“Çiftlikten Çatala” AB

Makale

AB Komisyonu şu sıralar bir kaç yönden sıkıntılı. Salgın öncesinde engelleyemediği ekonomik daralma bir yana, zaten iyi bir tulumbacı reis olmadığı için salgınla birlikte üyelerinden yükselen alev ve kesif dumana hızla basınçlı su yetiştirememiş olması büyük bir şikâyet konusu....

AB Komisyonu şu sıralar bir kaç yönden sıkıntılı. Salgın öncesinde engelleyemediği ekonomik daralma bir yana, zaten iyi bir tulumbacı reis olmadığı için salgınla birlikte üyelerinden yükselen alev ve kesif dumana hızla basınçlı su yetiştirememiş olması büyük bir şikâyet konusu. Brüksel’in uluslar üstü (supranasyonel) otoritesi, yaşlandıkça değil, zor günlerde dertlere derman olmadığı için cazibesini yitiriyor. Yaraların sarılması için bir kenara koyduğu “vallah-billah parası“ 1 trilyon Euro’nun adeta nekes harcı olması keyfiyeti ise hâlâ tartışılıyor.

Ama bu arada komisyon uzun bir zamandır sümen altında bekleyen kapsamlı tarım reformu taslağını, sıkı çalıştığını göstermek istercesine gündeme sürüverdi. AB’nin hâlâ tarıma çok büyük önem vermesi, bu sektörü ihmal eden AB dışında ve çevresinde olan ülkelere ibret ve ilham olmalı. Olmalı ki onlar da neyi ve nasıl yanlış yaptıklarını görsünler ve gerekli önlemleri alt sektör, ürün, üretim, teşvikler ve tarım ticareti kapsamında yapsınlar. Bence bu açıdan AB hâlâ bir referans noktasıdır. Gıda güvenliği, sağlık ve salgınlara direnme için gerçekten önemli. Tabii bunda bir de özellikle zor zamanlarda ele güne muhtaç olmama çabası da var.


Avrupa Yeşil Anlaşması ve Küresel Sürdürülebilirlik

İşte şimdi yeni açıklanan “Avrupa Yeşil Anlaşması“ taslağının iki ayağı var: 1. İzlenecek yeni biyo çeşitlilik stratejisi 2. Çiftlikten Çatala tarımsal üretimin hangi amaçlarla, hangi standartlara uyacağı veya hangi mevcut standartları koruyacağı. AB komisyonu, üyelerinin önüne yine bir 10 yıllık hedef takvim koydu. Covid 19 salgını kaç dalga ile geri gelirse gelsin, 2021’den 2030’a kadar, yani dolu dolu 9 yılda yeni bir perspektif içinde, Birleşik Krallık’sız (BK) bir AB’de ve Avrupa Ekonomik Alanı sınırları içinde yapılacakları listelediler.

Tabii Brexit ile ortaya çıkacak durum, tarım sektörünü ilgilendiren ürünlerle evden ayrılan evladın da hâlâ besleneceği varsayımına dayanıyor. Aslında daha okyanustaki balıkların bile nasıl paylaşılacağına karar veremediler. Ama biliniyor ki AB, BK tarifeli veya tarifesiz tarım ürünü almaya devam edecek. Nitekim tüm sınırlarını salgın nedeni ile kapatan BK’nın neden hâlâ Pas de Calais-Dover arasında gidip gelen Chunnel hattını açık tuttuğunun açıklaması. Bu bağlamda tarım ürünü fazlaları ile maruf AB’nin Ortak Tarım Politikası’nın (CAP-OTP) çerçevesini yeniden nasıl çizeceğini yakında göreceğiz.


Uluslararası Kararlarla Uyum

Şimdi AB komisyonu, bazı alanlarda atacağı adımları uluslararası düzenlemelerle uyumlaştırmak durumunda. Özellikle biyolojik çeşitlilik konusunda, 2021 yılında yeniden düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Biyo-çeşitlilik Çerçevesine de öncü olmak ve ölçüt getirmek çabasında. Tabii Paris İklim Anlaşması’nın gerektirdiği fosil gaz kullanımı hedeflerini de AB OTP’nın yeni çerçevesinde değerlendirmek zorunda. Çünkü tarım sektörleri de kendi çapında fosil yakıt kullanıyor ve salınımda bu sektörün payı bir hayli yüksek. Tarım zararlılarının itlafında kullanılan zehirli ilaçların (pestisitleri) 2030’a kadar % 80 oranında azaltılması da gözetilen bir başka hedef. Tabii benzer uygulamaları devreye sokmayan Gümrük Birliği üyelerinden ve üçüncü ülkelerden AB üyelerinin tarım ürünü ithalatını azaltacağı haberini isterseniz ben vereyim de Türkiye de bunu bilsin.


AB Kamu Spotu Kullanır mı? Kullanmaz mı?

