Uluslararası İlişkiler disiplinin ana konularından savaş, gelişen teknoloji ile birlikte farklı savaş alanlarına (Siber ve Uzay gibi) kayarken bu savaşlarla ilgili silahlar da aynı şekilde değişim göstermiştir. İnsanların yaşam alanı dünyanın bulunduğu uzay, herkese ait olan hiçbir devletin egemenlik kuramayacağı bir alan olarak uluslararası antlaşmalarda belirtilir. Soğuk Savaş döneminde ABD-SCBB rekabeti uzayı stratejik bir alan olarak önem kazanmasına neden olmuştur. Günümüzde küresel rekabet ABD ve Çin- Rusya arasında yoğun bir şekilde devam etmekle beraber, Kuzey Kore’nin uzay çalışmaları ile İran’ın uzay çalışmaları da hızla devam etmektedir. Dünya üzerinde gerçekleşebilecek bir savaşta, uzaydan dünyaya müdahale de bulunmak ve tehditleri bertaraf etmek, düşmanı kör ve sağır yapmak büyük bir üstünlük kurma imkânı sağlamaktadır. 1991 Körfez Savaşı’nda ABD uzaydaki imkân ve kabiliyetlerini kullanmıştır. Bu üstünlük uydu temelli olarak gelişirken, Kuzey Kutup bölgesindeki manyetik alanın kaymasıyla bölgede bulunan uyduların etkileneceği ileri sürülmektedir. Uzaya yatırım yapan Rusya ve Çin içinde zarar unsuru oluşturacağı gibi, birçok uydunun işlevini yitirmesine neden olacaktır. Rusya tüm sistemleri devre dışı bırakarak savaş kabiliyetini artırmaya yönelik askeri tatbikatlar yapmaktadır. Ortaya çıkan bu gelişmeler uzay savaşının araçlarının sürdürülebilirliğini de tartışmaya açmıştır.
Devletler arasında uzay, bir savaş alanı olarak değerlendirildiğinde bu alandaki hâkimiyet dünya da askeri güç liderliğini ve savaşların galiplerini de belirleyecek bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzaydaki üstünlük, kara, deniz, hava savaşlarını da etkileyebilecek bir niteliğe sahiptir. Bu imkânlardan yoksun olmak, teknoloji kullanmadan (GPS navigasyon sistemi, uydu telefonları, füze savunma sistemleri, istihbarat bilgisi alma, alan görüntülenmesi devre dışı kalacak şekilde) savaş yapabilecek bir kapasiteye inmektir. Aynı zamanda bir ülkenin uzaydaki ekipmanlarına (uydular, uzay istasyonu vb.) yönelik herhangi bir saldırı (siber saldırı, katil uydular ile uyduları etkisiz hale getirme, kuvvet kullanma) savaş sebebi sayılarak dünya da savaşa neden olabilecek bir unsur içermektedir.
ABD-Rusya- Çin arasındaki dünya yüzeyindeki küresel güç mücadelesi uzayda da üstünlük kurmak için devam etmektedir. Uzaya insanlı seyahat yapan ilk ülke Rusya (1961 Sputnik- Yuri Gagarin) sonra ABD (1962 Friendship 7- John Glenn) en sonunda Çin (2003 Shenzhou 5- Yang Liwei) dir. 1 Ağustos 2015’de Rus Savunma Bakanı, ülkesinin tehdit algısına göre askeri doktrin ve örgütlenme yapısını yeniden düzenlediklerini ve Rusya ordusu içinde yeni bir kuvvet olarak Atmosfer Uzay Gücü (Aerospace Power) yaratıldığını açıkladı. Aynı yıl 31 Aralık’ta Çin Halk Cumhuriyeti Ordusu (Çin Kurtuluş Ordusu- PLA) Stratejik Destek Gücü oluşturarak uzay, siber ve elektronik savaş görevlerinin yönetimini merkezileştirdi. ABD’de 2018’de Amerikan ordusunda altıncı yeni kuvvet (Hava Kuvvetlerinden ayrı onunla eşit düzeyde) olarak Uzay Gücü oluşturmayı kararlaştırdı. Bu kararın alınmasında Çin’in uzayda ABD ile eşit bir güce ulaşması, Rusya’nın bu güce az da olsa yaklaşan bir kuvvete sahip olmasıdır.
Bu durum dünyadaki askeri ittifakları özellikle NATO’nun Rusya karşısında caydırıcılığının azalmasına neden olmaktadır. NATO ve ABD’ne karşı Rusya’nın uyguladığı strateji, askeri terminolojide balon sistemi olarak adlandırılan Alan Kapatma (Anti Access) - Geçit Vermeme (Area Denial) A2/AD dir (Tangredi, 2013) Bu savaş stratejinin temeli, bir bölgede, yakınında bulunan düşman askeri kuvvetlerinin, kendi savunmanın ağırlık merkezine saldırı yapabilme yeteneklerini engelleme üzerine kuruludur. Rusya’nın uyguladığı bu strateji, Amerikan askeri gücünün uluslararası güvenlik amaçlarına yönelik en büyük meydan okumalardan biri olarak kabul edilmektedir (Lokshin [web] 2016). Moskova, Kuzey ve Doğu Avrupa’da NATO ve Amerikan askeri gücüne karşılık, Kaliningrad, Kırım ve Suriye üzerinden A2/AD stratejisini uygulamaya koymuştur. Uzun menzildeki kara, hava, deniz hedeflerini yok etme, deniz trafiğini durdurma ve uçuşa yasak bölge oluşturmayı esas alan bir savaş gücü geliştirmiştir. Bu savaş gücünün temelinde hava savunma sistemleri, gemisavar seyir füzeleri, karadan-karaya ve karadan-denize füze sistemlerinin konuşlandırılması yer almaktadır. Taarruz füzesi olarak 400-500 km menzile sahip konvansiyonel ve nükleer savaş başlığı taşıyabilen İskender füzeleri dir. Hava savunma sistemi ise S-400 ve S-300 ile sağlanmaktadır. Hava savunma sistemleri Türkiye’ye satılan S-400 füzeleri, Suriye’de Lazkiye’de, Kırım veKaliningrad’ta bulunan S-400 hava savunmasını oluşturmuştur. Böylece Karadeniz’de mutlak güç haline gelmesini sağlamıştır., Ermenistan başkenti Erivan ve Kaliningrad’daki İskender füze sistemi ile NATO güçlerini çevrelemeyi başarmıştır. Alana kapatma olarak adlandırılan stratejiyi Çin’de kendi bulunduğu Doğu Asya bölgesinde kurmuştur. Çin, dünyanın ekonomik merkezi olarak siyasal liderliğine ilave askeri güç üstünlüğü kurmaya başlamasında uzaydaki imkân ve kabiliyetleri büyük katkı sağlayacaktır.
Makalenin ana konuları uzay savaşı, bu savaşta etkinlik sağlayabilecek uzay jeopolitiğidir. Uzay Savaşının yeni savaş tipolojisi olarak özelliklerinin neler olabileceği, hangi savaş silahlarının bu savaşta etkin olma imkânı sağlayabileceği, saldırgan devlet ve devlet dışı aktöre karşı güvenliğinin nasıl olabileceğine yer verilecektir.
Doç. Dr. Aşkın İnci SÖKMEN, "Geleceğin Güvenliği" isimli kitabından alınmıştır.
“Geleceğin Güvenliği“ e-kitabı için Tıklayınız
“Geleceğin Güvenliği“ Kitabı için Tıklayınız