“Işıklar Sönerken Neredeydiler?”

Makale

Bugünkü yazımın başlığı (Işıklar Sönerken Neredeydin? Where were you, when the lights were out?), aslında 1968 yılında vizyona giren, baş rollerini Doris Day ile Rock Hudson’ın oynadığı ve konusu New York şehrinde geçen bir komedinin adı. Çok gülerek seyrettiğimi hatırlıyorum. Ama bugün bu başlığı, dün akşam itibarı ile askıya alınan İngiltere parlamentosu’nun içine düştüğü trajikomik durumu betimlemek için kullandım....

Bugünkü yazımın başlığı (Işıklar Sönerken Neredeydin? Where were you, when the lights were out?), aslında 1968 yılında vizyona giren, baş rollerini Doris Day ile Rock Hudson’ın oynadığı ve konusu New York şehrinde geçen bir komedinin adı. Çok gülerek seyrettiğimi hatırlıyorum. Ama bugün bu başlığı, dün akşam itibarı ile askıya alınan İngiltere parlamentosu’nun içine düştüğü trajikomik durumu betimlemek için kullandım.

Biz dün, yani 9 Eylül’de İzmir’in, İngiltere destekli Yunan işgalinden kurtuluşunun 97. yılını kutlarken, Westminister, beş haftalığına askıya alındı. Işıkları söndü. 14 Ekim’de kraliçe’nin açılış konuşması ile yeniden göreve dönecek olan Avam Kamarası, şu anda çil yavrusu gibi dört bir tarafa saçılmış durumda. Partilerin içine göçüp parçalandığı, son anda sözcü Bercow’un da 31 Ekim’den sonra görevde kalmayacağını açıkladığı, pek de istekli olmadığı erken seçim kozunu son bir kez daha oynayan başbakan Boris Johnson’ın bir kez daha hezimete uğradığı dün akşam “ışıklar sönerken“, kimin hangi pozisyonda durduğu bile belli değildi. Seçim isteyenler, istemez; Brexit savunucuları ise, AB nezdinde, 31 Ekim ötesine bir kez daha erteleme talebinde bulunulmasından yana tavır sergilediler. Kafalar karışık, ortalık toz dumandı. Anlaşmalı bir Brexit’in bile maliyetinin yüksek olacağı bir belirsiz gelecekte, anlaşmasız Brexit savunusunun zaten bir duruşu olabilir miydi?


Yerden Yere Vurulan Bir Başbakan

Avam Kamarası’nda alınan ve Lortlar kamarasında da onaylanan, “anlaşmasız Brexit“ alternatifini reddeden yasayı ihlal ederek, hâlâ “kötü bir anlaşmanın, anlaşmasız bir ayrılıştan daha kötü olacağını“ savunan Boris Johnson, parlamentonun demokratik işleyişini de ihlal etmekle suçlanıyor. “Başbakan yasaların ve Parlamento’nun üzerinde olamaz“ diye isyan ediyorlar. Johson isyancı yirmi bir üyesini partiden attı. Ama kardeşi de istifa etti. Ayrıca muhafazakar parti, istifalarla, hem parlamento çoğunluğunu, hem de seçmen gözündeki itibarını yitirdi. Bu bağlamda “ışıklar sönerken“ kimin nerede durduğunu anlamak pek kolay değildi.


Ancak Parlamento’nun 14 Ekim’de yeniden açılmasından sonra, 19 Ekim’e kadar hâlâ bir uzlaşma olmazsa, 31 Ekim ötesinde Brüksel’e yeni bir talep ile gidilmesi kaçınılmaz olacak gibi. Önemli olan yine “ışıklar sönerken“ AB Komisyonu kapısına kimin gideceği de belli değil. Belki Boris Johnson, belki başkası. Önemli olan, “seçmen iradesi“ olarak niteleyip, tüm milletvekillerinin uyulması gerektiğini ifade ettikleri ayrılışı, aslında hiç mi hiç istemiyor olmaları. Aksi takdirde bunca partırtı olur muydu?


“İngiliz Gibi Sıvışmak“ Söz konusu Olmadığı İçin

Fransızca bir deyim, gizli gizli ayrılmayı, “İngiliz usulu sıvışmak“ olarak betimliyor. Şimdi bu deyimi iyi bilen Macron, eğer gerçekten ayrılmak isteselerdi, bunu daha sakin ve soğukkanlı yaparlardı mantığı ile daha günü gelmeden kırmızı kart göstererek, süre uzatma talebine karşı çıkacağını açıklıyor. Ama 26 ülke ve AB Komisyonu’nun yeni başkanı, konu AB parlamentosuna gelmeden Macron’u, bir talep halinde süre vermeye ikna edecektir. En azından Westminister’da “ışıklar sönerken“ AB’nin tavrının ve duruşunun yeri belli.

