Kaderiniz ayrı, yollarınız farklı, coğrafyalarınız uzak ise mesele yok. Herkes kendi yoluna gider.
Ancak kaderiniz, coğrafyanız, yollarınız kesişiyorsa ve ortaksa, aklın da ortak çalıştırılması, bir tarafa gelecek zarar kadar faydanın da ortak olduğunun taraflarca idrak edilmesi gerekir.
Türkiye sadece coğrafi konumu gereği değil, kültürel, iktisadi, dini, tarihi ve derin toplumsal akrabalıkları itibariyle Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile aynı ortak kadere mahkûmdur.
Ülkemizi olduğu kadar bu bölgeleri/ülkeleri de geleceğe taşıyacak tek ana formül ise; geriye kalan her şeyi çevreye ikâme edip insanı merkeze almaktır. “Yeni Anayasa“da, ekonomide, siyasette, diplomaside ve terör belâsının çözümünde de bunu yap(a)madığımız, dolayısıyla nitelik ve kapasiteyi arttır(a)madığımız müddetçe gelecek yürüyüşünü türbülanslar ve inkıtalar bekler. Nitelik ve kapasite arttırmanın yolu da öncelikle istikrar ve sulh içinde olmaktan geçer.
...
En eski diplomasi geleneği şudur; Afrika'da birlikte yaşayan küçük topluluklarda çözülmesi gereken bir mesele zuhur etmişse, taraflar ile bölgenin âdil ve âkil insanları (aksaçlı ve aksakallıları) ulu bir ağacın gölgesinde oturarak konuyu toprağa yatırır, iki tarafı da mutmain/tatmin edecek çözümü buluncaya kadar da oradan kalkmazlarmış.
Sorundan beslenen çıkar guruplarının müdahalesi yoksa bu yöntem her zaman işe yarar.
Bahsettiğim kadim diplomasi yöntemi ABD Anayasası'nın hazırlanması için de uyarlanmıştır. Neticede Amerika Birleşik Devletleri neredeyse yazıldığından beri hiç değiştirilme ihtiyacı duyulmayan anayasasını kazanmıştır.
...
Satranç (strateji) oyununun temel kurallarından biri de belirlenmiş temel plana ya da ilkelere sadık kalmak, bunun yanında pro-aktif davranarak rakibin oyunu yönlendirmesine meydan vermemektir. Rakip tempo kazanmışsa hep müdafaada kalır ve savunma refleksleriyle psikolojik üstünlüğü kaybetmiş olursunuz. Tempoyu yakalamışsanız eğer üstünlük size geçmiştir.
Gelinen durum itibariyle, pek çok açıdan Türkiye tempo kazanmıştır.
Ancak yeterince kapasiteye sahip taşların oyuna gir(e)memediği kazanılmış tempo, bir müddet sonra netice hasıl olmadan aleyhe dönebilir.
O yüzden ülke olarak geldiğimiz kritik eşikte artık el yordamı, tesadüfler, tevafuklar ve “kader“; daha disiplinli, plânlı, organize ve eşgüdümlü çalışmayı başaramazsak, hedeflediğimiz parlak geleceğe bizi taşıyamaz.
KISA MESAJ HATTI:
Henüz yayınlanmamış kitabında Büyükelçi Aydın Nurhan diyor ki “Doğu-Batı beyin formatının inovasyona etkisi sorusunun Türkiye'nin geleceği için önemi henüz meçhuldür, ama kısa süre sonra ciddiyetle tartışılacaktır“.
ihsantoy@tasam.org