GİRİŞ
Bu çalışmanın amacı Soğuk Savaş sonrası insani kriz ve çatışma bölgelerinin aşırı politikleşmesiyle beraber ortaya çıkan, militarist ve paramiliter yapıların iktidar mücadelesini ele almaktadır. Bu durum, bir taraftan bireylerin özgürlük ve ortak yaşam arzularının yitirilmesine neden olurken, diğer taraftan siyasal temsil düzeyinde de sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, dünya siyasetinin politikleşmesi nedeniyle; kültürel, kimlik, iktisadi ve sosyal unsurların marjinalleşerek öteki ile arasındaki sorumluluk bağlarının koparılmasına neden olmaktadır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, çoğulcu ve çokkültürlü toplumlarda çözülme yaşanırken, bu çözülme hem kamusal alan da hakimiyet kurma hem de iktidar için varoluş mücadelesi olarak çatışmaların esas gerçeğini oluşturmaktadır.
Bu çalışmada, CNN International’ın Kolombiya hükümeti ile FARC arasında 52 yıl süren iç çatışmaların sonucunda meydana gelen demokratik barış görüşmeleri sürecine yönelik yaptığı haberler incelenmiştir. Bu doğrultuda, CNN International 2012-2017 yılları arasında Kolombiya’daki demokratik barış müzakereleri ve bu müzakere sonucunda yapılan referandumda sergilendiği negatif haber politikası ortaya konmuştur. Bu araştırmada, CNN International’ın Kolombiya hükümeti ile FARC arasında yaşanan çatışmaları ve dünya kamuoyu üzerinde etki yaratma yöntemi sorgulanmıştır. Bu minvalde, 2012-2017 yılları arasında CNN International kurumsal haber sitesinden “COLOMBİA“ ve “FARC“ kelimelerinin aranması neticesinde 153 adet haber karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın ana kriteri olan, “MÜZAKERE“ ve “REFERANDUM“ sürecini hakkında 130 adet haber bulunmaktadır. Bu haberler içerik teknikleri analizlerinden frekans analizi ile incelenmiş olup, haberler Global Peace Index (GPI) negatif ve pozitif barış kriterlerine göre frekans analizi uygulanmıştır. Bu yöntem ile Kolombiya barış sürecinde, CNN International haber metinlerinde şiddetten ya da barıştan yana ne düzeyde içerik ürettiği sonucuna ulaşılması hedeflenmektedir.
Bu çalışmanın bir diğer önemli konusu ise, insani kriz ve çatışma bölgelerinde kitle iletişim araçlarının önemini ve rolünü sorgulamaktır. Bununla birlikte, kitle iletişim araçlarının uluslararası kamuoyu oluşturma ve yönlendirmedeki etkisi; şiddet, aşırıcılık ve radikal söylemlerle hakikati yeniden inşa ederken, kamuoyunun gerçeklik algısını bozmasının yanı sıra dezenformasyona karşı olan direncini de kırmaktadır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, küreselleşme ve iletişim teknolojisi sayesinde, karşılıklı etkileşim, bağımlılık etkisi ve bilgi üretimi noktasında; ortak ağ toplumları oluşmuştur. Fakat, bu durum gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelere bağımlı hale getirmektedir. Bu çerçevede ele alınan CNN International; Kolombiya barış sürecinde, barıştan yana olması beklenirken, tarafsızlık ve nesnellik ölçütlerini yok sayarak şiddetten yana tutum sergilemiştir. Bu çalışmayla, CNN International’ın Kolombiya barış sürecini ne düzeyde etkilediğini araştırmak ve bunun yanı sıra barış sürecine olan yönlendirici tavrı ortaya konmaya çalışılmıştır. Özellikle bu süreçte, çatışmadan uzlaşmaya demokratik barış görüşmelerinde pozitif bir artış olmasına rağmen, CNN International’ın haber metinlerinde negatif içerikler kullanılmıştır.
