Mehmet Ali YÜKSEL
Arş. Gör., Manisa Celal Bayar Üniversitesi,
İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü.
Muhsin SAKAR
Öğrenci Konseyi Başkanı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi,
İİBF Kamu Yönetimi Bölümü.
Arş. Gör., Manisa Celal Bayar Üniversitesi,
İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü.
Muhsin SAKAR
Öğrenci Konseyi Başkanı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi,
İİBF Kamu Yönetimi Bölümü.
ÖZET
Maddi ve Manevi unsurları ihtiva eden bir kavram olarak ‘‘Medeniyet’’; sınırları tam belli olmayan, tanımlaması zor olan bir toplumsal yaşam, düşünce ve değerler sistemidir. Her medeniyet zaman, insan, coğrafya vb. kendisine özgü şartlar altında oluşmaya başlamakta ve şartlarda meydana gelen değişimler sonucunda yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Bu şartlar içerisindeki ‘‘insan’’ unsuru diğer unsurlara da ciddi etki eden önemli ve temel bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Bir başka ifade ile nesiller benimseyeceği düşünce, değer ve davranış ile medeniyetin oluşumunda, yükselişinde ve gerileyişinde kilit konumdadır.
Çalışmada insan ve medeniyet ilişkisi ele alınacak ve bu ilişki medeniyet inşaası ve genç nesiller asındaki bağlantı açısından analiz edilecektir. Çalışmanın sonucunda medeniyet inşası için nasıl bir neslin, nasıl bir gençliğin yetiştirilmesi gerektiğini ortaya koymak hedeflenmektedir. Çalışmanın birinci
bölümünde medeniyet kavramı üzerinde durulacak, medeniyeti oluşturan unsurlara değinilerek medeniyet düşüncesinin genel çerçevesi çizilecektir. İkinci bölümde ise insan unsuru ve medeniyet arasındaki ilişki ve nasıl bir neslin medeniyet ortaya koyabileceği incelenecektir. Son olarak da medeniyet inşaa edebilecek bir nesil için gençlerde olması gereken maddi ve manevi özellikler analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Medeniyet, toplum, gençlik.
ABSTRACT
The concept of civilization that comprises material and spiritual features is a system of thoughts and values whose limits are not certain and hard to define. Every civilization begins to come into existence in peculiar conditions such as time, human beings and geography and as a result of the changes in the conditions they slowly disappear. The element of human being comes to the forefront as a crucial factor that affacts the other features. In other words, generations are key in the formation, rise and fall of the civilizations with the thoughts, values and behaviors that they adopt. The study will focus on the relation between human and civilization and this relationship will be analyzed in terms of connection with civilization construction and young generation. At the end of the study, it is aimed to reveal how a young generation should be brought up for the construction of civilization. In the first part of the study, the concept of civilization will be emphasized and the general framework of civilization will be drawn by referring to the elements forming civilization. In the second part, the relationship between human element and civilization and how a generation of civilization can be revealed will be examined. Finally, for a generation that can build civilization, the material and spiritual characteristics that young people should have will be analyzed Key Words: civilization, sociaty, youth.
Giriş
Medeniyet kavramı günlük yaşamda atıf yapılan, söylem ve yazılarda sıklıkla kendine yer bulan bir kavramdır. Maddi ve manevi unsurları bünyesinde barındıran medeniyet kavramına ve içeriğine dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır. Ancak hepsinde ortak bir payda bulunmaktadır ki, bu da bir toplumun diğer toplumlara karşı üstünlük iddiasıdır. Bu iddianın en güçlü formu olarak karşımıza çıkan medeniyet olgusu onları oluşturan toplumların etkisiyle şekillenmektedir.
Medeniyetler, inşa edilebilen bir olgu, tasarlanan bir üst yapıdır. Bir toplumun inançlarını, değerlerini, geleneklerini, başarılarını içermekte ve o toplumun kendisini tanımlayarak varlık bulacağı temeli teşkil etmektedir. Medeniyetlerin ortaya çıkması toplumların gayretine ve sahip olduğu özelliklere bağlıdır. Herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda toplumların içerisinde yer aldığı bir medeniyetin varlığından bahsedebilmek için, o toplumların bir takım şartları sağlaması gerekmektedir. Ancak o şartları sağlayan toplumlar medeniyet inşa edebilmekte ya da mevcut medeniyetlerini daha üst seviyelere taşımaktadırlar.
Medeniyetlerin kurulmasında, sürdürülmesinde ve gelişmesinde anahtar rol hiç süphesiz ki genç bir nesildir. Toplumun dinamik gücü olan yeni nesiller, genç kuşaklar toplumu şekillendirmekte; gençlerin tesiriyle şekillenen toplumlar medeniyetleri şekillendirmektedir. Bu sebeple doğru bir gençlik inşasının geri dönüşü, bir medeniyetin doğuşu olacaktır. Medeniyet ve gençlik arasındaki bu bağlantının analiz edilmesi, medeniyet kurma gibi bir hedefi olan toplumların nelere ihtiyaç duyabileceğinin ve neler yapması gerektiğinin ortaya konulması açısından önem arz etmektedir.
