Ortadoğu’da Simülasyonlar İdeolojiler ve Etnik Aidiyetler

Makale

Doğu toplumlarının etnik aidiyetleri ve bu aidiyetlerin dışlama, önyargı ve çatışma üzerindeki etkisi konusunda Batılı antropologlar tarafından birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda bölgede etnik aidiyetlerin ötekileştirmeye, önyargıya ve çatışmaya dönüşmediğine dair birçok bulgu ortaya çıkarılmıştır....

Doğu toplumlarının etnik aidiyetleri ve bu aidiyetlerin dışlama, önyargı ve çatışma üzerindeki etkisi konusunda Batılı antropologlar tarafından birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda bölgede etnik aidiyetlerin ötekileştirmeye, önyargıya ve çatışmaya dönüşmediğine dair birçok bulgu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bölge tarihindeki çatışmalara baktığımızda, çatışmaların ve savaşların etnik ve dini temellere dayanmadığı daha çok iktidar mücadelelerine bağlı olarak gerçekleştiğini de gözlemlemekteyiz.

Ancak son yıllarda meydana gelen çatışmalar, birçok basın kuruluşu ve siyaset kurucu organizasyon tarafından etnik ve dini etiketlerle dolaşımda tutulmaktadır. Bu durum önceden yaşanan çatışma göstergeleri ve bilimsel olarak kanıtlanan bulgularla çelişmektedir. Çünkü etnik çatışmalar, var olduğuna inanılan din, dil, köken ayrımcılığı, mezhep gibi farklılıklardan dolayı grupsal düzeyde insanların birbirlerini ötekileştirmesi, dışlaması ve birbirine şiddet uygulaması gibi durumlar için söz konusudur1. Bu durumdan dolayı konu hakkındaki farklı bulguları ve tanımlamaları karşılaştırdığımızda, bölgemizdeki mevcut sıcak çatışmaların kökenleri, nedenleri ve diyalektiği konusunda daha özgün araştırmaların ve bilimsel yaklaşımların ortaya konması ve tartışılması gerektiğini düşünmekteyim.

Öte taraftan 20. Yüzyılda meydana gelen şiddet, katliam, savaş ve çatışmalara kitlelerin katılmasının nedenlerini, insanların şiddete yönelmelerinin ikna edici tekniklerini, grup psikolojisinin fedakarlık ve şiddete yönelme üzerindeki etkisini ve otoritelerin inşa edilip buyurgan emirlerle halkı birbirine ötekileştirme teknikleri konusundaki uygulamalarını, deneysel araştırmalarlaortaya koyan ve açıklayan çok ilginç bulgular vardır. Bu bulgular ortada hiçbir farklılık ve ayrımcılık olmamasına rağmen insanların uydurma gerekçelerle birbirlerine yabancılaştıklarını da ortaya koymaktadır ve bilimsel olarak açıklamaktadır.

Ayrıca son yıllarda propaganda, örgütleme ve ikna teknolojileri alanında çok önemli gelişmeler oldu. Simulasyonların kitleler üzerindeki etkisine dair somut bilimsel bulgular var. Bilgi toplumu ve tüketim toplumu kavramları, insanların istikrarsız kişilik tipolojileri hastalıklarına yatkınlaşmalarına neden olmaktadır.

Bu tebliğde, Ortadoğu ve İslam dünyasında yaşanan sıcak çatışmaları ve savaşları ele alacağız. Bu savaşların söylendiği gibi etnik temellere dayanıp dayanmadığını sorgulamaya çalışacağız. İdeoloji ve heyula inşa teknolojilerinin kitleler üzerindeki etkisini ortaya koyacağız. Simulasyonların neden Ortadoğu’da daha çok ikna edici olduğunu açıklayacağız. Örgütlü rasyonel güç merkezlerinin sersemleştirilen kitleleri nasıl yönetebildiklerini açıklamaya çalışacağız.

