Petrol Piyasaları ve Rusya

Yorum

Mevsim kuzey yarı kürede yaza erdi. Meyve ve sebze fiyatlarının düşmesi mahsulün artmasına bağlı. Ama petrol fiyatlarının düşmesi, İran yaptırımları arifesinde, ABD ve Suudi Arabistan’ın petrol musluklarını açmasına olduğu kadar, küresel talebin azalmasına atfedilmeli. - Putin’in Dürbününden Orta Doğu - Rusya’nın Âli Çıkarı - Uzlaşma Zemini Arayışında İnce Hesaplar - Alan Da Memnun, Veren De. El Ne Karışır! ...

Mevsim kuzey yarı kürede yaza erdi. Meyve ve sebze fiyatlarının düşmesi mahsulün artmasına bağlı. Ama petrol fiyatlarının düşmesi, İran yaptırımları arifesinde, ABD ve Suudi Arabistan’ın petrol musluklarını açmasına olduğu kadar, küresel talebin azalmasına atfedilmeli. Bence varil başına 55-60 dolar, üreticisine kâr bırakan, tüketiciyi de memnun eden bir fiyat. Üretim ve piyasa arzı bu düzeyde devam ettiği sürece, varil fiyatının elbette 50 dolara, hatta daha da altına doğru yalpalaması eğilimi var. Ancak, başta ham petrol olmak üzere, hem Brent, hem NMEX, hem OPEC referans fiyatının, hem de OPEC dışı fiyatların daha ne kadar düşeceği, tarafların uzlaşmasına bağlı. Tabii el elden üstündür. Bir de kartelden de güçlü bir elin bastırmasına.


Putin’in Dürbününden Orta Doğu

Kremlin’den bakınca, uzak gibi görünen Orta Doğu coğrafyası, artık Rusya’ya SU-24 veya S-27 uçaklarının hızı kadar yakın. Hatta SU-57’lerin bile Orta Doğu menziline test amacı ile yollandığı iddiaları gerçek ise Putin’in Kremlin’de oturup dürbünle bu bölgeye bakmasına gerek yok. Uçaklar en yakın hava üssünden kalkar, menzil-i maksuduna eriştiği anda petrol piyasalarında akan sular durulur.

Tabii Rusya’nın Suudi Arabistan ile kurduğu stratejik ortaklık, zaten böyle bir müdahaleyi gerektirmiyor. Rusya artık Orta Doğu’daki yeni komşu. Ortaklığın amacı da bu. Yine de numarası ne olursa olsun “SU“lar, Orta Doğu’da suların Rusya’nın istediği yönde akmaya başlamasını güvence altına almış durumda. OPEC sonunda Kremlin ile oyun masasına oturmanın sonucunu anlamış durumda. Bu sonuç, bir zamanlar başına buyruk hareket eden “kartel“in artık Rusya’nın avucunun içine girmesinden kaynaklanıyor. Üretimi kısma yönünde alınacak karar, başta Suudi Arabistan olmak üzere OPEC üyelerinin de ekmeğine tereyağ sürecek. Şu sıralar Brent’in de Nisan ayından bu yana % 15’in üzerinde düşmüş olması, Rusya’nın işe müdahale edeceğine işaret ediyor.


Rusya’nın Âli Çıkarı

Suudi Petrol Bakanı Halid El Falih, Rusya ile ikili görüşmelerin piyasaları yatıştıracağını açıkladığında Putin yönetiminin neden Orta Doğu’ya, Halep ve Şam kapısından girme ve burada yerleşme konusuna, 2011 yılından bu yana bir ulusal çıkar“ penceresinden baktığını iyice açıklığa kavuşturdu. Non OPEC (yani büyük ölçüde Rusya), OPEC’den üstün olunca, tabii olarak Rusya’nın çıkarı tüm çıkarların üzerine çıkmış oluyor. Burada Rusya ekonomisinin gücüne de dikkat etmek gerek. Daha çeşitlenmiş ve bilgi ağırlığı olan Rus ekonomisi, aslında 40 dolar’a kadar inebilecek petrol fiyatlarını kaldırabilir. Bu nedenle Roseneft’in ABD’den pazar kapması için, fiyatların düşmesine biraz daha izin verilebilir. Ama başta Suudiler olmak üzere OPEC’in diğer üyelerinin buna ne kadar hazır olduğu Rusya ile yapılacak müzakerelerde anlaşılacaktır. Sanıyorum geçmişte varil başına 30 dolar ile bile kârda olan OPEC üyelerinin, şimdi küresel yavaşlama evresindeki kırılma noktası Rusya’dan çok daha yukarılarda.