Bu çalışma, 3 ana bölüm üzerine inşa edilmiştir. Birinci bölümde uluslararası iletişim ve medyanın etkileri ele alınırken; medyanın gerçeklik üretimi, küreselleşme, ağ toplumları, rızanın imalatı, CNN’nın uluslararası iletişimdeki yeri ve etkileri irdelenmiştir. İkinci bölümde çatışma çözümü ve barış sürecindeki Kolombiya’nın toplumsal dinamikleri ile çatışmanın tarafları ve aktörleri analiz edilmiştir. Dolayısıyla, çatışmadan uzlaşmaya nasıl bir sürecin işlendiği ve taraflar arasındaki ilişkileri, öncelik-sonralık sorunlarının ele alındığı bir tartışma zemininde sonaermektedir. Son bölümün ana temasını oluşturan Kolombiya hükümeti ile FARC arasında çatışmadan uzlaşmaya demokratik müzakere sürecinde CNN International haber üretim politikası sorgulanırken, şiddet ve radikalleşme eğilimleri incelenmiştir. Bu çalışma; Barışı Konuşmak: Teori ve Pratikte Çatışma Yönetimi, Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü: İnsan Uyuşmazlıkları ve Çözüm Paradigmaları, Dünyada ve Türkiye’de Barış Süreçleri: Anlamak ve Canlandırmak, Çatışma Çözümleri ve Barış, Contemporary Conflict Resolution, Institute for Economics & Peace: Measuring Peace in The Media 2011, Democratic Progress Institute, Eleştirel Medya Çalışmaları, Medya Okuryazarlığı, Barış Gazeteciliği Elkitabı’nın yanı sıra bu çalışmanın tamamı; Uluslararası Çatışmalar ve Medya; CNN International Örneğinde Kolombiya Barış Süreci Analizi adlı yüksek lisans tez çalışmamın ürünüdür.
I. ULUSLARARASI İLETİŞİM VE MEDYANIN ETKİLERİ
Günümüzde teknoloji ile paralel gelişen kitle iletişim araçları başka bir deyişle iletişim teknolojisi; iktisadi ve siyasi ilişkilerle beraber düşünüldüğünde bir nitelik kazanmaktadır.1 İki büyük dünya savaşı ve sonrasında Soğuk Savaş süreciyle yeni iletişim teknolojilerinin gelişmeler sayesinde insani kriz ve çatışma bölgelerindeki insan hakları ihlalleri gibi genel sorunlar daha hızlı ve etkili bir şekilde anlık verilerle dünya kamuoyunun bilgisine sunmaktadır.2 Bu sayede, dünyanın hiçbir yerinden habersiz kalmadığımız gibi, bütün gelişmelerden anında haberdar olmaktayız.3 Bu nedenle kitle iletişim araçları; insan hakları ihlalleri, soykırım, savaş, etnik çatışmalar, terörizm ve bunlara bağlı olarak dünya kamuoyunu ilgilendiren konular gündeme gelmektedir.4 Böylece kitle iletişim araçları, insanların hem kendileri hakkında hem de dünyanın farklı noktalarında yaşanan insani kriz ve çatışma bölgeleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır.
Bununla birlikte, gelişen teknolojik araçlar savaşların yıkıcılığını nasıl değiştirdiyse, medyanın gücünü de bir o kadar artırmıştır.5 Nitekim, küreselleşmeyle beraber medya araçları gelişmesi ve bunun doğal sonucu olarak dünyanın farklı noktalarına ulaşmıştır. Bu değerlendirmeler neticesinde, savaşlar hiç olmadığı kadar toplumsallaşmaya devam ederken, diğer yandan da toplumların medyanın etkisi altında kalmasına neden olmaktadır. Böylelikle kitle iletişim araçları, zamanla gündelik etkileşimlerimizi farklı yöntemlerle hem etkilemekte hem de değiştirmektedir. Kaldı ki, bu etkileşim toplumların gelişmişlik düzeylerine göre farklılık göstermektedir.6 Dolayısıyla, uluslararası iletişim araçları kamusal ve özel alan ayırımını ortadan kaldırarak toplum üzerinden kamuoyu oluşturma ve yönlendirmede en etkili araçlarından biri olarak kullanılmaktadırlar. Bütün bu değerlendirmelerin yanı sıra siyasal olarak medyanın asıl işlevlerinden biri bilgiyi üretme ve yayma gücünü kontrol altına almaktır.7 Bununla birlikte, medyanın ürettiği bu anlatım/hikâye Foucault tarafından şu şekilde açıklanmıştır: ‘‘bilginin üretimi, birikimi, dolaşımı ve işleyişi olmadan iktidar ilişkisi ne yerleştirilir ne de üretilebilir.’’8 Bu işlevsellik aynı zamanda medyanın toplumsal belleğin inşasında üstlendiği rolü de ifade etmektedir. Bu bakımdan, savaşların anlatılmasından iktidarın sürdürülebilirliğine kadar devam eden bir olaylar örgüsü oluşturulmaktadır.9 Küreselleşme ile başlayan bilginin dolaşımı sayesinde, iktidar için bir toplumsal kontrol mekanizması haline gelmiştir. Çünkü Soğuk Savaş sonrasında bilgi teknolojilerinin gelişimi ile bilgi teknolojisinin üretimi, devletler tarafından dış politika aracı olarak kullanılmaktadır.
