Kitapta açıklanan temel kavramlar ilk olarak jeopolitik sonrasında ise jeostratejidir. Tarakçı'ya göre devlet adamı olarak yetiştirilen insanların bu vasfı kazanmaları için en başta bu kavramları öğrenmeleri ve bu yönde eğitilmeleri gerekiyor.
Çünkü dengelerin devamlı değiştiği siyaset dünyasında, bu değişimlerin gelecekteki yansımalarını öngörebilecek ve doğru değerlendirmeler yapabilecek insanlara ihtiyaç vardır. Zira yanlış düşünülmüş değerlendirmeler, kelebek etkisi yaratarak ülke sınırlarını aşar ve bir şekilde tüm dünya bu yanlış değerlendirmelerden payını alır. Eser, devlet yönetiminde yer almak isteyen kişilerin yanında güvenlik sistemi içinde yer alan asker ve hatta başka ülkelere yatırım planları olan iş adamlarına da yol gösterici prensipler sunmakta. Ayrıca yazar, eserin hazmedilmesinin ardından çok farklı bir öngörüye sahip olacağınızı vaat ediyor.
Akıcı ve her kesim tarafından anlaşılabilir dille yazılan bu kitap, jeopolitik kavramının açıklanmasıyla başlıyor, bu kavramın çeşitli alanlarda kullanımının aktarılmasıyla devam ediyor, çünkü jeopolitikte Alman ekolüne katkılarda bulunan profesör ve General Karl Haushofer’in de dediği gibi ‘’jeopolitik bir rehber, devletin politik vicdanı olmalıdır’’. Elimizdeki jeopolitiğe dair unsurları inceleyebildiğimiz ve analiz edebildiğimiz müddetçe, jeopolitik, devletin yönetilmesine, uzun vadeli stratejiler üretebilmesine yardımcı olur. Bu unsurların bazıları devletin yönetim politikalarına bağlı olarak değişiklik gösterebilirken; bazıları ise elimizde olmayan (sabit kalan) unsurlardır. Mesela ülkenin coğrafi konumu gibi arazinin şekli ya da denizlerin durumu gibi bilgiler değişmez ve bunlar devlete avantaj sağlayabileceği gibi dezavantaj da sağlayabilir.
Bunun yansıra, değişen unsurlarda etnik yapı, din faktörü, eğitim, sanat gibi alt başlıkları görüyoruz. Zamanla değişerek önem kazanan ya da kaybeden unsurların varlığından bahsediliyor. Mesela etnik ve kültürel yapı başlığı altında verilen örnek ülkelerde, bu yapının ülkenin siyasetini yakından etkilediğini görmüş oluyoruz. Zira Tarakçı’nın dediği gibi etnik çatışma temelde, devletlerin gruplar arasında bir güvenlik duygusu yaratamayacak kadar zayıflaması ve akabinde bu grupların kendi güvenliklerinden endişe duymasıyla başlar. Bunun dışında nüfus popülasyonu gibi stabil kalmayan bir unsurun devlet politikaları tarafından şekillendirilerek devlete yararlı hale getirebileceğini görebiliriz.
‘‘Bir bölgenin coğrafi konumu değişmez; jeopolitik konum ise bölgedeki, çevredeki ve dünyadaki güç odaklarında vaki olacak her değişikliğe göre farklı bir değer gösterir.’’ Durum böyleyse, kitapta da fazlasıyla yer verilen küreselleşme kavramını daha dikkatli okumalıyız. Kitabın bu bölümü oldukça dikkat çekici ve okuduktan sonra sizi, durup bir süre düşünmeye iteceğinden şüphem yok. Nejat Tarakçı burada globalleşen dünyayı “Küresel Sistem“ şeklinde değerlendiriyor ve bu sistemi “modern sömürgecilik sistemi“ diyerek nitelendiriyor. Peki neden sömürgecilik sistemi? Çünkü amaç sistemin kontrolünü elinde tutan devletler tarafından sisteme dâhil edilmek, böylece sermayenin serbest dolaşımı ve güvenliği sağlanabilir. Bunun dışında ulus devletlerin zayıflaması hatta yıkılması ya da ABD dolarının liderliğinin devamı da amaçlar arasında sayılabilir. Ekonomik amaçların temel olması sebebiyle hedef ülkelerin ekonomisini kontrol altına almak öncelikli, fakat, bu aşamada hedef ülke vatandaşları tarafından eleştiri almamak amacıyla, ülkeyi ekonomik olduğu kadar kültürel boyutuyla da sisteme dahil etmek isteniyor. Bu değerlendirmelerin doğruluğunu güncel haberlerde de izliyoruz. Hong Kong’da yasa karşıtlığı ile başlayan protestoların, yasa geri çekildiğinde bile sona ermemesi, hatta daha çok ivme kazanıp ABD büyükelçiliğinde soluğu alan insanların, Birleşik Devletler tarafından “kurtarılmayı“, “özgürleştirilmeyi“ beklemeleri bize gösteriyor ki; ekonomik açıdan kritik öneme sahip Hong Kong’un küresel sisteme dâhil edilme süreci ekonomik açıdan olduğu kadar kültürel açıdan da tamamlanmış durumda.
Dr. Nejat Tarakçı’nın analizine göre ise; Türkiye, içinde bulunduğu küresel sistemden vazgeçemez. Sistemin içinde kalarak ulusal çıkarlarını korumalıdır ve öncelikle ekonomisini düzeltmelidir.
