Türk - Rus İlişkilerinin Karadeniz - Kafkasya Boyutu: Uçak Krizi ve Sonrası

Makale

Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi, ekonomik ve toplumsal ilişkiler 2000’ler boyunca sürekli olarak artarak gelişme göstermiştir. İki ülke ilişkilerinde söz konusu dönemde...

Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi, ekonomik ve toplumsal ilişkiler 2000’ler boyunca sürekli olarak artarak gelişme göstermiştir. İki ülke ilişkilerinde söz konusu dönemde gerçekleşen yakınlaşma sürecinin en önemli yansımalarından birisi de geleneksel olarak bir rekabet alanı olarak görülen Karadeniz- Kafkasya bölgesinin bir işbirliği alanına dönüşmesidir. Karadeniz-Kafkasya bölgesine yönelik olarak belirginlik kazanan bu yeni diplomatik yaklaşımın en dikkat çekici boyutu ise iki ülkenin bölgede patlak veren krizleri ve diğer jeopolitik sorunları ABD ve AB gibi bölge dışı aktörler yerine birbirleriyle yoğun siyasi diyalog kurarak çözmeye çalışmalarıdır.

Türk-Rus ilişkileri 24 Kasım 2015’te Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiğinden dolayı bir Rus SU-24 savaş uçağını düşürmesi sonucunda bir anda iki ülke ilişkilerindeki mevcut kazanımları da tehlike sokacak bir krize sürüklenmiştir. Bu krizin Karadeniz-Kafkasya bölgesindeki stratejik dengeler üzerinde de ciddi yansımaları olmuştur. Nitekim olayı takiben Türkiye ve Rusya arasındaki bölgesel stratejik diyalog tamamen durmuştur. Öte yandan Rusya’nın Ermenistan’la askeri ilişkilerini hızla güçlendirmesi ve Kırım’daki askeri varlığını belirgin şekilde arttırması Karadeniz-Kafkasya bölgesindeki hassas stratejik dengeyi kısa sürede Türkiye’nin aleyhine çevirmiştir.

Bu çalışmanın amacı, 2015’in son aylarından itibaren Türk-Rus ilişkilerinde meydana gelen değişimi ve bozulan dengeleri Türkiye açısından yorumlamak ve Rusya ile yaşanmakta olan krizin Türkiye’nin Karadeniz-Kafkasya politikaları üzerinde kısa ve uzun vadede ne tür yansımaları olacağıyla ilgili öngörülerde bulunmaktır. Çalışmada ilk olarak uçak krizi öncesinde Karadeniz - Kafkasya coğrafyasında Türkiye ve Rusya’nın kesişen bölgesel çıkar ve stratejilerine bakılarak aralarındaki rekabet ve çatışma unsurlarından bahsedilecektir. Daha sonra ise ikili ilişkilerde yaşanan bu krizin söz konusu bölgede iki devletin politikalarına kısa ve orta vadede nasıl etki edebileceği irdelenecektir.

1990’larda Türk-Rus İlişkilerinin Karadeniz-Kafkasya Boyutu Türkiye-Rusya ilişkilerinin 2000’lerdeki seyrini daha iyi anlayabilmek için öncelikle 1990’lı yıllarda ilişkilerin bölgesel boyutuna kısaca değinmek gerekir. Bu konuyla ilgili olarak vurgulanması gereken husus ise 1990’larda Ankara ve Moskova’nın temelde çok önemli bir ikilemi aşma zorunluluğuyla karşı karşıya bulunmalarıdır. İki ülke bir taraftan yeni bağımsızlığını kazanan Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri üzerinde jeopolitik olarak bir nüfuz mücadelesine girerken, diğer taraftan ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ikili düzeyde büyük ivme kazanan ekonomik ilişkilerini riske atmak istememişlerdir.1

