Ama bu arada komisyon uzun bir zamandır sümen altında bekleyen kapsamlı tarım reformu taslağını, sıkı çalıştığını göstermek istercesine gündeme sürüverdi. AB’nin hâlâ tarıma çok büyük önem vermesi, bu sektörü ihmal eden AB dışında ve çevresinde olan ülkelere ibret ve ilham olmalı. Olmalı ki onlar da neyi ve nasıl yanlış yaptıklarını görsünler ve gerekli önlemleri alt sektör, ürün, üretim, teşvikler ve tarım ticareti kapsamında yapsınlar. Bence bu açıdan AB hâlâ bir referans noktasıdır. Gıda güvenliği, sağlık ve salgınlara direnme için gerçekten önemli. Tabii bunda bir de özellikle zor zamanlarda ele güne muhtaç olmama çabası da var.
Avrupa Yeşil Anlaşması ve Küresel Sürdürülebilirlik
İşte şimdi yeni açıklanan “Avrupa Yeşil Anlaşması“ taslağının iki ayağı var: 1. İzlenecek yeni biyo çeşitlilik stratejisi 2. Çiftlikten Çatala tarımsal üretimin hangi amaçlarla, hangi standartlara uyacağı veya hangi mevcut standartları koruyacağı. AB komisyonu, üyelerinin önüne yine bir 10 yıllık hedef takvim koydu. Covid 19 salgını kaç dalga ile geri gelirse gelsin, 2021’den 2030’a kadar, yani dolu dolu 9 yılda yeni bir perspektif içinde, Birleşik Krallık’sız (BK) bir AB’de ve Avrupa Ekonomik Alanı sınırları içinde yapılacakları listelediler.
Tabii Brexit ile ortaya çıkacak durum, tarım sektörünü ilgilendiren ürünlerle evden ayrılan evladın da hâlâ besleneceği varsayımına dayanıyor. Aslında daha okyanustaki balıkların bile nasıl paylaşılacağına karar veremediler. Ama biliniyor ki AB, BK tarifeli veya tarifesiz tarım ürünü almaya devam edecek. Nitekim tüm sınırlarını salgın nedeni ile kapatan BK’nın neden hâlâ Pas de Calais-Dover arasında gidip gelen Chunnel hattını açık tuttuğunun açıklaması. Bu bağlamda tarım ürünü fazlaları ile maruf AB’nin Ortak Tarım Politikası’nın (CAP-OTP) çerçevesini yeniden nasıl çizeceğini yakında göreceğiz.
Uluslararası Kararlarla Uyum
Şimdi AB komisyonu, bazı alanlarda atacağı adımları uluslararası düzenlemelerle uyumlaştırmak durumunda. Özellikle biyolojik çeşitlilik konusunda, 2021 yılında yeniden düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Biyo-çeşitlilik Çerçevesine de öncü olmak ve ölçüt getirmek çabasında. Tabii Paris İklim Anlaşması’nın gerektirdiği fosil gaz kullanımı hedeflerini de AB OTP’nın yeni çerçevesinde değerlendirmek zorunda. Çünkü tarım sektörleri de kendi çapında fosil yakıt kullanıyor ve salınımda bu sektörün payı bir hayli yüksek. Tarım zararlılarının itlafında kullanılan zehirli ilaçların (pestisitleri) 2030’a kadar % 80 oranında azaltılması da gözetilen bir başka hedef. Tabii benzer uygulamaları devreye sokmayan Gümrük Birliği üyelerinden ve üçüncü ülkelerden AB üyelerinin tarım ürünü ithalatını azaltacağı haberini isterseniz ben vereyim de Türkiye de bunu bilsin.
AB Kamu Spotu Kullanır mı? Kullanmaz mı?
Salgınla birlikte en büyük risk grupları arasında aşırı şişmanların bulunması, AB komisyonunun “Çiftlikten Çatala“ projesi çerçevesinde, insanların lokmalarını saymaktan çok ne yiyeceklerine karışacağı izlenimini ediniyorum. “Daha sağlıklı“ gıda diyorlar. “Özgürlükçü AB sofra düzenine nasıl karışır?“ diyen şimdilik yok. Bu arada AB bence üye ülke televizyonlarında kamu spotu kullanmaya başlamalı ki salgına karşı bir başka yöntemi de uluslar üstü statüsü ile seferber etsin. “Can boğazdan gider“ henüz kullanmaya başlamadıkları bir slogan. “Çatala Takılana Artık Biraz Dikkat“ sözü de çok iyi bir kamu spotu olabilir. Ama bunlardan da önce “Elini yıka“ bize anneanne ve annelerimizin, bizim de çocuk ve torunlarımıza çok sık verdiğimiz bir talimat olarak, AB coğrafyasına bedava ve gümrük vergisiz tarifesiz gönderebileceğimiz bir slogan olabilir. Belki sınai gıda etiketlerine bile içerik yanı sıra sağlık standardı olarak, “ Elini yıka“ ibaresini koymayı düşünebilirler. Bu etiket (labelling) veya kamu spotu işini tabii komisyon AB Sivil Toplum Kuruluşlarına da ihale edebilir. “Avrupa Topraklarının Dostları“ (Friends of the Earth Europe) bunu hakkıyla yapabilecek bir platform.
Denizde ve Karada Doğayı Koruma
Denizler, nehirler, göller ve ormanlar daha fazla korunacak. Bozulan koşullar için düzeltici önlemler alınacak ve yasal bir mevzuata tabii tutulacak. 2030’a kadar 3 milyon yeni ağaç dikilecek. Çiçeklerin tozlaşmasındaki ( polinasyon) azaltma düzeltilip, arı nüfusu desteklenecek. AB coğrafyasındaki nehirlerin 25000 km’lik kısmı serbest akışlı hâle getirilecek. Bu nehir kıyılarındaki tesis, avlanma ve konaklama ile ilgili kısıtları ve muhtemelen yeni hidroelektrik santral yapılması ile ilgili engellere işaret etmekte. Nehir taşımacılığı ile ilgili bir bilgi ise herhâlde ulaştırma komisyonundan gelecek verilere göre yeniden gözden geçirilecek. Bunca özene rağmen ben tasarıda Rusya ve Ukrayna üzerinden gelen doğal gaz boru hatları ile ilgili bir atıf görmedim. Belki de o konu da enerji komisyonlarına ihale edilmiştir. Ticaret politikasının ise çevreyle ilgili bir standarda dönüşeceği bilinmekle birlikte bu standardın kapsamı ile ilgili ayrıntının Paris anlaşmasından aktarılacağı anlaşılmaktadır. Ama av hayvanları ve canlı süs hayvanları ticaretinin daha fazla denetleneceği muhakkak. Bunu da Bulgaristan’dan kanarya ve muhabbet kuşu ithal edenler düşünmeli. Ama “ticaretin doğaya zarar vermemesi“ ilkesinin önemini vurgulamaya çalışan bir komisyon kararının da 2030’a kadar, herhangi bir geçiş dönemi belirtilmeksizin alınacağı belli olmuştur.