Tüketim Kalıpları Salgınla Değişir mi?

Makale

Mart ayı başından beri, dünyanın hemen her yerinde, salgın dolayısıyla birçok insan kendi kabuğunda bir yaşantı sürmeye başladı. Kamu otoritelerinin tavsiye ve zorlaması sonucu, insanlar arasında fiziksel ve toplumsal temas asgari düzeye inmiş durumda. Kapalı iş yerleri ve yaşa bağlı sokağa çıkma yasakları da toplumsal hareketliliği, alışılmış harcama kalıplarını ve tüketim tercihlerini değiştirmiş durumda. ...

Mart ayı başından beri, dünyanın hemen her yerinde, salgın dolayısıyla birçok insan kendi kabuğunda bir yaşantı sürmeye başladı. Kamu otoritelerinin tavsiye ve zorlaması sonucu, insanlar arasında fiziksel ve toplumsal temas asgari düzeye inmiş durumda. Kapalı iş yerleri ve yaşa bağlı sokağa çıkma yasakları da toplumsal hareketliliği, alışılmış harcama kalıplarını ve tüketim tercihlerini değiştirmiş durumda. Bu değişim neleri etkileyecek ve değişenler ne kadar kalıcı olacak? Bütün bunları, toplumsal yaşam ve ekonomik faaliyet tedricen normale döndüğü zaman göreceğiz.


Temel İhtiyaçlara Odaklı İnsan Davranışı, Mutlak Mesafe ve Nefis Terbiyesi

Şimdi ancak sınırlı bir alanda hareket edebilen insanlar, sadece gıda, temizlik malzemesi ve ilaç harcaması yapmakta. Gezme, eğlenme, dışarıda yeme- içme, giyim- kuşam ve seyahat harcamaları hemen hemen sıfırlanmış durumda. Bu Türkiye’de de böyle, ABD’de de. Başlangıçta, üretimin ve ithalatın durması ile temel ihtiyaç maddelerinde kıtlık ve karaborsa olur endişesi, halkı evlerini kilere döndürmeye sevk etti. Endişeleri giderici önlemleri alabilen ülkelerde, tüketim örüntüsü, temel ihtiyaç maddelerinde normale döndü dönmesine de, yine de sadece sınırlı mal ve hizmetlere yönelen talebin enflasyonist fiyat artışları yaratması kaçınılmaz. Gıda, ilaç ve temizlik maddelerinde tedarik zincirlerinde sorun çıkmadıkça, stokçuluk affedilmedikçe, bu etki makul yaşanır diyebiliriz.

Evde kalmanın doğal sonuçlarından biri, günün akışında insanların yatma-kalkma alışkanlıklarını değiştirmeleri. Bunun elektrik ve su kullanımı üzerindeki etkisini ihmal etmemek gerekir. Ama bence en önemli etki, asgariye inen hareketlilik dolayısı ile özel araç ve dolayısı ile benzin-motorin kullanımının azalması, toplu taşıt kullanımında da mesafeli olunması gerektiğinin öğrenilmesi.

Hayatı acele etmeden yaşamaya yeni yeni alışan insanlar, sert hareketlerden, birbirini itip kalmaktan kaçınıyor, sıraya girip beklemeyi, temas mesafesini aşmamak için birbirine yol vermeyi öğreniyor. Hararetle sarılmaktan, öpüşüp, el sıkışmaktan vazgeçmek de bir davranış değişikliği yaratacak. Maskeler, gerekli gereksiz konuşmalara da doğal perde. Az konuşmak, belki ara sıra tanık olduğumuz ağız dalaşlarına da engel olur. Bir kıtlık olsa insanlar birbirine nasıl davranır düşünmek bile istemiyorum. Ama aranan her şeyin bulunduğu şu günlerde, insanlar daha hoşgörülü değilse bile her bakımdan artık daha mesafeli.


