GİRİŞ
Günümüz dünyasında geleceğin güvenliği hususunda artık sert güvenlik aparatları tek başına yeterli gözükmemektedir. Hiç görünmeyen bir ortamdan, uzaktan ve klavye başından bir devletin en mahrem konuları deşifre dilebilmektedir. Kaynağına ulaşılması oldukça güç olan ve devletlerarası yeni bir mücadele alanına dönen bu veri ekosistem hem yerel-küresel medyaları etkilemekte hem de birey ve devletlere yeni güvenlik tehditleri üretmektedir. Devletlerin siber ordular kurduğu, hackerlarla işbirliği yaptığı bir konjonktürde insanlar, “bilgiye maruz bırakılmak“ veya data-mining gibi yöntemlerle belirli gayeler doğrultusunda “kendileri farkına bile varmadan“ yönlendirilebilmektedir. Siber ordu kurmak Fransa örneğinde olduğu gibi artık uygulanan bir gerçekliğe dönüşmüştür. Bu bağlamda altyapısını oluşturmayan devlet neredeyse saldırıya açık bir hedef konumuna düşmüştür. Yine örneğin Wikileaks ve Panama Belgeleri, uluslararası siyaseti şekillendiren bir misyonu beraberinde getirmiştir.
Uluslararası İlişkilerde trollük, bir devletin hedefindeki devleti veya onun vatandaşlarını dezenformasyon, algı operasyonu ve bilgi sızdırma yöntemleri ile kendi amacı çerçevesinde yönlendirmesidir. Troll çeşitleri arasında; değişiklik savaşları, uygun olmayan içerik yüklemek, yöntemleri kötüye kullanma, kafa ütüleme, yersiz eleştirme ve yaratıcı trollük bulunmaktadır.
ABD’nin son Başkanı Trump’ın seçiminde Rusyalı hackerların dahli konusu ile Başkan hala sorgulama geçirmektedir. Küresel rakip Rusya’nın seçimlere trol siyaseti üzerinden karıştığı ve Trump’ın seçilmesinde önemli bir rol oynadığı dile getirilmektedir. Bu meseleler öyle ki, Hollanda ve İngiltere gibi diğer devletleri de Rusya ile karşı karşıya getirebilmiştir. ABD’deki seçim süresinde Facebook Eylül 2017’de Rusya menşeli siyasi reklamlar aldığını açıklamış, Google ve Twitter da benzer şekilde ciddi sayıda birçok reklamın sahte Rus hesapları tarafından alındığını dile getirmiştir. Yine, yaklaşık 10 milyona yakın Facebook kullanıcısının Rusya’nın fonladığı seçimle ilgili reklamları gördüğü şirket tarafından açıklanmıştır.
Bu çalışma Trollük meselesini Trump seçiminin yanı sıra dünyadan örnekler vererek irdelemeyi hedeflemektedir. İddiası da odur ki, son devrim olan bilgi-bilişim gün geçtikçe yeni icatlarla hem fırsatlar hem de tehditler doğurmaktadır; bu çerçevede Trollük artık yurt içi ve küresel siyasetin temel bir etkileyeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma ayrıca günümüzde siber güvenliğin niçin temel Ulusal güvenlik meselelerinden biri olarak görüldüğünü de yansıtmaktadır.
1. ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SİBER TEHDİTLER VE TROLLÜK
Alman sosyolog Ulrick Beck’in risk toplumu teorisine göre; toplumlar, modernleşmenin bir getirisi olarak daha önce karşılaşmadıkları bir takım problemlerle yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar.1 Risk toplumu modern toplumunun günümüze yansıyan sosyal, kültürel, çevresel, bilimsel yan etkilerine, tehlikelerine, tehditlerine ve risk unsurlarına maruz kalmaktadır.2 Beck’e göre;
“Her şeyden önce, politik ve sosyolojik olarak kabul edilen ekolojik mesele, temel sivil hakların sistematik, yasallaştırılmış bir ihlaline odaklanmaktadır - vatandaşın yaşam hakkı ve bedensel zarardan kurtulma özgürlüğü… Ekolojik krizde; refah esnasında yastık altına inmiş ve gizlenmiş - sosyal olarak uzun vadeli yıkıcı etkileri bulunan ve fazlaca hafife alınabilen - temel hakların ihlali ile uğraşıyoruz.“3 Risk toplumu teorisinden hareketle söylenebilir ki; içinde bulunulan teknoloji çağında, elektronik sistemlerin ve akıllı cihazların miktarının ve kullanım sahasının arttığı bir gerçektir. Ancak bu gerçekliğin bir takım yan etkileri vardır ve bireyler-toplumlar-devletler, daha önceden tecrübe edilmeyen yeni tehdit ve art niyetli eylem türleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar; bunlar siber saldırılar olarak adlandırılmaktadır.