Bu çalışmanın amacı Soğuk Savaş sonrası insani kriz ve çatışma bölgelerinin aşırı politikleşmesiyle beraber ortaya çıkan, militarist ve paramiliter yapıların iktidar mücadelesini ele almaktadır. Bu durum, bir taraftan bireylerin özgürlük ve ortak yaşam arzularının yitirilmesine neden olurken, diğer taraftan siyasal temsil düzeyinde de sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, dünya siyasetinin politikleşmesi nedeniyle; kültürel, kimlik, iktisadi ve sosyal unsurların marjinalleşerek öteki ile arasındaki sorumluluk bağlarının koparılmasına neden olmaktadır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, çoğulcu ve çokkültürlü toplumlarda çözülme yaşanırken, bu çözülme hem kamusal alan da hakimiyet kurma hem de iktidar için varoluş mücadelesi olarak çatışmaların esas gerçeğini oluşturmaktadır.
Bu çalışmada, CNN International’ın Kolombiya hükümeti ile FARC arasında 52 yıl süren iç çatışmaların sonucunda meydana gelen demokratik barış görüşmeleri sürecine yönelik yaptığı haberler incelenmiştir. Bu doğrultuda, CNN International 2012-2017 yılları arasında Kolombiya’daki demokratik barış müzakereleri ve bu müzakere sonucunda yapılan referandumda sergilendiği negatif haber politikası ortaya konmuştur. Bu araştırmada, CNN International’ın Kolombiya hükümeti ile FARC arasında yaşanan çatışmaları ve dünya kamuoyu üzerinde etki yaratma yöntemi sorgulanmıştır. Bu minvalde, 2012-2017 yılları arasında CNN International kurumsal haber sitesinden “COLOMBİA“ ve “FARC“ kelimelerinin aranması neticesinde 153 adet haber karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın ana kriteri olan, “MÜZAKERE“ ve “REFERANDUM“ sürecini hakkında 130 adet haber bulunmaktadır. Bu haberler içerik teknikleri analizlerinden frekans analizi ile incelenmiş olup, haberler Global Peace Index (GPI) negatif ve pozitif barış kriterlerine göre frekans analizi uygulanmıştır. Bu yöntem ile Kolombiya barış sürecinde, CNN International haber metinlerinde şiddetten ya da barıştan yana ne düzeyde içerik ürettiği sonucuna ulaşılması hedeflenmektedir.
Bu çalışmanın bir diğer önemli konusu ise, insani kriz ve çatışma bölgelerinde kitle iletişim araçlarının önemini ve rolünü sorgulamaktır. Bununla birlikte, kitle iletişim araçlarının uluslararası kamuoyu oluşturma ve yönlendirmedeki etkisi; şiddet, aşırıcılık ve radikal söylemlerle hakikati yeniden inşa ederken, kamuoyunun gerçeklik algısını bozmasının yanı sıra dezenformasyona karşı olan direncini de kırmaktadır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, küreselleşme ve iletişim teknolojisi sayesinde, karşılıklı etkileşim, bağımlılık etkisi ve bilgi üretimi noktasında; ortak ağ toplumları oluşmuştur. Fakat, bu durum gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelere bağımlı hale getirmektedir. Bu çerçevede ele alınan CNN International; Kolombiya barış sürecinde, barıştan yana olması beklenirken, tarafsızlık ve nesnellik ölçütlerini yok sayarak şiddetten yana tutum sergilemiştir. Bu çalışmayla, CNN International’ın Kolombiya barış sürecini ne düzeyde etkilediğini araştırmak ve bunun yanı sıra barış sürecine olan yönlendirici tavrı ortaya konmaya çalışılmıştır. Özellikle bu süreçte, çatışmadan uzlaşmaya demokratik barış görüşmelerinde pozitif bir artış olmasına rağmen, CNN International’ın haber metinlerinde negatif içerikler kullanılmıştır.