Ev Ekonomisine Dönüş

Evde yaşam, uygun ev koşullarında mutlaka daha kolaydır. Bir küçük odada beş altı kişi yaşamak mecburiyetinde olan aileler için, hele de kadın ve çocuk taciz ve istismarı varsa, belki Covid 19’dan ölüm, yaşamaktan evladır denilebilir. Ama rahatlık ölçüsü bence evin boyutuna değil, o evde bir arada olmak mecburiyetinde olanların önce kendileri, sonra birbirleri ile barışık olmasına bağlı.

Eve bağlı yaşam, uyku dışında kalan saatlerin kullanımı ne kadar akılcı bir biçimde yapılırsa, o kadar geçici zorluklara dirençli. Şimdi savaş yıllarında olmayan kolaylıkların birçoğu iyi kötü hemen her evde var. Mutlaka televizyon ve cep telefonu var. Kitap ve internet erişimi de varsa, kasları ve metabolizmayı harekete geçirebilecek çabalar dışında bir evin kapalı kapıları ardında yapılmayacak pek az şey var. Savaş yıllarının iki kuşak önceki yaşamında, hele işgal altında bugün yapabildiğimiz hiçbir şeyi yapma olanağı yoktu atalarımızın. Ama onların ev ekonomisi faaliyetlerinin ekmek yapmaktan tutun da yoğurt mayalamaya kadar hepsini, şimdi de yapmak mümkün. Ufak bir karşılaştırma yaparsak, şu sıralar ABD’de zor bulunan unun birçok çeşidi market raflarında alıcısını bekliyor. Şu sıralar genç insanlar evde pide ve ekmek yapıyor. Tarifini internet sitelerinden almaları işten bile değil. Ev ekonomisine dönüş için yeni bir öğrenme süreci. İnsanlar dışarıda oldukları için unuttukları evlerini tanıyor. Seviyor veya sevmiyor. Ama evde kalmak ve evden çalışmak zorunda olan, yanındaki yardımcısını gönderdiği için çocuklarına kendi başına bakabildiğini fark eden annelere rastlıyorum. Her işi kendi kendine yapabildiğine şaşıranlara da... Bu da eski yaşantı içinde benimsenen yeni bir yaşam anlayışı, kendi öz kapasitesini ölçme, yeni bir özgüven kazanma, aile içinde ve aile ile yeniden tanışma fırsatı.


İhtiyaçlara Doğa Yararına Sınır Ayarı Gerekli

Biz İktisada Giriş derslerini anlatırken, “Sonsuz ihtiyaçları kıt kaynaklar ile karşılama ve en büyük faydayı güvence altına alma“ edimi diye söze başlarız. Salgından korunmak için girdiğimiz tecrit (izolasyon), aslında ihtiyaçlarımızın, sadece temel ihtiyaç maddeleri ile sınırlı olduğunu ve belli bir süre öyle kalabileceğini ispat ediyor gibi. Elbette büyüyen çocukların ve yaşlanan nüfusun ihtiyaçları başkadır. Ama onların bile ihtiyaçlarına sınır getirmek mümkün. Tüketim ekonomisine karşı, sürdürülebilir tüketimi yeniden düşünmek için de iyi bir fırsat oldu Covid 19. Bir musibetin nasihati bu olmalı.

Ekonomiyi canlı tutmanın tüketimi canlı tutmaktan geçtiğini düşünerek hareket ediyor, ekonomi politikalarını hep buna göre ayarlıyoruz. Evet, tüketim, ekonomi lokomotifinin hem motorunu, hem de üzerinde hareket ettiği rayları yağlıyor. Ama yağın bıraktığı leke iyi değil, bir kara leke veya yağlı kara. Ayrıca, yeterince üretmeden tüketmenin yarattığı sorunlar yanı sıra, aşırı tüketerek doğaya verdiğimiz zararın farkına yine salgınla varıyoruz. Trafikte seyreden araç ve gökteki uçak sayısının azalması, havanın temizlenmesine olumlu katkıda bulunuyor. Çevrede çoğalan çeşitli kuşlar doğayı geri kazanmanın mutluluğunu şakıyor. Bu da bize elini, eteğini alıp kenara çekilen insanın süne gibi bir çevre zararlısı olabileceğini ispatlıyor.