Küreselleşen dünyada her gün yüzlerce bilginin bombardımanına uğruyoruz. Bu bilgilerin değerlendirilmesi için jeopolitik teorilerine ihtiyaç vardır. Böylece etrafımızda yaşanan olaylara anlam verebilir, geleceğe dair çıkarımlarda bulunabiliriz. Kitabın bu kısmında beş adet kuramdan bahsediliyor. Bunlar; Kara Hakimiyeti, Deniz Hakimiyeti, Kenar Kuşak, Saykıl, Hava Hakimiyeti kuramlarıdır. Bunlardan bazıları coğrafyaya, bazıları kuvvete, bazıları ise her ikisine de bağlı olan kuramlardır. Yani aslında temel fark, Tarakçı’nın dediği gibi başlangıçtaki hakimiyet noktasına verilen önceliktir. Ayrıca bu kuramlar arasında en geniş etki alanına sahip ve ülke içi siyasete en çok yön veren ‘’Deniz Hakimiyeti Kuramı’’ olmuştur. Kitapta bahsedilen diğer bir kuram ise Nicholas J. Spykman’ın Avrupalı teorisyenlerin jeopolitik düşüncelerini ABD’nin gereksinimlerine göre düzenlediği ‘‘Kenar Kuşak Kuramı’’dır. 20. Yüzyıl öncesinde kendi sömürü düzenine göre yapılandırılmış Avrupa merkezli haritanın, artık Avrupa’nın dünya politikasını belirleyici konumuna ABD tarafından meydan okununca, değiştirilmesi uygun görüldü. Ayrıca Nejat Tarakçı’nın belirttiği üzere bu meydan okumanın sürdürülebilmesi için, ABD’nin Avrupa’da kuvvet bulundurması ve olası bir ‘’Avrupa Federasyonu’na’’ karşı çıkması gerekiyor.
Kitabı okuduktan sonra Avrasya’ya olan ilginizin artacağından şüphem yok. Süper güçlerin, özellikle ABD ve Rusya’nın hedefi haline gelen Avrasya’nın önemi, bu bölgeye egemen olan bir gücün, dünyanın en ileri ve ekonomik olarak en verimli olan üç bölgesinden ikisini kontrol edebileceğinden geliyor. Ayrıca kitapta belirtildiği üzere Avrasya’nın gücü Amerika’nınkini büyük ölçüde gölgede bırakıyor. Rusya'ya Alexander Geleviç Dugin tarafından ‘’Avrasyacılık Tezi’’ sunulmuştur. Dugin’in modeline göre aynı çatı altında toplanan devletler idari sistemde Avrasyalı federalizmi oluşturacaktır. Çünkü Rusya Amerika’nın merkezde olduğu ‘’Küresel Sistemin’’ içinde kültürünü ve benliğini kaybetmek istemiyor. Bu şekilde bağımsızlığını kaybedeceğini düşünüyor. Şu an Rusya Avrasyacılık tezinin hayata geçirilmesi için çeşitli kanallar kullanmakta. Bunlardan birisi Putin’in desteklerini alan ‘’Avrasya Hareket Partisidir’’.
Sona gelmeden önce bahsedilmesi gereken diğer bir kavram da ‘’jeostratejidir’’. Jeopolitikle yakından ilgili bu kavram hakkında bilgi sahibi olunması da en az Jeopolitik kadar önemlidir. ‘’Strateji, dünyaya bugünkü fizyonomisini veren jeopolitiğin değişken unsurlarından etkilenir.’’
Yani strateji sadece savaşı idare etmekle kalmamalı, rakibin jeopolitik hedeflerine ulaşıp kendini de savunmaya çalışmalıdır. Etrafımızdaki olayları incelemeli, gözlemlemeli ve mesleki etkilerden uzak kalarak gerçekçi çıkarımlarda bulunmalıyız diyor Tarakçı.
Kitabın en sonunda ‘’Milli Güç’’ kavramından bahsediliyor. Milli güç çeşitli unsurlardan oluşur ve bu unsurlar jeopolitik unsurlarla hemen hemen aynı, sadece jeopolitik milli güç unsurlarının dış politikaya faydalı hale gelecek şekilde değerlendirilmesidir. Bu unsurlar yiyecek içecekten, hammaddeye, doğal kaynaklara kadar genişletilebilir. Devlet, bu milli güç unsurlarını kombine ederek güçlü ve etkili hale getirmek için çalışmalıdır.
‘’Devlet Adamlığı Bilimi’’ hiç şüphem yok ki okuyanları hayal kırıklığına uğratmayacak ve vaat ettiği gibi öngörü kabiliyetinizin gelişmesinde, birtakım olayların incelenmesi değerlendirilmesinde size yardımcı olacaktır. Her güne devletler arası olumlu/olumsuz ilişkileri içeren onlarca haberle uyanıyoruz. Olumsuz haberlerin sonlandığı, Nejat Tarakçı’nın dediği gibi baskının, zorlamanın kullanılmadığı bir dünya ümit etmek, gerçeklerden hayal dünyasına kaçmaktır. Zira mücadelenin olmadığı bir dünya, üzerinde hayatın sona ereceği bir dünya olurdu. Bir düzen içindeki dünya, hiçbir anlaşmazlığın yaşanmadığı bir yer değil; didişmenin-mücadelenin, silahlı çatışma yerine politik ve hukuki kanallara yönlendirildiği dünyadır. Dolayısıyla ‘’Devlet Adamı’’ olmak isteyen insanların öncelikle bu bilimi öğrenmeleri gerekiyor.