Avrupa ve Fransa İlkelerini Çiğneyip Libya’da İnsan Hayatını Tehlikeye Atıyor

Haber

Bendeniz Libya’da mülteci ve göçmenlere yönelik dokuz gözaltı merkezinde faaliyet yürüten Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nün bir üyesiyim. Trablus’un Mısrâte bölgesi civarında yaklaşık 3 bin kişinin tıbbi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. - Avrupa Çaresizlik Üretiyor - Rönesans ve İkiyüzlülük - Julien Raickman, Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Libya Misyon Şefi - TASAM Afrika Enstitüsü - Avrupa - Fransa - Libya - Göçmen - Mülteci ...

Bendeniz Libya’da mülteci ve göçmenlere yönelik dokuz gözaltı merkezinde faaliyet yürüten Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nün bir üyesiyim. Trablus’un Mısrâte bölgesi civarında yaklaşık 3 bin kişinin tıbbi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Bu kişilerin korumasız vaziyette ve çaresizlik içerisinde oldukları tartışılmaz bir gerçek, keyfi uygulamalarla karşı karşıya bulunan bu insanların akıbeti bize ve elinden geleni yapmaya çalışan diğer insani yardım kuruluşlarının buradaki mevcudiyetlerine bağlı.

Avrupa Birliği’nin temeli olduğunu savunduğu ilkeler; etnik, ulusal ve dinsel aidiyetlere dayalı şiddeti reddeder. Ne var ki Libya’da keyfi gözaltı, kötü muamele, açlık ve işkenceye maruz kalan insanlarla yüz yüzeyiz. İnsanlık dışı koşullar altında tutuklulardan, çocuklu veya çocuksuz kadınlardan, kimsesiz çocuklardan söz ediyoruz burada.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin tıpkı 2016’daki gibi kan dondurucu 2018 raporuna, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarına ve birçok ana akım medya haberine rağmen; Libya sığınma merkezlerinde her gün tanık olunan acı gerçeklikte hiçbir değişiklik olmadı. Sayılarının 5 bin 700 olduğu tahmin edilen mültecilerin içinde bulunduğu durum bu. Yüzde 20’si kadın ve çocuklardan oluşan bu grubun yüzde 75’inin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sorumluluğu altında bulunduğu düşünülüyor. Bu insanlar aylarca gözaltında tutuluyor ve kendilerini fiziksel ve psikolojik şiddetten hatta kimi zaman tekrar eden kaçırılma olaylarından koruyacak hiç bir şey olmadığı gibi; Libya’da bu şartlar altında yaşamaktan başka çareleri de yok.


Avrupa Çaresizlik Üretiyor

Bendeniz de bir Avrupalıyım ve bu uygulamaları desteklediğini gördüğüm Avrupa benim Avrupa’m değil. Ayrıca kaç vatandaş bu durumu kendi namına kabullenebilir ki? İtalya hükümeti Libya sahil güvenliğine taahhüt ettiği kurtarma botlarını teslim etti. Fransa da aynı şeyi yapacağını Şubat’ta duyurmuştu. Bu açıklamanın yapıldığı 21 Şubat tarihinde de Libya’daydım ve bir mülteci botu bir kaç gün denizde dolaştıktan sonra Hums’a geri gönderildi. 116 kişiden oluşan yolcular arasında kadın erkek hastalar ve biri altı aylık altı çocuk da bulunuyordu. Dehşete kapılmışlardı ve açlıktan ölmek üzereydiler. Üstelik hipotermi geçirmekte olan bu insanlar karga tulumba alınıp gözaltı merkezine gönderildiler. Savunma bakanının Libya’ya geri gönderilmenin bu insanlar için ne anlam ifade ettiğini görebilmesini umuyordum.
İnsani yardım çalışanlarının mülteci gözaltı merkezlerine zaten sınırlı olan erişimi de engellenirse bu tür bölgelerde gözlem imkânı bile kalmaz. Libya mülteci kamplarından gelen her görüntü insanın içini sızlatıyor. Tanık olunan şeyleri derlemek zor. Hatta bazen imkânsız.

2018’de 2 bin 300’e yakın insan Akdeniz’de çoğunlukla Libya açıklarında kayboldu. Bugün kurtarma botları idari ve adli manevralarla engelleniyor. Akdeniz’in kuzey limanları hayatta kalanları kabul etmeyi reddediyor. O kadar ki kimi zaman bazı ticari gemiler, kurtarılan insanları karaya çıkaramama korkusuyla batmak üzere olan mülteci botlarını görmezden geliyorlar. Hayatta kalanlar uluslararası hukuka ve geri-göndermeme kuralına aykırı olarak sistematik bir şekilde ya Libya sahil koruma kuvvetleri ya da ticari gemiler tarafından Libya’ya geri götürülüyor.