Günümüzde kara, deniz, hava ve uzayın ardından beşinci savaş sahası olarak “siber uzay“ gösterilmektedir.4 Devletler tıpkı diğer alanlardaki savaşlara yönelik hazırlıklar yaptıkları gibi bu yeni tür saldırı sahasını da domine etmeye veya en azından bir saldırı karşısında hazırlıksız yakalanmamaya çalışmaktadır.
Bu tip tehditler yurt içinden gelebileceği gibi uluslararası bir düzeyde de olabilmektedir. Devletlerin karşı karşıya olduğu siber tehditler askeri, ekonomik, siyasi ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkileyebilecek, belki de durma noktasına getirebilecek bir boyuta ulaşabilmektedir. Hatta kitle imha silahlarıile eşdeğer bir tehdit unsuru olarak tezahür etmiştir.5
Devletler, bulundukları pozisyona bir tehdit olarak gördükleri diğer aktörleri siber saldırılar vasıtasıyla yıldırmaya ve zayıf bir pozisyona düşürmeye çalışmaktadırlar. Siber saldırılar neticesinde, hedef alınan bir ülkenin stratejik organları, bankacılık sistemi, ulaşım ve iletişim altyapıları gibi en hayati organizasyonları felç edilebilmekte; kozmik bilgileri, kritik sanayi dataları ele geçirilebilmekte veya siyasi erkin mensupları bir takım kara propagandanın hedefi haline getirilebilmektedir.6
Doç. Dr. İsmail ERMAĞAN, "Geleceğin Güvenliği" isimli kitabından alınmıştır.
“Geleceğin Güvenliği“ e-kitabı için Tıklayınız
“Geleceğin Güvenliği“ Kitabı için Tıklayınız
Günümüz dünyasında geleceğin güvenliği hususunda artık sert güvenlik aparatları tek başına yeterli gözükmemektedir. Hiç görünmeyen bir ortamdan, uzaktan ve klavye başından bir devletin en mahrem konuları deşifre dilebilmektedir. Kaynağına ulaşılması oldukça güç olan ve devletlerarası yeni bir mücadele alanına dönen bu veri ekosistem hem yerel-küresel medyaları etkilemekte hem de birey ve devletlere yeni güvenlik tehditleri üretmektedir. Devletlerin siber ordular kurduğu, hackerlarla işbirliği yaptığı bir konjonktürde insanlar, “bilgiye maruz bırakılmak“ veya data-mining gibi yöntemlerle belirli gayeler doğrultusunda “kendileri farkına bile varmadan“ yönlendirilebilmektedir. Siber ordu kurmak Fransa örneğinde olduğu gibi artık uygulanan bir gerçekliğe dönüşmüştür. Bu bağlamda altyapısını oluşturmayan devlet neredeyse saldırıya açık bir hedef konumuna düşmüştür. Yine örneğin Wikileaks ve Panama Belgeleri, uluslararası siyaseti şekillendiren bir misyonu beraberinde getirmiştir.
Uluslararası İlişkilerde trollük, bir devletin hedefindeki devleti veya onun vatandaşlarını dezenformasyon, algı operasyonu ve bilgi sızdırma yöntemleri ile kendi amacı çerçevesinde yönlendirmesidir. Troll çeşitleri arasında; değişiklik savaşları, uygun olmayan içerik yüklemek, yöntemleri kötüye kullanma, kafa ütüleme, yersiz eleştirme ve yaratıcı trollük bulunmaktadır.