Ayrıca İrlanda’nın duruşu belli. Birleşik Krallık’ın AB Gümrük Birliği’ni ve Serbest Pazar üyeliğini, ama daha önemlisi Kuzey İrlanda barışını tehlikeye atacak olan “katı kurallı ve kapanacak sınır“ın İrlanda nezdinde hiç istenmediği biliniyor. İşte zaten “İngiliz“ asıl İrlanda sınırından, kolay kolay sıvışamıyor. Tek kara sınırının açık olması için, Kuzey İrlanda’nın bağımsızlığı gerek. Bunun tetikleyeceği İskoçya bağımsızlığı ise kurusıkı anlaşmasız bir ayrılışı istediğini iddia eden Boris Johnson’ın da isteyeceği bir şey olamaz. Tarihe “Osmanlı torunu İngiltere Başbakanı“ unvanı yanısıra “ülkeyi parçalayarak uçurumun kenarına iten başbakan“ unvanı ile geçmek, menfur bir başbakan olarak anılmak, onun için bir hedef olamaz. Bu nedenle şu anda nerede olduğunu pek anlamadığımız Boris Johnson, ışıkların söndüğü bu önümüzdeki beş haftalık süre içinde, ya istifa edip erken seçime, ya 50. Maddeye dayanarak süre erteletmek için Brüksel’in kapısına gitme veya her ikisini de aynı anda yapmak zorunda kalacak gibi geliyor bana.


Göründüğü Gibi Olmak Veya Olduğu Gibi Görünmek

Boris Johson, uğradığı hezimet üstüne hezimete rağmen güçlü gözüküyor. Görünümündeki gücünün kaynağı şu sıralar, İngiliz ekonomisinin beklenenden daha iyi performans göstermiş olması, İrlanda başbakanı ile uzlaşılan bazı konuların olması ve ABD’den/Trump yönetiminden kendisine ulaşan olumlu mesajlar. Ancak özellikle bu son payandanın güvenilir olmaması ve bunun iyi bilinmesi, başbakanın göründüğü gibi güçlü olmadığının ispatı. Bu ise bana 31 Ekim sonrasına uzanan bir erteleme talebinin bu beş hafta içinde kaleme alınacağını, aslında adı konmamış bir referandum anlamına gelecek bir erken seçimin kaçınılmaz olduğunu, kafası temsilcileri kadar ve belki çok daha fazla karışık Birleşik Krallık (BK) halkının bu defa, ya anti Brexit, anlaşmalı Brexit veya 50. Madde ile yapılan ayrılma talebinin geri çekilmesini sağlayacak adayları seçeceğini düşündürüyor. Çünkü altlarından zemin kayarken, Brüksel’in yerinde durduğunu görmemeleri için bu BK halkının sırılsıklam kör olması gerek. Öyleyseler zaten sorun yok. Ama artık gündem başka, kozlar başka, gerçekler ortada. Bakalım bu trajik komedi’nin sonu nasıl bitecek!
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2782 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1118
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Son yıllarda teknolojideki ilerlemeler ve uluslararası serbestleşme faaliyetleri, üretim, tüketim ve finans alanlarında küreselleşmiş bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu küreselleşme sürecinin önde gelen aktörlerinden olan çok uluslu şirketler, birden çok ülkede faaliyet göstermektedi...;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu senedi olan Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra Montrö Boğazlar Sözleşmesine kadar olan süreçte Türk Deniz Kuvvetlerinin yeniden yapılanması bizzat Atatürk tarafından ön plana çıkarılmıştır. Öncelikle çekirdek bir donanma sonrasında kendi gemilerimizi yapmak ve b...;

Ertuğrul’un 1889 Japonya ziyareti, sıradan bir nezaket ve diplomatik ziyaret değildir. Bu ziyaret, kıta Avrupası, Orta Asya, Uzakdoğu, Pasifik ve Ortadoğu’daki güç mücadelesinin zorunlu kıldığı bir ziyarettir. Ertuğrul gemisi, geri dönemese de bu seyahat, günümüze kadar devam eden, son derece kalıcı...;

Küresel hegemonya mücadelesi giderek sertleşirken jeopolitik saiklerin daha akışkan olduğu yeni bir döneme giriliyor. Bu yeni dönemde jeopolitik dinamikleri yeniden şekillendirmeyi planlayan iddialı projeler, stratejik pozisyon almak için uygun bir konjonktür yaratmayı hedefliyor. Bu projeler arasın...;

Çin ve Rusya’ya uygulanan Batı merkezli yaptırımlar küresel jeopolitikte köklü değişimlerin önünü açarken söz konusu iki ülkeyi de ilan edilmemiş stratejik bir ittifaka doğru sürüklüyor. Rusya ekonomisi üzerinde oluşan baskı ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)-Çin rekabetinin derinleşmesi, Çin ve R...;

“Güvenlikte Stratejik Dönüşüm” başlıklı 1. Dönem 2023 Sertifika Programı 11 Kasım - 02 Aralık 2023 tarihleri arasında çevrimiçi olarak icra edilecek. Son başvuru tarihi 10 Kasım olan Program’da duayen ve uzman isimler yer alırken, katılımcılara eğitim sonunda Akademi tarafından sertifika verilecek. ...;

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

"Türkiye - Rusya İlişkileri" Konferansı

  • 22 Haz 2005 - 22 Haz 2005
  • İstanbul - Türkiye

3. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu 2021

  • 04 Kas 2021 - 05 Kas 2021
  • DoubleTree by Hilton İstanbul Ataşehir Oteli ve Konferans Merkezi -
  • İstanbul - Türkiye

Pandemi Sonrası Türkiye’nin Ekonomi ve Teknoloji Vizyonu Toplantısı

  • 17 Ara 2020 - 17 Ara 2020
  • TSİ 14.00 - Çevrimiçi -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.