Bu çalışma, 3 ana bölüm üzerine inşa edilmiştir. Birinci bölümde uluslararası iletişim ve medyanın etkileri ele alınırken; medyanın gerçeklik üretimi, küreselleşme, ağ toplumları, rızanın imalatı, CNN’nın uluslararası iletişimdeki yeri ve etkileri irdelenmiştir. İkinci bölümde çatışma çözümü ve barış sürecindeki Kolombiya’nın toplumsal dinamikleri ile çatışmanın tarafları ve aktörleri analiz edilmiştir. Dolayısıyla, çatışmadan uzlaşmaya nasıl bir sürecin işlendiği ve taraflar arasındaki ilişkileri, öncelik-sonralık sorunlarının ele alındığı bir tartışma zemininde sonaermektedir. Son bölümün ana temasını oluşturan Kolombiya hükümeti ile FARC arasında çatışmadan uzlaşmaya demokratik müzakere sürecinde CNN International haber üretim politikası sorgulanırken, şiddet ve radikalleşme eğilimleri incelenmiştir. Bu çalışma; Barışı Konuşmak: Teori ve Pratikte Çatışma Yönetimi, Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü: İnsan Uyuşmazlıkları ve Çözüm Paradigmaları, Dünyada ve Türkiye’de Barış Süreçleri: Anlamak ve Canlandırmak, Çatışma Çözümleri ve Barış, Contemporary Conflict Resolution, Institute for Economics & Peace: Measuring Peace in The Media 2011, Democratic Progress Institute, Eleştirel Medya Çalışmaları, Medya Okuryazarlığı, Barış Gazeteciliği Elkitabı’nın yanı sıra bu çalışmanın tamamı; Uluslararası Çatışmalar ve Medya; CNN International Örneğinde Kolombiya Barış Süreci Analizi adlı yüksek lisans tez çalışmamın ürünüdür.
I. ULUSLARARASI İLETİŞİM VE MEDYANIN ETKİLERİ
Günümüzde teknoloji ile paralel gelişen kitle iletişim araçları başka bir deyişle iletişim teknolojisi; iktisadi ve siyasi ilişkilerle beraber düşünüldüğünde bir nitelik kazanmaktadır.1 İki büyük dünya savaşı ve sonrasında Soğuk Savaş süreciyle yeni iletişim teknolojilerinin gelişmeler sayesinde insani kriz ve çatışma bölgelerindeki insan hakları ihlalleri gibi genel sorunlar daha hızlı ve etkili bir şekilde anlık verilerle dünya kamuoyunun bilgisine sunmaktadır.2 Bu sayede, dünyanın hiçbir yerinden habersiz kalmadığımız gibi, bütün gelişmelerden anında haberdar olmaktayız.3 Bu nedenle kitle iletişim araçları; insan hakları ihlalleri, soykırım, savaş, etnik çatışmalar, terörizm ve bunlara bağlı olarak dünya kamuoyunu ilgilendiren konular gündeme gelmektedir.4 Böylece kitle iletişim araçları, insanların hem kendileri hakkında hem de dünyanın farklı noktalarında yaşanan insani kriz ve çatışma bölgeleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır.
Bununla birlikte, gelişen teknolojik araçlar savaşların yıkıcılığını nasıl değiştirdiyse, medyanın gücünü de bir o kadar artırmıştır.5 Nitekim, küreselleşmeyle beraber medya araçları gelişmesi ve bunun doğal sonucu olarak dünyanın farklı noktalarına ulaşmıştır. Bu değerlendirmeler neticesinde, savaşlar hiç olmadığı kadar toplumsallaşmaya devam ederken, diğer yandan da toplumların medyanın etkisi altında kalmasına neden olmaktadır. Böylelikle kitle iletişim araçları, zamanla gündelik etkileşimlerimizi farklı yöntemlerle hem etkilemekte hem de değiştirmektedir. Kaldı ki, bu etkileşim toplumların gelişmişlik düzeylerine göre farklılık göstermektedir.6 Dolayısıyla, uluslararası iletişim araçları kamusal ve özel alan ayırımını ortadan kaldırarak toplum üzerinden kamuoyu oluşturma ve yönlendirmede en etkili araçlarından biri olarak kullanılmaktadırlar. Bütün bu değerlendirmelerin yanı sıra siyasal olarak medyanın asıl işlevlerinden biri bilgiyi üretme ve yayma gücünü kontrol altına almaktır.7 Bununla birlikte, medyanın ürettiği bu anlatım/hikâye Foucault tarafından şu şekilde açıklanmıştır: ‘‘bilginin üretimi, birikimi, dolaşımı ve işleyişi olmadan iktidar ilişkisi ne yerleştirilir ne de üretilebilir.’’8 Bu işlevsellik aynı zamanda medyanın toplumsal belleğin inşasında üstlendiği rolü de ifade etmektedir. Bu bakımdan, savaşların anlatılmasından iktidarın sürdürülebilirliğine kadar devam eden bir olaylar örgüsü oluşturulmaktadır.9 Küreselleşme ile başlayan bilginin dolaşımı sayesinde, iktidar için bir toplumsal kontrol mekanizması haline gelmiştir. Çünkü Soğuk Savaş sonrasında bilgi teknolojilerinin gelişimi ile bilgi teknolojisinin üretimi, devletler tarafından dış politika aracı olarak kullanılmaktadır.