ABD’nin son Başkanı Trump’ın seçiminde Rusyalı hackerların dahli konusu ile Başkan hala sorgulama geçirmektedir. Küresel rakip Rusya’nın seçimlere trol siyaseti üzerinden karıştığı ve Trump’ın seçilmesinde önemli bir rol oynadığı dile getirilmektedir. Bu meseleler öyle ki, Hollanda ve İngiltere gibi diğer devletleri de Rusya ile karşı karşıya getirebilmiştir. ABD’deki seçim süresinde Facebook Eylül 2017’de Rusya menşeli siyasi reklamlar aldığını açıklamış, Google ve Twitter da benzer şekilde ciddi sayıda birçok reklamın sahte Rus hesapları tarafından alındığını dile getirmiştir. Yine, yaklaşık 10 milyona yakın Facebook kullanıcısının Rusya’nın fonladığı seçimle ilgili reklamları gördüğü şirket tarafından açıklanmıştır.
Bu çalışma Trollük meselesini Trump seçiminin yanı sıra dünyadan örnekler vererek irdelemeyi hedeflemektedir. İddiası da odur ki, son devrim olan bilgi-bilişim gün geçtikçe yeni icatlarla hem fırsatlar hem de tehditler doğurmaktadır; bu çerçevede Trollük artık yurt içi ve küresel siyasetin temel bir etkileyeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma ayrıca günümüzde siber güvenliğin niçin temel Ulusal güvenlik meselelerinden biri olarak görüldüğünü de yansıtmaktadır.
1. ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SİBER TEHDİTLER VE TROLLÜK
Alman sosyolog Ulrick Beck’in risk toplumu teorisine göre; toplumlar, modernleşmenin bir getirisi olarak daha önce karşılaşmadıkları bir takım problemlerle yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar.1 Risk toplumu modern toplumunun günümüze yansıyan sosyal, kültürel, çevresel, bilimsel yan etkilerine, tehlikelerine, tehditlerine ve risk unsurlarına maruz kalmaktadır.2 Beck’e göre;
“Her şeyden önce, politik ve sosyolojik olarak kabul edilen ekolojik mesele, temel sivil hakların sistematik, yasallaştırılmış bir ihlaline odaklanmaktadır - vatandaşın yaşam hakkı ve bedensel zarardan kurtulma özgürlüğü… Ekolojik krizde; refah esnasında yastık altına inmiş ve gizlenmiş - sosyal olarak uzun vadeli yıkıcı etkileri bulunan ve fazlaca hafife alınabilen - temel hakların ihlali ile uğraşıyoruz.“3 Risk toplumu teorisinden hareketle söylenebilir ki; içinde bulunulan teknoloji çağında, elektronik sistemlerin ve akıllı cihazların miktarının ve kullanım sahasının arttığı bir gerçektir. Ancak bu gerçekliğin bir takım yan etkileri vardır ve bireyler-toplumlar-devletler, daha önceden tecrübe edilmeyen yeni tehdit ve art niyetli eylem türleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar; bunlar siber saldırılar olarak adlandırılmaktadır.
Günümüzde kara, deniz, hava ve uzayın ardından beşinci savaş sahası olarak “siber uzay“ gösterilmektedir.4 Devletler tıpkı diğer alanlardaki savaşlara yönelik hazırlıklar yaptıkları gibi bu yeni tür saldırı sahasını da domine etmeye veya en azından bir saldırı karşısında hazırlıksız yakalanmamaya çalışmaktadır.
Bu tip tehditler yurt içinden gelebileceği gibi uluslararası bir düzeyde de olabilmektedir. Devletlerin karşı karşıya olduğu siber tehditler askeri, ekonomik, siyasi ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkileyebilecek, belki de durma noktasına getirebilecek bir boyuta ulaşabilmektedir. Hatta kitle imha silahlarıile eşdeğer bir tehdit unsuru olarak tezahür etmiştir.5
Devletler, bulundukları pozisyona bir tehdit olarak gördükleri diğer aktörleri siber saldırılar vasıtasıyla yıldırmaya ve zayıf bir pozisyona düşürmeye çalışmaktadırlar. Siber saldırılar neticesinde, hedef alınan bir ülkenin stratejik organları, bankacılık sistemi, ulaşım ve iletişim altyapıları gibi en hayati organizasyonları felç edilebilmekte; kozmik bilgileri, kritik sanayi dataları ele geçirilebilmekte veya siyasi erkin mensupları bir takım kara propagandanın hedefi haline getirilebilmektedir.6
Doç. Dr. İsmail ERMAĞAN, "Geleceğin Güvenliği" isimli kitabından alınmıştır.
“Geleceğin Güvenliği“ e-kitabı için Tıklayınız
“Geleceğin Güvenliği“ Kitabı için Tıklayınız