Nereden gelmiş ve dünyaya ne büyük bir beşeri, toplumsal ve iktisadi zarar vermiş olursa olsun, galiba Covid 19, bir doğa dostu. Onun gibi nice virüs ve neden olduğu salgınla baş edebilmek için insan da doğa dostu olmak zorunda. Bunun için tüketim kalıp ve alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmeli, iyiye değişen tüketim kalıplarını, doğa için korumalıyız. Neşeli ve sağlıklı bir Hıdrellez dilerim.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2727 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1089
Avrupa 22 642
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1386 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
Balkanlar 24 294
Orta Doğu 23 611
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 4 185
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 20 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2045 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2045

Bugün, Avrasya denkleminde Kazakistan-Çin ilişkilerini ele alırken, Timurlu imparatorluk vizyonuna göre tanımlanan tarihi perspektifte oluşan Avrasya jeopolitiğine kuşbakışı göz atmak, bugünü ve geleceği değerlendirmemizde önem arz etmektedir.;

1972 yılında gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'ndan günümüze kadar, Dünya Çevre Günü her yıl 5 Haziran'da Dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Dünya Çevre Günü'nde düzenlenen etkinliklerin amacı, çevre sorunlarına dikkat çekerek, toplumda çevre bilincinin artmasıdır.;

Orta Doğu topraklarının sahip olduğu zengin enerji ve su kaynakları dünya üzerindeki birçok devletin dikkatini çekmektedir. Gücünü maksimize etmeye çalışan Batılı devletlerin siyasi rekabet sahası olarak görülen Orta Doğu, Rusya’nın da dikkatini çekmektedir. ;

Kosova’nın Sırp sınırına yakın ve Sırp nüfusun yoğunlukta olduğu bu kısmındaki dört Sırp belediye başkanının Kurti yönetiminin kararını protesto amaçlı istifası ile 2022 Kasımında artan gerilim NATO’nun müdahale kararına sebep olacak düzeyde büyüdü.;

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949’da kuruluşundan Soğuk Savaşın sonuna kadar Çin ve Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkiler çok çabuk gelişti. 950’lerin ortalarında Çin sadece birkaç Arap ülkesiyle diplomatik iletişim içindeydi. Bunun nedeni bu ülkelerin batı emperyalizmi ve kurtuluş mücadeleleri içinde ...;

Türkiye'nin, Yeni İpek Yolu güzergâhında, Orta Koridorun gelişimi, Avrasya üzerinden karasal Doğu-Batı ticaretinde lojistik üs haline gelmesi ve tedarik zincirinde merkez konumda olması, ekonomi ve dış politika önceliklerden biridir. Ayrıca Türkiye'nin bir enerji ticaret merkezi olma rolü güçlenmeli...;

Liderler vardır ülkelerinin kaderini etkiler. Gemiler vardır dünyanın kaderini etkiler. Bu gemiler Yavuz ve Midilli adlarını verdiğimiz, Goeben ve Breslau’dur. Bu iki gemi sadece Almanya ve Osmanlı devletinin değil, Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Yunanistan’ın kaderini etkilemiş ve 1. Dünya...;

Kısa süre önce Çin, Pakistan ve Taliban yönetimindeki Afganistan arasında Kuşak-Yol Girişimi’ni Afganistan’a kadar uzatan bir anlaşma yapıldı. Taliban yönetiminin Çin yatırımlarına Çin’in de bölgesel güvenlik açısından ılımlı ve söz dinleyebilecek bir Taliban yönetimine ihtiyacı var. Bu nedenle Afga...;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.