Uzlaşma Zemini Arayışında İnce Hesaplar

Ama Rusya’da OPEC ile bir uzlaşma zemini bulma ihtiyacında. Çünkü onun özellikle Orta Doğu’daki siyasi ve askeri emelleri, varil başına petrol fiyatı ile ölçülemeyecek kadar önemli. OPEC’in Orta Doğu ayağına çelme takmamak, ABD’den pazar kapmaktan daha önemli olduğu sürece, Rusya, özellikle Suudilerin isteği doğrultusunda hareket edecektir. OPEC ile dans, Rusya’nın Orta Doğu’daki gücüne güç katmış durumda. Ama ABD’nin ruhu bile bunu duymadı.

Bu arada dünyaya bundan böyle petrol ve doğal gazı Ruble ile satacağını açıklayan Rusya, Suudi Petro dolarlarını kuzey kutup bölgesindeki doğal gaz aramalarında kullanmak hevesinde. Suudiler kutup soğuğunda ne yapsın? Parayı versinler; Rusya da Kuzey Buz Denizi’ndeki kendi münhasır ekonomik alanında sismik araştırmalar için gerekli yatırımı yapsın. İnce hesap bu.


Alan Da Memnun, Veren De. El Ne Karışır!

Geçen yıl Suudi Arabistan ve Rusya kuzey kutup (Arktik) yatırımları konusunda da anlaştı. Suudiler üstelik arktik sıvılaştırılmış doğal gazı (LNG) alıp, ülkelerindeki enerji üretimi için kullanmayı kabul ettiler. Hangi fiyattan? Bilmiyorum. Eminim Katar LNG’sinden daha pahalıdır. Ama Katar gazı mekruh, Rus gazı makbul olunca, yeni dostluk ve ittifakın, komşuluğa üstünlüğüne paha biçilemez.


Asıl beceri Rusya’nın Suudi Arabistan’dan sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) de Arktik yatırıma ikna etmiş olması. Tabii Suudi ve BAE kararında, kendilerini İran tehdidine karşı ancak Rusya’nın koruyabileceği düşüncesi de etkili. Artık Putin, Yemen’de İran’a karşı sürdürdükleri vekalet savaşları konusunda onlara ne güvence verdiyse, bu hem zavallı Yemen’de çatışmaların daha çook süreceğinin, hem de İran’ın kanatlarının bir miktar kırılacağının işareti.

İşte Rusya, burada hem ABD’nin, hem de İsrail’in ekmeğine tereyağ sürüyor. Türkiye’ye sattığı S400 hava savunma sistemlerini İran’a vermiyor. Bu bile Suudilerin, Rusya ne kadar isterse o kadar üretim kesintisi yapması için yeterli bir neden.


Kaldı Ki…

Kendi başına günlük 11 milyon varil üretim kapasitesine erişebilecek durumda olan Rusya (Non OPEC), OPEC’ten sadece 1 milyon varil üretim kesintisine gitmesini isterse, herkes bu talebi öpüp te başına koyabilir. Bu arada Çin-ABD ticaret çatışması da oyunun lezzetini arttırmakta. Ortalık karışıyor. Ama nedeni OPEC-Non OPEC uzlaşması değil.

Akdeniz’in yeni LNG çerçisi ABD ise artacak petrol fiyatlarına rağmen, ancak sınırlı bir pazar kapabilir. Çünkü bölgenin yeni patronu Rusya. Kolaysa, Çin’den sonra Rusya ile bir ticaret savaşına girsin Trump. Açıkçası, petrol piyasası oyununu iyi oynamakta Putin ve Roseneft. Bu arada ABD LNG’sinin, dünyadaki 3, Avrupa’daki 1 numaralı alıcısının Türkiye olduğunu da unutmayalım. Yine arada Türkiye şıkışıp kalacakmış gibi bir his geldi üzerime nedense.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.