıya ihraç edilmiş, seyahatnamelere konu olmuş, Avrupa saraylarını süslemiş, Avrupalı ressamların eserlerinde resmedilmiş, aynı zamanda büyük bir yolculuğun ve tarihin de kaynağı olmuştur. 1271-72 yıllarında Bütün Asya’yı geçerek, Çin’e, oradan Anadolu’ya (Sivas ve Kayseri) geçen Marko Polo’nun Seyahatnamesi’nde “dünyanın en iyi ve en güzel halılarının“ Türkomanya’da yani Anadolu’da yapıldığını yazması da önemli bir kanıttır (Yetkin, 1991:1-5).
İnsanları, ulusları, kıtaları birbirine bağlayan yollar vardır. Bunlar ister kara yolu, ister deniz yolu, hava yolu ya da İpek Yolu olsun hepsinin amacı insanların yaşamını sürdürmek için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edilmiştir. Yani ekonomik gelişmenin ve buna bağlı olarak da refah seviyesinin yükselmesidir asıl amaç. Gelir seviyesinin eşit dağılımının sağlanamadığı durumlarda da devletler arasında sıcak ve soğuk savaşlar sonucu büyük felaketler yaşanmıştır.
İpek Yolu’nun ilmek ilmek dokunan bir halı mazisiyle iliştirilmesi, hem bir yol hikâyesi oluşturması hem de hikayelerinin benzerliği ve tarih oluşturmaları bakımından ortaya çıkmıştır. Pazırık’tan başlayan halının yolculuğu da tıpkı İpek Yolu gibi uzun geçmişi ve hala yaşıyor olması bakımından önemlidir. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ve Çin’den başlayan İpek Yolu bin yıllık dut yaprağının hayalden başlayan ve tüm dünyayı etkileyen bir hayalin gerçeğe dönüşmesidir. Bugün değişen bir şey olmadı. Kervanlar yine yolda diyebiliriz. Yeni İpek yolu ve onun hikayesinin yazılması gerek.
Bu çalışmada, Çin’den Avrupa’ya kadar doğu-batı arasında bir kuşak gibi uzanan, tarihin en eski ve büyük ticaret yollarından biri olan dünyanın ilk Asya-Afrika yol bağlantısı İpek Yolu ile Pazırık halısı bağlamında günümüzle bağlantı kurularak bir öneri sunulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İpek Yolu, Pazırık halısı, küreselleşme.
GİRİŞ
Bir halı ilmeğinden bahsedeceğim… Pazırık halısından başlayan, Sivas Divriği ilçesindeki Avşarcık köyü, Çin’deki bir müze, Nahcivan’da ve Azerbaycan’da dokunan halılardaki ilmeğin aynı olmasından söz edeceğim… Bir de İpek Yolu’ndan…
İlk bakışta bu yerleşim yerlerindeki uzaklıklara ve uzun yıllara/asırlara bakıldığında hayret ve hayranlık içinde kalmamak mümkün değildir. Hele bir de günümüzdeki iletişim kolaylığı ile o günlerin iletişim ve ulaşım zorluğunu karşılaştırdığımızda konunun önemi daha iyi anlaşılır.
Düğümlü halı tekniğinin ilk olarak Orta Asya’da Türklerin bulunduğu bölgede gelişmeye başladığını elde edilen bilimsel bulgular göstermektedir. Halı tarihinde bugün için tek örnek olan ve MÖ 5.-3. yüzyıllara tarihlendirilen Sibirya’da, Altayların eteklerinde Pazırık kurganlarının beşincisinde, Rus arkeologu Rudenko tarafından bulunan Pazırık halısı, kurganın içine dolan suların donarak buzul haline gelmesiyle korunarak günümüze kadar gelen önemli bir buluntudur. Yapılan incelemelerde “Gördes düğümü-Türk düğümü“ ile yapılan, dm2’de 36 bin düğümlü, 1.83X2 metre boyutlu ve kareye yakın Türk halı tarihi bakımından çok değerli olan bu halı Leningrad Ermitaj Müzesi’nde teşhir edilmektedir.
Türk halı sanatı bakıldığında ise 6.yüzyıldan 13.yüzyıla kadar bir boşluk bulunmakta, 13.yüzyıldan 19.yüzyıla kadar ise sürekli bir gelişme göstermektedir. Konya Allaeddin Camii’nde, Anadolu Selçuklularından kalan, göçebe bir kavmin ihtiyacını karşılamak üzere dokunan hakiki Gördes düğümlü halıların bulunması, düğümlü halı tarihinde ilk gelişmenin başlangıcı kabul edilmektedir. Bunun İslam ülkelerine yayılması ise Türklerin Batıya doğru göç etmesiyle ilgili kılınmaktadır. Orta Asya’dan başlayan bu uzun halı yolculuğu Anadolu’da devam etmiş, çeşitli yollarla dışarıya ihraç edilmiş, seyahatnamelere konu olmuş, Avrupa saraylarını süslemiş, Avrupalı ressamların eserlerinde resmedilmiş, aynı zamanda büyük bir yolculuğun ve tarihin de kaynağı olmuştur. 1271-72 yıllarında Bütün Asya’yı geçerek, Çin’e, oradan Anadolu’ya (Sivas ve Kayseri) geçen Marko Polo’nun Seyahatnamesi’nde “dünyanın en iyi ve en güzel halılarının“ Türkomanya’da yani Anadolu’da yapıldığını yazması da önemli bir kanıttır (Yetkin, 1991:1-5).
TASAM Yayınlarının "Trans Pasifik Ortaklığı, Asya Ülkeleri ve Türkiye" isimli kitabından alınmıştır.
“Trans Pasifik Ortaklığı, Asya Ülkeleri ve Türkiye“ e-kitabı için Tıklayınız