Medeniyet Kavramı
XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başta bilimsel, ekonomik ve siyasal alanlar olmak üzere yükselişe geçen Avrupa devletleri kendilerini dünyada üstün bir konumda görmeye başlamıştır. Sahip olduklarını düşündükleri bu konumlarını da Latince’de şehirli anlamına gelen “civilis“ kelimesinden türettikleri Fransızca “civilisation“ ile İngilizce “civilization’’ kavramları ile ifade etmişlerdir.1 Civilis kavramıyla şehirli olanları, ilkel ve vahşi insanlardan üstün tutan Batılılar buradan türettikleri civilisation/civilization kavramlarıyla da kendileri hem yatay/mekânsal olarak hem de dikey/zamansal olarak üstün olduğu görüşünü ileri sürmüşlerdir.2 Batı’nın ben-idrakinin bir yansıması olan civilisation kavramıyla son iki ya da üç asırda Batı’nın tarih içerisinde var olmuş kendilerinden olmayanlara diğer toplumlara yahut aynı dönemdeki diğer toplumlara göre üstün kabul ettiği her şey ifade edilmiştir.3
Civilisation kelimesi ilk defa Victor Riqueti Mirabeau tarafından 1757 yılında yayımlanan L’ami des hommes ou traité de la population adlı kitabında kullanılmış ve kısa sürede diğer Avrupa dillerine yayılmıştır.4 Bu kavramını Türkçe’de ilk kullanan ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Paris Büyükelçisi olanMustafa Reşit Paşa olmuştur. Mustafa Reşit Paşa, 1834 yılında Paris’ten gönderdiği resmi yazılarında “sivilizasyon“ olarak kullandığı bu kavramın Türkçe karşılığını bulamadığı için “terbiye-i nas ve icra-yi nizamat“ olarak tarif etmiştir.5 Osmanlı’nın son devrinde civilisation teriminin Modern Batı’nın düşünce sistematiğinde ifade ettiği anlamları karşılamak için “Medeniyet“ kelimesi Türkçeye kazandırılmıştır.6 Civilisation kavramının eş anlamlısı olan medeniyet kavramı, Arapça’da şehir anlamına gelen ‘‘medine’’ sözcüğü ile yönetmek ve malik olmak anlamına gelen ‘‘deyn’’ mastar ekinden türetilmiştir.7 Tıpkı civilis gibi, şehirli manasına gelen ve bedeviler ile şehirliler arasındaki farkı ifade eden ‘‘medini’’ sözcüğü üzerinden de medeniyet kavramının ifade ettiği farklılık ve üstünlük iması şekillenmiştir.
Kullanılmaya başlandığından beri civilisation ya da medeniyet kavramlarının kesin bir tanımını yapmak ise mümkün olmamıştır. Literatürde de kavramın içeriği, anlamı ve kapsamı üzerinde tam olarak bir uzlaşma sağlanamamıştır. En keskin görüş ayrılığı medeniyetin tekilliği ve çoğulluğu hususunda olmuştur. Bazı kuramcılara ve onlara takip eden göre insanlığın sahip olduğu tek bir medeniyet vardır ve buna da çeşitli milletler ve kültürler farklı aşamalarda katkıda bulunmuşlardır.8 Francis Fukuyama’ya göre; İnsanlığın Batı tarafından temsil edilen tek bir medeniyeti vardır, çünkü bütün zamanların ve bütün insanların deneyimlerini kapsayan eşsiz ve bağlantılı bir süreç olan tarih olgusu, evrimini Batı medeniyeti ile tamamlamıştır. Batı medeniyetinin ulaştığı seviye gelinebilecek en iyi noktadır. İnsanlık artık tamamen Batı medeniyetinin kontrolü altına girmiş ve diğer medeniyetler yok olmuştur. 9 Kültür ve Medeniyet alanlarında önemli çalışmaları bulunan Nurettin Topçu ‘ya göre medeniyet, insanlığın çalışarak ortaya koyduğu teknik eserlerin toplamının ulaştığı seviyedir. 10 Sezai Karakoç’a göre, insanlık tarihinde akıp gelen tek bir medeniyet vardır; bu da hakikat medeniyeti olan İslam medeniyetidir. Tarih içerisinde var olduğu iddia edilen birçok medeniyet, hakikat medeniyetini arama yolunda verilmiş bir uğraştır.11 Medeniyet ruhumuzla, aklımızla, kalbimizle ilgili evrensel bir gerçekleşme, tarihi bir oluş ve değişimdir.12 İslam Medeniyeti hem manevi, hem kültürel, hem de fiziki açıdan en derin, en yüksek ve en geniş kapsamlı medeniyet olmuştur.13
Devamı için Aşağıdaki Linki Tıklayınız
Mehmet Ali YÜKSEL ve Muhsin SAKAR'ın yazdığı bu makale
TASAM Yayınları'nın “Youth Strategy Power and Justice Building“ isimli kitabından alınmıştır.