Bırakınız dünyanın tüm çaresizlerini kabul etmenin mümkün olmadığını tekrarlamayı; bizzat Avrupa’nın ürettiği çaresizlere bakınız! Akdeniz’de yükselen deniz duvarı, mülteci kabul eden ülkelerde yer kıtlığı ve Libya’daki gözaltı sisteminin bulanıklığı mültecileri iyice korumasız bırakmakla kalmıyor; insanı fütursuzca sömüren başka bir sistemin de işlemesine zemin hazırlıyor. Bizzat Libya otoriteleri özellikle söz konusu mülteci kamplarında olup bitenleri denetleme konusunda kapasitelerinin çoğu zaman yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.

Rönesans ve İkiyüzlülük

Gerçeği bildikleri halde Avrupalı yetkililerin Avrupa’ya ulaşanların azalışından memnuniyet duyuşlarını işitmeye tahammül etmek zor. Avrupa Rönesansı’ndan bahsediyorsunuz fakat benim burada her gün tanık olduğum şey Avrupa sınırlarının korunması adına insan hakkı ihlalleridir. Eğer mülteci kampı koşulları ve bu koşulların kabul edilemez olduğu biliniyorsa o halde neden hayatının tehlikede olduğunu hissettiği için kaçmaya çalışan onca insanı ülkelerine geri dönmeye zorluyorsunuz? Avrupa’yı yeniden böyle bir ikiyüzlülük zeminine inşa etmek nasıl mümkün olabilir?

Buradan çıkaracağımız sonuç basit Sn. Cumhurbaşkanı: Bu böyle devam edemez. Fransa başta olmak üzere Avrupa, bu politikayı sürdürmekle ilkelerine ihanet edip insan hayatını tehlikeye atıyor. Çaresizliklerinden yararlananların kurbanı durumundaki bu insanların Libya’ya geri gönderilmelerine acilen son verilmesi ve daha fazla sayıda kabulle karşılanmalarından başka; sivil toplum kuruluşlarının denizdeki kurtarma operasyonlarına katılmalarına ve Libya’da mülteci durumunda bulunan insanların sistematik bir şekilde gözaltı merkezlerinde tutulmasına alternatif önerilere katkıda bulunmalarına da acilen izin çıkarılması gerekiyor.

Yazar Julien Raickman, Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Libya Misyon Şefi
Tarih 14.03.2019
Kaynak lemonde.fr
Çeviri TASAM Afrika Enstitüsü | Muhsin KORKUT

Not: İlgili gazetenin internet sitesinde tırnak içi başlıkla yayınlanan bu yazı, «hem değerlerini hem sınırlarını koruyan» bir Avrupa’dan «dem vuran» 4 Mart tarihli ve «Avrupa Rönesansı» başlıklı bildirisine atfen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuelle Macron’a «açık mektup» biçiminde kaleme alınmıştır.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2716 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1082
Avrupa 22 638
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Göç, bireylerin toplu veya bireysel olarak siyasi ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle bulundukları ülkeden zorunlu veya gönüllü bir şekilde ayrılmaları durumudur. Göçmenler iltica ettikleri ülkelerde ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikler yaratmaktadır. Bu değişiklikler göçmenlerin bir t...;

Çin başkanı Xi Jinping’in 22 Mart’ta Moskova’ya yaptığı 3 günlük ziyaret, Batıya karşı bir başkaldırı ve Putin’e büyük bir destek olarak algılandı. Çin uluslararası siyaset sahnesinden dışlanan Rusya’dan ne bekliyor? Beklediğini alınca ne yapar?;

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat servisleri açısından merak edilen en önemli konuların başında, Çin’in Afrika’daki askeri ve siyasi stratejik planları gelmektedir. Afrika madenleri ve enerji yatakları Çin’in bu kıtaya yönelmesinde temel etkendir. ;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

18-19 Şubat tarihlerinde Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da “Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Kongresinin 36. Olağan Toplantısı gerçekleştirildi. Bu zirveye, açılış töreninde İsrail’in Etiyopya Büyükelçisi Sharon Bar-Li'nin akredite şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle güvenlik pe...;

Uluslararası mecrada bir “Türkiye Markası“ hâline gelen Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi, TASAM 2004-2023 Faaliyet Raporu’nu yayımladı.;

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

5. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

2. Uluslararası Akdeniz Kongresi

  • 2023
  • CVK Park Bosphorus Oteli -
  • İstanbul - Türkiye

10. Balkan İletişim Ağı Konferansı

  • 2023
  • CVK Park Bosphorus Oteli -
  • İstanbul - Türkiye

9. Uluslararası Balkan Forumu

  • 2023
  • CVK Park Bosphorus Oteli -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Geçmişte büyük imparatorluklar kuran Çin ve Hindistan, 20. asırda boyunduruktan kurtularak bağımsızlıklarına kavuşmuş ve ulus inşa sorunlarını aştıkça geçmişteki altın çağ imgelerinin cazibesine kapılmıştır.