Salgınla birlikte en büyük risk grupları arasında aşırı şişmanların bulunması, AB komisyonunun “Çiftlikten Çatala“ projesi çerçevesinde, insanların lokmalarını saymaktan çok ne yiyeceklerine karışacağı izlenimini ediniyorum. “Daha sağlıklı“ gıda diyorlar. “Özgürlükçü AB sofra düzenine nasıl karışır?“ diyen şimdilik yok. Bu arada AB bence üye ülke televizyonlarında kamu spotu kullanmaya başlamalı ki salgına karşı bir başka yöntemi de uluslar üstü statüsü ile seferber etsin. “Can boğazdan gider“ henüz kullanmaya başlamadıkları bir slogan. “Çatala Takılana Artık Biraz Dikkat“ sözü de çok iyi bir kamu spotu olabilir. Ama bunlardan da önce “Elini yıka“ bize anneanne ve annelerimizin, bizim de çocuk ve torunlarımıza çok sık verdiğimiz bir talimat olarak, AB coğrafyasına bedava ve gümrük vergisiz tarifesiz gönderebileceğimiz bir slogan olabilir. Belki sınai gıda etiketlerine bile içerik yanı sıra sağlık standardı olarak, “ Elini yıka“ ibaresini koymayı düşünebilirler. Bu etiket (labelling) veya kamu spotu işini tabii komisyon AB Sivil Toplum Kuruluşlarına da ihale edebilir. “Avrupa Topraklarının Dostları“ (Friends of the Earth Europe) bunu hakkıyla yapabilecek bir platform.


Denizde ve Karada Doğayı Koruma

Denizler, nehirler, göller ve ormanlar daha fazla korunacak. Bozulan koşullar için düzeltici önlemler alınacak ve yasal bir mevzuata tabii tutulacak. 2030’a kadar 3 milyon yeni ağaç dikilecek. Çiçeklerin tozlaşmasındaki ( polinasyon) azaltma düzeltilip, arı nüfusu desteklenecek. AB coğrafyasındaki nehirlerin 25000 km’lik kısmı serbest akışlı hâle getirilecek. Bu nehir kıyılarındaki tesis, avlanma ve konaklama ile ilgili kısıtları ve muhtemelen yeni hidroelektrik santral yapılması ile ilgili engellere işaret etmekte. Nehir taşımacılığı ile ilgili bir bilgi ise herhâlde ulaştırma komisyonundan gelecek verilere göre yeniden gözden geçirilecek. Bunca özene rağmen ben tasarıda Rusya ve Ukrayna üzerinden gelen doğal gaz boru hatları ile ilgili bir atıf görmedim. Belki de o konu da enerji komisyonlarına ihale edilmiştir. Ticaret politikasının ise çevreyle ilgili bir standarda dönüşeceği bilinmekle birlikte bu standardın kapsamı ile ilgili ayrıntının Paris anlaşmasından aktarılacağı anlaşılmaktadır. Ama av hayvanları ve canlı süs hayvanları ticaretinin daha fazla denetleneceği muhakkak. Bunu da Bulgaristan’dan kanarya ve muhabbet kuşu ithal edenler düşünmeli. Ama “ticaretin doğaya zarar vermemesi“ ilkesinin önemini vurgulamaya çalışan bir komisyon kararının da 2030’a kadar, herhangi bir geçiş dönemi belirtilmeksizin alınacağı belli olmuştur.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2786 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1121
TASAM Avrupa 23 652
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1305 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 519
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2056 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2056

2008-2009 krizi, neo-liberal küreselleşme sürecinin merkezinde yaşanan ve önemli dönüşümleri beraberinde getiren kritik bir eşik olarak nitelendirilebilir. Söz konusu dönüşümlerin başında, artan gelir adaletsizliği ve küresel demokrasinin izleyeceği seyir gelmektedir. ;

Afrika, birçok ekonomi ve önemli sektörün toparlanmaya devam etmesi, ekonomik dengesizliklerin iyileşme belirtileri göstermesi ve bölgenin egemen borç baskılarının en kötüsünün geride kalmasıyla 2024'ü ekonomik bir yükselişle tamamlıyor. Dış borç ve borç servis yükleri hâlâ yüksek olmasına rağmen, d...;

Bundan sonra hayatımızda daha farklı şekillerde Çin konusunu duyacağımız için Çin’i daha yakından tanımak adına bazı notlarımı ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Buradaki tespitler direkt bir sonuca ulaşıyormuş gibi görünse de esasında son aylarda hem İngiltere hem başka yerlerde katıldığım ...;

Türkiye, yükselen bir güç olarak Afrika ile ilişkiler kurma yolunda çalışıyor. Uluslararası düzeyde bu, özellikle Somali ile dikkat çekici hale geldi. Turkish Airlinesin Somali ile tarifeli uçuşları bu bağlantının bir sembolü oldu ve hem cesur bir adım hem de sorunlu bir Afrika ülkesiyle bağlantıya ...;

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki 28 Mart 1993 çatışmaları Türkiye ve Ermenistan ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. 3 Nisan 1993’de Türkiye, Ermenistan'a tahıl sevkiyatını durdurdu ve iki ülke arasındaki kara sınırını kapattı. Tarihi sorunların yanı sıra, Dağlık Karabağ krizi, o zamandan ...;

Eskiden göz ardı edilen Arktik, bugün eriyen buzullar sayesinde küresel ticaret, enerji ve stratejik üstünlük mücadelesinin merkezi haline geldi.;

1300 – 1600 arası dönemde Anadolu, dünyanın bir numaralı tekstil üretim bölgesiydi. Türkiye’de üretilen pahalı kemha ve sof kumaşı, Rus çarlarının ve boyarlarının , İtalyan ve Fransız prens ve prenseslerinin ve İskoç piskoposlarının da aralarında bulunduğu Avrupalı seçkinlerden büyük ilgi gör...;

Tarih kendisinden faydalanmayı, onu doğru okumayı bilenler için köklerden gelen bir bilinç kaynağı olarak tefekkür ve hareket noktasında okuyucularına çeşitli imkânlar sunar. Türklerin tarihi yerküre üzerinde doğu batı, kuzey-güney yönlerinde çok geniş bir alana yayılmış olduğundan dünya üzerinde pe...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.