Dünya Bankası’nın yayınladığı, Ulusların Değişen Zenginliği 2018 başlıklı rapor, 1995 – 2014 arasında 141 ülkenin zenginliğini Gayri Safi Milli Hasıla’nın ötesinde geliştirilen bir yöntemle ölçme iddiasında. 1992’de Rio’da yapılan Çevre Zirvesinin ardından sürdürülebilir ekonomik kalkınma ile ilgilenen bir grup Dünya Bankası ekonomistinin bir ülkenin zenginliği ölçümünde geleneksel olarak kullanılan GSMH’nın yetersiz kaldığı düşüncesinden hareketle geliştirdikleri bir yöntem sadece “geliri“ değil ama toplam “zenginlik“ ölçümünü yapmayı vurguluyor. Henüz siyasetçiler ve iktisadi karar alıcılar tarafından kullanılmıyor olsa da yeni iktisadi zenginlik ölçümünün ileride kullanılmasının refah yaratıcı daha sağlıklı sonuçlar elde edileceği savunuluyor.
Bu çalışmaya Dünya Bankası’nın yürüttüğü binbeşyüzün üzerinde hane halkı anketi katkı yapmış. Böylece kullanılan yeni yöntemle yapılan ölçümün sunduğu veriler sadece gelir üzerinden değil ama doğal ve beşeri sermayeleri de hesaba katmakla zenginliğin daha doğru bir tahminini sağladığı söyleniyor. Bu ölçümün ekonomik politika oluşturmada kullanılmasının gelecek kuşakların iktisadi refahının sağlanmasına daha köklü katkı yapması bekleniyor. Bu çalışmanın ana motivasyonunu, uzun dönemli kalkınmanın üretilmiş, doğal ve beşeri sermayenin etkin yönetiminden geçtiğini ispatlamak oluşturmuş.
Ulusların zenginliğinin ölçümünde sadece GSMH’nın kullanılmasının yetersiz olduğunu öne süren bu yeni ölçüm metodu, net doğal kaynak muhasebesiyle bir ülkede bulunan yeraltı – yer üstü doğal kaynakların da ülkenin zenginliği ölçümüne katılması gerektiğinin altını çiziyor. Bu eleştiriye göre GSMH’nın geleneksel ölçüm yöntemi, bir ülkede bulunan ormanlar, su kaynakları, madenler ve mineraller gibi kalkınmanın sürdürülebilirliği ile ilgili alanları hesaba katmıyor. Ayrıca, GSMH ölçümü içinde tespit edilemeyen beşeri sermaye stoku’nunda kalkınmaya yaptığı katkının ölçülmesi gerekliliğini savunuyor. Yeni Ulusların Zenginlik ölçümü o halde beşeri sermayenin de ülkenin özvarlıkları ölçümüne katılmasını öngörüyor.
Bu çalışmaya Dünya Bankası’nın yürüttüğü binbeşyüzün üzerinde hane halkı anketi katkı yapmış. Böylece kullanılan yeni yöntemle yapılan ölçümün sunduğu veriler sadece gelir üzerinden değil ama doğal ve beşeri sermayeleri de hesaba katmakla zenginliğin daha doğru bir tahminini sağladığı söyleniyor. Bu ölçümün ekonomik politika oluşturmada kullanılmasının gelecek kuşakların iktisadi refahının sağlanmasına daha köklü katkı yapması bekleniyor. Bu çalışmanın ana motivasyonunu, uzun dönemli kalkınmanın üretilmiş, doğal ve beşeri sermayenin etkin yönetiminden geçtiğini ispatlamak oluşturmuş.
Ulusların zenginliğinin ölçümünde sadece GSMH’nın kullanılmasının yetersiz olduğunu öne süren bu yeni ölçüm metodu, net doğal kaynak muhasebesiyle bir ülkede bulunan yeraltı – yer üstü doğal kaynakların da ülkenin zenginliği ölçümüne katılması gerektiğinin altını çiziyor. Bu eleştiriye göre GSMH’nın geleneksel ölçüm yöntemi, bir ülkede bulunan ormanlar, su kaynakları, madenler ve mineraller gibi kalkınmanın sürdürülebilirliği ile ilgili alanları hesaba katmıyor. Ayrıca, GSMH ölçümü içinde tespit edilemeyen beşeri sermaye stoku’nunda kalkınmaya yaptığı katkının ölçülmesi gerekliliğini savunuyor. Yeni Ulusların Zenginlik ölçümü o halde beşeri sermayenin de ülkenin özvarlıkları ölçümüne katılmasını öngörüyor.