Bu ikilem özellikle 1993-1997 döneminde çok açıkça görülmektedir. Örneğin Dağlık Karabağ sorununda Türkiye Azerbaycan’ı desteklerken Rusya Ermenistan’la yakın işbirliğine girmiştir. Rusya ayrıca Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle yakın ilişkiler kurma çabasını da şüpheyle karşılamış ve bunu Pan-Türkizm siyaseti olarak değerlendirmiştir. Öte yandan Türkiye’yi bölgede adeta ABD’nin bir piyonu olarak görmüş ve bu bağlamda Batı ülkeleri tarafından desteklenen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesine karşı kendi alternatifi olan Bakü-Novorrosisk hattını gündeme getirmiştir.2

Rusya ayrıca Gürcistan, Azerbaycan ve Moldova’nın ayrılıkçı bölgelerini de destekleyerek ABD ve AB’nin eski Sovyet coğrafyasındaki etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. Bu kapsamda örneğin Gürcistan ve Ermenistan’a askeri üsler ve birliklerini yerleştirmiş ve bu durum Türkiye’nin Kafkasya’da doğrudan Rusya kaynaklı bir askeri tehdit algılamasına neden olmuştur.3 Kısacası 1990’larda özellikle Kafkasya’nın Türk-Rus ilişkileri açısından açık bir jeopolitik rekabet alanı olarak görüldüğünü söylemek mümkündür.

Meselenin diğer tarafına bakıldığında ise iki ülke arasında devam eden tüm jeopolitik sorunlara rağmen hızla gelişen ekonomik ilişkiler dikkat çekmektedir. Özellikle ticaret, inşaat ve turizm sektörlerinde ikili ilişkilerin hacmi önemli rakamlara ulaşmış ve yeni projeler ortaya atılmıştır.4 Nitekim Türkiye’nin 1992 gibi erken bir tarihte Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİÖ) kuruluşuna ön ayak olması çok anlamlıdır. Ankara ve Moskova’yı aynı çatı altında buluşturan en önemli bölgesel işbirliği örgütü olan bu oluşumun “ekonomik ilişkiler“ temelinde tasarlandığına özellikle vurgu yapmak gerekir.

1990’larda Türk-Rus ilişkilerinin seyrini Karadeniz merkezli olarak değiştiren en önemli gelişme ise 1997’de Rus Başbakanı Viktor Çernomirdin’in Türkiye ziyareti esnasında Mavi Akım doğalgaz boru hattı anlaşmasının imzalanmasıdır. 5 Bu anlaşma hem Türk-Rus ekonomik işbirliğinin yeni bir safhaya geçmesine vesile olmuş, hem de Karadeniz’in iki ülke arasında bir işbirliği havzası olarak algılanmasını daha da kolaylaştırmıştır. Zira Gazprom’un o tarihe kadar üstlendiği en büyük yatırımlardan birisi olan Mavi Akım’ın iyi yönetilebilmesi için öncelikle Türkiye-Rusya ilişkilerinde belirli bir istikrar ve öngörülebilirlik sağlanması ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç 2000’de Rusya’da Vladimir Putin’in iktidara gelmesinden sonra daha da belirgin hale gelmiştir. Nitekim Putin’in özelikle ilk başkanlık döneminde Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin hızlı biçimde iyileşmeye başladığı görülmektedir.
Doç. Dr. Emre ERŞEN
Marmara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi

Doç. Dr. Emel Parlar DAL
Marmara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile destekl...;

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

Afrika, küresel terör örgütleri El Kaide ve DAEŞ'in rekabet ve savaş alanına dönüşmüş durumda. Bölgedeki zayıf devlet yapıları, etnik ve dini çatışmaların varlığı, ekonomik sorunlar ve sosyal huzursuzluk gibi etkenler, bu örgütler için ideal bir zemin yarattı. ;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

İnsanlık tarihi, bir anlamda savaş tarihidir. Tarih boyunca insanlar ne zaman değerli bir şey bulsalar onun için savaştılar. Osmanlı 1463’de Bosna-Hersek’i işgal ederek kıtanın tek gümüş kaynağına el koyduğunda; Avrupalılar, para için maden bulmak üzere okyanuslara açıldılar. 1500’lerde yeni d...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.