Çatışan Grupların Sayısı ve Envanterleri Arap ülkelerinde Arap baharı sürecinden sonra, darbelerin, iç çatışmaların ve ihtilallerin yaşandığı dört tane ülkede çatışan nizami veya gayrı nizami gruplarla ilgili verileri esas alarak konuyu değerlendireceğiz. Bu ülkeler, Suriye, Irak, Libya ve Mısır’dan oluşmaktadır. Ancak savaşın bu gün çok daha geniş bir coğrafyada devam ettiğini de görüyoruz. Kısmen de olsa Yemen olayları, Afganistan, Pakistan, Somali ve Nijerya olayları da bu listeye eklenebilir. Suriye

Suriye’deki iç çatışmalarda 22 ayrı silahlı grubun olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Ama bu grupların sayılarında bir istikrar da mevcut değildir. Her zaman yeni gruplar ortaya çıkmaktadır. Savaşan tarafların ve grupların örgütsel, kültürel ve hakimiyet alanları ile ilgili sınırlar, sanıldığı gibi belirgin değildir, bir karmaşa süreci vardır2. Bu gruplar, popüler yayınlarda ve değerlendirmelerde; Sünni, Şii ve Kürt blokları şeklinde birleştirilmektedir. Ancak çatışan gruplara bakıldığında, ne şiilerin, ne sünnilerin ne de kürtlerin homojen olmadıkları görülmektedir. Ülkede mevcut yönetime karşı çok başlı bir muhalefet her zaman mevcuttu. Arap baharı öncesinde de ülkedeki rejime olayların kontrolden çıkacağını ve yönetilemez bir duruma geleceğini konuyu araştıranlar açıklamıştı3. Konu mezhep ve etnik durumla doğrudan alakalı görünmekle birlikte, rakip gruplar mezhep içi çatışmalar ve çekişmeler de yaşıyordu.

Sünni, Şii ve Kürt etnik aidiyetleri ile tanımlanan grupların bu aidiyetlere bağlı olarak çatışmadığı anlaşılmaktadır. Sünni aidiyetlerle tanımlanan çatışmacı gruplar Şiilerle değil, yine başka Sünni gruplarla çatışmaktadır. İşid’in Alnusra ve Özgür Suriye Ordusuna düzenlediği saldırılar bu durumun örneğidir. Özgür Suriye Ordusu ve Al Nusra adlı örgütlerin İşid’e karşı düzenlediği operasyonlar Sünni olarak etiketlenen grupların, siyasi birer grup olarak düşünüldüğünde Sünnilik değerlerine göre homojen olmadıklarını ortaya koymaktadır.

TASAM Yayınlarının "Mezhepler, Etnisite ve Çatışma Çözümü" isimli kitabından alınmıştır.

ARKA KAPAK

“Orta Doğu’nun içinde bulunduğu en önemli sorun mezhepler, etnisite ve çatışma çözümüdür. Bugün gelinen noktada yüksek nitelikli insan kaynağına sahip olmayan, uluslararası iş bölümünden nitelikli pay alamayan ülkelerin güçlü olması da entegrasyon kurması da mümkün değildir. Sadece din, dil, tarih ve coğrafyayı öne çıkararak Bölge’de sorunlar çözülememektedir. Dünyada 11 Eylül 2001 ile başlayan, çok kutuplu sistem denemesinin yönetilemez olduğu büyük ölçüde ortaya çıktı. Ve 2011’den sonra Doğu ile Batı arasında iki kutuplu esnek bir sistem oluşturma eğilimi güçlendi. Doğu ve Batı arasındaki bu rekabet üç temel parametreyle şekilleniyor. Bu parametreler bütün dünya ülkelerini ilgilendirdiği gibi, Orta Doğu bölgesini daha fazla ilgilendiriyor. Çünkü bu sistem denemesinin ön cephesi ve laboratuvarı bizim bölgemiz oldu. Bu üç parametre; mikro-milliyetçilik, entegrasyon ve öngörülemezliktir…“.
Süleyman ŞENSOY
TASAM Başkanı
 
“Maalesef dünya üzerinde haksızlıkların en çok yaşandığı bölge Orta Doğu'dur, bizim bölgemizdir. Orta Doğu tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Medeniyetlerin beşiğidir. Üç semavi dinin doğup bütün dünyaya yayıldığı yer burasıdır. Bu bölge tarih boyunca önemini hiç kaybetmemiştir. Özellikle son yüzyılda Bölge’de dünyanın büyük güçlerinin çıkarları doğrultusunda sürekli bir hareket, huzursuzluk ve çatışma ortamı söz konusu olmuştur. Bugün Orta Doğu, küresel güç dediğimiz büyük devletlerin, güçlerin perde arkasından birbiri ardına hamleler yaptığı bir satranç tahtasına dönmüştür.

Türkiye insanı merkeze alan politikalarıyla dünyaya örnek bir duruş sergilemektedir. Bölge ile ortak bir geçmişe sahip ülkemiz bölge halklarının acısına hiç bir zaman duyarsız kalmamış, çoğu zaman yalnız kalsa da insan odaklı politikasından taviz vermemiştir“.
Ercan TOPACA
Hatay Valisi



KİTABIN KÜNYESİ
Kitap Adı : Mezhepler, Etnisite ve Çatışma Çözümü
Format : PDF Merchant©
Editör : Reyyan DOĞAN
Sayfa Sayısı : 487 s.
Yayınevi : TASAM Yayınları
Dizisi : Uluslararası İlişkiler Dizisi
ISBN : 978-605-4881-16-1
Yayın Tarihi : 2016
Fiyatı : 29,00 TL (KDV dâhil)


“Mezhepler, Etnisite ve Çatışma Çözümü“ e-kitabı için Tıklayınız

“Mehzepler, Etnisite ve Çatışma Çözümü“ Kitabı için Tıklayınız

 
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2751 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 646
TASAM Asya 98 1102
TASAM Avrupa 22 645
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 291
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1393 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 294
TASAM Orta Doğu 23 614
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 188
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1297 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 782
TASAM Türk Dünyası 20 515
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2047 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
TASAM Türkiye 82 2047

Mevcut küresel düzen parçalanma eğilimi gösteren bir momentumun eşliğinde yeni bir dünya düzenine doğru dönüşüme başladı. Büyük güç rekabetinin öne çıktığı bu yeni normalde asıl muharebenin ekonomik cephede gerçekleşeceği söylenebilir.;

İki liderin görüşmesinde, Moskova'nın azalan silah ve mühimmat stokunu yenilemek için Kuzey Kore'den malzeme temini konusunda bir görüşme yapılıp yapılmadığı belirsizliği yer almaktadır. ;

Doğa ne kadar dakik! Hiç sektirmiyor. Evet, olağanüstü kuraklıklar, seller, yanardağ patlamaları, deprem veya yangınlar var. Ama bunların şiddeti artsa bile çoğu kez zamanlama açısından bir belirlilik var. ;

Çin, son yıllarda iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi işbirliklerinin artmasıyla birlikte Türkiye'ye açılıyor. Bunun nedeni, Türkiye'nin stratejik konumu, büyüyen ekonomisi ve ticari ortaklarını çeşitlendirme isteği gibi bir dizi faktördür. Çin, Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu'ya açılan bir kapı ...;

Hepimizin bildiği tek ev olan Dünya’ya artık sığmadığımız günlerdeyiz. Fakat artan insan nüfusu ve dolayısıyla azalan kaynaklar tek sebep değil. Merak, keşfetme tutkusu ve bilinmeze yol alma güdüsü evrende yeni evler bulma arzusunu harekete geçiriyor.;

BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın kısaltmasıdır. Dünyanın önde gelen gelişmekte olan ekonomilerinin oluşturduğu bir gruptur ve bu ülkeler dünya kara yüzeyinin yaklaşık %27'sini ve küresel nüfusun %42'sini oluşturmaktadır.;

Yine debdebeli bir zirve, yine israf, bilindik yüzler ve tavırlar. Hindistan’da toplanan G20 zirvesinden söz ediyorum. Dünya Hindistan resmi adını Bharat’a[1] çevirecek mi? Bu yaparken ülkenin Hindu olmayan insanına ne olacak diye düşünürken, G20 2023 teması “Tek Yeryüzü, Tek Aile ve Tek Gelecek“ ol...;

1883 yılında Afgani’nin Ernest Renan’a cevabı, Renan’ın İslam dininin ilmi gelişmeye mani ya da kapalı olduğu yönündeki ifadelerine karşı verilmişti. Afgani’nin iddiası ise aslında ilmin İslamda olduğu, İslamın hem Kur’an ve hem de hadislerle İlmi teşvik ettiği yönündeydi.;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

8. İstanbul Güvenlik Konferansı (2022)

  • 03 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Toplantısı 5

Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu’nun beşinci toplantısı 25 Mayıs 2023 tarihinde İstanbul’da 6. Dünya Türk Forumu marjında gerçekleştirilecektir.

  • 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin bugünü ve geleceğinin ele alındığı Avrupa Birliği Sempozyumu, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile Türk Avrupa Bilimsel ve Eğitimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) işbirliğinde 02 Şubat 2018’de İstanbul Taksim Hill Otel’de gerçekleştirildi.